1
özellikle türk halkının ağzına pelesenk olmuş, çoğu galatasaraylının da borç yükü nedeniyle benimsenmesine sıcak baktığı, ancak benimseyelim diyenin ağzına kürekle vurmak istediğim "endüstriyel futbol" modelidir. baştan söylüyorum, galatasaray olarak kısa vadede bu modeli benimseme ve uygulama imkanımız yoktur. neden?
porto modelinin temelinde özellikle anadillerini konuşan veya kolayca öğrenebilecek güney amerika'dan birçok oyuncuyu detaylı araştırıp, avrupa'da sağlanmış başarılar ve kasada bulunan nakit para dahilinde her sene 7-8 tane genç adamı 1-10 m euro arası para verip almak, bu adamları bir şekilde kadroya monte ettikten sonra parlatarak avrupa'nın süper kulüplerine satmak yatar. zaten bu adamlardan bir tanesi 20 m euro ederse zararın karşılanmış olur. bu sistemi galatasaray olarak benimseme ihtimalimiz birkaç açıdan bulunmamaktadır.
1) sistemin temelinde bir oyuncu grubunun satın alınması yatıyor. sadece satın almak da değil, bu adamları en geç 16 yaşında keşfedecek, 18-20 yaşına kadar da düzenli olarak gelişmelerini takip edecek bir sistemin kurulması lazım. "hoca istedi gidip kasetlerini alayım" ya da "oo arjantinde iki maç seyredeyim" kafası ile bu iş olmaz. porto, taraftarı ve yöneticilerinden birinin akrabası olan bir arkadaşımdan öğrendiğim üzere yılda en az 3-5 milyon euro parayı bu scouting network'ünü ayakta tutmak için harcıyor. yani öncelikle sana likit olarak tutabileceğin para lazım. bizde yok.
2) bu adamları oynatacak hoca lazım. porto modelini benimsesek ne olur? diye yola çıkan ama son kullanma tarihleri dahi geçen bilal, jem gibi adamları alan, sabri ile sözleşme uzatan ve umut ile sözleşme uzatmaya kalkan duygusal hamza ve benzeri hocalar ile bu iş olmaz. ben 23-25 yaş ortalamalı bir takım kurmak istiyorum şıno, muslera, poldi dışında diyen bir adamla olur. henüz türkiye'de bunu yapacak hoca olmadığı gibi, gelen hoca başarısız olursa ligi tanımadı kılıfı ile gönderiyoruz.
3) duygusal olmayan taraftar. bu sene yönetimin yaptığı en ve tek iyi iş olan telles'in satılması bile ne kadar eleştirildi hatırlayın. carole ile arasında dağlar kadar fark olmadığı gibi, olsa dahi carole ucuz olduğu için kendisini sene sonu satın alma opsiyonu ile inter'e 8-10 milyona sattık, taraftarın bir kısmı telles satılır mı? dedi. böyle olmaz, porto modeli, james rodriguez, moutinho, falcao, jackson martinez ve daha nicelerini sattı. takımın yıldızlarını lönk diye sattı adamlar. neden? çünkü şampiyonlar ligi şampiyonu olmuş olmalarına rağmen her sene cl şampiyonu olmayı bekleyen bir taraftarı yok. biz daha duygusal yaklaşıyoruz, dolayısıyla emin olun biri cebinden 20 m euro verip 10 genç alsa, başarısızlık durumunda "takımı çoluk çocukla doldurdu amk" diye ortaya çıkacak milyonlar var.
görmüş olduğunuz gibi, ne yönetim, ne teknik kadro ne de taraftar yapısı olarak - en azından şu an için - biz bu modele elverişli bir takım değiliz. dolayısıyla bizim bu modeli benimsemeden, ajax modelini benimsememiz lazım. ekonomik olarak darboğazdan çıktıktan sonra bu modeli benimsemekte bir sıkıntı olmaz.
porto modelinin temelinde özellikle anadillerini konuşan veya kolayca öğrenebilecek güney amerika'dan birçok oyuncuyu detaylı araştırıp, avrupa'da sağlanmış başarılar ve kasada bulunan nakit para dahilinde her sene 7-8 tane genç adamı 1-10 m euro arası para verip almak, bu adamları bir şekilde kadroya monte ettikten sonra parlatarak avrupa'nın süper kulüplerine satmak yatar. zaten bu adamlardan bir tanesi 20 m euro ederse zararın karşılanmış olur. bu sistemi galatasaray olarak benimseme ihtimalimiz birkaç açıdan bulunmamaktadır.
1) sistemin temelinde bir oyuncu grubunun satın alınması yatıyor. sadece satın almak da değil, bu adamları en geç 16 yaşında keşfedecek, 18-20 yaşına kadar da düzenli olarak gelişmelerini takip edecek bir sistemin kurulması lazım. "hoca istedi gidip kasetlerini alayım" ya da "oo arjantinde iki maç seyredeyim" kafası ile bu iş olmaz. porto, taraftarı ve yöneticilerinden birinin akrabası olan bir arkadaşımdan öğrendiğim üzere yılda en az 3-5 milyon euro parayı bu scouting network'ünü ayakta tutmak için harcıyor. yani öncelikle sana likit olarak tutabileceğin para lazım. bizde yok.
2) bu adamları oynatacak hoca lazım. porto modelini benimsesek ne olur? diye yola çıkan ama son kullanma tarihleri dahi geçen bilal, jem gibi adamları alan, sabri ile sözleşme uzatan ve umut ile sözleşme uzatmaya kalkan duygusal hamza ve benzeri hocalar ile bu iş olmaz. ben 23-25 yaş ortalamalı bir takım kurmak istiyorum şıno, muslera, poldi dışında diyen bir adamla olur. henüz türkiye'de bunu yapacak hoca olmadığı gibi, gelen hoca başarısız olursa ligi tanımadı kılıfı ile gönderiyoruz.
3) duygusal olmayan taraftar. bu sene yönetimin yaptığı en ve tek iyi iş olan telles'in satılması bile ne kadar eleştirildi hatırlayın. carole ile arasında dağlar kadar fark olmadığı gibi, olsa dahi carole ucuz olduğu için kendisini sene sonu satın alma opsiyonu ile inter'e 8-10 milyona sattık, taraftarın bir kısmı telles satılır mı? dedi. böyle olmaz, porto modeli, james rodriguez, moutinho, falcao, jackson martinez ve daha nicelerini sattı. takımın yıldızlarını lönk diye sattı adamlar. neden? çünkü şampiyonlar ligi şampiyonu olmuş olmalarına rağmen her sene cl şampiyonu olmayı bekleyen bir taraftarı yok. biz daha duygusal yaklaşıyoruz, dolayısıyla emin olun biri cebinden 20 m euro verip 10 genç alsa, başarısızlık durumunda "takımı çoluk çocukla doldurdu amk" diye ortaya çıkacak milyonlar var.
görmüş olduğunuz gibi, ne yönetim, ne teknik kadro ne de taraftar yapısı olarak - en azından şu an için - biz bu modele elverişli bir takım değiliz. dolayısıyla bizim bu modeli benimsemeden, ajax modelini benimsememiz lazım. ekonomik olarak darboğazdan çıktıktan sonra bu modeli benimsemekte bir sıkıntı olmaz.