oyun sistemimizin adı sözlükte "kanatsız 4-4-2" ye çıktı, ama bu "kanatsızlık" dediğin olayı fatih terim icat etmedi arkadaş. kanatlara koyduğun adam sürat timsali de olsa, top rakibe geçtiği zaman kenar oyuncuları merkezi üçlemek zorunda bu sistemde. amrabat'ın bu saatten sonra yapmayı öğrenmesi çok zor olan şey de bu işte. bekin yanına gelip alan daraltabilir, orta saha çizgisinde takımı süratle kontraya çıkarmak için pas bekleyebilir, bunlar 4-3-3'te de gereken şeyler; ama merkezdeki oyunculara partner olmak bambaşka meziyetler istiyor.
"amrabat bu kadar, daha da olmaz!" demek, biraz haksızlık. içe kat eden, dar alanda etkili olan 4-3-3 kanadı olmakla, taç çizgisini hissederek oynayan dış kulvar 4-4-2 kanadı olmak arasında fark var. amrabat kendisi de söyledi ki, bu ikincisini yapamıyor; yapabileceğe de benzemiyor. 4-3-3 oynuyor olsak, öyle gece-gündüz gibi bir fark olmasa da, belirgin bir artış olurdu amrabat'ın performansında.
ama amrabat'ın itiraf etmesi gereken bir şey daha var ki, o da top bize geçtiğinde bu sistemin amrabat'a özgürlük tanıyor oluşu ve amrabat'ın bunu değerlendirememesi. onun kanadından yaptığımız ataklarda hamit, selçuk ve melo göbeği üçleyip savunma güvenliğini sağlıyor ve amrabat'ın kendi tarzını uygulayabileceği, özgürlüğünü kullanabileceği alanlar oluşturuyor. bu durumlarda savunma güvenliğine katkı yapma sorumluluğu sırtından alınmış olmasına rağmen "hep sistemden, alışamadım sisteme." deyip kenara geçemezsin. değil 4-3-3, 5-3-2 kanadı da olsan tek çalım atmadan yarım sezon geçiremezsin.
seveni de, sevmeyeni de, saldıranı da, savunanı da; amrabat'ın adam eksiltme konusunda tam bir hayal kırıklığı olduğunu kabul etmek zorunda. artılarını eksilerini sabaha kadar alt alta yazsak da, adam eksiltme konusu sabit ve tartışmaya kapalı. o aklınızca kafa bulduğunuz hurşut meriç takımda olsaydı, amrabat bu haliyle ilk 11 yüzü göremezdi canlar.
bu arada, 7 milyon teklif eden olsa; siz daha o zeka ürünü bakınızlarınızı yazıp "yolla" tuşuna basamadan, amrabat uçağa bindirilip "yollanmış" olurdu.
edit: söylemeyi unuttuğum bir şey var. şu bonservis bedeli mevzusu ile ilgili. ne teknik heyetin, ne de yönetimin amrabat'a bu kadar para edeceğini düşündüğü için bu bonservisi ödemediği ortada. galatasaray'a gelebilmek için kayserispor'u nasıl karşısına aldığını hepimiz hatırlıyoruz ve bir futbolcunun da bir şeylerin garantisini almadan bu tür hareketler yapmayacağını biliyoruz. "kusura bakma, seni almıyoruz..." demeye yüzümüz tutmadı muhtemelen.
4-4-2 oynattıktan sonra fark etmezdi ama, şahsen amrabat'tan daha iyi bir futbolcu olduğunu düşündüğüm
kamil grosicki'yi alsaydık onun yerine, 4-4-2'den dolayı onun da performansı düşecek olmasına rağmen hem fundamental düzeyde daha iyi oynardı amrabat'tan, hem de 8,5 milyona patlamazdı amk...
uzun lafın kısası; şu gündemde denilen carlinhos mudur nedir, o alınırsa sol beke, riera da sol açığa geçer, nurettin'e kulübe yolu gözükür.