resim
Robert Enke
Mevki:Kaleci
Doğum:24.08.1977
Ölüm:10.11.2009 (32)
Uyruk:Almanya
  • 32
    öldü haberini duyunca, sanki iyi tanıdığım kişilerden biri ölmüş gibi hissettim. sıfır a yakın tanıdığım ortada ama ekrandan görünen ile efendi adamdı ya. kızının ölümünden sonra bunalıma girdiği söyleniyor. kendisini bir trenin altına atmış. ardında eşini ve evlat edindiği çocuğunu bırakarak. lan adam daha geçen aylarda almanyanın kalesindeydi. off ya. o bunalımda bile adam performansın kralını gösteriyormuş. toprağın bol olsun enke.
  • 39
    polise göre veda mektubu yazmis olan merhum kaleci. bugün hayatini kaleme alan yazilarda, örnegin spiegel online'da fenerbahce deneyimi, kariyerin en dip noktasi olarak gösteriliyor. zaten kariyeri inisli cikisli bir grafik ciziyor.

    1977 dogu almanya dogumlu enke, 22 yasinda borussia mönchengladbach'in birinci kalecisi oluyor. yillar yili mönchengladbach'in basarili bir numarasi olmus efsane, uwe kamps'i yedege itiyor. ancak, cok iyi oynamasina ragmen, mönchengladbach ilk kez küme düsüyor. milli takim kadrosuna seciliyor. bunun üzerine benfica'ya gidiyor, jupp heynckes zamaninda, ve jose mourinho döneminde benfica'nin kaptani oluyor. almanya'da gelecegin kalecsi gözüyle bakilan bu genc, bu tezi dogrularcasina louis van gaal'in fc barcelona'sina transfer oluyor. dünyadaki her futbolcunun hayallerini süsledigi bu takimda, bir kupa macinda yaptigi hatadan sonra kadrodan cikariliyor, ve rüstü recber'ile takasta kiralik olarak fenerbahce'ye geliyor. zaten christoph daum onu tanidigi ve ona güvendigi icin bu transferi onayliyor.

    (bkz: 10 agustos 2003 fenerbahce istanbulspor maci) gercekten de kendisi icin kariyerinin en dip noktasi demektir. bu macta bir hata yapiyor, ve üc gol yiyerek ilk macta taraftar, bu yeni genc, adini bilmedikleri ciliz kaleciyi adeta idam ediyor.

    --- alinti ---
    (...)
    ein wechsel zu fenerbahce istanbul und trainer christoph daum soll die wende zum besseren bringen - und stürzt enke in die bis dahin tiefste krise seiner laufbahn. im ersten spiel macht er einen entscheidenden fehler und wird vom publikum verhöhnt und bedroht, mit bierflaschen und mobiltelefonen beworfen. enke ergreift nach diesem spiel die flucht, der torwart geht nach spanien zurück, findet keinen neuen verein, ist arbeitslos.
    (...)

    fenerbahce ve teknik direktör christoph daum'a transferi, daha iyiye giden yolda bir dönüm noktasi olacakti, ancak enke'yi o anki kariyerinin en derin krizine sürükledi. ilk macta maci etkileyen bir hata yaptiktan sonra, taraftar tarafindan alay ve tehdit edildi, üzerine bira siseleri ve cep telefonlari atildi. enke bu mactan sonra kacmayi secti, ve ispanya'ya geri döndü. orada yeni takim bulamadi ve issiz kaldi.
    --- alinti ---

    zaten imza töreninde enke'nin fenerbahce'ye gelecek olmaktan duydugu tedirginlik belliydi.
    http://www.spiegel.de/img/0,1020,285924,00.jpg

    bu dönemde hic kimse kendisini hatirlamiyor. sadece iki tane kulüp kendisini ariyor, avusturya'dan fc kärnten ve hollanda'dan ado den haag. ikisi de liglerinde sonuncu sirada olan takimlar.

