şimdi madem necati ateş ile ilgili böyle bir entry (bkz:
#882420) var;
gazetede olayı bilen birinden daha ve ultraslandan
alpaslan dikmen abinin yaptığı açıklama var.
isterseniz okuyalim. biraz uzun olacak ama üzgünüm. biraz vakit ayırırsanız, okuyabilirsiniz.
öncelikle, gazete haberi için;
---
alıntı ---
öncelikle yorumumu yapayım; para almadan hala forması için ter döken bir futbolcuya el kaldıran pisliklerin zaten taraftar olmayacağını herkes biliyo, bunlar ondan bundan aldıklarıyla yaşamlarını devam ettirmeye çalışan bir tür asalaktır. haberi okuyunca göreceksiniz, necati zaten doğru dürüst para alamıyor bir de bu kendini bilmez denyolar adamdan para istiyorlar, sizin gibi taraftarınız ta a.k.
---siteye yaziyi giren yazarın yorumu---işte necati ile g.saraylı amigo arasındaki kavganın perde arkası: g.saraylı amigo mehmet kızılay, hafta içi necati'yi arayıp "konya'ya otobüs kaldırıyoruz. bize para ver" dedi. necati reddetti. sinirlenen kızılay, zaten necati'ye tepkili "sucu" lakaplı amigoya olayı aktardı, iucu, uçakta necati'ye omuz attı ve...
amigoların futbolculara saldırdığı konya-istanbul yolculuğu öncesi gerginlik aslında 5 gün önce başladı. ultraslan'ın konya'ya otobüs kaldırmak için maddi kaynak arayışları sırasında numaralı tribün amigosu mehmet kızılay, futbolculardan necati ateş'i arayarak "deplasmana otobüs kaldıracağız" diyerek ekonomik destek (!) ister. necati'nin cevabı sert olunca daha telefon konuşmasında ortam biraz gerilir. necati parayı vermez ama ultraslan uçakla konya'ya gelir. yolculuk boyunca mehmet kızılay, grup üyelerine "necati bize küfretti. para vermedi. hesabını soralım" der
film uçakta koptu grubun bazı üyeleri de "bunu bize nasıl yapar? nasıl bizi reddeder?" diyerek necati'ye karşı bilenirler. mutlu sonla biten konya maçı sonrası bomba uçakta patlar. thy'nin tarifeli uçağına amigolar da binecektir. dönüş biletleri böyle alınmıştır. antrenör erdal keser uçak kapısında gördüğü mehmet kızılay'a "ne işiniz var burada?" diye çıkışınca ortam daha da gerilir. kızılay yediği fırçayla uçağın arka tarafında bulunan yılmaz tutuş ve arkadaşlarının yanına gider. zaten kızgın olan topluluk daha sonra yönetici fatih gökşen ile konuşmak için uçağın önüne doğru yönelir. ama gökşen "şimdi yeri değil" diyerek tersleyince amigo 'sucu', 9 c no'lu koltukta oturan necati'ye önce omuz atar
'siz bittiniz oğlum!'ardından da "sen bize nasıl küfredersin lan!" diyerek tokatı patlatır. necati olayın şokunu atlattıktan sonra takım arkadaşlarıyla birlikte arkaya hareketlenir. olası bir büyük kavga araya girenlerce engellenir. fakat polisin olaya müdahalesiyle taraflar uçaktan indirilir ve sorgulanmak üzere aprona alınırlar. bu sırada karşılıklı olarak "siz bittiniz oğlum" tehditleri havalarda uçuşur. mehmet kızılay, yılmaz tutuş ve adamları tarafından apronda "sen bizi nasıl böyle doldurursun" denilerek dövülür. yılmaz, kızılay'a "bir daha yanımıza geline. maça bile uğrama" diyerek hem döver hem de cep telefonuyla fotoğraflarını çeker. ama olan olmuş, 100 yıllık g.saray camiası yanlış politikaların sonucu böyle olayla da tanışmıştır. bundan sonra g.saray tribünlerinde neler yaşanacağı ise ali sami yen'deki ilk a.gücü maçında netleşecek.
vatan
http://www.frmtr.com/...emesinin-nedeni.html---
alıntı ---
(gbkz: derseniz ki, vatan gazetesi sallıyor. haklı olabilirsiniz, bir şey diyemem. ancak içimizden biri alpaslan dikmen'in de açıklaması var.)
evet bununla beraber de, ultraslan'ın yaptığı resmi açıklama.
---
alıntı ---
ultraslan'dan yapılan açıklama;17 ocak salı günü, forumda, konyaspor maçına 07:05 uçağı ile gidip, 22:10 uçağı ile dönüleceği üzerine bir bilgi geçmiştik. imkanı olanların da bu şekilde gelebileceğini, yılmaz ve benim de bu seferler ile gidip döneceğimizi bildirmiştik. 18 ocak çarşamba günü de gidip biletlerimizi almıştım.
21 ocak salı akşamı yine foruma yazdığım yazıda takımın da 22:10 tarifeli seferi ile döneceğini öğrendiğimi yazmıştım.
maç günü sabah 5’te tolga arkadaşımız (o soğuk havaya rağmen eşi ve çocuğunu da yanına alarak…) beni evimden aldı ve havaalanına gittik. havaalanında
yılmaz*’la buluştuk. diğer arkadaşlardan da 8 kişi daha gelmişti. yani toplamda 11 kişiydik. uçağa bindiğimizde 4 genç kardeşimizle karşılaştık. bunlardan biri serhat-ua nickli kardeşimizdi. sayımız 15 olmuştu. uçak zaten yarı yarıya boştu.
uçakta
gazeteci ebru kılıçoğlu (ki ben onunla oturdum…) vardı; köşe yazarları
ahmet çakır,
cengiz alpman ve
osman şenher ağabeylerimiz vardı… onlarla sohbet edip güle oynaya konya’ya indik.
havaalanında bizi ua-konya ve ua-selçuk uni.’den kardeşlerimiz karşıladı. sağolsunlar, bir de minibüs ayarlamışlardı… osman şenher ve cengiz alman’ı da minibüse davet ederek şehre indik. direkt gs taraftarları derneğine gittik. bizi orada çok iyi ağıladılar. sonradan istanbul otobüsü de oraya geldi... antalyalılar, adanalılar, karamanlılar, ispartalılar, ankaralılar ve diğer ultraslanlar da geldikten sonra ortalık şenlendi. dostlarla bir arada olmak çok güzeldi.
bu arada konyaspor nalçacılılar grubu lideri cemil arkadaşımız sabahın 8:30’unda derneğe gelip bizlerle ilgilendi... neredeyse maç vaktine kadar da bizime beraberdi. bu vesile o’na da teşekkür ederim.
maçtan önce sahayı kontrole çıkan aslanlarımıza büyük tezahürat yaptık. onları tribüne çağırıp “bu taraftar sizinle gurur duyuyor” diye bağırarak arkalarında olduğumuzu bildirdik… onlar da bizleri selamladı… ortam süperdi.
maç başladı ve bizler maç sonuna kadar gırtlaklarımızı parçaladık takımımız için. neticede bunun da semeresini genç futbolcumuz aydın’ın maharetli ayağından gelen gol ile gördük.
maçtan çıkınca yine aynı grup (antalya’dan gelen bir kardeşimizin de katılımıyla...) minibüse binerek havaalanına hareket ettik. buzlu yollarda slalom yaparak havaalanına güç bela vardık. müthiş sevinçliydik, havaalanına giderken genç aydın’dan bahsettik. hatta “o’nu bağrımıza basalım, öpücüklere boğalım” dedik. aydın için tezahürat bile ürettik. performansından dolayı son haftalarda kızdığımız volkan’ın iyi oyunundan bahsettik… gol sonrası tüm topçularımızın nasıl sevinip, kenetlendiğini gururla anlattık birbirimize...
