30
prandelli'yi kötülemek için mancini'nin göklere çıkarılmaması gerektiğini düşündüğüm versus. birkaç maç dışında mancini de bütün sene boyunca sıkıcı, tatsız bir futbol oynattı. bunun haklı sebepleri yok değil tabii. kendi kurduğu takım değildi, bir anda kendini zorlu bir dönemin ortasında buldu, ilk maçlarda bile hala imparator diye bağıranlar vardı. yanlış mı yönlendirildi, yönetim kendi kafasına göre mi yaptı, yoksa gerçekten kendi istediği oyuncular mıydı bilmiyorum ama bir sürü vasıfsız oyuncuya milyon eurolar yağdırıldı devre arasında. her maç sürpriz kadro görmek onun döneminin fıtratında da vardı. futbol olarak çok da tatmin olmadığımız bir dönem geçirsek de onu iyi hatıralarla hatırlamamızın sebebi bizim bir şekilde bu zorlu dönemde şampiyonlar ligine katılmamızı sağlaması, türkiye kupası'nı alması ve istediği transferlerin yapılmayacağını, verilen sözlerin tutulamayacağını anlayınca da efendi gibi tazminatsız gitmesiydi. sosyal medyadan da kulüp ve mancini arasında hala ara sıra karşılıklı selam çakılması bundan oldu. bunun yanında bruma, telles gibi gençlerimizden de faydalanmaya çalışması, elindeki kadrodan tam faydalanmaya çalışması futbolcuların motivasyonunu yüksek tutması açısından önemliydi.
prandelli ise isimli, kariyerli diye getirilmiş, mancini'nin aldığı ücretin yaklaşık yarısına çalışmayı kabul etmiş bir başka italyandı. maddi zorluklardan dolayı transfer bütçesi yoktu, dzemaili ve pandev'i çok istediği için aldırmamıştır diye düşünüyorum. sene başından beri anlık parlamalar dışında sahada hiçbir varlık gösteremeyen, yenen bir golde bile oyundan düşen, artık sayısını unuttuğum kadar maçta pozisyona bile giremeyen, kaleye şut çekemeyen, bir de üstüne yetmezmiş gibi önüne gelenden 3-4 yiyen bir takım yaratmış. bruma, telles gibi gelecek vadeden oyuncular ilk 11'i bırak ilk 18'e bile alınmamış, sneijder enteresan bir şekilde kenarda oturtulmaya başlanmış, sahada 90 dakika dolanan bazı dokunulmaz oyuncular yaratılıp taraftar her maç sabır taşına dönüştürülmüş, kadroyu kimin kurduğu iplerin kimin elinde olduğu, yani hocanın otoritesi sorgulanır olmuş, maça müdahale etmekte hep geç kalınmış, birçok oyuncu küstürülmüş, özgüvenleri dibe vurdurulmuş, "bizim için şampiyonlar ligi önemli değil, başakşehir maçı önemli" tarzı açıklamalar yapılarak vizyonuyla ilgili soru işaretleri oluşturmuş vs...
aklıma geldiği kadarıyla, mümkün olduğunca objektif şekilde yazmaya çalıştım, hatta ilk başta yaptığım tanımı silsem mi diye düşündüm yazdıktan sonra da neyse kalsın. ama hakkaten şöyle bir düşününce mancini'nin çok daha ağır bastığı bir karşılaştırma oldu. prandelli'nin karakteriyle ilgili de biraz daha fikir sahibi oluruz yakında, ekleriz buraya gerekirse.