*

  • 1
    ...burnundan solumaktadır zeus. ''yunan tanrıları ile birlikte tuvalete bile gidilmezken, onlarla kolektif bir oyun olan futbolu oynamaya kalkarsan böyle olur işte. rezil olduk cümle aleme. o değil de, ra çok pis dalga geçecek şimdi benimle.''

    ''bu işe neden kalkıştım ki'' der, ve kendisini bu çıkmaza sürükleyen süreci düşünmeye başlar.

    her şey, bir öğleden sonra başlamıştı. tanrılar ezeli ve ebedi varlıklar olduğu için, bu öğleden sonranın hangi öğleden sonra olduğunun önemi yok tabi. canı sıkılmıştı koca zeus'un. insanlığı yok etmek için yeni bir plan yapmayı düşündü önce. ''amaaan, ne halleri varsa görsünler. zaten birkaç bin yıl sonra kendi kendilerini yok edecek dallamalar'' dedi. kainatta tadına bakmadığı dişi sinek bile kalmadığı için olsa gerek, çapkınlık da sarmıyordu pek artık. tanrıların demircisi hephaistos'u çağırdı yanına. kendisine bir zaman makinası yapmasını istedi. ''insanlar can sıkıntılarını giderme konusunda ustadır. bakalım gelecekte nasıl eğleniyorlar'' diye düşündü. ne yazık ki zeus, mezopotamya mitolojisindeki tanrıların aksine, zaman ve mekandan bağımsız değildi. geleceği görme gibi bir yetisi de yoktu. bu yüzden, gelecekteki insanların nasıl vakit geçirdiklerini öğrenebilmek için hephaistos'un yapacağı zaman makinasına muhtaçtı. hephaistos, zeus'un bu emrini yerine getirerek zeus'un zamanda yolculuk yapmasını sağladı. bu yolculuğun ayrıntılarını, bizi pek ilgilendirmediği için anlatmayacağım. bizi ilgilendiren kısmı, zeus'un bu yolculuk sırasında futbolu keşfetmiş olması ve ondan çok etkilenmesi. ''geriye dönünce bir lig kurmalıyım'' dedi. doğal olarak, bir de hakeme ihtiyacı vardı. mitoloji tanrıları pek güvenilir varlıklar olmadıkları için onların arasından bir hakem bulamazdı. internet camiasından keşfettiği evandroroncatto adlı yazar ilgisini çekti. tarafsız yorumları ve eşsiz analizleri ile hakem olmak için kusursuz bir adaydı. roncatto bu teklifi iki şişe köpek öldüren karşılığında kabul etti. zira evandroroncatto, mal düşkünü birisi değildi.

    ve geri dönüp mtl'yi, yani mitolojik tanrılar ligini kurdu. mısır, çin, hindistan, afrika, orta asya ve arap yarımadası tanrılarından oluşuyordu bu lig. mezopotamya tanrısı zamandan ve mekandan bağımsız olduğu, hile yapabileceği gerekçesi ile bu lige alınmadı. şimdi zeus, olimpos tanrılarından bir takım kurmalı idi. ilk maçları ra'nın kaptanlığını yaptığı, anubis'in forvette döktürdüğü mısır'dı. uzun çalışmalar ve entrikalar sonucunda (mitolojide entrikasız hiçbir iş dönmezdi çünkü) şöyle bir ilk onbir belirledi:

    sistem: (evandroroncatto'nun tavsiyeleri sonucunda) 4 - 1 - 2 - 1 - 2

    kaleci: medusa.

    hani şu kendisine bakanları taşa çeviren kadın. medusa ile karşı karşıya kalan forvetlerin iki seçeneği olacaktı: ya ona bakıp taş olacaklar, ya da şutlarını gözleri kapalı olarak çekip hakan şükür'e selam yollayacaklar. yani kale için en iyi aday kuşkusuz.

    sağ bek: pegasus.

    herkül'ün ve tanrıların atı. rüzgar gibi hızı ile sağ kanadı etkili kullanması bekleniyordu. defansı biraz zayıftı ama, bu riski göze almıştı zeus.

    sol bek: sentor

    mitolojide yarı at yarı insan olan varlıklara verilen isim. sentor bir kişi değil türdür. bizim sol bekimiz olan sentor'da, onlardan birisidir. takıma, tıpkı pegasus gibi, hızlı olduğu gerekçesi ile alındı.

    defans orta: hades

    ölüler dünyasının tanrısı. başka söze gerek var mı? yiyorsa çalım atın.

    defans orta: servet çetin

    biliyorum şaşırdınız, ''ne alaka şimdi'' diyorsunuz. ama sizin bilmediğiniz bir gerçek var: servet çetin mitolojik bir tanrıdır. hiç şüphelenmediniz mi? hadi onun sivas sporda küllerinden yeniden doğması dikkatinizi çekmedi. insan doğasının kaldıramayacağı sakatlıklara rağmen hala takımı için canını dişine takması da mı şüphelendirmedi sizi.

