resim
Okan Buruk
Görev:Teknik Direktör
Takım:Galatasaray
Yaş:50
Uyruk:Türkiye
  • 2579
    okan; efendi, çalışkan ve yetenekli bir futbolcuydu. futbolculuk kariyerine galatasaray altyapısında başladı. 28 yaşına kadar sadece galatasaray forması giydikten sonra, artık sıra avrupa diyip bedelsiz olarak inter'e transfer oldu.

    avrupa'dan dönüşü, galatasaray yerine beşiktaş'a olmuştu. 2 yıl orada oynadıktan sonra yuvasına döndü.

    kimse hatırlamaz ama 2 yıl galatasaray'da oynadıktan sonra futbolu bırakmayıp gümüşdağ'ın da etkisiyle başakşehir'e (istanbul bb) imza atmıştı. başakşehir'de 2 yıl oynadıktan sonra futbolu bırakmıştı.
  • 2580
    galatasaray'ın yeni teknik direktörü. zor bir görev devralacak. hoca görevi bu kadar isterken eminim takım hakkında da kafasında net planlar vardır. umarım oynamak istediği oyuna uygun oyunculardan bir kadro kurabilir. eldeki futbolculara sahip olmadıkları özellikleri atfederek okan hoca bu oyuncuyu uçuracak diye yola çıkılırsa ekim-kasım aylarında yine hayal kırıklığı olacak. hocaya imkan vermek ve sabır göstermek zorundayız.
  • 2581
    sanırım memlekete dönmüş ve oğlunun durumu çok şükür iyiymiş. çok sevindim. hep böyle güzel haberle gel hocam.

    öte yandan, kendisi galatasaray teknik direktörlüğünü istiyor, biz de taraftar olarak onu istiyoruz. kendisi de heyecanlı, biz de. artık top kendisinde. bize bu sancılı dönemlerimizi unutturacak, tekrardan güven ortamını oluşturacak yegane yerli hoca kendisinden başkası değildir. tekrardan kendisine başarılar diliyorum.
  • 2582
    geçkinlerin, nasıl gittiğini hatırladığı için neredeyse bjk sonrası dönüşünü hatırlamadığı eski futbolcumuz, müstakbel erkek futbol takımı teknik direktörümüz. benim de içimde hep ukdedir. bir türlü affedememiştik. ama dünkü röportajındaki heyecanı, gülen yüzü sabah sabah öyle içimi açtı ki anlatamam. ahımızı nasıl içimize gömdüysek, ukdemizi de gömeriz. bundan sonra sen böyle heyecanlı, istekli, hırslı oldukça senciyiz okan hoca. nice şampiyonluklarda uzun uzun röportaj vermeni dilerim.
  • 2583
    lige yapacağı iyi bir başlangıç, iç sahada rakibi boğan ve birkaç farkla kazanılan ilk maçtan sonra tüm desteği arkasına alacak olan hoca.

    en az 2 tane çok iyi yabancı orta saha ile sezona girsin yeter.

    şimdiye kadar tüm takımlarında forvetleri prime sezonlarını yaşadı, bizde bu isim muhammed mi olacak yoksa yeni bir transfer mi bakalım, en çok da burayı merak ediyorum.

    2001'deki maçı unutmuyorum, okan buruk 'a da mesafeliydim uzun süre ama pragmatist bakıyorum, şu anda maddi manevi daha iyi bir tercih yok.

    hoş geldin okan.
  • 2585
    hakkında olumlu veya olumsuz birçok yorum yapılabilir ancak ben bu saatten sonra sadece başarılı olmasını diliyorum. daö'ye, basına, türkiye'deki futbol ortamına rağmen sadece sahada gerçekten bir oyun aklı olan, ne yaptığını bilen bir galatasaray izlemek istiyorum. saha dışı arkadaşlıkları, hayat görüşü, inter'den dönerken yaptıkları vs. artık gündem değil, konuşup uzatmaya da gerek yok benim için. sineye çektiğimden veya önemsemediğimden değil, konuşmak artık faydadan çok zarar getireceği için.

