4251
bu adama sempati duymamın başlıca iki sebebi var;
1- ünal aysal ve fatih terim'in çocukça restleşmesi sonucu takımın o tarihte de 4. yıldız yolunda hocasız kalışı ve mancini'nin gerçekten çok pis bir zamanda takımın başına gelişi, genel olarak da takımı sahiplenici, oyuncularla arası iyi ve motivasyonu yüksek bir profil ortaya koyması. özellikle de ilk geldiği andan beri kaprissiz, olumlu ve iyi ilişkilere sahip bir yaklaşımda olması. şimdi prandelli'nin paragöz oluşu ve takımla iletişiminin ne kadar dandik olduğunu anladığımız üzere bu çok daha kıymetli.
2- takımdan maddi anlamda en ufak bir sorun bile yaratmadan ayrılması. yani bu bakımdan samimi ve iyi niyetli biri olduğu imajını kafamdan kimse silemez. takıma abuk subuk bir zamanda geldi, hocalık yaptı ve sessizce gitti. ne oyuncular, ne yönetim, ne de taraftarla öyle ciddi bir krizi olmadı. bence bu gerçekten çok değerli bir şey.
süper bir teknik adamdı demiyorum, zira teknik taktik konulardan çok da anlamam fakat bu açıdan da hakkında kötü de düşünemiyorum ki bunun da iki sebebi var;
1- türkiye kupası şampiyonluğu. özellikle ilk sıraya yazdım çünkü ben bu kupaya değer veriyorum, bize kazandıran ister mancini, ister bülent ünder olsun her daim gururla yad ederim. galatasaray tarihine kazandırılmış her kupa kutsaldır, ne de güzel final maçı oynadık sneijder'in golüyle kazandık, harika bir hatıra yani. teneke kupa muamelesi yapanlara da şiddetle katılmıyorum. zaten kazanabileceğimiz bir lig, bir de bu kupa, arada sırada kazanmalıyız. yani bu açıdan benim için gerçekten unutulmaz, allah razı olsun.
2- şampiyonlar ligi gruplarından çıkmamız. bugün yarı finaldeki juventus'tan iki maçta da puan alarak son 16'ya kalmıştık. unutulmaz bir maçtı. elbette işin içinde bir sürü faktör var ama hocamız da mancini idi. yıllar sonra bunu bu şekilde hatırlayacağım.
kendisine dair eleştiri olarak yöneltebileceğim yine iki mesele var;
1- devre arası yapılan transferler. ister kendisi, ister yönetim yapmış olsun, her teknik adamın portföyünde bu tip şeyler vardır ve haklı çıkaracak da değilim. özellikle de hajrovic ve ontivero'dan baya göçtük ama sırf bu yüzden de kestirip atamıyorum işte.
2- deplasmanlarda bir türlü galip gelemememiz. vallahi lige tepeden düşmüş bir teknik direktöre göre yine iyi bile performans ortaya koydu. zaten mancini'yi bugün hala seviyorsam süper teknik adamdı diye değil. saçma bir şekilde hocasız kalmış bir takıma kim gelirse şampiyonluk küfesini pat diye sırtına koymam, koyamam, bugün hamza hoca için de böyle bu ama netice olarak yine ikinci olduk, fena da olmadı.
1- ünal aysal ve fatih terim'in çocukça restleşmesi sonucu takımın o tarihte de 4. yıldız yolunda hocasız kalışı ve mancini'nin gerçekten çok pis bir zamanda takımın başına gelişi, genel olarak da takımı sahiplenici, oyuncularla arası iyi ve motivasyonu yüksek bir profil ortaya koyması. özellikle de ilk geldiği andan beri kaprissiz, olumlu ve iyi ilişkilere sahip bir yaklaşımda olması. şimdi prandelli'nin paragöz oluşu ve takımla iletişiminin ne kadar dandik olduğunu anladığımız üzere bu çok daha kıymetli.
2- takımdan maddi anlamda en ufak bir sorun bile yaratmadan ayrılması. yani bu bakımdan samimi ve iyi niyetli biri olduğu imajını kafamdan kimse silemez. takıma abuk subuk bir zamanda geldi, hocalık yaptı ve sessizce gitti. ne oyuncular, ne yönetim, ne de taraftarla öyle ciddi bir krizi olmadı. bence bu gerçekten çok değerli bir şey.
süper bir teknik adamdı demiyorum, zira teknik taktik konulardan çok da anlamam fakat bu açıdan da hakkında kötü de düşünemiyorum ki bunun da iki sebebi var;
1- türkiye kupası şampiyonluğu. özellikle ilk sıraya yazdım çünkü ben bu kupaya değer veriyorum, bize kazandıran ister mancini, ister bülent ünder olsun her daim gururla yad ederim. galatasaray tarihine kazandırılmış her kupa kutsaldır, ne de güzel final maçı oynadık sneijder'in golüyle kazandık, harika bir hatıra yani. teneke kupa muamelesi yapanlara da şiddetle katılmıyorum. zaten kazanabileceğimiz bir lig, bir de bu kupa, arada sırada kazanmalıyız. yani bu açıdan benim için gerçekten unutulmaz, allah razı olsun.
2- şampiyonlar ligi gruplarından çıkmamız. bugün yarı finaldeki juventus'tan iki maçta da puan alarak son 16'ya kalmıştık. unutulmaz bir maçtı. elbette işin içinde bir sürü faktör var ama hocamız da mancini idi. yıllar sonra bunu bu şekilde hatırlayacağım.
kendisine dair eleştiri olarak yöneltebileceğim yine iki mesele var;
1- devre arası yapılan transferler. ister kendisi, ister yönetim yapmış olsun, her teknik adamın portföyünde bu tip şeyler vardır ve haklı çıkaracak da değilim. özellikle de hajrovic ve ontivero'dan baya göçtük ama sırf bu yüzden de kestirip atamıyorum işte.
2- deplasmanlarda bir türlü galip gelemememiz. vallahi lige tepeden düşmüş bir teknik direktöre göre yine iyi bile performans ortaya koydu. zaten mancini'yi bugün hala seviyorsam süper teknik adamdı diye değil. saçma bir şekilde hocasız kalmış bir takıma kim gelirse şampiyonluk küfesini pat diye sırtına koymam, koyamam, bugün hamza hoca için de böyle bu ama netice olarak yine ikinci olduk, fena da olmadı.