10412
herhangi bir kötü sonuç aldığımızda direkt entry girmeyi sevmiyorum. hem kendi adıma hem sözlük adına duygusal olarak zor ve çetin bir zaman oluyor. onun için 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçının okan buruk ile ilgili entrysini şimdi giriyorum.
okan buruk kendini kanıtlamış biri. geldiğinden beri kırdığı rekorları saymaya lüzum yok. saymaya kalksak zaten sabaha kadar yazarız. ancak bu rekorların en tazesini de söylemeden geçemeyeceğim -ki o da 50 galibiyete en erken ulaşan teknik direktör rekoru. bu rekor imparatorumuza aitti ve 70 maçta 50 galibiyete ulaşmıştı. okan buruk ise imparatorumuzun yolundan gittiğini bir kere daha kanıtlar nitelikte bu rekoru kırdı.
uzun süredir sıkı çalışan yapısı, farklı oyun varyasyonları ve sürekli olarak beceriksiz yönetimi korumaya çalışması ile de temiz kalpliliğini bizlere sonuna kadar hissettirdi. o tertemiz kalbiyle çok ince mizahlar yaparak yüzümüzü güldürdü. uzun zaman sonra ise, okan buruk önderliğinde çok nadir olarak karşılaştığımız bir şeyle karşılaştık. mağlubiyetle. bu mağlubiyet kendisine yazar mı ona bakalım şimdi.
hakemin yaptığı eyyam ortadaydı. kaan ayhan'ın yaptığı müdahale kırmızı karttı ancak öncesinde aynı hareket barış'a yapılmış ve oyun devam ettirilmişti. belki orda rakip 10 kişi kalsa psikolojik üstünlüğü elimize alacaktık ve 4-1 kaybetmek yerine kazanacaktık. ancak hakem maçı o kadar dengesiz yönetti ki, rakip oyuncular bize yumruk atsa faul yoktu, biz onlara en nadide şekilde dokunsak yine faul vardı. bana göre maçı kaybetmemizdeki ikinci etken hakemdi. birinci ise dursun aydın özbek yönetimi. hoca boey daha ayrılmadan çıkıp bana çok acil bir sağ, bir sol bek lazım dedi. orta sahayı, yedek forveti hiç saymadı. ama bir sol bir sağ bek şart dedi. günün sonunda alınan sağ bek sakat, alınan sol bek ise listeye yetişmedi. peki okan hoca ne yaptı? çıktı ve dedi ki "istediğim tüm transferler yapıldı." hocanın bu sözüne inanan hulka da inanır. ama hoca yönetimi korumak için yine elinden geleni yaptı. üstüne yedek kulübesi de çok zayıftı. vinícius, tete ve zaha haricinde oyuna etki edebilecek kimse yoktu. zaha malumunuz, bal yapmayan arı dahi kendisinden faydalıdır. tete yine adam eksitme özelliği var zaha gibi bir adamı geçip ikinci adamda top kaptırmıyor. vinicius ise yeni geldi. zayıf kulübe üçüncü etkendi. dördüncü etken ise hem ilk 11 oyuncularının hemde yedek oyuncuların bal yapmayan arı gibi olmasıydı. burda hocanın da payı olabilir çünkü maç başlar başlamaz asla kurulu bir set düzenimiz yoktu sahada. pat küt ileri vur oyunu oynuyorduk. yani aslında baktığınızda 4. etkende ortaya çıkıyor hocanın kaybımızda ki etkisi.
uzun lafın kısası hoca mağlubiyete rağmen omuzlara alınmalı desteklenmelidir. hocamız çok kıymetlidir. değerini bilmezsek, üzerler.
okan buruk kendini kanıtlamış biri. geldiğinden beri kırdığı rekorları saymaya lüzum yok. saymaya kalksak zaten sabaha kadar yazarız. ancak bu rekorların en tazesini de söylemeden geçemeyeceğim -ki o da 50 galibiyete en erken ulaşan teknik direktör rekoru. bu rekor imparatorumuza aitti ve 70 maçta 50 galibiyete ulaşmıştı. okan buruk ise imparatorumuzun yolundan gittiğini bir kere daha kanıtlar nitelikte bu rekoru kırdı.
uzun süredir sıkı çalışan yapısı, farklı oyun varyasyonları ve sürekli olarak beceriksiz yönetimi korumaya çalışması ile de temiz kalpliliğini bizlere sonuna kadar hissettirdi. o tertemiz kalbiyle çok ince mizahlar yaparak yüzümüzü güldürdü. uzun zaman sonra ise, okan buruk önderliğinde çok nadir olarak karşılaştığımız bir şeyle karşılaştık. mağlubiyetle. bu mağlubiyet kendisine yazar mı ona bakalım şimdi.
hakemin yaptığı eyyam ortadaydı. kaan ayhan'ın yaptığı müdahale kırmızı karttı ancak öncesinde aynı hareket barış'a yapılmış ve oyun devam ettirilmişti. belki orda rakip 10 kişi kalsa psikolojik üstünlüğü elimize alacaktık ve 4-1 kaybetmek yerine kazanacaktık. ancak hakem maçı o kadar dengesiz yönetti ki, rakip oyuncular bize yumruk atsa faul yoktu, biz onlara en nadide şekilde dokunsak yine faul vardı. bana göre maçı kaybetmemizdeki ikinci etken hakemdi. birinci ise dursun aydın özbek yönetimi. hoca boey daha ayrılmadan çıkıp bana çok acil bir sağ, bir sol bek lazım dedi. orta sahayı, yedek forveti hiç saymadı. ama bir sol bir sağ bek şart dedi. günün sonunda alınan sağ bek sakat, alınan sol bek ise listeye yetişmedi. peki okan hoca ne yaptı? çıktı ve dedi ki "istediğim tüm transferler yapıldı." hocanın bu sözüne inanan hulka da inanır. ama hoca yönetimi korumak için yine elinden geleni yaptı. üstüne yedek kulübesi de çok zayıftı. vinícius, tete ve zaha haricinde oyuna etki edebilecek kimse yoktu. zaha malumunuz, bal yapmayan arı dahi kendisinden faydalıdır. tete yine adam eksitme özelliği var zaha gibi bir adamı geçip ikinci adamda top kaptırmıyor. vinicius ise yeni geldi. zayıf kulübe üçüncü etkendi. dördüncü etken ise hem ilk 11 oyuncularının hemde yedek oyuncuların bal yapmayan arı gibi olmasıydı. burda hocanın da payı olabilir çünkü maç başlar başlamaz asla kurulu bir set düzenimiz yoktu sahada. pat küt ileri vur oyunu oynuyorduk. yani aslında baktığınızda 4. etkende ortaya çıkıyor hocanın kaybımızda ki etkisi.
uzun lafın kısası hoca mağlubiyete rağmen omuzlara alınmalı desteklenmelidir. hocamız çok kıymetlidir. değerini bilmezsek, üzerler.