    umarım bize çok güzel bir galatasaray izletirsin, yolumuz açık olsun.
  • 2586
    arda turan denen zat-ı muhteremin imparator fatih terim tarafından istifa şantajıyla yeniden galatasaray'ın başına bela edilmesi ile başlayan, dördüncü fatih terim döneminin bitişi sonrası terim özel harekat kafasıyla bambaşka boyutlara geçen sürecin neticesinde savunanın da savunmayanın da fazlasıyla radikal ve gerçeklikten uzaklaşan argümanlarına konu olan kişi. 22 haziran 2022 sabahındaki görüntü itibarı ile galatasaray futbol takımı'nın yeni teknik direktörü.

    yani, sanırım...

    baştan kabul etmek gerekir ki devir manipülasyon devri. özellikle üst paragrafta bahsi geçen süreç sonrası şu an galatasaray'ın dünya çapındaki bütün kamuoyu içinde aklıselim, saçmalamayan, kişisel hırs ve intikam duygusu gütmeyen, gaz vermeyen, rasyonel düşünüp konuşabilen kişi sayısı muhtemelen 3'e falan inmiştir...

    arda turan'ın transferi sürecinde karşı çıkanlar, hocanın özellikle istifa şantajının etkisiyle arda turan'ı aklamaya çalışanlar, burak elmas'ın fatih terim vaadiyle seçim kazanıp sezon dolmadan hocayı göndermesi, fatih terim sonrası apar topar gelen torrent'in daha evinden çıkmadan küfür ve tehdit yağmuruna tutulması, takım ciddi ciddi küme düşme potasındayken götten uydurma torrent ve fatih terim güzellemeleriyle yaşanan o garip sidik yarışı...

    bundan 10 yıl önce, mesela sözlüğün ilk yıllarında, internet alemine dair en kronik rahatsızlıklardan biri ben demiştim saplantısıydı. sözlük'te de mesela sırf ben demiştim diyebilmek için girilen entryler tartışma konusu olurdu. ilerleyen zamanda sırf "gıcıklığına" ters düşünceyi kendi düşüncesiymiş gibi ve daha tehlikelisi mutlak gerçekmiş gibi savunma olayı başladı. bu "gıcıklık" lafının eminim ki çok daha afilli ve masum muadilleri bulunur ama altında yatan asıl dürtü buydu.

    zaten bu davranış biçimi bugün bizi neredeyse "internette yazıyorsa yalandır" noktasına getiren birkaç faktör içinde belki de en önemlisidir. genelden galatasaray özeline gelirsek de işte günümüzde yaşadığımız saçma sapan ruh haline ulaşmak mümkün. para ve menfaat karşılığı bu işi yapanlar hariç, sırf birileri öyle diyor diye tam tersini kendinden gayet emin ve mutlak doğru gibi hararetle savunmak günümüzün modası. istatistikleri tersten okumalar, olayları bölüp birleştirip kendine yontmalar, 20 yıl önceki gazete küpürlerini kendince yorumlamalar, saçma sapan sloganlar üretmeler falan...

    işin daha da acıklı kısmı bunu yapanların kendini entellektüel ya da fikir adamı gibi konumlara oturtması...

    tekrar'dan okan buruk'a dönersek...

    transfermarkt tarzı sitelerdeki secereye göre 1990-91 sezonunda galatasaray altyapısında oynamaya başlamış. 17 mayıs 1992 bakırköyspor galatasaray maçında pek çok isimle beraber a takımdaki ilk maçına çıkmış ve 2 gol de atarak "aha geliyor" dedirtmiştir. o sezonun efsaneleşen kadrosu içinde altyapı ürünü bir futbolcu olarak en fazla sevilenlerden olmuştur. o kadar ki meşhur 10 şubat 1993 galatasaray trabzonspor maçında ayağı kırıldığında kendisiyle birlikte pek çokları gözyaşı dökmüştür.

    o sakatlık sonrası sezon açılışına yetişse, hatta ayağını kıran soner ile el ele kol kola taraftarı selamlasa da iki sezonu bocalayarak geçirdi. birinci fatih terim dönemi başlarken hocanın "ben takımdaki tüm futbolculara güveniyorum" diyerek eldeki kadroyu dağıtmayıp transfer de yapmaması, galatasaray tarihi gibi onun da kariyerindeki dönüm noktalarından biri oldu.

