1 ekim 2014 arsenal maçında hataları diye gördüğümüz her şey, ki neredeyse tamamı ilk yarıdaydı, tamamen 3-5-2 dizilişinden kaynaklanan ve birincil sorumlusu kendisi olmayan hatalardır.
diğer oyuncular için de geçerli bu.
evet ikinci yarıda da gol yedik ama bence yapabileceği bir şey yoktu.
neden 3-5-2'nin sonuçları sebebiyle sorumlu değildir?
şecu'yla yanyana sadece ikisi oynarken, artık ikisi de birbirini tanıdı, gelen rakibi kimin karşılayacağını, topa kimin müdahalede bulunacağını, kimin kademeye gideceğini biliyorlar.
sen bunların arasına melo'yu koymaya kalkarsan, bu sefer üçü de şaşırır.
gelen topa kim çıkacak, kim kademeye gidecek, kim adamla gelecek karar veresiye kadar rakip çoktan kararını vermiş ve seni ekarte etmiş olur.
ki böyle de oldu.
futbolda önce karar vermek yaşamsal bir öneme sahiptir.
rakip senden bir saniye önce karar verse, yetenekleriniz aynı bile olsa, hatta senden bir seviye yeteneksiz bile olsa yüksek bir olasılıkla avantaj sağlayacak demektir.
hele bir de sadece bir defa denemişken böyle bir taktikle çıktığınızda, değil semih; orda cannavaro olsa yine fayda etmez.
yani aslında göbekte 2 yerine 3 savunmacıyla değil, 2 yerine
hiç savunmacıyla çıktık maça.
o yüzden, ne semih'e, ne melo'ya, ne muslera'ya, ne de şecu'ya kızmanın, 1 ekim 2014 arsenal maçı için söylüyorum, futbol anlamında kabul edilebilirliği yoktur.
genel olarak da kendini geliştirmeye çalışan, arkadaşların da belirttiği gibi 4-1 yenilirken bile "aman 5-1 olmasın" diye koşup çizgiden top çıkartan
adama söyleyecek sözüm yok benim.
hatalarını gören, taraftardan kendisi kötü oynamasa bile dingil abileri kötü oynadığında özür dileyebilen, hatalarını gidermek için çabalayan ve varını yoğunu bu renklere veren adama şu an söz söylemeye gerek yok bence.
hataları elbette var.
ama batacaksak semih'le batalım.
ruhsuzlar ve koruyucuları kör hocalarla değil.