• 26
    --- alıntı ---

    yansıtma, psikopatolojide paranoya ile birlikte anılan bir savunma mekanizmasıdır.
    bir tür davranış bozukluğu ve ruhsal rahatsızlıktır.
    tipik özelliği, bu kişilerin asıl kendisine söylemesi gerekenleri karşısındakine söylemesidir;

    --- alıntı ---

    örneğin biri gelip ben yalandan ve yalancılardan nefret ederim derse bu adam büyük yalancıdır. veya ben çok dürüstüm ama çevre değil derse o adam dürüst değildir.
    üstünlük konusunu dile getirmek ifade etmek, 6-0 yenilmeden üstünlük geçmez demek ise yansıtma diline göre biz eziğiz demektir.

    2009-2010 sezonundan bu yana kadıköy'de iki kez yenildik. genel olarak üstün taraf bizdik ve şampiyonluk kupasını orada kaldırdık.

    8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçında hakem hata yapmaz, özellikle hamit altıtop'un top alma şekli sırasında caner, topal ve emre havada taklalar atıp hakemi kandırmaz ise hamza hoca ve oyuncularımız gerekeni yapacaktır.

    gsoldiers; uyardı 6 yılda 2 kez yenildik.
  • 27
    uzun yıllar kadıköy'deki maçları şenlik havasına çevirmelerinin başında en dirençli anda gittiğimizde bile ilk 10 dk içinde ya alex ya semih ya da lugano boş kaleye itekler ondan sonra terör yuvasına çevrilen maçlarda oynamak zor hale gelirdi.

    bunu sebeplerinden biri de dönemin kalbur üstü yerli, ele avuca gelen yabancıları toparlayan rakibimize karşı ömer erdoğanlar, saidolar, barışlar, mustafa sarplar, yalçınlar, maçta kendini kaybeden sinir küpüne dönen güvendiğimiz oyuncular * * *, cihan haspolatlılar,prates ve conceiao gibi emekliler, aydın gibi saman alevi topçular , volkanlar; ümit karan'a baros'a hakan'a ulaştırılamayan topların günahının sahibi sınırlı yetenekli oyunculardı. olay haline getirdikleri serinin 3'te 2'sinde bunların payı çok büyük. çoğunda şu çıkan kadrolara bakın gerçekten kazanmaya yaklaşamayacak kadrolardı. anadolu takımı kadrosuna denk kadrolarla en az 6 mağlubiyet var. burada suçu yönetimde mi ararsın teknik ekip de mi karar sende kardeşim.

    ama gel gör ki 2009'dan sonra gerçek galatasaray kalitesinde kadrolar çıktığında ilk aşamalarda tek farklı mağlubiyetler dönemine , dua eden aman madara olmayalım diyen sarı lacivert profile dönmeye başladı.

    ta ki 2012'de oyun olarak her maçı domine etmek akabindeki şampiyonluk ve baros'un direkten dönen topu her şeyi değiştirdi.
    birileri artık geliyoruz temalı korku film soundtrackli klipler hazırlayamıyor, sağda solda koymaya az kaldı goy goyu dönmüyor biliyor çünkü 2,3 senedir allah'a emanet kurtulduğunu ve bir yerde patlarsa elinden alınacak şekerini.
    bunu adına ne derseniz deyin ama şu an bu sefer , geçen sefer , gelecek sefer güldür güldür bir galatasaray olacağını biliyorlar.

    o kupa çok şeyi değiştirdi, bir çok şeyi bitirdi.
  • 28
    psikolojik üstünlük yaratmak için biraz hırslı da olmak lazım. benim en büyük korkum kadıköy'e 4 puan önde gitmemiz. biz ne zaman kadıköy'e rahat gittiysek top falan oynayamadık, fener bizi ezdi geçti. puan farkını hiç düşünmeden tamamen galibiyet için çıkmalıyız sahaya. çünkü aziz'in takımı boş durmayacak, hepsi gaza gelmiştir, bilenmiştir maçı kazanmak için.

    not: 2011-2012 sezonunu saymıyorum, arenada ezildikten sonra bizden gerçekten korktular. yoksa o maç 2-0'dan dönmezdi.
  • 29
    29 numaralı entryde bahsedilen futbolcular her ne kadar kadıköy'de galibiyet göremeseler de g.saray'ı f.bahçe'den daha fazla şampiyonluğa taşımış isimler. tabi bu onların iyi futbolcular olduğu anlamına gelmiyor. 2002'den 2012'ye kadar f.bahçe'nin kadro kalitesi bizden çok daha iyiydi. bu da deplasmandaki hatta kendi evimizdeki maçlarda bile açıkça yansıyordu. bu adamlara karşı istediğimiz sonuçları alamıyorduk.