    nitekim 4 yıllık süreçte emre belözoğlu ve suat kaya ile voltranı oluşturup süper bücürler olarak neredeyse literatüre girecek bir noktaya evrilmiştir. kariyerinin başlarında forvet oynayan suat kaya ve "yeni hagi" emre belözğlu ile birlikte yaptıkları ölümcül presle kumandan hagi'ye ciddi bir konfor alanı yaratırken takımın da aksamamasını sağlamışlardır. her ne kadar hagi ve "yeni hagi"'nin gölgesinde kalsa da aslında oyun görüşü anlamında, özellikle ince ara paslar konusunda gayet de mahir bir futbolcuydu. pozisyonu bulduğunda ya da insiyatif alması gerektiğinde çıkardığı paslar, aldığı aksiyonlar bugün "10 numara" diye ortalarda gezinen pek çok futbolcuyu cebinden çıkarır nitelikteydi.

    zaten hagi gibi haksız rekabet bir futbolcunun üzerine "oyunun her iki yönünü de oynayabilen" bu üçlü eklenince o yılların 20 sene geriden gelen türkiye liginde 4 sene üst üste şampiyonluk güle oynaya gelmişti.

    tabi bu ortaklık saha içinde olduğu kadar saha dışında da devam etti. emre belözoğlu'nun manevi abisiydi, hatta bir keresinde kampa geç kalan okan'ı beklerken emre de geç kalmış ve ikisi birden kesik yemişti. suat kaya, arif erdem ve hatta hakan şükür de bu ekibin parçasıydı. şimdilerde "vay anasınıydı" dense de o zamanlar "sempatik" arkadaşlıklar olarak görülüyordu bu ilişkiler ağı. nitekim birinci fatih terim döneminin bitişinde inter'e giden hakan şükür'ün arkasından ertesi sene emre ile birlikte inter'e gittiler.

    fatih terim'in gidip yerine mircea lucescu'nun gelmesiyle zinciri çözülüveren galatasaray yeniçeri ocağının önemli isimleriydi aslında bu ekip bir yandan da. nitekim fovette arif erdem'in yanında serkan aykut oynasın diye yapılan kulis faaliyeti mario jardel'in soyunma odasında tartaklanmasına kadar gitmiş, jardel'in aniden ortadan kaybolması şeklinde zuhur eden bu olayın iç yüzü on yıllar sonra parça pinçik şekilde ortaya çıkabilmiştir.

    bir de ersun yanal'ın "bir çanta parayı imza karşılığı forvetinden çaycısına kadar dağıttım" dediği, şerefli türk futbolcusu cafer aydın önderliğinde ankaragücü'nün tarih yazdığı, bu kardeşimizin de 30. dakikada saçma sapan bir pozisyonda orta saha yuvarlağında rakibine çift taban girip kırmızı gördüğü, o anda üst üste beşinci şampiyonluğun kaçtığı ancak gelecek sezon gelecek şampiyonlukla aslında altı yıllık seriye mal olduğu ortaya çıkacak 13 mayıs 2001 galatasaray ankaragücü maçı ve okansız olayı var.

    en başta yazmak lazım, o dönem profesyonelleşmeye yeni yeni çalışan bir türk futbolu vardı. futbolcular bugünlerde var olan haklarından, sözleşmelerden, menajerlerden ve bilimum enstrümdan bihaberdi. türk futbolunun içe kapanık yapısından sıyrılıp bu işlerin aslında nasıl olduğu gerçeğiyle ilk yüzleşenler o dönemin galatasaraylı yerli futbolcuları ve galatasaray yönetimi olmuştur. nitekim bir anda avrupa şampiyonu olup piyasaya düşen futbolcuları eski usul "eti senin kemiği benim", "kol kırılır yen içinde kalır" ya da "galatasaray'da kimsenin parası kalmaz" tarzı sözleşmelerle elde tutmak imkansızdı. aynı şekilde futbolcuların da bu tarz sömürü düzeni prangalardan kurtulup en azından haklarını alabileceği sözleşmeleri elinin tersiyle itmesi beklenmemesi gerekecek kadar büyük bir fedakarlık olurdu.

