kendisine haksızlık yapıldı mı? kısmen evet. çok büyük haksızlık yapıldı mı? hayır. haketmediği halde çok uzun süre kulüpte kaldı tarzı söylemleri abartılı buluyorum. yabancı sınırı, kulübün kötü transfer politikaları gibi sebebler yüzünden galatasaray kariyerinin uzamasında sabri birincil derecede sorumlu değildi.
galatasaray kariyerini kabaca şöyle özetleyebiliriz.
2002 - 2007: altyapıdan genç yetenek olarak çıkış yapıp, zamanla takımın ana rotasyonuna dahil olduğu dönem. hiçbir zaman kağıt üstünde ilk 11 oyuncusu olmasa da sık sık oynayan bir oyuncu haline geldi.
2007 - 2008: uğur uçar'ın as sağbek olarak başladığı sezonda geçirdiği talihsiz ve ağır sakatlık sonrası sabri tam anlamıyla sağbek mevkisine geçti. o sezon sağbek olarak tamamlaması ve takımın şampiyon olmasıyla artık iyiden iyiye sağbek oyuncusu olmuştu.
2008 - 2011: takımın kötü gittiği ve bütün yerli oyuncularla birlikte sabri'nin de aşırı kötülendiği ve yıprandığı bir dönem. sabri takımın aksayan parçalarından biri olmakla birlikte, ana sorunu değildi. ancak o dönemin atmosferi sebebiyle sabri sanki takımın en büyük sorunlarından biriymiş gibi gözükmeye başladı.
bu döneme bir dipnot daha düşelim; 2008-2011 sosyal medyanın yeni yeni yükseldiği dönem. facebook, inci sözlük, caps kültürünün yaygınlaşmasıyla sabri'nin karikatür olmaya başlaması bu döneme denk geliyor. bu kadar karikatür olmasında kısmen katkısı olmakla beraber temel sebebi ismi, kısa boylu ve agresif tarzı, tipi gibi sebepler daha ön plandaydı. adamın olduğu 4-5 tane komik olay sürekli kullanılıyordu. her yerde dağa taşa orta yaptığı, kötü şut attığı tarzı capsler geziyordu.
2011 - 2014: ideal sabri sarıoğlu dönemi. eboue'nin gelişiyle olması gerektiği yedek sağbek haline geldi. yedek olarak takımda kalması normaldi çünkü yabancı sınırı ve altyapıdan yetişmiş oyuncu kuralı gibi geçerli sebepler vardı. ''sabri süper ligin en kötü sağbeki'' algısı bu dönemde biraz kırılmıştı. tam manasıyla yedek olunca, ayarında/dozunda kullanılınca takımda iyi gittiği için insanlara batmadı. fatih terim'den sonra mancini'de başlarda pek sabri'yi oynatmamış olsa da sezon sonuna doğru sık sık kullanmıştı.
2014 - 2015: sabri'nin sezon başı yönetim kararıyla kadro dışı kaldığı sezon. ünal aysal yönetimi ayrılınca tekrar takıma dönmüş, o dönem prandelli'de veysel, tarık çamdal gibi oyuncuların berbatlığı yüzünden sabri'yi oynatmaya başlamış, hatta sabri konusunda hata yaptıklarını söylemişti. sonrasında hamzaoğlu'da kendisini düzenli olarak oynatmış ve takım sezonu şampiyon bitirmişti.