    --- alinti ---
    enke sitzt nach vier jahren, die ihn ganz nach oben bringen sollten, im abseits. dazu kommt das bangen um seine tochter, die mit einem angeborenen herzfehler zur welt kommt. nach seiner flucht aus istanbul gilt enke als psychisch labil, zumindest als sensibel, was für die fußballbranche aufs selbe herauskommt. es kommen in interviews fragen auf, ob er den stress eines toptorwarts durchsteht. enke hat das immer parieren können, hat sein verhalten plausibel erklärt: er könne verstehen, sagt er, wenn leute sein damaliges verhalten als unprofessionell bezeichnet haben. aber der hass, der ihm von den fans entgegen geschlagen sei, "das war es mir nicht wert".

    enke, kendisini zirveye götürecek diye hesaplanan bu dört yilda ofsaytta kaldi. buna bir de kalp hastaligiyla dogan kizi icin duyulacak olan endise eklenir. istanbul'dan kacisi sonrasi enke psikolojik olarak dengesiz (labil), ya da en azindan hassas bir karakter olarak kayitlara gececek, ki bu iki durum da futbol bransinda ayni kapiya cikiyor. röportajlarda hep iyi bir kalecinin yasamak zorunda oldugu strese dayanabilecek nitelikte biri mi tarzinda sorular sorulur. enke böyle sorulara daima iyi ve mantikli cevaplar verirdi: insanlarin o zamanki hareketini profeysonellik disi olarak degerlendirmelerini anladigini, ancak taraftarlarin ona gösterdigi nefretin "buna degmez" diye düsünmesine yol actigini belirtirdi.
    --- alinti ---

    dokunakli yapisi enkenin bu fenerbahce - ya da türkiye- tecrübesinde ortaya cikiyor. enke bana daima bizim pierre esser'i hatirlatir, onu da ilk macta yedigi hatali gol sonrasinda hic bir daha kullanmamistik. ayni anda, türkiye'de bir futbolcudan nelerin beklendigi, hatali oldugunda neler cekmek zorunda olduguna dair bir ip ucu veriyor, enke'nin yasadiklari.

    ispanya'da nihayet ikinci lig takimlarindan cd tenerife'de kendine bir is buluyor. orada da alman teknik direktörewald lienen ile beraber calisma firsati buluyor. artik her seyden cok uzaktadir. milli takimda da. zaten o dönem almanya sadece iki büyük efsane kalecisi, oliver kahn ve jens lehmann'dan baskasini görmüyor.

    ewald lienen onun icin sans oluyor, zira, lienen almanya'da hannover 96'nin basina geldiginde, hemen ispanya'daki yetenekli talebesini de bundesliga transfer aliyor. hannover 96 almanya'nin sessiz, sakin takimlarindan. birinci lige yeni cikan bu takim, zaten genelde ya düsme hattinda ya da orta sahada mücadele ediyor. hannover kenti de zaten gayet sakin bir yer. barcelona, benfica gibi takimlar görmüs biri icin sönük olan bu takim, enke gibi düsünceli ve artistlikten uzak biri icin yeniden baslamak icin harika bir ortam.

    ve iste burada, kariyerinin basindan beri ondan beklenilen performansi sergiliyor enke. harika maclar cikariyor. defalarca en iyi kalecisi seciliyor, bundesliga'da. yilin kalecisi seciliyor. milli takimda iki büyüklerin ardindan ücüncü kaleci oluyor. artik sadece onlarin milli takimdan geri cekilmesini beklemeli, 1 numara olmak icin. ancak bu ortamda hasta kizi vefat ediyor. ve meslegine yansitmadigi bu derin aci, onu kisa ömründe muhtemelen icinden cikamayacagi bir krize sürüklüyor.