    ancak teşvik ve şike olaylarının ortalığa saçıldığı, itirafların peşi sıra geldiği o maçta 30. dakikada orta sahada rakibe çift taban girip kırmızı kart görmenin hoş görülebilir bir tarafı yoktur ki okansız olayının asıl çıkış noktası budur. yıllar içinde olay "inter'e bedavaya imza attılar" noktasına geldiyse de özünde olay şampiyonluk maçını sabote etmektir. gerek emre, gerek kendisi, gerekse o konuda konuşan dönemin isimleri olayın inter'e transfer olma yönü üzerinden ele alıp üst paragraftaki durumlardan bahsetmesinin de bunda payı vardır elbette.

    ancak işin özü gerek jardel'i "yemek" için yaptıkları, gerekse şike ve teşviklerin havada uçuştuğu maçta 30. dakikada saçma sapan bir kırmızı kart görmesi ne profesyonelliğe geçişle, ne "sağlık için spor yapmıyorum"la geçiştirilemeyecek ve geçiştirilmemesi gereken hadiselerdir. tüm bu karmaşa içinde hakikaten olayın özünü öğrenmek isteyen özellikle genç nesil için en kestirme özeti budur.

    inter'in yıldızlarla dolu kadrosunda o kadar da başrol olamadı. inter sonrası beşiktaş'a geldi, oradan tekrar galatasaray'a döndü. finali ise başakşehir'de yaptı. ancak doğal olarak süper bücürler dönemiyle uzaktan yakından alakası olmadı sahada yapabildiklerinin. hatta galatasaray sonrası istese bir şampiyonlukla beraber futbolu bırakabilirdi ancak birinci fatih terim döneminin kilit isimlerinden göksel gümüşdağ'ın ve eski dostu arif erdem'in hatırıyla 2 sene de başakşehir* macerası ile 37 yaşında futbola veda etti.

    hakkını vermek lazım ne beşiktaş'ta iken mesela ekürisi emre belözoğlu gibi aslını inkar etmeye çalıştı, ne de başakşehir'de iken abidik gubidik galatasaray düşmanlığı yaptı. galatasaray'a dönüşü de 14 mayıs 2006 sonrasına denk geldiği ve de beşiktaş dönemi temiz geçtiği için olabildiğince sakin oldu. ilk sezonunda sabri'nin 90 metre deparıyla 3. golü attığı efsanevi bursaspor maçında ve ikinci sezonunda da servet'in üst direkten seken topu gol yaptığı kritik denizlispor maçında olmak üzere iki gol atabildi sadece.

    futbolu bıraktıktan sonra ilk olarak milli takıma çeşitli görevler aldı. sonra 2013-2014 sezonunda elazığspor ile ilk denemesini yaptı ancak takımın küme düşmesine engel olamadı. ertesi sezon gaziantepspor ile fena gitmese de anadolu futbolunun gerçeklerine yenik düşüp takımdan ayrılmak zorunda kaldı. 2015-2016 sezonunun 10. haftasında gittiği sivasspor'da 11 maçta 8 puan toplayabilince görevinden ayrıldı. sonraki sezona göztepe'de başladı. ilk yarıyı lider olarak bitirse de ikinci yarının başındaki düşüşe engel olamayınca sezon sonunu göremeden görevi bıraktı. ertesi hafta tolunay kafkas'ı gönderen akhisarspor'un başına geçti ve fenerbahçe'yi yenerek türkiye kupası'nı kazandı. 2018-2019 sezonunu rizespor'da geçirdi. bu süreçte fenerbahçe'yi içerde dışarda tokatlamasıyla galatasaray taraftarının dikkatini bir kez daha çekti.

    başakşehir serüveni ise yakın tarih sayılır aslında. pandemiyle bölünüp kaderi ekstrem şekilde değişmiş de olsa ligde 6. şampiyon olmayı başardı. avrupa ligi'nde gruplardan lider olarak çıkıp pandemi sebebiyle iki maçın 3 ay arayla oynandığı son 16 turunda "aggregate" ile kaybetti. özellikle grup maçlarında oynattığı futbolla epey dikkat çekti. ertesi sezon ligde işler iyi gitmedi. şampiyonlar ligi'nde ise hem psg, hem manchester united'ı çekip üzerine de bir önceki sezonun yarı finalisti leipzig gelince orada da manchester galibiyeti hariç varlık gösteremedi. işler daha da kötüye gidince sezon ortası takımdan ayrılmak zorunda kaldı.

    aslında o günlerden beridir de adı galatasaray ile anılıyor. ancak fatih terim'in varlığında doğal olarak pek mümkün olmadı. zaten oğlunun sağlık sorunları sebebiyle futboldan ve sektörden uzaktı bir süredir. domenec torrent sonrası yeni teknik direktörümüz olması ihtimali entry tarihi itibarı ile yaklaşık olarak %95 görünmekte.

    özet geçmek gerekirse geçmişinde galatasaray'a karşı hataları olmuş bir insandır. emre belözoğlu ya da göksel gümüşdağ gibi duyunca ürperdiğim isimlerle bir mazisi ve yakınlığı olması da cabası. bu konular unutulmaması gereken konular, hem taraftar hem de okan buruk'un kendisi tarafından. özellikle ali koç başkanlığı döneminde galatasaray'a karşı yürütülen savaşın önemli aktörlerinden oldu bu iki isim de. bunlarla ilişkilerini çok ama çok dikkatli şekilde belirlemesi, futbol konusunda sınırlarını net şekilde koyması gerekiyor.

    çünkü gerçekten bir ihanete bir hamasete daha dayanacak gücü kalmadı bu camianın...

    lafı hatalarından açtık ama "sevapları" da çok galatasaray konusunda. altyapıdan yetişmiş, taraftara kendini sevdirmiş, ayağı kırılsa da "salmayıp" kendini geliştirmeye devam etmiş, efsane kadronun efsane isimlerinden biri olmuş, galatasaray'ın ezeli rakiplerinden birine transfer olsa da galatasaray'a karşı abuk sabuk işlere girmemiş. çok yakın dostlarından olan emre belözoğlu gibi mesela "karam tayfa" tarzı işlere de bulaşmamış, galatasaray düşmanı futbolcularla 7/24 kucak kucağa dolaşmamış, dolaşsa bile bunu insanların gözüne övünür gibi sokmamış bir isim. ilaveten iyi kötü 10 yıllık bir teknik direktörlük kariyeri var. başarıları var başarısızlıkları var ama en önemlisi tecrübesi var. ilaveten galatasaraylı, hem galatasaray'a hem de türkiye ligi'ne hakim bir isim.

    çok uzun lafın kısası fatih terim'in zorlamasıyla denenen ama tutmayan arda turan projesinin çok daha hazmedilebilir, doğallığında gelişen ve tutma ihtimali yüksek olan bir versiyonudur. keşke mesela fatih hoca arda turan yerine okan buruk atına oynasaydı da mesela piontek ile kendisinin ya da derwall ile mustafa denizli'nin yaşadığı gibi bir başlangıç yaşatabilseydi. fatih terim gibi bir figürün stajında galatasaray'ın gelecek 15-20 yılını kurtaracak bir teknik direktörün kariyerini şekillendirmesini keyifle takip edebilseydik...

    umarım dün gece* havaalanında yüzünden düşmeyen o gülümseme uzun yıllar galatasaray'ın başında zaferden zafere giderken de hiç düşmez. galatasaray'ımız hak ettiği günleri yaşarken sen de en az futbolculuk kariyerin kadar parlak bir kariyeri inşa edersin...
  • 2587
    geçmişte yaşananların yaş itibariyle ciddi tanığı olarak bana kalırsa kayda değer hiçbir yanlışı olmadı galatasaray'a. ankaragücü maçı filan diyenlerin maçı bile izlemediğine eminim, bonservissiz gidişlerinde faruk süren yolu açtı, geri dönüşünde biz istemedik bjk'ye gitti falan filan ama her neyse konu bu değil. yani geçmişten gelen bazı "buruk"luklar olabilir, bir yere kadar anlarım.

    ama mesela arda turan'ın geri gelişi ile okan'ın geri gelişi arasından çok aleni bir fark var ki o da şu; adam haketti be arkadaş, çalışarak, tırnakları ile kazıyarak bir pozisyonu hak ederek oraya gelene o rolü vereceksin yahu. okan gelip de birilerinin elini öptüğü için kabul görmedi, tamamen rasyonel gerekçeler ile hak ederek o rolü kaptı ve bunun ne kadar önemli bir şey olduğunu kabul etmemiz gerekli.
    maaş pazarlığı bile yapılmadığı bir ortamda sadece galatasaray teknik direktörlüğü görevine kabul göreceği için gözlerinin içi gülüyordu adamın, bunun kıymetini bilmemiz gerek, o kadar da insan sarrafı olduk artık, o gözlerin içi yalandan öyle gülemez birader.(nebati'ninkine bakın farkı anlarsınız.)
  • 2588
    hakkında sürekli terimistler yiyecek algısı yapılan, serdar ali çelikler'in de bu algıya çanak tuttuğu çiçeği burnunda teknik direktörümüz. okan'ı inter'e gidiş süreci ve ankaragücü maçı nedeniyle sevmeyen bir kitle var, bu kitle alaylı ya da liseli, terimci ya da terim haterı fark etmeksizin her kesimden var. ben mesela o konunun kapandığını düşünüyorum, çünkü okan o olaydan sonra bize geldi ve şampiyonluk yaşadık. özellikle ankaragücü maçındaki kırmızı kartının satış olarak adlandırılmasını çok yanlış buluyorum topa kayarken tabanı rakibe geliyor. bu gözler düşerken rakibine çifte atan feghouli falan gördü.

    ben şahsen yukarıda bahsettiğim okan sevmeyen kitleden hariç olarak; okan buruk'u istemeyen, yemeye çalışan 1 tane terimci görmedim. tam tersine bir çok terimci takımın başına okan'ın gelmesini istiyordu en başından beri. bununla birlikte burak elmas'ın velisi tarafından sık sık favlanan, mentionlanan trollere dikkat etmek lazım. önce okan'ı istemiyoruz diye tt yaptılar, şimdi böyle twitler atıyorlar. zaten burak elmas'ın da ben başkan olduğum sürece bu kulüpten giremez dediği söyleniyordu. dikkatli olmakta fayda var.

    https://gss.gs/1AT.png
  • 2589
    1999 yılında roberto carlos ile birlikte rol aldığı bir pepsi reklamı:
    https://youtu.be/DnriyJhVK_k

    tevafuk mudur bilinmez ama her ikisi de farklı dönemler de olsa aynı takımın* formasını oyuncu olarak giymiş ve aynı iki anadolu takımını** teknik direktör olarak çalıştırmışlardır.

    bugün birkaç saat sonra galatasaray futbol takımı'nın yeni teknik direktörü olarak açıklanacak olan eski futbolcumuzdur. galatasarayımızın menfaatleri adına geçmişte yaşanan bazı tatsızlıkları unutarak kendisine yürekten başarılar diliyor ve hep birlikte temiz bir sayfa açmamızı temenni ediyorum.
  • 2595
    bu kadar istedikten sonra görev başına gelmesi kendisi adına çok sevinç verici. hayatında çok ağır testlerden geçmiş, geçmekte olan bir insan okan bir şekilde güçlenerek kalktı hepsinin üstesinden. böyle adamlara hayat her zaman bir güzellik yapar, umarım her şey gönlünce olur. bize düşen destek olmak tabii ki başarısız olduğunda gerekli eleştirilerden nasibini alacaktır. camiaya hayırlı uğurlu olsun, kamp başlasın hazırlıklar bitsin şöyle 1/2 ay geçsin az çok belli olur gidişat.
  • 2597
    ben de kendisinin zamanında inter'e gidişini ve ankaragücü maçında yaptıklarını onaylamayan ve unutmayanlardanım.

    ama ne demiş mevlana?

    ''gel, ne olursan ol, yine gel. bizim dergahımız ümitsizlik dergahı değildir. yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.''

    kaldı ki, kimler kimler geldi, gitti şimdiye kadar?

    açtık tertemiz bir sayfa, önyargısız bekliyoruz. gelsin, iyi gelsin bize.
  • 2599
    kendisi galatasaray'ın yeni teknik direktörü olmuştur ve tüm taraftar kendisini desteklemeli ve bağrına basmalıdır. geçmişte yaşanan şeyleri unutup önümüze bakmalıyız. yalnız geçmişi unuttuğumuz esnada da zekamızla alay etmeye kalkmasın kimse. ne olduysa oldu bunu kabul edip önümüze bakalım ama geçmişte olanları da aklamaya çalışmayalım. ben sen bugün yurtdışına çıkmak istiyoruz diye okan hocanın zamanında yaptığı şey doğruydu gibi bir sonuç çıkarmak son derece yanlış.
App Store'dan indirin Google Play'den alın