futbol üç bilinmeyenli denklem değildir. basit bir oyundur, kazanmak için yapılması gereken bazı basit doğruları vardır. bunları yaparsanız kazanır, yapmazsanız/yapamazsanız kaybedersiniz. siz, futbol hakkında ne kadar süslü laflar ederseniz edin, aynı pozisyonu ne kadar farklı kelimeler kullanarak anlatırsanız anlatın, futbolun basit bir oyun olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. ancak, belki, zihinlerdeki futbol imgesi üzerinde oynamalar yaparsınız.
ömer üründül'e gelirsek, bu basit oyunun basit kurallarını formüle etmiş kendince. formüle etmiş dediysem, hepi topu dört beş cümle kalıbı. bu kalıpları yeri geldikçe kullanıyor. örneğin, bloklar arası bağlantının iyi olduğunu söylerse, biz, defansın hücuma katıldığını, ortasahanın defansa yardım ettiğini, forvetlerle ortasahanın uyumunun iyi olduğunu falan anlıyoruz. rıdvan bu durumu anlatmak için onlarca cümle kurarken, ve bazen buna rağmen hiçbir şey anlatmamayı başarırken, ''bloklar arası bağlantı iyi.'' söz kalıbı bize çok şey anlatıyor. kendi yarattığı kalıpları, yıllar içinde türk halkına öğretti ömer üründül. hadi itiraf edelim: o bloklar arası bağlantıdan, ya da pivot tipi santrfordan bahsederken ne demek istediğini hepimiz anlıyoruz. hadi itiraf edelim: o adam, piyasadaki pek çok yorumcu bozuntusundan dahaiyi biliyor futbolu. hadi itiraf edelim: bu sektörde efendiliğini korumayı başarmış nadir kişilerden birisi. sürekli aynı kalıpları kullandığı (ki bunda bir sakınca görmüyorum ben), tanga giymediği
*, birilerinin ebesine sövmediği ya da kendisine fizik profesörü payesi biçmediği için şamar oğlanı yapıyoruz onu.
içtenlikle söylüyorum, hadi itiraf edelim: aslında hepimiz ömer üründülü seviyoruz. her şeyi bir yana bırakın, adam çocukluğumuzun ve ilk gençliğimizin bir parçası oldu resmen. onu gerçekten sevmemeyi başarabilir miyiz ki?