    son iki senede enke sakatliklar ve hastaliklar yasadi. bunun yüzünden milli takimda önemli maclarda yer bulamadi. su anda alman milli takimi kalesinde (düne kadar-ne hazin-) dört kisi yarisiyordu, robert enke, rene adler, manuel neuer ve tim wiese. 2 hafta önce uzun bir hastalik döneminden sonra kaleye gecen robert enke, hastalanmadan önce bu dörtlü icinde güney afrika'da bir numara olmak icin en iyi kartlara sahip olan kaleciydi. ancak hastaliginda yerini cok iyi dolduran rene adler, onu bu favori konumundan indirdi. söyle ilginc bir alinti var bu durum ile ilgili:

    --- alinti ---
    enke macht das nervös, er ist kein kahn, kein lehmann, die der interne kampf motiviert. "ich brauche keine konkurrenzsituation. ich brauche vertrauen. für mich ist es sehr wichtig, dass mir mannschaft und trainer das gefühl vermitteln: mit dir im tor kann uns nicht viel passieren", sagt er. das gefühl verlässt ihn zusehends.

    enke bu durumdan kaygilanir, kendisi takim ici forma rekabetinden bir kahn ya da bir lehmen gibi motive olan birisi degil. "benim takim ici rekabete ihtiyacim yok. benim güvene ihtiyacim var. benim icin takimin ve antrenörün bana "sen kaledeysen bize pek bir sey olmaz" hissini vermeleri cok önemli. bu duygu onu gittikce terk ediyor.
    --- alinti ---

    nitekim son durum bu. almanya milli takimi su an kampta. kendisi, henüz hastaliktan yeni kurtuldugu icin, kadroya cagirilmamisti. zaten bence de bu kararinin futbol ile ilgisi yok. düsünün, 32 yasindasiniz, sevdiginiz bir kariniz var, isinizde cok iyi bir imajiniz var, iyi para kazaniyorsunuz, ve her hafta onbinlerce insanin önüne cikip, takdir ediliyorsunuz. ancak bu bile yetmiyor, mutluluk icin. enke'yi icten kemiren, ezen bir sey varmis, ve bunu cevresinde demek ki hic kimse, ya da pek az insan görmüs, ve kendisnin ölümü secmesini engelleyememis.

    arabasini öldügü yere yakin bir yere park etmis. cüzdanini arabada birakmis. arabanin kapisini kilitlememis. bir kac yüz metre raylarin yaninda yürümüs, ve genelde kimsenin yaya gitmedigi bir yerde, tren geldigi anda raya cikip, trenin önüne vermis kendisni.

    onun gibi bir meslek sahibi, ve mesleginin en iyileri bile böyle bir son buluyorsa, insani insan eden statüsü degil, ic huzurunu temin eden etkenlerdir. büyük konusmayalim, yazmayalim, ama sen hayata bakis acimi degistirdin, robert enke, bir 10 kasim aksaminda, aniden. artik 10 kasim'da daima atatürk'ten sonra anacagim hazin bir öykü daha var...
  • 40
    ölüm haberini sözlükten okudum, üzüntü hissetmedim ama yazık olmuş diye çok şaşırdım, daha çok gençti. sonra kızıyla ilgili trajediyi okuyunca kerpetenle burktular yüreğimi... hannover taraftarı kendisi için iki sene önce bir şarkı yapmış, açıkçası çok kıskandım tezahurat filan değil bildiğiniz sazlı sözlü şarkı... üstelik de çok güzel olmuş. keşke biz de yapsak böyle şeyler diye iç geçirmedim değil.

    http://www.youtube.com/...;amp;feature=related
  • 41
    türkiye saati ile 14.00'te hannover'de kulüp tarafindan yapilan, ve esinin ve doktorunun katildigi basin toplantisindan:

    hannover 96 basin sözcüsü andreas kuhnt: "söz konusu bir tabu konusu. bazi seyleri acik sekilde ele alamiyorsunuz. konumuz depresyon. yanimizda onu tedavi eden doktoru köln'den doktor merkser var.

