kendisinin art niyetli olduğunu düşünmüyorum. çok da severim. büyük başarılar sonrası kendisinin çektirdiği üçlüye de hep eğlenerek katıldım. sabri taraftarın en gazlı ve hislerini en yoğun hissettiği anlarda devreye girerek kendisini sevdirmeyi de hep başarmıştır. bu açıdan kafası çalışıyor, şüphesiz.
fakat son zamanlarda kaptanlık için gereken olgunluktan uzak olduğunu düşünmeye başladım. kadıköy'de volkan ayısına karşı dik durmaya çalışması, olay sırasında desteklediğim ancak gereksiz bir hareketti. kaldı ki; şampiyonluğu kaybetmiş bir fenerbahçe'nin 2. kez evinde şampiyonu ağırlamak zorunda kaldığı bir maçta,
volkan demirel gibi dengesiz bir yaratığın üstüne, kadıköy gibi bir atmosferde lüzumsuz bir pozisyonun ardından oynamak, bir kaptan davranışı değildir.
didier drogba,
fernando muslera,
wesley sneijder gibi futbolcuların formasını terlettiği ve başında
fatih terim'in bulunduğu galatasaray kaptanının davranışı ise asla değildir. bu takımın
büyük kaptanı
bülent korkmaz da galatasaray'ın çocuğuydu, has galatasaraylıydı. o da asla takımını ve takım arkadaşını ezdirmezdi, yeri geldiğinde kavgaya da gözü kapalı girerdi ama bu denli gevşek davranmadığı için, gerginlik anında kafasını kullanmayı ve soğukkanlı davranmayı bildiği için o
büyük kaptandı.
hadi 'tahrik vardı' diyelim, 'volkan bildiğimiz volkan' deyip o konuyu unutalım. peki şampiyonluk kutlamasındaki sabri? toplasan 10 maç ilk 11 başlamadığı halde kupanın sabri'nin ellerinde yükselmesi rahatsız etmedi değil beni açıkçası. sevinç gösterileri de hakeza dikkatimi çekti. yanlış anlaşılmasın, şampiyon takımın futbolcusu ve içten bir taraftarı olarak sabri'nin köşede oturup birşeye karışmadan kutlamaları izlemesi tabii ki olması gerektiğini düşündüğüm şey değil. ama kaptanlığa yakışır şekilde davrandığını da düşünmüyorum sabri'nin yukarıda da belirttiğim gibi. kaldı ki artık yaşı genç bir oyuncu da değil kendisi, saçlarına aklar düşmüş bir baba ve bu takımın halihazırda en eski futbolcusu.
özetle, galatasaray futbol takımı kaptanı olarak sabri'yi görmek istemiyorum. tez elden pazubandın
selçuk inan'a geçmesini, ikinci kaptanlık rolünü ise devam ederse -ki bu oldukça düşük bir ihtimal-
tomas ujfalusi, etmezse
didier drogba'nın üstlenmesi gerektiğini düşünüyorum. selçuk inan 27 yaşın çok üstünde bir olgunluğa sahip, herkes tarafından sevilen, yetenekli ve örnek bir futbolcudur. bu da galatasaray kaptanlığı için kendisinden daha ideal bir ismin olmadığını apaçık bir şekilde gösteriyor. drogba ve ujfa'yı zaten anlatmaya hacet yok.
sabri ise
emmanuel eboue'nin sağ bek yedeği ve bitiş düdüklerindeki üçlülerin aranan ismi olarak takımda kalmaya devam etsin. kendisini seviyoruz.