    bu süreçte g.saray'ın f.bahçe'den daha güçsüz kadrolarla daha çok şampiyonluk yaşamasının nedeni kadro kalitesi değil formanın ağırlığıdır. formanın ağırlığı bir tek derbi maçlarda işlemez. orda kalite ön plana çıkar. sonuçta rakibin forması da seninki kadar olmasa da onun da bir ağırlığı var.

    tabi bunların asıl nedeni f.bahçe'nin 2000 yılından bu yana avrupa standartlarında bir stada sahip olması ve ciddi gelirler elde etmesiydi. 2012'den itibaren tt arena ile birlikte f.bahçe'nin ezeli rekabette bu tarz üstünlükler kurması imkansıza yakın.

    belki bu senede kazanamayacağız ama devir değişti. kadro kalitesi, yapılanma vs f.bahçe'yi geride bıraktık. g.saray'ın lehine açılan bir dönemin içine çoktan girdik.
  • 30
    fenerbahçelilerin her derbi öncesi söylediği kavramdır.

    galatasaray maçı öncesi psikolojik üstünlüğün fenerbahçe’de olacağına vurgu yapan ismail kartal, “tribünlerin bu maçtaki enerjisi her şeyin üstüne çıkacak” şeklinde görüşünü dile getirdi.

    psikolojik üstünlük kavramını dile getirmiş ismail efendi,çok merak ediyorum ismail efendi psikolojik üstünlüğü belirlerken hangi bilimsel araştırma yöntemini kullandın.
    sosyal bilimlerde genellikle objektiflik olmaz daha subjektiflik olur,sana göre üstünlük sizde bana göre bizde,psikoloji biliminin 'p'sini bilmez çıkmış ahkam kesiyor.

    psikoloji çok geniş çaplı derin bir bilimdir ismail efendi,öyle çıkıp ahkam kesmeyeceksin.son olarak psikolojik üstünlük sosyolojik üstünlük arkeolojik üstünlük vs. sizin olsun dördüncü yıldız şampiyonluk şampiyonlar ligi bizim olsun.sene sonu şampiyonluğu kaybedince aziz abine dördüncü yıldızı alamadık ama psikolojik üstünlük bizde dersin.
  • 32
    sahalarinda kupa kaldirdigimiz yil kesinlikle bize geçmi$tir. fener evinde her takim kar$i iyi oynuyor, orada kazanamamamizin sebebi sadece bu. seyirci gerçekten iyi bir atmosfer olu$turuyor. kadiköyde maç izlemi$ birisi olarak bunu söyleyebilirim. ayriyeten biz kar$i ekstra motive oluyorlar, zira en büyük ideallari daima senede 2 sefer galatasarayi yenmek, kupa, $ampiyonluk, avrupa onlar için önemli degil. taraftar zaten inanmiyor.
  • 35
    17 yıldır fenerbahçe başkanlığı yapan aziz yıldırım'ın döneminde 16 yıldır kadıköyde derbi kazanamayarak fenerbahçe'ye vermiş olduğumuza inanılan durum.

    aslında bu durum kendi içinde fenerbahçe'yi o kadar küçültüyor ki, akıllı olan fenerlilerin bu konuyu gündeme getirmekten ziyade kaçınmaları lazım.

    şöyle ki; bir takım düşünün bu 17 yıla, 1 uefa kupası , 1 süper kupa, sayısız kupa , şampiyonluk 2 kere şampiyonlar liginde çeyrek final, sürekli şampiyonlar liginde oynamak ve bu ligde birçok dev takımı yenmek, ezeli rakibinin sahasında kupa kaldırmak gibi üstüne daha sayamayacağım birsürü başarı katsın.
    diğer takım ise sadece bu söz konusu takımı 16 yıldır kendi sahasında yenmekle psikolojik üstünlük kurduğunu düşünerek övünsün. herşey açık seçik ortada, anlamak isteyenler için.
  • 38
    bir tek bende etki yaratmiyor heralde. hic bir mactan once boyle bir gerginlik hissetmiyorum. acikcasi fenerbahcenin son yillara bakildiginda asyde belirgin bir yenilme istatistigi var. bizim ise karsi tarafta beraberliklerimiz ve otesi şampiyon olmuslugumuz var. bana gore kadikoy ve asy maclari normal derbilerden farkli gecmiyor. genelde ev sahibinin kazandigi, olmazsa beraberlige fit olunan maclar oluyor. son yillarda bu durumu yikan taraf ise tartismasiz galatasaraydir. ancak dedigim gibi sahaya baktigimda asla bir karamsarlik yada biz kazanamayacagiz bu sahada bakisi gerceklesmiyor bende. bursa deplasmani neyse kadikoy de odur. hic bir farki da yoktur.

    fenerliler ne kadar sikik bir durumda olduklarinin farkinda oldugundan bunu isitip isitip onumuze koyuyor. bizim taraftarimizin bir kismi da afiyetle yiyor. umarim oyuncularimiz da yemiyordur bu zirvalari.

    fenerin inanilmaz kotu bir fiksturu var. eger bu bu derbiden galibiyetle ayrilirsak cok efsane bir puan farki bile yaratabiliriz. bunlarin farkinda olmali ve ona gore oynamaliyiz. fener bu zirvalara siginmis bizi bekliyor. hayatlari pamuk ipligine bagli. sneijder keskin nisancidir otuz metreden bi koyar, o iplik kopar. aliriz aklinizi ona gore.
  • 43
    (bkz: felipe melo)

    melo gittiğine göre psikolojik üstünlük diye birşey de kalmadı.

    fatih terim'in teknik direktör olduğu, sayısız pozisyona girdiğimiz, hatta kendisinin küçük melo'yla da gol attığı ve 3-1 kazandığımız maç,

    aynı sezonun ikinci yarısında baros'un son saniye de topu direğe nişanladığı maçın ikinci yarısında maçı tek kaleye çevirdiğimiz hatta o şahsın 'beyler, bittik biz bittik.' diyerek isyan ettiği maç.

    mancini döneminde tt arena'daki döve döve kazandığımız 1-0'lık galibiyet. aynı maçta emre'yi şekilden şekile sokan da, kırmızı kartı aldıran da kendisiydi.

    beşiktaş'ı içerde dışarda kendisi sayesinde tokat manyağı yaptığımız maçlar, kuşları çıldırttığın, sahaya döktüğün anlar unutulmaz. elazığ deplasmanında penaltı atışında kaleye geçip penaltıyı kurtarması ve alınan 3 puan, real madrid'e ali samiyen arena'da ecel terleri döktürdüğümüz maç, şampiyonlar ligi'nde çeyrek finaller ve buna benzer sayısız galibiyetlerde kendisinin çokça payı var.

    gidişindeki zamanlaması üzse de bize yaşattıkları çok çok ağır basmaktadır. iyi ki parçalı formayı giymişsin be melo. harbiden çok özleyeceğim seni.
  • 45
    çok basit şekilde anlamsızlığını(yani bir oyuncuya dayandırma anlamsızlığını) anlatayım;

    tarih; 11 mayıs 2005 yer olimpiyat stadyumu, rakip fenerbahçe. tribünler yarı yarıya üstelik hani seyirci avantajımız filan da yok ki zaten olimpiyat gibi bir statta seyircin olsa ne olur. kadroda melo yok, ama psikolojik üstünlük kuran iki oyuncu var; ribery ve mondragon. biri çok iyi bir hücum oyuncusu diğeri çok iyi bir kaleci. öyle saha içinde kavga çıkartmakmış, gerilim yaratmakmış gibi şeyleri bilmezler, tek yaptıkları işlerini o maçta mükkemmel yapmaları ve durdurulamamalarıdır. ribery bir attı bir attırdı, mondragon yemedi ve skor 5-1. fenerbahçe ile final oynuyorsun, skor 5-1!

    bunu melo önemsiz demek için yazmadım sakın öyle anlaşılmasın. hatta ben mental faktörlerin fiziksel faktörlerden bile önce geldiğini savunan biriyim. ama sen iyi takımsan çıkar, oynar ve yenersin. iyi olan takım zaten psikolojik olarak da üstündür. melo çok iyi bir futbolcuydu. psikolojik etkisi bir yana adam futbolcuydu, onun attığı ters topları atabilecek bir oyuncu daha yok şu an bu ülkede(o bölgede oynayan) ama bu takım bırakın melo' yu, hagisiz şampiyon oldu, hakan şükürsüz şampiyon oldu, yine olur. herkesin yeri dolar. ama giden x' in yerine yeni x arayarak dolmaz, yeni bir ''iyi futbolcu'' arayarak dolar. bu ülkedeki şu salak mantıktan(asla buradaki bir arkadaşımı kastetmiyorum yanlış anlaşılmasın) bıktım; galatasaray' ın yeni hagi' si. ulan hagi' den bir tane daha olsa; hagi, hagi olmazdı zaten.

    en büyük psikolojik üstünlük iyi bir takım olmak ve iyi oynamaktır.
  • 49
    25 ekim 2015 fenerbahçe galatasaray maçında da görüldüğü üzere ortada bir psikolojik üstünlük varsa o da bizdedir.

    sebebi ise çok açık. çok kötü oynadığımız bir maçta rakip ofsayt olan pozisyonun devamından gelen topla gol atmasına rağmen beraberliği kurtarıyor. maç 5 dakika daha uzasa maçı kaybedecek yani biz kazanacağız. ve hatta bu beraberliğe bile sevinen fenerliler var etrafımda. ben açıkcası beraberlik bize yaradığı halde maç sonu sevinemedim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın