4
türkiye'de televizyon kanalları ve medya kuruluşlarının elinde kalan neredeyse tek gelir türü. bu nedenle de reklam verenler tarafından satın alınabilmeleri ve manipüle edilebilmelerine sebep oluyor.
trio ve yayıncı kuruluş bein sport'un bu gelir uğruna ahlak ve etikten verdikleri ödüne hiç değinmeye gerek olmadan, farklı bir açıdan konuyu anlatmak istiyorum.
bu yazacaklarımın medyada yer almamasının, sizlerin dikkatine gelmemesinin/ getirilmemesinin tek bir sebebi var. reklam gelirleri. yazdığım hiçbir bilgi de uydurma veya gizli bilgi değil. istanbul adalet sarayı'nda ilgili dosyaları inceleyerek görebileceğiniz şeyler.
seçil erzan adı ve dolandırıcılık iddialarinin ilk ortaya çıktığı dönemlerde medya neredeyse tüm galatasaray futbolcularını işin içine sokmuş ve konuyu fatih terim üzerinden dillendirmişti. aylardır bu konuda tek bir haber tek bir youm görmemekteyiz. hatta davaların sürecini bile takip edemedik. sebebini kaç kişi merak etti bilmiyorum ama bu halka açık dosyalara gazetecilerin ulaşamamasının mümkün olmadığını düşünüyorum. hele de gizlilik kararı aldırdığım dosyalarımın içeriğini bile sayfa sayfa yazan adliye muhabirleri için daha kolay, daha keyifli, daha eğlenceli, daha popüler bir konu olamayacağına inanmıyorum.
ben seçil erzan ve denizbank adının karıştığı davaların içeriğiyle ilgili bir özet yazayım, sonra bunların neden reklam geliriyle alakalı olduğunu tekrar değerlendirelim.
dosyalarda fatih terim'in isminin sadece para toplama amacıyla kendisinden habersiz kullanıldığı, fatih terim isminin tek bir belgede bile geçmediği, dosyada fatih hoca'nın bir tane mesajının, arama kaydının olmadığı ortaya çıktı. zaten hocamı, isminin kullanılması sebebiyle, dosyada bir şikayetçiden öteye taşıyacak tek bir kaynak dahi yok ancak seçil erzan'ın fatih terim adını kullanarak bir fon yarattığı açık.
peki denizbank bu dosyalarda hangi konumda? daha önce #3781888 numaralı girdide denizbank için;
--- alıntı ---
işin içinden sıyrılmak adına, ülkenin en önemli figürlerinden birisini öne sürerek kendilerini aklamaya çalıştıkları açık. davaya müdahil olma talepleri de reddedildi. bunun sebeplerinden birisinin kendilerinin de sorumluluğuna gidilebilecek olması diye düşünüyorum.
tüzel kişilerin cezai sorumluluğu yoktur ama temsilcilerinin tüzel kişilik sıfatını kullanarak yaptıkları eylemlerden maddi sorumlulukları vardır.
--- alıntı ---
ifadelerini kullanmıştım. daha sonrasında dosyalardan gördüğümüz kadarıyla denizbank'ın sadece maddi değil, daha büyük bir sorumluluğu olduğu ortaya çıktı.
denizbank üst yönetimine seçil erzan fonu'yla ilgili olarak bilgi verildiği, verilen bu bilginin de ciddi şüpheler içerdiği ve hatta denizbank üst yönetiminden isimlere de yöneldiği ortaya çıktı. kurumun bu konuda bir teftiş ve denetim yapması gerekirken yapmadığı, konuyu hasır altı ettiği ve bugünlere geldiği dosya içeriklerinde erişilebilir durumda. halka açık, bddk denetimindeki denizbank bugüne kadar söz konusu dolandırıcılık sistemi kendisine bildirildiği halde üzerine düşen yükümlülükleri gerçekleştirmemiş ve soruşturma yapıp ilgili kişiler hakkında teftişlerde bulunmamıştır.
son durumda denizbank aleyhine yönelmiş iddialar ve yargılamalar dışında fatih terim tarafından direkt olarak açılmış, manevi tazminat talepli davalar da mevcut.
geçtiğimiz mart ayına kadar medyada boy boy "fatih terim fonu" adı altında haberler görürken, mevcut medya düzeninde aleyhimize olabilecek bir konunun aylardır dillendirilmemiş olmasının tek sebebi var; denizbank'ın medyanın en büyük reklam verenlerinden birisi olmasıdir. tıpkı ali koç güdümündeki şirketler gibi.
tüm bu yazdığım sebeplerle türkiye'nin en güçlü değil ama en varlıklı iş adamlarının rakip takım yönetimlerinde oldukları denklemde kulübümüzün elde ettiği başarıların ne kadar büyük olduğu daha çok ortaya çıkıyor. verdikleri reklamlar sayesinde medya üzerinde bu kadar etki eden bir güruhun kapalı kapılar ardında nelere etki ettiğini düşünmek zor olmamalı.
