hatırladığım ilk avrupa maçlarından biri,
17 ekim 1996 galatasaray psg maçıydı. önceki seneler, manchester ve barcelona zaferleri dışında bir sürü yenilgiyle geçmişti. ben de biraz büyümüştüm ve birkaç ay önce avrupa'da kupa galipleri kupası'nı kazanan psg'nin çok güçlü bir takım olduğunu biliyordum.
maça çıktık, rakip takım karşısında aciz kalmayacağımız bir maç umarken, bir anda fırtına gibi başlayan bir galatasaray gördüm. hagi'nin müthiş pası hakan 1-0, tugay 2-0. noluyoruz diyorum. spiker ercan taner de inanamıyor, ikinci goldeki meşhur "allahım gooool" nidası biraz da bu inanamamayı içinde barındırıyordu. sonra hayrettin'in hatalarından saçma sapan 2 gol yedik. ama hiç düşmeden 2 hakan'la 2 gol daha bulduk ve maçı 4-2 kazandık. rövanşında varlık gösteremesek de, içeride 4-2'lik psg galibiyeti benim için büyülü bir maçtı. ne geri çekildik, ne korktuk. dev rakibimizi, onlardan daha iyi oynayarak yendik.
tüm takım geleceğe dair umut veriyordu, başta da ilk avrupa maçlarından birine çıkan, çiçeği burnunda hocamız fatih terim. terim'le oyunumuz ilerledi ama avrupa serüvenimiz, ligde olduğu gibi ihtişamlı ve zaferlerle dolu ilerlemedi. 97-98'de şl'de felakettik. 98-99'da liderliği kıl payı kaçırdık. statüye göre sadece lider çıkacağı için grupta 2. olup elendik. bu dönemde oyun kimliğimiz oturmuştu. avrupa takımlarına karşı da kendimiz gibi oynuyorduk. ama tek eksik sonuçtu. top içeri girmeyince eleştiren de çok oluyordu.
eleştirilerin en çok yükseldiği maç, içeride 5-0 kaybedilen chelsea maçıydı. terim'in öncesinde en iddialı olduğu maç buydu. chelsea'yi sahaya gömmek için maça çıkmıştık. ama olmadı, takım farklı mağlup ayrıldı. avrupa takımlarına karşı da kendi oyunumuzu oynamak, risk almak yanlış diyenler vardı. terim'in yaptığının doğru olmadığını, bu kafayla avrupa'da ilerlenemeyeceğini söyleyenler de muhakkak vardı. ama chelsea'den içeride 5 yemeyi göze alan mentalite, aylar sonra uefa kupası'nı havaya kaldırdı. hocanın uefa kupasını alacağının bir garantisi yoktu. milan maçında o penaltı verilmeyebilirdi. kupa gelmeyebilirdi, işler yolunda gitmeyebilirdi. ama çoğumuz biliyorduk ki galatasaray'ın başında, avrupa'dan kupa getirebilecek bir hoca ve sahada avrupa'da ilerleyebilecek bir oyun vardı. psg maçında başlayan yolun, çok iyi bir yere çıkacağını hissediyordum ve 4 yıl sonra bu başarıyı hep birlikte yaşadık.
okan buruk'la ilk defa bu hissi yaşadığım maç ise
24 ekim 2023 galatasaray bayern münih maçı oldu. skor üzdü ama inanın bu koşullar devam ettikçe umrumda değil. sahaya bayern'i yenmek için çıkan bir takım ve net şekilde yenebilecek bir oyun gördüm. şartların lehimize olduğu, organize ataktan çok bireysel yetenekle goller bulduğumuz manchester deplasmanı da önemli bir başarı ama bu maçın ilk 60 dakikasının yanında esamesini bile okumam. manchester maçındaki 1. ve 3. golü bir daha atalım diyemezsin, kırmızı kart pozisyonunu tekrar sağlamayı tek başına yapamazsın. ama bu maçta yaptığın savunmayı, bu maçta çizdiğin setleri kusursuz hale getirmeyi amaç edinebilirsin. bu maç sana bir yol haritası verir, bir ışık verir, araba farı gibi açar önünü. bu maçı skorla eleştirenler, izleyip "onu çıkartıp bunu alsana hoca" diyenler bana farklı bir gezegendeymiş gibi geliyor. ben galatasaray'ın bir kez daha en iyilerin arasına girebileceğini gördüm sahada. tabii bugün de sevinmek isterdim ama futbol bugün sona ermiyor. kulüp kapanmıyor. biz de inşallah bir süre daha yaşarız. beni bu maçtaki skor 1 ilgilendiriyorsa, oyun 10 ilgilendiriyor. ben bundan sonraki maçlara "üstümüzden geçmeseler bari" diyerek değil, "yenebiliriz lan" diye çıkmak istiyorum. belki bu sefer lopez nieto devam kararı verir, belki hayaller gerçekleşmez ama bu takım bize hayal kurabilme ehliyeti vermiştir ve taraftar da izin verirse galatasaray'ın eski günlerine dönme ihtimali hiç de yabana atılacak raddede değil artık.
galatasaray'ın başına, bayern münih maçını kazanma garantisi olan hoca getiremezsiniz. ancelotti bile, pep bile sana bunu garanti edemez. ama bayern'e karşı maçı kazanabilecek oyunu oynatacak hoca bulabilirsiniz. biz o hocayı bulduk ve hoca şu an takımın başında. hayal bile edemediğimiz başarılara, tüm taraftarın desteğiyle bizi götürmesini dilerim.