2015 - 2016: bu sezon başı zamlı kontrat almasıyla başlayan kaoslarla birlikte tekrar aşırı yıpranma sürecine girdi. gerçekten zam yapıldı mı, geçen seneki alacakları mı eklendi bilemiyorum. yönetim/cüneyt tanman/hamzaoğlu bu konuyla ilgili abuk sabuk demeçler verip olayı daha da büyüttüler. yok sabri'den iyi sağbek mi var, ondan iyi şundan iyi vs gibi. nitekim o sezona as sağbek olarak başlamış ancak ağzıyla kuş tutsa yaranamayacak noktaya gelmişti. bu konularda birinci sorumlu olduğunu düşünmüyorum. kulüp sağbek transfer yapmıyorsa, kötü iletişim hatalarıyla kamuoyunda hedef tahtası haline geliyorsa sabri asli suçlu değildir. asli suçu yönetim ve teknik direktördü. bu sezon takımda sallantılı gidince işler artık sabri için geri dönülmez bir noktaydı. sanki yine takımın bir numaralı sorunuymuş gibi bir ton eksik varken bu sezonun devre arası yerine linnes alındı ancak linnes'in galatasaray kariyerine pek iyi başlayamamasıyla sabri yine sık sık oynar duruma gelmişti.
2016 - 2017: riekerink ile başlanan sezonda yine baya oynadı. linnes ve yeni transfer cavanda sabri'den pek de iyi performans veremeyince sabri yine formayı almaya başlamıştı.
2017 - 2018 sezonunun başında ise tudor - cenk ergün ikilisinin yeni yapılanması çerçevesinde yollar ayrıldı ve göztepe'ye imza atıp 1 sezon oynadıktan sonra futbolu bıraktı.
kendisiyle yolların ayrılmasına karşı çıkmadım. çünkü belli bir mantığa oturuyordu. sıfırdan bir takım kurmak, yeni bir heyecan yaratılmak isteniyordu ve sabri yüzü çok eskimiş, çokça yıpranmış bir oyuncuydu. ayrıca eskisi gibi yabancı sınırı yoktu. sayı 14'e yükselmişti. sabri'de 33 yaşına gelmişti. zaten büyük oranda tempo ve dinamizm üzerinden oynayan bir oyuncu olduğu için yolların ayrılmasına çok muhalefet edilecek bir şey yoktu. kalabilir miydi? belki ama yolların ayrılmasında büyük bir haksızlık olduğunu düşünmedim ve hala düşünmüyorum.
son olarak; yazının genelinde belirttiğim gibi; galatasaray'ın kötü gittiği her dönem takımın birincil sorunu gibi davranılması haksızlıktı. galatasaray sabri'nin ilk 11 oynadığı dönemlerde ligi 8. 6. da bitirdi, şampiyon da oldu. öyle büyük bir olumlu/olumsuz değişken değildi. zaten 15-16 sezonuna kadar yabancı sınırı vardı ve yerli sağbek havuzu da sınırlıydı. takımda kalması gayet normaldi.
kulübün kötü transferleri yüzünden formayı kapıp oynamaya başlaması sabri'nin suçu değildi. eboue gibi iyi bir oyuncu transfer edildiğinde sabri doğal olarak yedek kalmıştı zaten. sonrasında veysel, tarık, linnes, cavanda gibi berbat/vasat oyuncular transfer edip de sabri tekrar formayı kapıyorsa bu sabri'nin değil yönetim ve teknik heyetlerin suçu. iyi adam alsaydınız zaten oynamazdı.
kulüp kendisinin sosyal medyada doğum gününü kutlamalı. kutlasan ne değişecek kutlamasan ne değişecek? istiyorlarsa bu son dönemki oyuncular için bir jubile maçı da düzenlenebilir. taş attın da kolun mu yoruldu derler adama. altı üstü bir gün maç tertip edeceksin. 20 tane adam çağıracaksın, plaket vereceksin. gayet de ilgi olur öyle bir maça sanki çok ekstra bir özveri, önem arzeden, maliyet gerektiren bir şeymiş gibi davranılması bana anlamsız geliyor. ben olsam bu 2010 sonrası gruba kesin bir özel maç düzenlerdim. sabri, hakan balta, selçuk, yabancılardan gelirse; sneijder, elmander, falan kaleye aykut geçer, latovlevici falan da gelsin futbolu bıraktıysa maskesini takıp bir iki orta açsın reis izleyelim
*