    dr. markser:
    robert enke'yi ilk kez 2003 yilinda muayenehanemde kabul ettim. o zamanlar depresyondaydi, ve basarisizlik korkusu geciriyordu. aylarca her gün tedavi gördü tarafimdan. bir kac ay sonra durumu sabitlesti. bu yilin ekim ayinin basinda robert'i tekrar gördüm, cünkü beni aradi. gecirdigi enfeksiyondan dolayi gittikce krize giriyordu. bu, antremanlara katilamamasina, ve milli takimda oynayamamasina yol acti. aramizdaki ilisti güvene dayaliydi.
    iyilestikten sonra antremanlara basladi. futbol onun icin en önemli aktiviteydi. onu stasyoner tedaviye alma tekliflerimizi reddeti. intihar ettigi gün baska tedavileri redetti, kendisini iyi hissettigini ima ederek. yakinlarinin da destegine ragmen, onu bu adimi atmaktan koruyamadik. veda mektubunda hakiki duygu dünyasini gizlediginden dolayi özür diliyor. ancak bu giz, intihari gerceklestirmek icin gerekliydi. robert enke özel hayatini korumak istiyordu, ve bizler, ölümünden sonra da bunun böyle kalmasini istiyoruz.

    teresa enke, esi:
    akut depresif oldugunda, cok zor zor zamanlar geciriyorduk, cünkü hic bir seye özenemiyordu. zor olan, onun bu durumunu kamu oyundan gizlemekti, cünkü her seyini kaybetmekten korkuyordu. bu sonradan bakarsan cilginlik, cünkü simdi zaten herseyi ortaya cikiyor. ama beraber dayaniyorduk biz. biz istanbul'dan ve barcelona'dan sonra ve kizimizin ölümünden sonra da basarmistik. dedik ki, her seyi basarabiliriz, ve sevgi ile bunun mümkün olacagini düsünüyorduk. ancak demek ki her zaman her seyi basaramiyorsunuz.

    onun icin var olmayi ve ona umut vermeyi denedim. ona, bizim birbirimiz icin var oldugumuzu, ve leila'nin (su an 8 aylik evlatlik kizlari) oldugunu anlattim, ve her seyin futbol olmadigini izah ettim. hep yanindaydim, hep ona yardim etmek istedim, bunlari asmasi icin. klinike girmek istemiyordu, cünkü her seyin ortaya cikip, leila'yi kaybedecegimizden korkuyordu. ama her seyin bir cözümü olmaliydi. robert sonuna kadar leila'ya sevgi dolu bakti. robert icin futbol her seydi, onun hayat suyuydu. takimin tekrar bir parcasi olmanin güzel oldugunu söylüyordu. antreman onu tutan seydi. bu durumda onun icin en önemli olan sey buydu.

    dr. markser:
    robert enke'de mevzubahis hemen tespit edilen cinsten olan tipik bir endojen depresyon degil. son ana kadar futbol oynadi. daha cok nevrotik komponentli (kisimli) depresiv zamanlar/anlardi. bu, sürekli gelip gecen gizli intihar düsüncelere yol aciyor. bu düsüncelerden uzaklasmak icin bazi mekanizmalar gelistirdi, ki bu sekilde depresyonu gizleyebilirsiniz. sonuc olarak, bizler bu tehlikeyi fark edemedik. sonuna kadar bu durumun aciklanmasindan kacindi.

    aglayasim var, sözlük!
  • 44
    80 li yıllarda almanya da enke soyadlı ( isim yabancı olduğu için hatırlamıyorum ) çok ünlü ve yaşlı bir psikoterapist vardı. hipnoz ile sigara bırakma olayını ilk icad eden adamdı.

    sağda solda babasının ünlü bir psikiyatr filan olduğu yazılıyor. sözünü ettiğim adam bu çocuğun babası büyük ihtimalle. yazık, adam şarlatanlıktan oğlunun ruh sağlığını korumayı becerememiş demek ki. allah rahmet eylesin.

    -bak şimdi o yıllardan aklıma gelen başka bir alman için.
    (bkz: arnold schwarzenegger)

    edit: avusturya'lı almandır. esas şöhretini de almanya ya borçludur. o yıllarda hep safkan alman olarak bilinirdi.

    - avusturya uyarısı için tabularasa ya teşekkürler.
  • 49
    ölümü ile futbol konuşmaktan, futbol hakkında yazılar okumaktan iyice soğutmuştur beni. bir adamın depresyona girme sebebinde ülkemiz şehirlerinden birinin ismi geçiyor farkında mısınız? ve eminim ki; bu adamın hastalığının kötülük derecesinin artmasında veya tekrar etmesinde pay sahibi olanlar yarın kimi yaksak düşüncesindeler. yoktan kriz yaratmalar, futbolcuyla dalga geçme hakkı bulanlar, kendini futbolun ilahı sanmalar... bu cesareti anlayamadım gitti arkadaş.

    ne yapmış enke ?

    * avrupada galatasaray haricinde adı geçmemiş bir ülkeye gelmiş. iyi bir takımdan takas yolu alınmış.
    takımı ile bir iki hazırlık maçına çıkmış, sonra ilk çıktığı lig maçında 3 gol yemiş. şaka gibi lan. tek maç. şu sayacağım tek maç listesi dahi bir adamın harcanması için geçerli sebepler değil : şampiyonlar ligi finali, uefa finali, ülkenin lig kupasının finali, şampiyonluğun kaybedilmesine sebep olacak son lig maçı falan filan... böylesi maçlar da değil hani harcanmasına sebep olan.
    s.ktiri boktan bir maç işte. yediği hatalı golden sonra, üstüne gelen bir topu tutmasını seyircinin dalga geçerek alkışlaması, malum her konunun otoritesi olan spor müdürlerinin maçtan bir gün sonra attırdığı başlıklar... (bkz: enkek), (bkz: enkelek)

    sizi bilmem arkadaş da, benim acayip zoruma gitti ülkeme gelmiş bir oyuncunun hastalık yaşamasına sebebiyet veren ayrıntılardan biri olmak. tsubasa görmeyin her izlediğiniz adamı. öyle çok bilmişlik hiç taslamayalım, yerimizi haddimizi bilelim biraz. insanların bünyelerinde onarılmaz yaralar açıp göndermeyelim şu topraklardan. hepimizde bir karakter analizi almış gidiyor. ''karaktersiz topçu'', ''karaktersiz bu adam yeaa'' klişelerinden kurtulalım biraz. eleştiri denen hadisenin bokunu çıkardık, o kavramın anlamını tekrar yerine getiremeyeceğimiz aşikar da yaklaşmaya çalışalım en azından.

    avrupada konumlandırıldığımız yere, yetiştirdiğimiz futbolcuların geneline, ligimizde oynanan futbola, basınımızın bilgi ve birikimi ile bize yön veriş şekline, yurt dışına gönderdiğimiz oyuncuların durumuna, dünyada düzenlenen spor organizasyonlarına katılım oranımıza, bu organizasyonlara katıldığımızda elde edemediğimiz başarı derecelerimize bakarsak kimseyi kolayca harcama lüksümüz yok.

    el insaf biraz...

    * *
  • 50
    pes 2010'da onun şerefine almanya milli takımıyla dünya kupasına katılma zahmetinde bulundum. zira nefret bir hücüm hattı var almanların. neyse öyle böyle kupayı almayı başardım fakat hakikaten enke özellikle gruplardaki son maçım olan arjantin ve yarı final müsabakam italya ile olan karşılaşmalarda içimi sızlattı kurtarışlarıyla. almanya'nın birinci kalecisidir açık ara. ne tim wiese ne de rene adler kardeşim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın