1
ultraslan karşı'nın 2007-2008 sezonunun son 5 maçında açtığı, inancın beze ve sprey boyaya bürünmüş hali olan efsanevi pankart.
o sezonun 28. haftasına girerken galatasaray fenerbahçe ile aynı puanda ilk iki sırayı paylaşıyordu. fenerbahçe beşiktaş deplasmanından galibiyetle dönmüş, seyircisiz oynanan pazar maçında ise galatasaray sami yen'de gaziantepspor ile 0-0 berabere kalmıştı.
bitime altı maç kala iki puan geriye düşen, bu arada teknik direktörü de "bana müsade" diyen galatasaray bir sonraki hafta 6 nisan 2008 gençlerbirliği galatasaray maçına çıkıyordu. fenerbahçe bir gece önce maçını kazanmıştı. alabildiğine balçık çamur zeminde beyaz forma ile mücadele ettiğimiz maçın sonları yaklaşırken puan farkı dört olmak üzereydi.
89. dakikada sezonun tartışılan ismi cassio de souza soares lincoln'ün saatli kale arkasına attığı golle galatasaray hayata tutunurken, maç sonu çamura bulanmış formaları ile yaptıkları ve sonradan tshirtlere bile basılan sevinç gösterisiyle birlikte "biz bu işi bırakmadık" diyordu adeta.
işte o hayata tutunuşun üzerine ortaya çıkmış bir pankarttı bu. sarı bez üzerine kırmızı harflerle yazılmış "şampiyonluğa 5---- kala"dan ibaretti.
hakikaten de aradaki puan farkına rağmen fikstürde kalan maçlar, galatasaray'ın kendi maçlarını kazandığı halde şampiyon olmasını garanti altına alıyordu. 30. hafta'da trabzonspor'u ağırladığımız maçta ilk olarak açılmıştı kapalı üst tribünde. biz trabzonspor'u tek golle eli boş gönderirken ertesi gün mateja "are you player" kezman'ın sincan ovalarına diktiği penaltı sonrası bu sefer fenerbahçe iki puanı bırakıyordu ankaraspor beraberliği ile...
puan puana gelinmişti bile...
ertesi hafta o dönemki adıyla "ibb" deplasmanında 5'in üzerine bir çizik atılıp yanına 4 yazılmış haliyle olimpiyat stadı'nda arz-ı endam etti. iki takımın da hata yapmadığı haftanın ertesinde sami yen'de rakip fenerbahçe'ydi. shabani nonda'nın sonradan şarkılara konu olan golüyle kazanıp 3 puan öne geçerken 3 kala olarak bir yerlere asıldıysa da o hengamenin içinde o kadar da dikkat çekmedi.
33. haftada artık kovalanan pozisyonuna geçmiştik ve rakip hem lig üçüncüsü hem de küçük fenerbahçe olan sivasspor'du. çok özel bir tribünün olduğu o unutulmaz deplasmana gitmiş mamafih asılmamış bir pankarttı. 5 golle ve şampi ünvanıyla dönerken artık 1 kalmıştı bile...
son maçlar öncesi suyun karşı tarafı 14 mayıs 2006'nın bizim taraftaki simetrisine odaklanmıştı. gel gelelim daha ilk 45 dakikalar dolarken puan farkı 6'ya çıkmıştı. ikinci yarılar iki maçta da aynı skorla başlayıp bitince şampiyon olmuştuk...
mateja kezman'lı, roberto carlos'lu, başında arthur zico'lu, şampiyonlar ligi çeyrek finalisti, rising sun over europe denen tarihinin belki de en iyi fenerbahçe'sine karşı...
volkan yamanlarla, emre güngörlerle, aykut erçetinlerle, 11 metin sloganıyla...
hem de ligin bitimine 6 maç kala 2 puan gerideyken...
o sezonun 28. haftasına girerken galatasaray fenerbahçe ile aynı puanda ilk iki sırayı paylaşıyordu. fenerbahçe beşiktaş deplasmanından galibiyetle dönmüş, seyircisiz oynanan pazar maçında ise galatasaray sami yen'de gaziantepspor ile 0-0 berabere kalmıştı.
bitime altı maç kala iki puan geriye düşen, bu arada teknik direktörü de "bana müsade" diyen galatasaray bir sonraki hafta 6 nisan 2008 gençlerbirliği galatasaray maçına çıkıyordu. fenerbahçe bir gece önce maçını kazanmıştı. alabildiğine balçık çamur zeminde beyaz forma ile mücadele ettiğimiz maçın sonları yaklaşırken puan farkı dört olmak üzereydi.
89. dakikada sezonun tartışılan ismi cassio de souza soares lincoln'ün saatli kale arkasına attığı golle galatasaray hayata tutunurken, maç sonu çamura bulanmış formaları ile yaptıkları ve sonradan tshirtlere bile basılan sevinç gösterisiyle birlikte "biz bu işi bırakmadık" diyordu adeta.
işte o hayata tutunuşun üzerine ortaya çıkmış bir pankarttı bu. sarı bez üzerine kırmızı harflerle yazılmış "şampiyonluğa 5---- kala"dan ibaretti.
hakikaten de aradaki puan farkına rağmen fikstürde kalan maçlar, galatasaray'ın kendi maçlarını kazandığı halde şampiyon olmasını garanti altına alıyordu. 30. hafta'da trabzonspor'u ağırladığımız maçta ilk olarak açılmıştı kapalı üst tribünde. biz trabzonspor'u tek golle eli boş gönderirken ertesi gün mateja "are you player" kezman'ın sincan ovalarına diktiği penaltı sonrası bu sefer fenerbahçe iki puanı bırakıyordu ankaraspor beraberliği ile...
puan puana gelinmişti bile...
ertesi hafta o dönemki adıyla "ibb" deplasmanında 5'in üzerine bir çizik atılıp yanına 4 yazılmış haliyle olimpiyat stadı'nda arz-ı endam etti. iki takımın da hata yapmadığı haftanın ertesinde sami yen'de rakip fenerbahçe'ydi. shabani nonda'nın sonradan şarkılara konu olan golüyle kazanıp 3 puan öne geçerken 3 kala olarak bir yerlere asıldıysa da o hengamenin içinde o kadar da dikkat çekmedi.
33. haftada artık kovalanan pozisyonuna geçmiştik ve rakip hem lig üçüncüsü hem de küçük fenerbahçe olan sivasspor'du. çok özel bir tribünün olduğu o unutulmaz deplasmana gitmiş mamafih asılmamış bir pankarttı. 5 golle ve şampi ünvanıyla dönerken artık 1 kalmıştı bile...
son maçlar öncesi suyun karşı tarafı 14 mayıs 2006'nın bizim taraftaki simetrisine odaklanmıştı. gel gelelim daha ilk 45 dakikalar dolarken puan farkı 6'ya çıkmıştı. ikinci yarılar iki maçta da aynı skorla başlayıp bitince şampiyon olmuştuk...
mateja kezman'lı, roberto carlos'lu, başında arthur zico'lu, şampiyonlar ligi çeyrek finalisti, rising sun over europe denen tarihinin belki de en iyi fenerbahçe'sine karşı...
volkan yamanlarla, emre güngörlerle, aykut erçetinlerle, 11 metin sloganıyla...
hem de ligin bitimine 6 maç kala 2 puan gerideyken...