* *havaalanına vardıktan birkaç dakika sonra takımımız geldi. alkışlar, tezahüratlar ve m.ali erbil’e yaptığımız esprili pankartla karşıladık onları. hepsi buna çok güldü, (gbkz: hatta necati o pankartın yanına gelip, şimdi suçlanan o 15 kişilik grup ve o pankartla resim çektirdi), çok neşeli bir şekilde hep beraber kameralara poz verildi… gazetecilerle, futbolcularla ve özellikle paf’tan bazı oyuncularımızla güzel muhabbetler edildi.
sonrasında uçağa binmek üzere hareket edildi. bizler, futbolcularımız rahat bir şekilde uçağa binsiler diye bekledik… çünkü uçakta normal yolcular da vardı... aşağı yukarı uçağa (ön kapıdan) en son biz bindik. ben sonlardaydım, uçağın en ön sıralarında oturan sayın
niyazi yelkencioğlu ve sayın
suat sucuka ile selamlaşıp, şakalaştım... diğer koltukta oturan yalçın’a “geçmiş olsun” dedim.
tam sayın
fatih gökşen’e de, golden sonra fenalık geçirdiği için, “geçmiş olsun” diyecekken hemen arkasında oturan sayın
erdal keser’in ve sayın
bülent tulun’un biriyle tartıştığını ve arka tarafa doğru dönerek birisinin arkasından bir şeyler söylediğini duydum. hemen akabinde
keser’in, “bunları uçağa kim alıyor? yönetimle konuşalım bir daha olmasın…” tarzında bir şeyler söylediğini duyunca “erdal abi hayırdır kimle tartıştın? nedir sorun? bize söyleyin, biz hallederiz” dedim. keser, “neyse önemli değil sonra konuşuruz” dedi, o sırada
fatih gökşen de arkaya dönüp “tamam alpaslan sonra konuşuruz” deyince fazla üstelemedim.
erdal ağabeyle tanışırız, oğlum 13 sene önce o’nun hastanesinde dünyaya geldi. aslında amacım o’na bu söylediği sözün kırıcı olduğunu bildirmekti. çünkü biz o tarifeli uçağa biletlerimizi münferiden alarak binmiştik. hatta takımın bu uçakla döneceğini bile yılmaz’la benim biletini aldıktan 2 gün sonra öğrenmiştim. ama
fatih gökşen “sonra konuşuruz” deyince ben de bunu erteledim.
arkaya doğru ilerlerken iki sıra arkadaki
hakan şükür ve
hasan şaş beni gördü önce selamlaştık ama sonra hakan ve hasan (gbkz: “abi aranıza aldığınız birine çok dikkat edin, yakışmıyor size”) sözlerine muhatap oldum. bahsedilen
x adlı kişiydi. ama keser ve tulun’un
x şahısla tartışmalarının ne olduğunu bilmiyordum. arkaya gittiğimde yılmaz’a, önde bir tartışma olduğunu ama sebebini anlamadığımı söyledim. yılmaz,
x’in yanına gidip sert bir şekilde kızdı. ancak
x, (bunları sonradan öğreniyorum çünkü o arada hala gırgır devam ediyordu uçakta, ben de bir gazeteci arkadaşımın yanına oturup sohbete almıştım…)
bülent tulun’un da uçağa binen taraftarlar hakkında sözler
söylediğini;
erdal keser’in de almanca olarak kendisine hakaret ettiğini yılmaz’a söylemiş.
bir baktım
yılmaz (uçak her an kalkacağı için) hızlı adımlarla yanımdan geçti, peşinde
x2 adlı arkadaş vardı. onun da peşinde erkan arkadaşımız vardı. sonradan öğrendiğime göre yılmaz,
fatih gökşen’in yanına gidip bir konu hakkında görüşmek istediğini söylemiş. gökşen de “uçak kalktıktan sonra arkaya gelirim konuşuruz” deyince geri dönmüş. arkasındakiler de geri dönmüş ve o dönüş esnasında
x2 adlı arkadaş necati’ye omuz atmış.
