• 26
    kadronun pas oyunu oynayamaması, kadronun pas oyunu için kurulduğu gerçeğini değiştirmiyor. yine 4-4-2 de şu an hiçbir şeyi düzgün yapamadığımız için en mantıklı tercih olarak görülüyor. benim gibi pas oyunundan nefret eden pek çok kişi vardır mutlaka ama oynamasını bilmemiz gerekiyor. bu ligde 90 dakika oyunu kitlemeye çalışan takımlara karşı set oyununu oynayamadan kazanmak çok kolay değil.
  • 33
    çok soğudum bu oyun tarzından. neredeyse bunu icat edene bela okuyacağım. ki adamın suçu yok, biz beceremiyoruz.

    elbette iyi oynadığın zaman izlemesi keyifli, rakipler için zorlu bir tarz ancak kötü oynayınca da hiç çekilmiyor.

    45 dakikada 300-400 pas yapıyorsun ama girdiğin pozisyon 0. takımın kafası yanmış, altıpasta 3 tane oyuncu, kısa pasla mıymıy sağa sola bakıyor. bu oyun pas futbolu olamaz, bu değil en azından.

    (bkz: 12 temmuz 2020 ankaragücü galatasaray maçı)
  • 34
    maç kazandırmadıktan sonra istatistikten ibarettir. 12 temmuz 2020 ankaragücü galatasaray maçı istatistikleri;

    %30 topla oynama %70
    14 toplam şut 18
    5 isabetli şut 2
    187 başarılı paslar 550
    %70 pas başarı(%) %88
    6 korner 11
    3/16 orta 6/34
    12 faul 10
    0 ofsayt 2

    istediğin kadar topu ayağında tut, galip gelemiyorsan boşa kürek çekiyorsun demektir. bunu dünyada en iyi yapan 2009 barcelona'sıydı. son yıllarda ise simeone atletico ile çok iyi yapıyor.
  • 38
    plase dergi bünyesinde kaydettiğimiz bir podcast var, kaos futbolu. viral reklamı olsun bu da hatta ki bu cümleyi yazınca olmadı ya neyse, onun son bölümünde bir şey söyledim bununla ilgili. programı tekrar dinlerken söylediğim o kadar çok hoşuma gitti ki buraya da taşımak istedim;

    pas oyunu özünde bir pozisyon alma oyunudur. galatasaray'ın bu oyunu becerememesinin nedeni bu oyunu oynayabilecke düzeyde ayakları olmaması değil. nihayetinde galatasaray oyuncularının teknik ve pas becerileri türkiye ligi ortalamasının üzerindedir kesinlikle. ancak pas oyunu oynayan bir takımda 4 ekim 2020 kasımpaşa galatasaray maçının henüz 25. dakikasında etebo orta sahada ellerinin açıp da ''kime vereyim, kimse yok'' demez. pas oyunu oynayan bir takımda bu olmaz, olmamalı.

    bir ikinci nokta hücum pres ki bunu söylediğimde programda arkadaşlar koptular zaten. 3 4 oyuncu ileride topa doğru koşuyor(özellikle beşiktaş'ta daha belirgin bu) rakip 3 pasta senin kalene geliyor. sen hücum pres yaptığını zannediyorsun da rakip 3 pasta kalenin önüne geldiğinde bir şey yapamamış olmanı o noktada anlamış olman gerekiyor artık. 4 ekim 2020 kasımpaşa galatasaray maçında 1 0 gerideyiz, uzatma dakikalarında pas yapacağız diye kendi yarı sahamızdan çıkamadık, maç orada bitti.

    bizim iki stoperimizden marcao zaten avrupa için bile elit bir pasör, luyindama ise bu lig için hayli hayli yeterli bir pas becerisine sahip; bu iki stopere rağmen biz pasla çıkmakta zorlanıyoruz. çünkü bu entrynin başında dediğim şey; pas oyunu bir pozisyon alma oyunudur. biz pozisyon alamıyoruz ki pas yapalım.

    podcasti de koyayım, zira sonunda bu sözlükte gördüğüm bir cümlelik bir entry de kullandım etobo ile ilgili. yazarın nickinin hatırlayamadım, kusura bakmasın. https://twitter.com/.../1313150108792487940
  • 39
    ulkemizde oyunun amacini saptiracak sekilde algilanan ve uygulanan, hatta savunulan oyun seklidir. acikcasi futbolu bu sekilde yorumlayacak bir teknik bilgiye vs sahip degilim, lakin futbolsever olarak izledigim seyden zevk almak isterim. hepimiz aslinda birinci sebep olarak keyif almak icin takip ediyoruz diye dusunuyorum, hayatimda kac kez arkama yaslanip takimimi keyifle izledim bilemiyorum, genelde kaos kavga heyecan vs seklinde geciyor ulkemizde futbol. neyse, bu pas futbolu, pozisyon alma, alan parselasyonu falan eminim guzel seylerdir, top class takimlarin sirlari buradan geliyordur. lakin en neticesinde de bu oyun gol atma uzerine kurulu. sen istedigin kadar pas yap, topa sahip ol, rakip kaleciyi gecemedikten sonra, gelen bir yan topta golu yiyip maci kaybedebiliyorsun, hadi mac gitsin de turnuvadan bile elenebiliyorsun. bana gore bir futbol takiminin sonuca nasil gidecegi onemlidir, eldeki oyuncularin yeteneklerini nasil kullanacagini kurgulaman gerekiyor.

    yillardir ulkemizde kliseler uzerinden gidiliyor. misal iskandinav veya slav ulke takimlari, milli veya kulup takimi farketmez, bizde hep teknik kapasitesi sinirli, fizik olarak guclu, mucadeleci olarak yorumlaniyor. biz mesela teknik oyunculardan kurulu oluyoruz hep ne hikmetse *. mac basladiginda ise goruyoriz ki bu rakipler neyde iyilerse onu kullaniyorlar, hakikaten fizikleri iyiyse herifler her yan topta kalabalik gelip tehlike yaratiyorlar, sag kanatta hizli adamlari varsa onu en guzel en efektif sekilde kontra ataklarda silah olarak kullaniyorlar, genelde de istediklerini alip gidiyorlar. bizim mac sonu bahanelerimiz de hep ayni oluyor. suna gelecegim, pas oyunu falan haddimize olan seyler degil bu ulkede. kac takim, kac hoca bu zehir yuzunden madara oldu, malesef yillarin tecrubesi fatih hocamiz da bu sihre kapildi gidiyor. tamam denensin de arkadas, beceremedigimizi gorunce de degistir ya. kaleden pasla cikmayalim mesela, bu sekil hucuma baslayip kac tane pozisyon hazirlamisizdir misal son yillarda. tam tersi ben bu tehlikeli paslar yuzunden kalemizde yedigimiz tonla pozisyon ve gol gosterebilirim. mac sonunda da topa sahip olmaktan, rakibe aslinda fazla pozisyon vermemekten, isi haritamizdan bahsedilince benim butun hevesim kaciyor. bu oyunda bunlara puan verilmiyor abiler, rakipten fazla gol atana veriliyor. keske bu ana amaci kacirmasak...
  • 40
    futbol taktikleri içerisinde en nefret ettiğim, en bayıcı, en sıkıcı olan sistem. bu futbolu oynamak için hem yetenekli hem zeki futbolculara ihtiyaç var, o zaman göze hoş gelen zevkli ve gollü maçlar izleyebiliyorsunuz. ancak biri dahi olmasa maç kabız bir hal alıyor, işkence çekiyoruz. dakikalarca 2 stoper ve beklerin kendi arasında amaçsızca paslaşmasını izliyoruz. sonra son 10 dakika falan uzun şişirmeler başlıyor.

    bu futbolu oynayabilecek türkiye'de hiç bir takım yok. hem yetenek hem zeka sıkıntısı çekiyor takımlar, ama inatla pas futbolu deniyorlar.
    a milli futbol takımıysa yetenek kısmında tamam ancak zeka kısmında sorunlu, milli takım da beceremiyor.

    yıllardır bu futbol felsefesinin çöküp hayatımızdan çıkması için dua ediyorum. nerde o eski pivot 9 numaralar, nerde uzaktan bombalayan orta sahalar, nerde şimdiki mıy mıy paslaşan stoperler...
  • 41
    bülent korkmaz'ın evelemeden gevelemeden uzun oynarak arif erdem'i kaçırdığı ya da hakan şükür'ün çevresindekilere indirip pozisyonlar yarattığı, hatta bazen de golle sonuçlandırdığı topları özlememize yol açan oyun stili. hiçbir şey olmazsa ileride karambol oluşuyordu ki kulüp olarak zaten kaosa bayılırız.

    yalnız, harbiden kaptan da popescu da milimetrik uzun toplar atardı. hakan, arif, hagi... hepsi epey faydalandı bu özelliklerden. takımımızda hatırladığım en son top şişiren stoper ise emre güngör. :(
  • 45
    benim beğendiğim futbol sistemidir. bazı maçlarda bu futbolu yavaş bir şekilde oynadığımızı kabul edebiliyorum ama son maçlarda (sivasspor, kayserispor) gayet hızlı varyasyonlara da döndürebildik. üstelik eksiklere rağmen bunu yapabildik. keremin daha fazla süre alması, onyekurunun olası transferi ve bir orta saha transferi bu futbolu bambaşka bir noktaya taşıyabilir.
  • 46
    geçiş oyununun zirvesini oynayan jürgen klopp liverpool'unun bile bu oyunda top class seviyeye çıkmadan önce başarısının olmaması bu oyunu oynayabilmenin ne kadar önemli olduğunu kanıtlıyor. 2017-2018 sezonunda şampiyonlar ligi'nde finale kadar yükselen liverpool ligde 75 puan toplayıp 4. olabilmişti. bunun en önemli sebebi ise nispeten kolay maçlarda kilidi açamamalarıydı. 2018-2019 sezonunda bu problemi pas futbolu'nda ustalaşarak aşmışlar ve 2018-2019 sezonunu 97 puanla lig 2.si olarak tamamlayıp şampiyonlar ligi'nde de şampiyon olmuşlardı. 2019-2020 sezonunda da 99 puanla (ki kaybettikleri 15 puanın 13'ünü ligi koparttıktan sonra kaybettiler) 2.ye 18 puan fark atarak şampiyon oldular.

    bu sadece tek bir örnek, zirvedeki takımlar arasında pas oyunu oynamayan bir tane bile takım sayamazsınız. zaten herhangi bir maçlarında top %70 bu takımlarda kalıyor, sıkıysa oynamasınlar pas oyununu. zirvedeki derken psg, bayern münih, manchester city gibi dünyanın zirvesindeki takımlardan bahsetmiyorum sadece. bir olympiakos da kendi çapında gayet iyi pas oyunu oynuyor, bir shakhtar donetsk de. 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı'nı hatırlayalım, rangers'tan yediğimiz özellikle 1. gol pas oyunu sonucunda mı geldi, geçiş oyunu sonucunda mı? her şeyi geçtim, yakın dönemde ligimizi domine eden takımları hatırlayalım, pas oyununu beceremeyen bir tane takım var mıydı? 2016-2020 arası başakşehir, 2015-2018 arası beşiktaş, 2011-2013 arası galatasaray, hatta doldur boşalt kullansa da 2013-14 fenerbahçe. hepsi ağırlıklı olarak geçiş değil pas oyunu oynayan takımlardı. çünkü buna mecbursun. güçlü takım sensen, büyük takım sensen topu almayayım, presle rakibin açıklarını bulayım eksik yakalayayım diyerek ancak bir noktaya varabiliyorsun. komple bir takım olmak, ligini domine edebilmek için takır takır pas oyunu oynaman gerekiyor, gerekti, gerekecek.

    bu demek değil ki geçiş oyununu bir kenara bırakıp tamamen pas oyunu oynayacağız. zaten öyle bir dünya yok. ekseri galatasaray taraftarını en çok anlamadığım noktalardan biri "abi terim pas oyunu oynatıyor, geçiş oyunu oynatsa çok daha iyi oynayacağız ama inatla pas oyunu oynatıyor." söylemine bu denli hak vermeleri. bu söylem geçiş oyunu ve pas oyununu tamamen birbirinden ayırıyor ve 2'si arasında bir tercih yapılıyormuş gibi bir hava estiriyor. elbette eldeki oyuncu grubu ve oyun içi planına göre biri diğerinden daha baskın olacaktır ama asıl amaç ikisini de hakkıyla oynamak ve hibrit bir yapıya sahip olmak.

    düşünelim mesela, pas oyunu oynadığı söylenen 2018-2019 2. yarısı galatasaray'ın göztepe (0-1 kazandığımız maçtaki tek gol), erzurumspor (1-1 biten maçtaki tek golümüz), bursaspor (2-3 kazandığımız maçtaki 3. golümüz), beşiktaş (2-0 biten maçtaki ilk golümüz), rizespor (2-3 kazandığımız maçtaki ilk golümüz) ve daha bir sürü golü geçiş oyununun harika örneklerini göstererek son derece klas bir şekilde atmadık mı?

    ya da son 7 senenin en iyi futbolunu oynadığımız 2020 ocak-mart arası döneme gidelim. hatta spesifik olarak 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı'na gidelim. o gün skor 0-0'ken hem pas hem geçiş oyunuyla pozisyon bulduk, 1-0 geriye düşünce topu aldık, mükemmel pas oyunumuz sayesinde baskı ve pozisyonlar geldi, duran top becerilerimizi de kullanarak skoru 1-1'e getirdik (o dönemde öyle bir becerimiz vardı* (bkz: #3008129)). 1-1'den sonra yine hibrit bir oyun oynadık, 1-2 sonrasında da rakibi kontra ataklarla vurduk ve 1-3 kazandık. görüldüğü gibi ortada 2 oyunu da oynayarak ve duran topları da iyi kullanarak kadıköy derbisi kazanmış bir takım var.

    zaten olay da bu, ben pası ya da geçişi seçiyorum, sadece bunu oynayacağım diyemezsin, ikisini birden iyi oynamak zorundasın. bizim özellikle 2019-2020 sezonundaki sıkıntımız pas oyunu oynamak değil, pas oyunu oynayamamaktı. 2019-2020 sezonu yaz transfer dönemi'ndeki oyuncu tercihlerimizi, 2 sene boyunca (17-18 ve 18-19 sezonları) geçiş oyununda iyi ama sette sıkıntı yaşayan takımı sette daha iyi kılmak adına pasa daha yatkın oyuncular yönünde kullandık ama çuvalladık. sebepleri ise birçok oyuncumuzun geç gelmesi ve yaz kampında çok eksik olmamız, tempo yapabilecek oyuncu eksikliği (buradaki hata da geçiş oyununu tamamen bir kenara bırakmaktı), yaz kampında fiziksel çalışma konusunda tamamen sınıfta kalmamız (direkt hocaya yazar bence) ve buna bağlı ya da bundan bağımsız yaşanan sakatlıklardı.

    sonra 2 oyuncu transferi (saracchi, onyekuru) ve 2 haftalık kampla oynadığımız futbol son 7 yılın en kötü futbolundan son 7 yılın en iyi futboluna evrildi. hatta uzun yılların belki de en ezici deplasman performansını gösterdiğimiz 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı'nda onyekuru 65'te oyuna girdi, saracchi ise 4. dakikada sakatlanıp yerini linnes'e bıraktı. yani ilk yarıdaki kadro 0 takviyeyle de müthiş futbol oynar hale gelebilmişti. çünkü pas oyunu ile geçiş oyununu harmanlamayı başarmış, duran topları da etkili kullanır hale gelmişti.

    uzun lafın kısası pas futbolu "öcü" değildir, "modern futbola aykırı" değildir. hatta modern futbolun 1 numaralı öğesidir. bu oyunu oynayamayan takımlar kadro kaliteleri ne olursa olsun belli bir seviyenin altında kalmaya mahkumdur. ve tabii ki geçiş oyunu da modern futbol oynama iddiasında olan takımlar için olmazsa olmazdır. ancak bu 2'sini bir arada oynayabilen takımlar için "modern futbol"un gerekliliklerini yerine getiriyor diyebiliriz.
  • 47
    avrupa futbolunda gözden düştü ne hikmetse galatasaray'da yeni yeni gözde olmaya başladı. bu pas futbolunu istikrarlı şekilde oynayabilmek için çok kaliteli topçulara ihtiyaç var. bizim kadromuz, 2020/2021 sezonu itibariyle büyük çoğunluğu maalesef kabiliyetsiz topçulardan oluşuyor. biz boşa kürek çekiyoruz. artık fatih hocamın insaf etmesini istiyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın