• 1
    artık tamamiyle inanmaya başladığım olgu. hocamız frank rijkaard, eşitliğe dayalı olan bu ideolojiyi bir futbol takımına nası uygulanır herkese göstermeye başlamıştır. nasıl mı gösteriyor? öyle bir takım düşünün ki, bu kadar uluslarası yıldızı barındırmasına karşın bireysel sivrilmeler çok belli sınırlar içinde kalsın. milyon dolarlık yıldızlarla birlikte, belki maliyeti düşük ama savaşçılığı yüksek oyuncular da ön plana çıksın. öyle bir takım düşünün ki yedeklik kavramı olmasın, formayı herkes terletsin. öyle bir takım olsun ki bu, kimse maçın yıldızının kim olacağını tahmin edemesin. hatta goller eşit dağılsın. ve bu sistemin lideri ise sıfır olan egosuyla, yanındaki ekibiyle birlikte bağıra bağıra değil, sessizce bir gölge gibi gelsin ve derinden örsün duvarları. muhtemelen zaman geçtikçe anlaşılacaktır bu devrim. işte böyle bir sosyalizmdir rijkaard sosyalizmi.
  • 7
    sapla samanın çiçek bulamacı kravat olarak bir memurun boynunda arzı endam etmek üzere karıştırılması suretiyle ortaya atılan kavram. bir kere endüstriyel futbol, olmasaydı rijkaard'ımız gelmezdi. ayrıca liberal kapitalist düzenlerde de rijkaard'ın yaptığı türden faaliyetler vardır. ayrıntılı biçimde bahsettirmeyin şimdi işletmecilik teorilerinden. peki bunlardan murat edilen amaç ne? takım, ekip, şirket daha iyiye gitsin; kolektif biçimde tüm üyeler başarının elde edilmesine katkı sağlasın. bu kavramın üretilme süreci muhtemelen şöyle olmuştur: sosyalizm iyi bişi abicim. baksana tüm entel danteller sosyalist. ee, rijkaard da hafiften öyle bir tip var. che guevera tarzı saç var. üstelik esmer, bembeyaz bir kıçı yok. latin amerika, var. hem surinam var. sömürgecilikten gelme var. hafif de entelektüel rijkaard, hımm dahası bu adam rock müzik de dinliyor. ..... olsa olsa rijkaard sosyalizmi olurdu bu denilmiştir.
  • 8
    sosyalizmi dantelden,popo renginden ve dinlenen müzik tarzından ibaret sananlar için elbette ki geçersizdir.
    yüzeyselliğin sonu yok pek tabi.

    endüstriyel futbolun vahşi kapitalizmin forveti olduğu bir gerçek, karşı çıkmaya çalışırken saçmalamayı denemeyeceğim ben de, yeterince yapılmış zira. ancak, galatasaray'ın 2000 yılında avrupa kupası kazanması, ezilenlerin; dünya'nın ezen kapitalist devletleri karşısındaki duruşunun sportif alanda bir yansımasıydı.

    futbol asla sadece futbol olmadığı için, insanlığın varoluş mücadelesini yeşil zemin üzerinde yorumlamak da mümkün. doğuya ait bir güç (bkz: galatasaray), emperyalizmin kare ası, ispanyol, italyan, fransız ve ingiliz ekiplerini üst üste devirerek kupaya uzanıyordu. fransızların afrika kökenli, ispanyolların latin amerika kökenli, ingilizlerin anzak ve kelt kökenli asimilasyonlarının futbol takımlarına sirayet ettiği böylesi bir dönemde, galatasaray bu işi birkaç devşirilmemiş yabancı ve bolca türk oyuncu ve türk teknik direktör ile başarmıştı.

    bu yüzdendir ki galatasaray'ın 2000 zaferleri, takımlara siyasi bir kimlik yüklememekle beraber, politik zeminde yorum alabilecek içeriğe sahiptir. bu zaferler galatasaray'ı yekten sosyalist yapmaz. iddia eden yok. ancak bir söylemin, bir eylemin , bir düşüncenin ifşası olarak kıymet taşır.