    ön libero: ares

    savaş tanrısı. savaşçı özelliği, mücadeleci yapısı ile rakip oyuncuların korkulu rüyası olacağı düşünülüyordu. hırçın tabiatı itibarı ile kırmızı kart görme potansiyeli vardı ama zeus, ares'e eğer kırmızı kart görmezse birkaç bin yıl sonra dünya savaşı çıkartmasına izin vereceğini vaat etmişti.

    sağ iç: hephaistos

    tanrıların demircisi, kainatın ilk mucidi. yaratıcı zekasını futbol sahalarına yansıtıp yansıtamayacağı merak konusu idi.

    sol iç : prometheus

    tiran, tarihin ilk devrimcisi. bilimsel düşünce süreci onunla başladı. insanlık ona çok şey borçlu. hepimizin bildiği gibi, insanlar için zeus'dan ateşi çaldı. zeus tarafından kafkas dağlarındaki bir kayaya hapsedildi. orada her gün bir kartal, ciğerini söküyor; ve ciğeri her gece yeniden ortaya çıkıyor. fedakar ruhunu tanrıların hizmetine sınması karşılığında, zeus tarafından kendisine özgürlük vaat edildi. takıma yakın kaynaklardan aldığımız bilgiye göre olimpos milli takımı mtl'yi kaçıncı bitirirse bitirsin zeus sözünde durmayacakmış.

    on numara: zeus

    yorum yapmayı zeus'a hakaret sayarım. saygımız sonsuz, ağabeymiz. (o değil de hacı, şu köpek öldürenleri alsak artık diyorum)

    forvet: herakles

    heraklese, hherakles'in hera ile husumeti dolayısı ile verdiği bütün görevleri eksiksiz yerine getirdiğini göz önüne alan zeus, verdiği gol paslarının da değerlendirileceğinden emindi.

    forvet: afrodit

    erkek taraftarları tribüne çekmek, forma satışında patlama yapmak için takıma alındı. yoksa başka bir numarası olduğunu sanmıyorum.
    ilk maçları mısırla idi, anubis'li, isis'li osiris'li, seth'li ve tabi ki ra'lı kadrosu ile turnuvanın favorisi mısır. şu an devre arasıydı. zeus'un burnundan solumasından da anlayabileceğiniz gibi, işler pek onun beklediği gibi gitmemişti. ares'in sahada ufak çaplı bir savaş çıkarıp kırmızı kart görmesi kimseyi şaşırtmamıştı. yunanlıları asıl şaşırtan, shevchenko'nun mısırlıların forveti olmasıydı. servet'in shevchenko fobisinden faydalanmak için shevchenko'yu transfer etmişler, ve böylece servet'in konsantrasyonunu kaybetmesini sağlamışlardı mısırlılar. golleri ise shevchenko değil, forvetteki partneri anubis sıralamıştı. skor 0 - 3 'tü. zeus bir şeyler yapmalıydı. olimpos olimpiyat stadında alacakları bu yenilgi çok kötü olacaktı. ''odin ustanın kahvesine bir daha ne yüzle giderim ben'' diye düşünerek bağırıp çağırmaya başladı:

    -(herakles'e) ulan bir pozisyonu da harcama be. (ares'e) oğlum sana kaç kere diyecem savaş sadece şiddet değildir, aynı zamanda stratejidir diye. hayır madem kırmızı kart görecen ne işin var futbol sahasında. git truvalılarla yunanlıları birbirine düşür.

    ares içinden: ulan, iyi fikir aslında.

    zeus:

    (sentor ve pegasus'a) siz de yemeyin lan çimleri. tamam anladık atsınız da, beş dakka insan olup bir tane bindirme yapın be. (haphaistos'a) o kadar dedim sana saha buzlu, kramponların çivilerine dikkat et diye.

    zeus'un hakaretlerinden kimse kurtulamadı takımdaki. ama ona hak vermişlerdi. toparlanıp mısırlılara olimpos'un gerçek gücünü göstermeliydiler. zafer ve birliktelik yeminleri ile çıktılar sahaya. ve tekmeye kafa uzatarak ellerinden geleni yaptılar.

    sonuç mu, 0 - 6 kaybettiler. bundan sonraki maçları da kaybettiler. sadece, sahaya on iki oyuncu ile çıkan hindistan'ı hükmen yenebildiler. olimpos milli takımı kendisini feshetti. ve zeus, insanoğlunu şöyle diyerek lanetledi:

    bundan sonra her takımda bir kazma olsun. dağlara taşlara açtığı ortalarla, kaçırdığı yüzde yüzlük gollerle taraftarları deli etsinler. ama sahaya yüreklerini koydukları için gönderilemesinler. hatta bu kadarla da kalmasın, bazı taraftarlar ısrarla onların aslında iyi futbolcular olduklarını iddia etsin. insanoğlu, bir daha futboldan eskisi kadar zevk alamasın.

    tanım: sabri sarıoğlu, daniel guiza ve ibrahim üzülmez'in üç büyüklerde oynayıp taraftarı deli etmesinin mitolojik sebebi.

    düzeltme : imla (yazar olmadan önce hep bunu yazmak istemişimdir *)
App Store'dan indirin Google Play'den alın