biz arkaya yakın olduğumuz için sadece hareketleri görebiliyorduk ancak
necati’nin ayağa kalkıp arkaya doğru gelen
x2’ye kendisine neden vurduğunu sinirli ve yüksek bir sesle sorduğunu görüp, duyduk. (aslında necati kendisine yapılan hareketten birkaç saniye sonra kalkmış çünkü durumu anlayamamış hatta kendisine şaka yapılıyor sanmış.)
bunun üzerine pandomim koptu. kabin ses kirliliğine büründü ama hiç kimse kimseye küfür etmedi ve vurmadı, futbolcularla ya da kafileden herhangi biriyle sıcak temas asla olmadı. sadece
yılmaz, yumruk attığı söylenen ve ekranlarda duyduğunuz “taraftara kimse küfredemez” diyen
x2’yi tartakladı ve yerine oturttu.
gerets, keser, tulun ve şükür arkaya geldi.
gerets, taraftarların uçaktan inmesini yoksa kendilerini ineceğini söyledi. o sırada erkan arkadaşımız
x2’in özür dileyeceğini keser’e iletti. keser bunu hoca’ya söyledi ancak hoca kararlıydı.
erkan da bunun üzerine hoca’ya ve futbolcularımıza olan saygıdan dolayı bazı taraftarların aşağı inebileceğini söyledi ancak
x’in uçaktan asla inmemesini, eğer inerse o’nun hakkında hiç hayırlı şeyler olmayacağını yüksek sesle söyledi (bu sözleri de tv’lerden duymuşsunuzdur)
çünkü
x, sebep ne olursa olsun, en başta yaptığı hatayla tulun ve keser ile tartışmış olması hasebi ile arkadaşlar arasında tepki toplamıştı. daha sonra da
x2’nin,
x’in bazı sözleri dolayısıyla dolduruşa gelip
necati’ye hareket yaptığı da ortaya çıkınca çarşı pazar hepten karıştı. özellikle yılmaz, her ikisine de çok kızdığı için, çileden çıktı.
uçağa polis geldi.
bülent tulun gerets’in taraftarların uçaktan inmesini istediğini söyledi. ancak polis böyle bir yetkilerinin olmadığını ancak yönetici ve futbolcuların ifade verip şikayetçi olmaları halinde
(ki o zaman da vakit çok geçecekti) böyle bir işlem yapabileceklerini söyledi.
işin uzayacağı anlaşılınca erkan ve yılmaz sırf hoca’nın ve futbolcuların hatırına 4 kişiyi daha alıp aşağı indiler. mecburen
x de indi. bahsedilen gruptan diğer bazı gençler de inmek istedi ama onlar ben ve erdal keser tarafından konuyla hiç alakaları olmadığı için engellendiler... çünkü basının bahsettiği gibi grupsal bir hadise olmamıştı... tamamen münferiden bir hareket mevzu bahisti.
(gbkz: uçaktan en son ben indim; inerken erdal keser’e "ben de iniyorum” dedim… "inme, neden iniyorsun?" deyince içlerinde çok yakın bir arkadaşım olduğunu söyleyerek indim.)
* şunu da eklemeliyim ki; uçaktan hiç kimse polis zoruyla indirilmemiştir.
daha sonra
f.gökşen, gerets, bülent tulun, erdal keser, hakan şükür, hasan şaş ve necati aşağı inip aprona gelmişlerdir.
necati, haklı olarak sinirlerine hakim vaziyette değildi. sürekli bağırıyordu. ben dahil, herkes onu yatıştırmaya çalışıyordu. bir ara
hakan şükür,
x2’nin yanına gidip onunla konuştu ama anlaşılamayan bazı şeyler vardı!..
bu da gruptan erkan arkadaşımızın
necati’ye hitaben yaptığı yüksek sesli konuşma sonrası açığa çıktı. erkan
necati’ye “necati, allah’ını seversen bir sus… bir dinle… bir yanlış anlaşılma var… bir dedikodu var… işlerin müsebbibi bu arkadaştır” deyip kızgın olduğu
x‘i işaret etti. bunun üzerine
hasan şaş yüksek sesle “o zaman herkes sussun, bir beni dinlesin. olay anlaşılmıştır. bir, necati küfür etmemiştir… iki, bu iş bir dedikodudan ibarettir ve bunun da sebebinin kim olduğu anlaşılmıştır” deyip hadiseye noktayı kodu.
necati biraz daha sakinleşti. (gbkz: hatta “şikayetçi misiniz?” diye soran polise “hayır değilim, kimden şikayetçi olacağım” )dedi. yöneticiler de aynı şekilde sözler söyledi ve uçağa geçmek üzere piste çıktılar. o sırada sü. adlı arkadaşımız ertesi günü işi olduğu için uçağa binmek istedi, polis almadı. ben alması için ısrar ettim, yine almadı… ama sonra polis sü.’ın kimliğini elinden alıp
erdal keser’e götürdü ve tespit yaptırdı. keser de doğal olarak “bir sorun yok gelsin” dedi.
bu son hadise bile konunun uçaktaki grupla futbolcu ve yöneticiler arasında arbede yaşanmadığının bir delilidir.
(gbkz: ne necati'yle, ne diğer futbolcularla, ne de yöneticilerle bu bahsi gecen grubun asla kötü bir diyaloğu olmamiştir. )
kimse komplo teorileri üretmesin. uçağa binen bu insanlar kendi uçak biletlerini kendileri alabilecek varlıkta, iş güç sahibi ve hatta bazıları gayet zengin insanlardır. bu insanlar uçağa birileri tarafından bindirilmemiştir. bahsedildiği gibi alkollü de değillerdir. (daha sonra ifadeleri alınıp polis gözetiminde götürüldükleri devlet hastane’sinde yapılan kontrolde hepsinde sıfır alkol çıkmıştır.)
netice:
(gbkz: sebep ne olursa olsun biz ultraslanlar olarak canımızı verecek kadar çok sevdiğimiz galatasaray’ın bir sporcusuna yapılan böyle bir hareketi ve yöneticileriyle tartışmayı asla tasvip edemeyiz… etmiyoruz da… zaten bunun cezası da sıcağı sıcağına, yılmaz tarafından, aynı yerde kesilmiştir. )
(ama profesyonel yöneticilerimizin, tarifeli bir uçağa binen taraftarlar hakkında, konuşmasını da tasvip etmiyoruz. bu da başka ama önemli bir meseledir.)
yıllardır uçakla deplasmana gitmişizdir, zaman zaman takımın özel uçağıyla (
tur şirketine ücretimizi ödeyerek) seyahatlere gittiğimiz de olmuştur. hiçbir zaman böyle abuk bir olay yaşamamış yöneticilere, futbolculara, basın mensuplarına ve diğer yolculara herhangi bir saygısızlık yapmamışızdır. yapana da rastlamamışızdır. bu yaşananlarda hiçbir dahlimiz olmamasına ve ayrıca bu durumun uçaktaki herkes tarafından bilinmesine rağmen en çok üzülen biz olmuşuzdur.
böyle zorlu bir yarışta, maddi olumsuzluklar altında yüreklerini ortaya koyup, mücadelesini sürdüren alnı öpülesi futbolcularımızla birlikte sevinip, güle oynaya istanbul’a döneceğimize böyle müessif bir olayın ortasında kalmak; heleki basının “
necati dayak yedi”, “
falanca küfür etti”, “
gerets yumruk yedi”, “
futbolcu ve taraftarlar arasında yumruklaşmalar oldu” gibi hayali şeyleri duyurması, bir kez daha söylüyorum ki;
bizleri çok üzmüştür.bir daha böyle saçmalıklar yaşanmaması için gereken tüm önlemlerin alınacağını bildiririm.
http://www.ultraslan.org/...nfo...974c0a436e77b8---
alıntı ---
...
sonuna kadar dayanabildiyseniz, bir şeyler söylemek istiyorum.
eğer dayak yok ise, ne güzel.
necati suçsuz.
varsa ve saklanıyorsa da
necati gene suçsuzmuş.
mahalle takimi gordugunu aktarmış, kesinlike saygı duyuyorum ama her halde olayı o an uçakta olan
alpaslan dikmen'den daha iyi kimse bilemez.