5326
öncelikle, üst üste 13 maç kazanmış, ligde en uzun galibiyet serisini yakalayarak kulüp rekorunu geliştirmiş hocayı beşiktaşlı babam da över.* hazırlık maçlarında bile yakasına yapışanlar, daha 10 tane resmi maça çıkmadan yerine hangi hocayı getirmemiz gerektiğini tartışanları unutmadık. hiç numara yapmayın şimdi. :)
başından beri arkasında duran biri olarak, sözlüğe de artık az yazmama rağmen zamanında kendimce özetlemiştim:
(bkz: #3471488)
(bkz: #3471488)
böyle orta çağ zihniyetli düşüncelerin epey yer edindiği bir ortamda kim ne başarıyorsa büyük iş yapıyordur. öncelikle okan hocama bu şuursuz ve sabır yoksunu ortamda bize yaşattıkları ve yaşatacakları için bir kez daha teşekkürler ve tebrikler.
bir teknik adamda görmek istediğimiz ancak son dönemlerde maalesef göremediğimiz ne varsa kendisinde mevcut. tamamen saha içine ve antrenman sahasına odaklı, hem bireysel hem kollektif performansları yukarı çekebilen, forma adaleti olan, herkesin gördüğü eksikleri hızlıca fark edip çözüm bulan, proaktif, üç yardımcısının ikisi yabancı olan, liyakat odaklı, modern, duran topundan taçına kadar özel çalıştırmalar yaptıran, detaycı, 7 farklı önde götürdüğü maçta bile evine çığ düşmüş gibi derin düşüncelere dalan, rehavete kapılmadan hep daha iyisini isteyen, 10. galibiyetini alıp rekor kırdığı maçtan sonra bile özeleştiri yapan bir teknik adam.
dürüst olmak gerekirse ben bile bu kadarını beklemiyordum. 4 büyük kulübü çalıştırmamasına rağmen genç yaşında bir süper lig, bir de türkiye kupası kazanmış bir teknik adam olmasına rağmen tavanının şu an bize gösterdiği kadar yüksek olmadığını düşünüyordum. çok güzel bir yanılma yaşıyorum, tarifsiz bir duygu.*
herkes gömüyorken nasıl arkasında durduysam, şimdi herkes övüyorken biraz da ben ufak eleştiri notumu düşeyim. takımımız son yıllarda mental ve fiziksel olarak hiç olmadığı kadar güçlü bence. bunda elbette ortalama oyuncu kalitesiyle ilgisi var ancak, bu oyunculara kuşku uyandırmayacak bir liderlik yapmak ve onları bir takım haline getirebilmek hoca başarısıdır. yine de benim görüşüm, bu kalitenin bize gösterebileceği toplu oyun becerimiz çok daha yüksek olmalı. topsuz oyunda ligin açık ara en iyi konumundayız; savunmamız, presimiz/pres tuzaklarımız ve saha parselizyonumuz ligin çok üzerinde, avrupa standartlarında bence. ama insan, mertens'li, sergio'lu, icardi'li, kerem'li, yunus'lu, torreira'lı yani aşırı yetenekli bir takımın daha fazla ikili oyunlar, verkaçlar, sert ve hızlı paslaşmalar yapmasını bekliyor. birinci bölgeden topu hiç gevelemeden, minimum hatayla çıkıyoruz, onu çok erken çözdük; ama ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişlerde biraz fazla mı uzun top deniyoruz, daha çok birbirimizi görerek oynadığımız, çalışılmış, çizili ataklar yapabiliriz diye düşünüyorum şahsen. hele ki ligimizde topu bize bırakan, savunmayı ön plana çıkaran, ve biz maç kazandıkça bize daha da bilenen rakiplere karşı oynadığımızı düşününce... bunların hepsi taktiksel birer tercih elbette. hatta anadolu maçlarında bir tık daha zorlanıyorken büyük maçlarda bu kadar sansasyonel sonuçlar almamızın nedeni de bu oyun anlayışı. hatta bu sezon avrupa'da olsak çok ilginç şeyler yapabilirdik diye düşünüyorum. neyse kaptırmayalım, o geleceğin konusu olsun.*
ben bunları görüyorsam okan hocam da görüyor ve çalışıyordur. yürüyedur okan hocam.