trio ve yayıncı kuruluş bein sport'un bu gelir uğruna ahlak ve etikten verdikleri ödüne hiç değinmeye gerek olmadan, farklı bir açıdan konuyu anlatmak istiyorum.
bu yazacaklarımın medyada yer almamasının, sizlerin dikkatine gelmemesinin/ getirilmemesinin tek bir sebebi var. reklam gelirleri. yazdığım hiçbir bilgi de uydurma veya gizli bilgi değil. istanbul adalet sarayı'nda ilgili dosyaları inceleyerek görebileceğiniz şeyler.
seçil erzan adı ve dolandırıcılık iddialarinin ilk ortaya çıktığı dönemlerde medya neredeyse tüm galatasaray futbolcularını işin içine sokmuş ve konuyu fatih terim üzerinden dillendirmişti. aylardır bu konuda tek bir haber tek bir youm görmemekteyiz. hatta davaların sürecini bile takip edemedik. sebebini kaç kişi merak etti bilmiyorum ama bu halka açık dosyalara gazetecilerin ulaşamamasının mümkün olmadığını düşünüyorum. hele de gizlilik kararı aldırdığım dosyalarımın içeriğini bile sayfa sayfa yazan adliye muhabirleri için daha kolay, daha keyifli, daha eğlenceli, daha popüler bir konu olamayacağına inanmıyorum.
ben seçil erzan ve denizbank adının karıştığı davaların içeriğiyle ilgili bir özet yazayım, sonra bunların neden reklam geliriyle alakalı olduğunu tekrar değerlendirelim.
dosyalarda fatih terim'in isminin sadece para toplama amacıyla kendisinden habersiz kullanıldığı, fatih terim isminin tek bir belgede bile geçmediği, dosyada fatih hoca'nın bir tane mesajının, arama kaydının olmadığı ortaya çıktı. zaten hocamı, isminin kullanılması sebebiyle, dosyada bir şikayetçiden öteye taşıyacak tek bir kaynak dahi yok ancak seçil erzan'ın fatih terim adını kullanarak bir fon yarattığı açık.
peki denizbank bu dosyalarda hangi konumda? daha önce #3781888 numaralı girdide denizbank için;
--- alıntı ---
işin içinden sıyrılmak adına, ülkenin en önemli figürlerinden birisini öne sürerek kendilerini aklamaya çalıştıkları açık. davaya müdahil olma talepleri de reddedildi. bunun sebeplerinden birisinin kendilerinin de sorumluluğuna gidilebilecek olması diye düşünüyorum.
tüzel kişilerin cezai sorumluluğu yoktur ama temsilcilerinin tüzel kişilik sıfatını kullanarak yaptıkları eylemlerden maddi sorumlulukları vardır.
--- alıntı ---
ifadelerini kullanmıştım. daha sonrasında dosyalardan gördüğümüz kadarıyla denizbank'ın sadece maddi değil, daha büyük bir sorumluluğu olduğu ortaya çıktı.
denizbank üst yönetimine seçil erzan fonu'yla ilgili olarak bilgi verildiği, verilen bu bilginin de ciddi şüpheler içerdiği ve hatta denizbank üst yönetiminden isimlere de yöneldiği ortaya çıktı. kurumun bu konuda bir teftiş ve denetim yapması gerekirken yapmadığı, konuyu hasır altı ettiği ve bugünlere geldiği dosya içeriklerinde erişilebilir durumda. halka açık, bddk denetimindeki denizbank bugüne kadar söz konusu dolandırıcılık sistemi kendisine bildirildiği halde üzerine düşen yükümlülükleri gerçekleştirmemiş ve soruşturma yapıp ilgili kişiler hakkında teftişlerde bulunmamıştır.
son durumda denizbank aleyhine yönelmiş iddialar ve yargılamalar dışında fatih terim tarafından direkt olarak açılmış, manevi tazminat talepli davalar da mevcut.
geçtiğimiz mart ayına kadar medyada boy boy "fatih terim fonu" adı altında haberler görürken, mevcut medya düzeninde aleyhimize olabilecek bir konunun aylardır dillendirilmemiş olmasının tek sebebi var; denizbank'ın medyanın en büyük reklam verenlerinden birisi olmasıdir. tıpkı ali koç güdümündeki şirketler gibi.
tüm bu yazdığım sebeplerle türkiye'nin en güçlü değil ama en varlıklı iş adamlarının rakip takım yönetimlerinde oldukları denklemde kulübümüzün elde ettiği başarıların ne kadar büyük olduğu daha çok ortaya çıkıyor. verdikleri reklamlar sayesinde medya üzerinde bu kadar etki eden bir güruhun kapalı kapılar ardında nelere etki ettiğini düşünmek zor olmamalı.