    2000 yıllarına atıfta bulunmamın amacı; klüp kimliklerinin, taraftar profilinin ve siyasi konjonktürün işaret ettiği nokta sosyalizm mücadelesi olmasa bile, gerçekleştirilen işlerin sosyalist bir felsefeye atıf, sosyalist düşünceye bir örnek, sosyalist mücadeleye bir dayanak olabileceğini vurgulamaktı. bu yüzden uzun tuttum.

    kimse rijkaard'ın galatasaray'ı sosyalist bir eski doğu avrupa cska'sı, lokomotiv'i yaptığını düşünmüyor zaten. ben dahil. ancak takımda yarattığı hava, sağladığı dayanışma, emeğe gösterdiği saygı ve aşıladığı mücadeleci ruh sosyalizmin unsurlarıdır. rijkaard sosyalist olsun olmasın, futbol takımımızın oyuncuları sosyalist olsun olmasın fark etmez. takımın ruhu sosyalist bir mücadele verir şartlara gelmiştir. vurgulanan budur. ve tabii ki popolarla alakası yoktur.
  • 10
    sosyalizmin yüzeysel dışavurumunun analizini yapanlara göre geçersiz bir tabir. burada kimse sosyalizmin bahsi geçen ıvır-zıvırdan ibaret olduğunu ifade etmiyor. esasında yeni neslin yüzeysel siyasi algılarının neticelerinden birinin rijkaard'ı sosyalist olarak nitelendirmeye kadar gittiğini anlatmak istiyoruz.

    "galatasaray'ın 2000 yılında avrupa kupası kazanması, ezilenlerin; dünya'nın ezen kapitalist devletleri karşısındaki duruşunun sportif alanda bir yansımasıydı. " yaklaşımı yine yukarıdaki çerçeve uyarınca geçersizdir. zira galatasaray'ın harcadığı mangizler sonraki yıllarda bir türlü kapatılmak bilmeyen borcun habercisi olmuştur. o paralar ödenmese idi ne uefa kupası gelirdi ne süper kupa. ayrıca, süper kupa'nın alınmasında pay sahibi olan mario jardel halen galatasaray'ın en pahalı transferi olarak belleklerdeki tazeliğini korur. jardel'i cem uzan'ın galatasaray'a hediye ettiği söylenir. kimin parasıyla? hatırla dostum, imar bankı hatırla. hatırla dostum adabank'ı hatırla. hatırla ki kendine gel. o bankalardaki paralar kime aitti? dişinden tırnağından artıran şark kurnazı emekçi garibanlarındı o paralar. ayrıca galatasaray, sistemin içinde idi. sistemin dışında bir anlayış ve bilinçle yola çıkabilseydi o zaman ezen-ezilen ikileminde ezilenin lehinde olduğu söylenebilir. futbol sadece futbol değil ama siyasi bir paradigma da değildir. futbol sadece futbol değildir demek, futbolun hayatın diğer alanlarıyla bağlantı içerisinde olduğunu ifadelendirmek için sarfedilmiştir. yoksa kimi ideolojilerin yansıma ya da meşruiyet kaynağı olsun diye değil.

    bu arada galatasaray'da bir vakitler afrika'dan yabancı oyuncu getirdi. salifu'lar, kingston'lar, appiah'lar nereden geldi ha? onları henüz çok gençken kadroya kattı ancak onlardan beklediği katkıyı göremedi. ayrıca devşirme işi kendi başına sömürme konteksi içerisinde değerlendirilemez. devşirildiği söylenen adamlardan bazıları o gün de bugün de milyon dolarlarla ifade ediliyor. denildiği gibi olsaydı o büyük takımlarda oynayan oyuncuların kunte kinte gibi olmaları beklenirdi. hatta şunu da söylemek mümkün, afrika'dan ya da güney amerika'dan getirilen o oyuncuların elde ettiği kazançlar genellikle kendi ülkelerinde/native country'lerinde üretime ve yatırıma dönüştüğü için daha çok sayıda insanın iş bularak hayatını idame etmesine katkı bile yapmıştır. hatırla evladım hatırla liberyalı weah'ı hatırla.