başından beri arkasında duran biri olarak, sözlüğe de artık az yazmama rağmen zamanında kendimce özetlemiştim:
(bkz: #3471488)
(bkz: #3471488)
böyle orta çağ zihniyetli düşüncelerin epey yer edindiği bir ortamda kim ne başarıyorsa büyük iş yapıyordur. öncelikle okan hocama bu şuursuz ve sabır yoksunu ortamda bize yaşattıkları ve yaşatacakları için bir kez daha teşekkürler ve tebrikler.
bir teknik adamda görmek istediğimiz ancak son dönemlerde maalesef göremediğimiz ne varsa kendisinde mevcut. tamamen saha içine ve antrenman sahasına odaklı, hem bireysel hem kollektif performansları yukarı çekebilen, forma adaleti olan, herkesin gördüğü eksikleri hızlıca fark edip çözüm bulan, proaktif, üç yardımcısının ikisi yabancı olan, liyakat odaklı, modern, duran topundan taçına kadar özel çalıştırmalar yaptıran, detaycı, 7 farklı önde götürdüğü maçta bile evine çığ düşmüş gibi derin düşüncelere dalan, rehavete kapılmadan hep daha iyisini isteyen, 10. galibiyetini alıp rekor kırdığı maçtan sonra bile özeleştiri yapan bir teknik adam.
dürüst olmak gerekirse ben bile bu kadarını beklemiyordum. 4 büyük kulübü çalıştırmamasına rağmen genç yaşında bir süper lig, bir de türkiye kupası kazanmış bir teknik adam olmasına rağmen tavanının şu an bize gösterdiği kadar yüksek olmadığını düşünüyordum. çok güzel bir yanılma yaşıyorum, tarifsiz bir duygu.*
herkes gömüyorken nasıl arkasında durduysam, şimdi herkes övüyorken biraz da ben ufak eleştiri notumu düşeyim. takımımız son yıllarda mental ve fiziksel olarak hiç olmadığı kadar güçlü bence. bunda elbette ortalama oyuncu kalitesiyle ilgisi var ancak, bu oyunculara kuşku uyandırmayacak bir liderlik yapmak ve onları bir takım haline getirebilmek hoca başarısıdır. yine de benim görüşüm, bu kalitenin bize gösterebileceği toplu oyun becerimiz çok daha yüksek olmalı. topsuz oyunda ligin açık ara en iyi konumundayız; savunmamız, presimiz/pres tuzaklarımız ve saha parselizyonumuz ligin çok üzerinde, avrupa standartlarında bence. ama insan, mertens'li, sergio'lu, icardi'li, kerem'li, yunus'lu, torreira'lı yani aşırı yetenekli bir takımın daha fazla ikili oyunlar, verkaçlar, sert ve hızlı paslaşmalar yapmasını bekliyor. birinci bölgeden topu hiç gevelemeden, minimum hatayla çıkıyoruz, onu çok erken çözdük; ama ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçişlerde biraz fazla mı uzun top deniyoruz, daha çok birbirimizi görerek oynadığımız, çalışılmış, çizili ataklar yapabiliriz diye düşünüyorum şahsen. hele ki ligimizde topu bize bırakan, savunmayı ön plana çıkaran, ve biz maç kazandıkça bize daha da bilenen rakiplere karşı oynadığımızı düşününce... bunların hepsi taktiksel birer tercih elbette. hatta anadolu maçlarında bir tık daha zorlanıyorken büyük maçlarda bu kadar sansasyonel sonuçlar almamızın nedeni de bu oyun anlayışı. hatta bu sezon avrupa'da olsak çok ilginç şeyler yapabilirdik diye düşünüyorum. neyse kaptırmayalım, o geleceğin konusu olsun.*
ben bunları görüyorsam okan hocam da görüyor ve çalışıyordur. yürüyedur okan hocam.