• 39
    04.01.2012 tarihli milliyet gazetesindeki yazısı.

    --- alıntı ---

    melo’yu aradılar

    milliyet’te yorum yazmak, bütün spor yazarlarının hayalidir. 18 sene sonra bu rüyam gerçekleşti. milliyet ailesine teşekkür ederim.
    gelelim galatasaray maçına... lider, dün gece istanbul büyükşehir belediyespor karşısında dört gol atarak üç puan aldı, şampiyonluk yarışında sonuna kadar olacağının görüntüsünü verdi. ancak maça çok kötü başladı. karşılaşmanın yıldızı emre çolak ile golü bulmasına rağmen, çok değil 8 dakika sonra maçın ikinci kahramanı visca’nın, webo’nun pasıyla bulduğu gole engel olamadı.
    melo’nun ön liberoda ne kadar önemli olduğunu takım arkadaşları ve taraftarlar dün gece bir kez daha gördü. galatasaray, ligin ilk yarısını lider kapadıysa, melo’nun, üçüncü stoperi gibi defansta kademeye girmesindendi. dün gece o da olsaydı, büyükşehir elini kolunu sallayarak beraberlik golünü acaba atabilir miydi?
    selçuk inan çok kaliteli futbolcu, tekniği çok iyi, ama melo kadar defansif yönü yok. tam tersine ofansif olarak çok daha güçlü... emre çolak’a ikinci golün pasını verdi, dördüncü golü mükemmel vuruşla attı. selçuk gibi bir futbolcuyu ön liberoda kullanmak, insanların futbol zevkini öldürüyor.
    koca 40 dakika galatasaray çok zorlandı. ne zaman ki, o dakikaya kadar maçın en iyilerinden olan webo, semih’in bileğine kasti olarak basıp kırmızı görünce, takımının düzenini bozdu, rakip galatasaray’ı da rahatlattı. bu dakikadan sonra, galatasaray ağırlıklı tek taraflı bir maç oldu.
    arif erdem takımını çok iyi hazırlamış. orta sahada cihan, mahmut ve holmen müthiş mücadele ettiler. sol açıkta doka, sağ açıkta golü atan visca, webo atılıncaya kadar galatasaray’ı bayağı hırpaladılar. erdem’in en büyük şanssızlığı, webo’nun atılmasıydı. maç 11’er kişiyle devam etseydi, galatasaray bu skoru bulamayabilirdi.
    fatih terim’in hep iyi niyetle baktığı şımarık çocuk kazım, oyun disiplinine biraz sadık kalsaydı, aslında tarihi skor bile yakalanabilirdi. büyükşehir’in attığı gol, onun laubaliliğinden kaptırdığı toptan oldu. aynı kazım yakaladığı pozisyonlarda topu baros ve engin’e verse çok farklı olabilirdi. toplara o kadar abuk sabuk vurdu, pozisyonları öldürdü ki, bir ara terim gibi çok kaliteli ve iyi bir hocanın bu kazım’a nasıl tahammül ettiğine anlam veremedim. kazım kendini toparlamalı. koşan, mücadele eden galatasaray’a yakışmıyor.

    --- alıntı ---
  • 40
    08.01.2012 tarihli milliyet gazetesindeki yazısı.

    --- alıntı ---

    önce hüzün sonra düğün

    dün gece samsun’da öyle bir maç seyrettik ki, antrenörlerin, futbolcuların, herkesin ders alması gerekir...

    önce galatasaray’dan başlıyayım.

    ilk yarı sahada tanıyamadığımız yıldızlar topluluğu vardı. samsunspor iki atak yaptı. ekigho’yla iki de gol buldu. zenke-ekigho ikilisi galatasaray defansını serseme çevirdi. orta sahada murat ceylan, fing ve hakan basmadık yer bırakmadılar. selçuk ile melo nefes alamadılar. iki stoper akaki ve kemal, baros ile elmander’e bir kere olsun gol pozisyonu vermedi. kenarlarda oynayan yenal ve adem, engin ve emre’yi kıpırdatmadılar.
    bu arada sabri’ye ayrı bir parantez açmak lazım. eboue, afrika kupası’na gitti. eboue, galatasaray için çok önemli bir futbolcu. dün gece fatih terim 45 gündür sakat olan sabri’ye şans verdi. bu doğru mu, yanlış mı tartışmayacağım, sadece sabri’nin karşısında oynayan ekigho iki gol attı. sabri’yi darmadağın etti. bundan sonra sabri’nin oturup düşünmesi lazım. maden eboue ile aynı mevkide oynuyor, iyi olması değil, çok iyi olması lazım. fatih terim, dün gece kendisine ilk 45 dakika şans verdi ama ‘bir daha verir mi’ diye sorarsanız zor derim. nitekim, sabri çıkıp riera oyuna girince, daha sonra da servet galatasaray eski gücüne kavuştu. ve bu dakikadan sonra tek taraflı galatasaray ağırlıklı bir maç oldu.
    genç semih’i kutlamak lazım... sahada basmadık yer bırakmadı. golünü attı, defansta bilhassa ikinci yarı zenke ve ekigho’ya topa vurdurmadı. aynı şekilde servet’de oyuna girdiği dakikadan sonra çok başarılıydı.
    selçuk, galatasaray’ın hücumda en büyük silahı oldu. riera’nın pasını o kadar güzel takip edip galatasaray’a beraberlik golünü kazandırdı ki bu çocuğa bravo demek lazım... riera ilk defa takım arkadaşlarıyla bütünleşti. hırsını, mücadelesini, tekniğini, oyunda kaldığı sürece bütün meziyetlerini gösterdi.
    şu an için galatasaray’daki en büyük sorun elmander... devre arası tatili bu futbolcuya yaramamış. herhalde antrenman eksikliği var. kondisyon olarak henüz hazır değil. onun profesyonelliğinden hiç kimse şüphe etmesin... ahlaklı bir futbolcu, çok kısa zamanda toparlanıp gene galatasaray’a katkı sağlar.
    baros ise golünü atmasına rağmen kemal ve akaki arasında kayboldu. gol vuruşu yapmasa o da dün gecenin kötüleri kategorisine girecekti. en çok sevindiğim ise sercan oldu. sercan’ın geçmişteki hayatıyla ilgili herkes bir şeyler konuşuyor. ancak yüz yüze gelip konuştuğumda iyi bir transfer olduğunu, galatasaray’da başarılı olmak için çok çalıştığını hemen anladım. ve dün gece golü attıktan sonraki o sevinci ve hırsı çok yakında çok iyi bir sercan seyredeceğimizin işareti idi.

    --- alıntı ---
  • 44
    --- alıntı ---

    önce hüzün sonra düğün

    dün gece samsun’da öyle bir maç seyrettik ki, antrenörlerin, futbolcuların, herkesin ders alması gerekir...

    önce galatasaray’dan başlıyayım.

    ilk yarı sahada tanıyamadığımız yıldızlar topluluğu vardı. samsunspor iki atak yaptı. ekigho’yla iki de gol buldu. zenke-ekigho ikilisi galatasaray defansını serseme çevirdi. orta sahada murat ceylan, fing ve hakan basmadık yer bırakmadılar. selçuk ile melo nefes alamadılar. iki stoper akaki ve kemal, baros ile elmander’e bir kere olsun gol pozisyonu vermedi. kenarlarda oynayan yenal ve adem, engin ve emre’yi kıpırdatmadılar.
    bu arada sabri’ye ayrı bir parantez açmak lazım. eboue, afrika kupası’na gitti. eboue, galatasaray için çok önemli bir futbolcu. dün gece fatih terim 45 gündür sakat olan sabri’ye şans verdi. bu doğru mu, yanlış mı tartışmayacağım, sadece sabri’nin karşısında oynayan ekigho iki gol attı. sabri’yi darmadağın etti. bundan sonra sabri’nin oturup düşünmesi lazım. maden eboue ile aynı mevkide oynuyor, iyi olması değil, çok iyi olması lazım. fatih terim, dün gece kendisine ilk 45 dakika şans verdi ama ‘bir daha verir mi’ diye sorarsanız zor derim. nitekim, sabri çıkıp riera oyuna girince, daha sonra da servet galatasaray eski gücüne kavuştu. ve bu dakikadan sonra tek taraflı galatasaray ağırlıklı bir maç oldu.
    genç semih’i kutlamak lazım... sahada basmadık yer bırakmadı. golünü attı, defansta bilhassa ikinci yarı zenke ve ekigho’ya topa vurdurmadı. aynı şekilde servet’de oyuna girdiği dakikadan sonra çok başarılıydı.
    selçuk, galatasaray’ın hücumda en büyük silahı oldu. riera’nın pasını o kadar güzel takip edip galatasaray’a beraberlik golünü kazandırdı ki bu çocuğa bravo demek lazım... riera ilk defa takım arkadaşlarıyla bütünleşti. hırsını, mücadelesini, tekniğini, oyunda kaldığı sürece bütün meziyetlerini gösterdi.
    şu an için galatasaray’daki en büyük sorun elmander... devre arası tatili bu futbolcuya yaramamış. herhalde antrenman eksikliği var. kondisyon olarak henüz hazır değil. onun profesyonelliğinden hiç kimse şüphe etmesin... ahlaklı bir futbolcu, çok kısa zamanda toparlanıp gene galatasaray’a katkı sağlar.
    baros ise golünü atmasına rağmen kemal ve akaki arasında kayboldu. gol vuruşu yapmasa o da dün gecenin kötüleri kategorisine girecekti. en çok sevindiğim ise sercan oldu. sercan’ın geçmişteki hayatıyla ilgili herkes bir şeyler konuşuyor. ancak yüz yüze gelip konuştuğumda iyi bir transfer olduğunu, galatasaray’da başarılı olmak için çok çalıştığını hemen anladım. ve dün gece golü attıktan sonraki o sevinci ve hırsı çok yakında çok iyi bir sercan seyredeceğimizin işareti idi.

    --- alıntı ---

    "önce galatasaray’dan başlıyayım." diyen, galatasaray ile başlayan, ve başka bir şey yazmayan yorumcu.
  • 46
    çok yaşlandı artık kulakları hiç duymuyor, gözleri de pek göremiyor, konuştuklarını da bilmiyor, aksileşti, yaşlılık işte ama çok tonton. büyük ihtimalle ile maç izlerken şöyle bir atmosferde geçiyordur maç.

    - oğlum hangisi biziz?
    - sarı kırmızılılar biziz osman amca
    - iyi, iyi, iyi, iyi... peki şu sağdaki kim?
    - hamit
    - kim??
    - hamit , osman amca ,hamit.
    - halit mi? halit'in ne işi var orada, maçı sağ kanatta mı anlatıyor o?
    - halit değil hamit, osman amca , hamit!
    - hee tamam tamam, şimdi oldu, hamit.. vefa'dan gelen hamit...
    - heee osman amca heee, vefalı hamit!!!
    - atar mı sence bu maçta? gel iddiaya tutuşalım...
    - kim ? hamit mi? bilmem ki osman amca, atabilir ama sağ kanatta zor...
    - ulan kim koydu metin oktayı sağ kanada yahu, bu mustafa denizli'de de hiç iş kalmadı..
    - hadi buyurrrr....
    - oğlum!!
    - efendim osman amca?
    - dirk kuyt mı o?
    - ...
  • 49
    --- alıntı ---
    galatasaray için beşiktaş karşılaşması real madrid maçında alınan farklı yenilgiden sonra daha çok önem kazanmıştı. bu maçın kaybedilmesi halinde futbolcular, fatih terim, yönetim çok zor günler geçireceklerdi. ama en başta fatih hoca takımını çok iyi hazırlamış. bu karşılaşmanın onur mücadelesi olduğunu, kötü günlerin geride kalacağını, camianın bu galibiyete çok ihtiyacı olduğunu belli ki hepsine tek tek anlatmış.
    beşiktaş türkiye’nin en iyi mücadele eden takımı. 76 bin taraftarın desteği arkasındaydı. böyle bir ortamdan galatasaray’ın galip gelerek 3 puan alması kolay bir iş değildi. böyle büyük maçları büyük futbolcular kazandırır. en başta drogba... galibiyetin en büyük kahramanı. tecrübesi, saha içinde arkadaşlarını yönetmesi, defansa gelip top çıkarması, kısaca her şeyiyle mükemmel bir lider. aynı şekilde sneijder. galatasaray’a geldiği günden beri en tempolu, en hırslı maçını oynadı. melo iyi futbolcu sözüm yok. ama biraz kafadan kontak. maçın bitmesine 30 saniye var. ne gerek var o topa kontrolsüz giriyorsun, arkasından kırmızı kart görüyorsun. herşeyden önemlisi deplasmandasın. 75 bin kişiyi galeyana getiriyorsun. gereksiz bir hareketti.
    tabi sahaya giren o taraftarlara ancak beşiktaş düşmanı diyebilirim. şimdi ne olacak? siyah beyazlılar büyük bir ihtimalle hükmen yenilecek, belki de 2-3 maç seyircisiz oynayacak. o sahaya inen beşiktaş düşmanı taraftarları vicdanıyla baş başa bırakıyorum. o harika mücadeleye, bu tür bir son yakışmadı. inanın hutchinson, gökhan, serdar, escude ve tolga’nın hepsinin emeği boşuna gitti. bu futbol... yenmek de var, yenilmek de... galatasaray salı günü real madrid’e farklı yenildi. dünyanın sonu mu geldi? beşiktaş da galatasaray’a yenildi. kaybettiği sadece 3 puan. hiç yakışmadı.
    her neyse... maçı ikinci yarıdaki oyunuyla galatasaray kazanmayı haketti. hakan balta, selçuk, drogba, sneijder ve başta muslera harika bir maç çıkardılar. burak ise iyi mücadele etti. taraftarın, hocasının ondan beklediği gol. tolga ile iki kere karşı karşıya kaldı. son vuruşlarda bir santrfor bu kadar mı beceriksiz olur? bakıyorsunuz sezon başından beri her maç sonrası burak’ın kaçırdığı golleri konuşuyoruz. biraz kendini toparlaması lazım.

    --- alıntı ---

    http://skorer.milliyet.com.tr/.../1767183/default.htm
App Store'dan indirin Google Play'den alın