ilk yarısı "kardeşliğimize" binaen, "heç heçine" biten karşılaşmadır. fatih hoca genç ve alternatif bir kadro ile oyuna başladı. takımımızın omurgası (volkan-
mehmet topal-tuncay-nihat-semih) ve kanatları (
ibrahim üzülmez-colin kazım-
gökhan gönül) dışındaki mevkilerde, özellikle stoper seçimlerinde,
euro 2008'de acısını çok çektiğimiz bu mevkii için geleceğe yönelik adımlar atmak istemiştir.
göze batanları sıralayalım da tam olsun;
eren güngör: "kardeşlik" maçının
kayseri kadir has stadyumunda oynanması dolayısı ile fatih hoca, kayserili hemşerilerimize hem bir jest, hem de gelecek vaadeden stoperi sunmuştur.
kayserispor'da geneli itibariyle başarılı bir sezon geçiren bu genç kardeşimiz, oyunun ilk yarısında gayet başarılı ve hırslı bir görüntü çizmiştir. biraz işlenir ve bu tür hazırlık maçlarında şans bulmaya devam eder, "sabit ikiliye" kavuşursa ileride milli takımın değişmez stoperlerinden biri olacaktır.
ceyhun gülselam: bu adamı;
ersun yanal hoca, trabzon'da
rigobert song'u oynatmak adına nasıl harcadı anlaşılır gibi değil. genç bir
emre aşık vardı sahada, gelen her topa bastı, kafa topu vermedi. fiziği, sağlamlığı ve topu bilen hareketleriyle arka göbekte güven verdi. eren güngör ile sürekli oynatılırsa onun için de aynı şeyleri söylemek mümkün olacaktır.
ibrahim üzülmez: zerre hazetmediğim, galatasaray'ımda görmeyi en son bile arzu etmediğim bir adamdır ama futbolun olgunluk dönemini ve en verimli çağlarını yaşamaktadır. beşiktaş'ın 2008-2009 sezonu şampiyonluğunda nasıl en büyük pay ona verilmeliyse, şu anki formu, soğukkanlılığı ve tecrübesiyle milli takımın değişmez sol kanat oyuncusu olduğu ortadadır. rakibin zayıf, kardeş olması farketmiyor bildiğimiz "deli ibrahim" var sahada, her ne kadar sabri sarıoğlu gibi orta yapmayı hala o da beceremiyorsa da, hırsı ve fiziğiyle o kanada yakışıyor. hakan balta'mızı unutmuş değilim ama emin olun renktaşlar, onun kadar düz bir oyuncu değildir. defans anlamında da hakan balta kadar faydalı değildir, orası da gerçek.
colin kazım: fatih hoca'nın tek falsosu bu adamdır. yahu ben anlamıyorum, yukarıda ibrahim için ne söylediysem tam tersini bu adam için söylemek mümkün. yok işte, olmuyor olmuyor. bu adamdan olmayacak, nitekim ikinci yarıya onsuz çıkıyor hoca, ben bile ilk yarı dayanamadım çıldırdım, evde yastık kalmadı yahu.
mehmet topal: ilk yarıdaki sahadaki tek "aslandı", biraz tutuk başladı ama defansın önünde ne kadar lüzumlu bir isim olduğunu bir kere daha gördük. allah bu çocuğu nazardan saklasın.
tuncay şanlı: "bazıları" gibi ingiltere'ye yatmaya gitmediğini kanıtlamıştır. oyunun ilk yarısının komutanı gibiydi, her topla buluştu, her topun başlangıcında o vardı. hırsıyla takımı sürüklemeye çalıştı çabaladı ama yanında sakatlıktan yeni çıkan bir
nihat kahveci ve ne olduğunu artık benim kelime haznemin elvermediği colin kazım olunca girişimlerinin hepsi sonuçsuz kaldı.
gözler kimi mi aradı? tabi ki "onu", biricik arda'mız büyük alkışlar eşliğinde ikinci yarıda oyunda, muhtemel transferimiz "halil brother" ile beraber...