22
"fatih terim'in olaylı basın toplantısı" gibi şeyler okuyunca açıp izlemiştim görüntülerini. dün akşamdı bu. ilkinde sesi kısıktı konuşmaları tam duyamadım, 2 kere izledim. "haa buymuş. " deyip kapattım. haberin başlığı 'fatih terim'in bu hareketi çok konuşulacak!!1!'tı, anlamadım. daha doğrusu umursamadım. saçma sapan başlıklar atıp duruyorlar zaten.
fatih terim'in tepkisi gayet açık. "biz size kendimizi teslim ediyoruz." diyor en başında.
bu satırları okuyan, pusuda bekleyen çubuklu fırsatçılar için şimdiden yazayım; bu fatih hoca'nın kendisini büyük görmesinden falan değil elbette. mesele bu adamın; futbolun ve rekabetin kan davasına döndüğü, insanların hiç tanımadıkları insanlardan gerçek anlamda nefret ettiği*, sahada futbolcuların tekme tokat birbirine girdiği, taraftarların polisle çatışıp araba yaktığı, yine aynı taraftarların sahadaki futbolcuya bozuk para, çakı, ses bombası vs. attığı bir ülkede, ülkenin en büyük takımının teknik direktörü olması. çok değil 6-7 ay önce kaşını yardılar, sonra da insanlıklarından utanmadan yarasının üstündeki yara bandıyla dalga geçtiler bu adamın. öyle bir seviye ki yani, ne utanma arlanma var, ne insanlık. hani ne sanıyorlar anlamadım, girsin sorsun çocuk ne var bunda :))) mı? kimsenin tanımadığı bir adam girmiş, dibine kadar sokulmuş hocanın, "hop birader sen kimsin kimlerdensin" diyen yok. hayır bir de ne kadar dibine girdiyse adam, fatih terim böyle baya yakında, sağ tarafında bir yere bakıyor. öyle burnunun dibine kadar sokulmuş. adam ruh hastasının biri olsa -ki olurdu-, niyeti başka olsa -ki olurdu-, orada olacakların hesabını kimse veremezdi. şimdi utanmadan suç bastırmaya, reklam yapmaya çalışanlar insan içine çıkamazlardı. olmaz mı sanıyorlar anlamadım. hepimiz biliyoruz; bu ülkenin herhangi bir yerinde, herhangi bir anda, olurdu.
ben bunları düşünedurayım, "hazır galatasaray yenilmişken, ne yapalım da durumun etinden sütünden bol bol yararlanalım" diyenler, kendilerine çok yakışan bir bakış açısı bulmuşlar. bir de utanmadan, bakın yine yazıyorum: utanmadan, bunu yazmışlar. başlık atmış yahu adamlar. fatih terim'in hareketi çok konuşulacak diye. yazılanları okuduktan sonra görüntüyü 5 kere daha izledim. hala bakış açısını yakalayamamıştım. 6,7,8,9... baya şartladım kendimi. çok zorlandım o seviyeye inmek için... ve gördüm. 12. izleyişim olabilir. kelime kelime ezberlemiştim, hala göremiyordum. artık beynim sulanmıştı. ama çok zorlayınca ne istersen onu görüyorsun bir süre sonra. kendimi onların yerine koymuş oldum. eminim tekrar tekrar izleyip, delicesine görmek isteyip de göremezken çok yoruluyorlardır, kendilerine kolaylıklar dilerim.
hayır ama bunlar yetmedi tabii bir de oturup yapılan açıklamayı izledim. "güvenlik zaafı olmuş, bundan sonra daha geniş önlemler alınacaktır" vs. yerine; "galatasaray bizi beğenmiyorsa tff'ye başvursun, onlara özel lig yapsınlar :(". ne alaka?
"fatih hoca puan bırakmadı, biz aldık. bu maçların sonuçları önceden belli mi ki puan bırakmış oluyorlar! :(". ne alaka?
"yenselerdi portakal limondan bahsederdi :(" artık büyük harflerle: ne alaka?
"yaptığı üstü kapalı o hareketi..." kişi işi kendisinden bilir derler ya hani...
çok demagog gördüm ama hiç böylesini görmemiştim. bir ara "türkiye'ye şikeyi galatasaray getirmiştir" diyecek sandım. demedi. yine de ilgili başkandan kocaman bir pekiyi aldıklarına eminim.
ama hata bizde yine. anadolu kulüplerinin elinden tutup kaldıran galatasaray. türk futbolunu geliştirmemiz lazım, hepimiz profesyonel olalım, dostça - iyi - ahlaklı ilişkiler kuralım... gibi, fenerbahçenin olduğu yerde asla olmayacak hayallerin peşinden tek başına koşan galatasaray.
anadolu kulüplerinden her fırsatta kin, bilenmişlik, provokasyon gören, adı en küçük fırsatta bile kullanılmaya çalışılan; yine galatasaray. halbuki bak aziz yıldırım'a, hiç eksik etmiyor sırtlarından sopayı. her fırsatta tatlı tatlı konuşuyor ya, havuzu dağıtırım diye. hoşlarına gidiyor demek ki, birbirleriyle yarışıyorlar kendilerini paspas etmek için.
ha, bir de şu;
"bildiğimiz kadarıyla bu arkadaşımız, basın toplantısına fatih hocayla beraber girdi. istanbul’dan da fatih hocayı tanıyan birisi." at yalanı... at. inanmaya hazır adam çok nasıl olsa.
http://www.youtube.com/watch?v=q_nMX3l9HWE bu da hocanın basın toplantısına girdiği an.
yanındaki hayali arkadaşı hepimiz tanıyoruz. kendisi aynı zamanda bizim şike işlerine falan bakar, cadu'ya parayı götüren arkadaş. fatih hoca'nın yanında görünmez bir şekilde odaya giriyor, sonra öbür tarafta cisimlenerek hocaya soru soruyor. tanıdık yani. böyle de yeteneklidir.
çok kıvranıyorlar aşağı çekmek için de, hep aynı terane. ben yoruldum. ama bekliyorlarsa boşa bekliyorlar, galatasaray yorulmaz. günü gelince yine çok ağlayacaklar, o yüzden böyle anlık fırsatları değerlendirip, anlık sevinçler yaşamalarına katlanıyoruz bakalım.
sonuçta bu ülkenin basınına da, anadolu kulübüne de, rakip takımının taraftarına da... hepsine, ronaldo'nun el hareketiyle beraber -anlayacakları, ya da anlamayacakları* dilden-;
calma calma. (u: çalma çalma olarak okurlarsa üzülürüm :( )
fatih terim'in tepkisi gayet açık. "biz size kendimizi teslim ediyoruz." diyor en başında.
bu satırları okuyan, pusuda bekleyen çubuklu fırsatçılar için şimdiden yazayım; bu fatih hoca'nın kendisini büyük görmesinden falan değil elbette. mesele bu adamın; futbolun ve rekabetin kan davasına döndüğü, insanların hiç tanımadıkları insanlardan gerçek anlamda nefret ettiği*, sahada futbolcuların tekme tokat birbirine girdiği, taraftarların polisle çatışıp araba yaktığı, yine aynı taraftarların sahadaki futbolcuya bozuk para, çakı, ses bombası vs. attığı bir ülkede, ülkenin en büyük takımının teknik direktörü olması. çok değil 6-7 ay önce kaşını yardılar, sonra da insanlıklarından utanmadan yarasının üstündeki yara bandıyla dalga geçtiler bu adamın. öyle bir seviye ki yani, ne utanma arlanma var, ne insanlık. hani ne sanıyorlar anlamadım, girsin sorsun çocuk ne var bunda :))) mı? kimsenin tanımadığı bir adam girmiş, dibine kadar sokulmuş hocanın, "hop birader sen kimsin kimlerdensin" diyen yok. hayır bir de ne kadar dibine girdiyse adam, fatih terim böyle baya yakında, sağ tarafında bir yere bakıyor. öyle burnunun dibine kadar sokulmuş. adam ruh hastasının biri olsa -ki olurdu-, niyeti başka olsa -ki olurdu-, orada olacakların hesabını kimse veremezdi. şimdi utanmadan suç bastırmaya, reklam yapmaya çalışanlar insan içine çıkamazlardı. olmaz mı sanıyorlar anlamadım. hepimiz biliyoruz; bu ülkenin herhangi bir yerinde, herhangi bir anda, olurdu.
ben bunları düşünedurayım, "hazır galatasaray yenilmişken, ne yapalım da durumun etinden sütünden bol bol yararlanalım" diyenler, kendilerine çok yakışan bir bakış açısı bulmuşlar. bir de utanmadan, bakın yine yazıyorum: utanmadan, bunu yazmışlar. başlık atmış yahu adamlar. fatih terim'in hareketi çok konuşulacak diye. yazılanları okuduktan sonra görüntüyü 5 kere daha izledim. hala bakış açısını yakalayamamıştım. 6,7,8,9... baya şartladım kendimi. çok zorlandım o seviyeye inmek için... ve gördüm. 12. izleyişim olabilir. kelime kelime ezberlemiştim, hala göremiyordum. artık beynim sulanmıştı. ama çok zorlayınca ne istersen onu görüyorsun bir süre sonra. kendimi onların yerine koymuş oldum. eminim tekrar tekrar izleyip, delicesine görmek isteyip de göremezken çok yoruluyorlardır, kendilerine kolaylıklar dilerim.
hayır ama bunlar yetmedi tabii bir de oturup yapılan açıklamayı izledim. "güvenlik zaafı olmuş, bundan sonra daha geniş önlemler alınacaktır" vs. yerine; "galatasaray bizi beğenmiyorsa tff'ye başvursun, onlara özel lig yapsınlar :(". ne alaka?
"fatih hoca puan bırakmadı, biz aldık. bu maçların sonuçları önceden belli mi ki puan bırakmış oluyorlar! :(". ne alaka?
"yenselerdi portakal limondan bahsederdi :(" artık büyük harflerle: ne alaka?
"yaptığı üstü kapalı o hareketi..." kişi işi kendisinden bilir derler ya hani...
çok demagog gördüm ama hiç böylesini görmemiştim. bir ara "türkiye'ye şikeyi galatasaray getirmiştir" diyecek sandım. demedi. yine de ilgili başkandan kocaman bir pekiyi aldıklarına eminim.
ama hata bizde yine. anadolu kulüplerinin elinden tutup kaldıran galatasaray. türk futbolunu geliştirmemiz lazım, hepimiz profesyonel olalım, dostça - iyi - ahlaklı ilişkiler kuralım... gibi, fenerbahçenin olduğu yerde asla olmayacak hayallerin peşinden tek başına koşan galatasaray.
anadolu kulüplerinden her fırsatta kin, bilenmişlik, provokasyon gören, adı en küçük fırsatta bile kullanılmaya çalışılan; yine galatasaray. halbuki bak aziz yıldırım'a, hiç eksik etmiyor sırtlarından sopayı. her fırsatta tatlı tatlı konuşuyor ya, havuzu dağıtırım diye. hoşlarına gidiyor demek ki, birbirleriyle yarışıyorlar kendilerini paspas etmek için.
ha, bir de şu;
"bildiğimiz kadarıyla bu arkadaşımız, basın toplantısına fatih hocayla beraber girdi. istanbul’dan da fatih hocayı tanıyan birisi." at yalanı... at. inanmaya hazır adam çok nasıl olsa.
http://www.youtube.com/watch?v=q_nMX3l9HWE bu da hocanın basın toplantısına girdiği an.
yanındaki hayali arkadaşı hepimiz tanıyoruz. kendisi aynı zamanda bizim şike işlerine falan bakar, cadu'ya parayı götüren arkadaş. fatih hoca'nın yanında görünmez bir şekilde odaya giriyor, sonra öbür tarafta cisimlenerek hocaya soru soruyor. tanıdık yani. böyle de yeteneklidir.
çok kıvranıyorlar aşağı çekmek için de, hep aynı terane. ben yoruldum. ama bekliyorlarsa boşa bekliyorlar, galatasaray yorulmaz. günü gelince yine çok ağlayacaklar, o yüzden böyle anlık fırsatları değerlendirip, anlık sevinçler yaşamalarına katlanıyoruz bakalım.
sonuçta bu ülkenin basınına da, anadolu kulübüne de, rakip takımının taraftarına da... hepsine, ronaldo'nun el hareketiyle beraber -anlayacakları, ya da anlamayacakları* dilden-;
calma calma. (u: çalma çalma olarak okurlarsa üzülürüm :( )