    ayrıca galatasaray'da adnan polat dönemine kadar sürdürülegelinen hala aynı katılıkla devam ettirilen galatasaray lisesi kökenli olmak da sosyalist nitelendirmeyi sakat bırakır, hatta deyim yerindeyse piçleştirilen bir yorum gibi piç gibi ortada bırakır. bugün galatasaray'a aristokrat sıfatı reva görülüyorsa bunun nedeni elbette o katı yapısından ileri geliyor. galatasaray lisesi merkezli anlayış berhava olmadıkça da aristokrat sıfatı yapıştırılmaya devam edilecek ne yazık ki. sosyalizm'i beginner seviyede bilenlerin mutlak surette bilmeleri gerektiği gibi aristokrasi ile sosyalizm arasında bir bağ kurulamaz. ilerici olduğu iddiasındaki sosyalizm aristokrasi'yi vokabulerinden kovmuş, silmiş atmıştır. bu açıdan da 2000'li yılları sosyalist olarak nitelendiremeyiz. zorlama yorumlar yapmanın, güya kendi ideolojisine uygun tarih yazımı yapmanın kimseye faydası yoktur. önemli olan gerçeği gereği gibi görebilmektir. çarpıtmadan, ideolojik olarak saptırmaya uğratmadan.

    rijkaard'ın takımda yarattığı hava, sağladığı dayanışma, emeğe saygı ve aşıladığı mücadeleci ruh onun öncülüğünü yaptığı bir sosyalizm konteksi içerisinde değerlendirilemez. adam profesyonel bunları sağladığında takımın başarılı olacağını biliyor. kuru kuruya taktiğin yetmeyeceğinin farkında. bir ekip ruhu inşa etmeye kalkıyor.biliyor ki emeğe saygı göstermediği her demde kendisinin de varlığı tartışma konusu olacak. ayrıca sayılan tüm unsurlar münhasıran sosyalist ideolojiye de ait değildir. yer-yer liberal düşünce de yer yer kimi dini yapılarda da vardır bu.
  • 12
    ayrıca sözlük yazarlarının üzerinde; hayata dair söylemek istediklerini sergiledikleri bir olgu olmuştur. hazır gs sözlük'de off topic yazmak yasak, bari değerlendirelim mantığı ile. örneğin;

    - abi bizim hanım da eve faşizm getirdi resmen, bi rahat ettirmiyor.
    + bak şindi faşizm dedin de, onun için yeterli donelere sahip misi...
    - abi öyle değil başlama hemen.
    + dur oğlum fırsat geldi değerlendirelim. şindi...

    falan.

    sosyalizm... belki de bildiğin rotasyon burada kastedilen. belki de daha fazlası, önemli değil. ancak şu var ki; burada takılınan sosyalizm kelimesi düşünüldüğü kadar komplike hazırlanmamış belli ki. tüm doneleriyle, elde ki odak noktalarıyla bildiğin yerine koyma düşüncesiyle hareket edilmiş ve futbolla arada bir bağlantı kurulmuştur. yoksa ne işi olur rijkaard'ın sosyalizmle, bilmem neyle. herif futbol adamı. belki de vardır alakası bilemeyiz ama bizi de ilgilendirmez. ancak bahsedilen rijkaard sosyalizmi sadece bir futbol takımı genişliğinde özerk bir alandır en fazla. yoksa etrafında ne paralar dönüyor? endüstriyel futbol, para, sponsorlar, tekrar para, medya, cart, yine para, curt...

    şayet ki, rijkaard'ın önünde yazan kelime, insanları bu kadar uzaklara sürüklüyorsa; odak noktasının dışına çıkartmaya yarıyorsa, epey vurgulu bir kelimedir belli ki. ancak insanlar sosyal hayatta söylemek istediklerini buyursun, çökertsin diye söylenmemiştir elbet.
    (gbkz:
    rijkaard sosyalizmi), yalnızca galatasaray futbol takımını kapsayan bir olgudur. kimisine göre de yoktur böyle bir şey. elbette olmayabilir, ancak bu kastedileni değiştirmeyecektir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın