• 18477
    "didier'in galatasarayı'nın ziyareti yaklaşıyor. bu arada şöyle bir şey paylaşmak istiyorum. galatasaray benim eski kulüplerimden biri olabilirdi. everton'dan ayrılırken, istanbul'dan 3 yıllık bir teklif almıştım. şehri sevdim, taraftarların tutkusuna hayran kaldım, ancak çocuklarım küçük olduğundan dolayı istanbul'a gitmekten vazgeçtim. böyle bir düşüncem olunca aslında galatasaray bir çözüm bile buldu. londra'da yaşayacaktım ve uçakla gidip gelerek, millerimi biriktirecektim. onlar büyük ihtimalle beni hakan şükür'ün gelişimi için kullanmak istedi ve onun yeteneklerini düşündüğümde, doğru kararı verdiğimden hiçbir zaman emin olamadım".

    "neyse, asıl konudan çıktım. chelsea, mart ayında galatasaray maçı sonrasında fulham, tottenham, arsenal ve palace ile londra'da karşılaşacak. derbi sayılarının fazla olması, başkent kulüplerinin şampiyonluk yolundaki engellerden biri. derbiler farklıdır, kazanması daha zordur. west ham şimdiden, chelsea'ye karşı gösterdiği performansla bunu kanıtladı. derbiler kolay olmaz."

    "buradaki problem, o gerçekten chelsea'ye karşı gol atmak isteyecek mi? şu anda öyle gözüküyor, fakat eğer özel bir ilişkin varsa, chelsea ağlarını sarsmak gerçekten acı verici olacaktır"

    pat nevin
  • 18479
    geldiği günden beri; sahanın içinde, dışında, soyunma odasında, seyircinin önünde -tövbe yarabbi- 'ben bu takımın allah'ıyım' der gibi davranan bir adam!.. bunların hiçbirine ses çıkarmazsan; tugay'ın elini niye sıksın! mancini'ye parmak uzattı; yine ona şükret.
    utanmadan, iki senelik sözleşme ve eşek yükü ile para istiyor galatasaray'dan!.. bunu isteyen adam, sahada kendini gösterir ve tribün ayağa kalkar; 'bu drogba'nın sözleşmesi nasıl uzatılmıyor' diye... tenezzül edip, topa vurmuyor!.. ondan sonra da çıkarken, hocalara hava atıyor. cehenneme kadar yolu var!..
    galatasaray'da otorite olsa; verir eline pasaportu, hemen gönderir. 'hadi yallah!' diye...
    drogba yok, sneijder yok, selçuk yok.
    geçen gün gazetede okuyorum; inanamadım!
    galatasaray yönetimi, bu takımın gece hayatına bir çare bulmak zorunda...
    burak ile selçuk, sabah saat 9'da buluşmuş.
    saat 10'da kahvaltı etmişler. saat 10'da kahvaltı ederken fotoğrafları var.
    saat 10'da kahvaltıda buluşmak için, 9'da kalkmış olmak lazım. daha erken değil; 9'da uyandıklarını farz ediyorum. ayrılma saatleri, sabaha karşı 4!.. eve gitti, duş yaptı, uyudu; saat 5 oldu. 24 saat içindeki uyku saatleri, 4!.. o gün antrenmana çıkacaklar.

    4 saat uyumuşlar

    saat 4'te kulüpten çıkıp eve giden adamlar, 4 saat uyuyacaklar -5'ten 9'a kadar- sonra antrenmana gidecekler! o antrenmandan hayır gelir mi? bin defa dedik ki 'maç gecesi gezmeyin.' ondan sonra, sahada yürüyorlar; biraz zorlandılar mı sakatlanıyorlar! bir başıboşluk, bir laubalilik, bir sahipsizlik...

    hıncal uluç
  • 18480
    galatasaray için 1 puan mucize... çünkü kötü oynayan, sadece savunması değil...
    bir ölçü vereyim: antalya karşısında, galatasaray'ın sahaya çıkan 11'i ile kenarda oturan 7 yedek oyuncusu ve tribünde oturan 5-6 kişiyi bir araya getirsek, futbolcu yeteneğine bakarak bir sıralama yapsak; sabri, en sonda yer alan adamdır.
    sabri, galatasaray'ın sahadaki en iyisiydi.
    sabri, bu senenin başından beri galatasaray'ın en iyilerinden biri...
    çünkü öyle bir yürekle oynuyor ki, öyle bir galatasaraylılıkla oynuyor ki; yeteneklerinin üstünde...
    sabri böyle oynadığı zaman, öbürlerinin harikalar yaratması lazım. ama öbürleri o kadar gerideler ki bu sabri, takımın en iyisi...
    işte ölçü bu... en iyi oyuncusu sabri olan galatasaray, chelsea'yi geçebilir mi?
    sabri'nin futbolcu yeteneği, 5... ama sergilediği oyun, 7... hatta, antalya maçında 8...
    bakma sen erman toroğlu'nun "mancini, sabri'ye ne kadar dayanacak!" dediğine... galatasaray'ın en iyi ve örnek oyuncusu sabri...
    şu anda ben, bir galatasaray 11'i yapsam; önce sabri'yi koyar, yanına da 10 kişi yazarım.
    antalya karşısında, "nasıl tahammül etti?" denilecek adam sneijder'di; mesela selçuk'tu...

    hıncal uluç
  • 18482
    avrupa'daki futbol isveç'tekinden çok daha önemli. iki büyük takımın karşı karşıya geldiği bu tür büyük maçlara daha tecrübeli hakemler verilmeli. hakem geçen sezon milan - barcelona maçını yönetti ve barcelona alehine bir hata yaptı, bugün de onun diyetini ödedi. maçın sonucunu hakem belirledi. penaltı pozisyonundan önce navas'a yapılan bir faul vardı ve hakem pozisyona 3 metre uzaklıktaydı, görebileceği bir pozisyondu. zaten maçın başından beri hakemin iki takıma da adil olmadığını farketmiştim, penaltı pozisyonu ceza sahasının dışındaydı. hakem maçın kontrolünü hiç alamamıştı ve barcelona'yı da kolladı. zaten daha önce barcelona alehine bir hata yapmış isveç'ten bir hakemi bu tür bir maça atamak doğru bir fikir değil.

    maçla ilgili olarak oyunu biraz daha bizim yarı sahamızda kurmaya çalıştım. barcelona'ya karşı iki ayaklı tur mücadelesi veriyorsanız içerde gol yememek önemlidir, ben de bunu düşündüm. maç zaten çok dengedeydi ve iki takım da birbirini kitlemişti. maçın geneline bakarsanız barcelona'nın penaltı pozisyonuna kadar yakaladığı bir şans yoktu.

    (bkz: manuel pellegrini)
  • 18483
    ali ismail korkmaz, henüz 19 yaşındayken eskişehir’de gezi eylemleri sırasında aralarında polislerin de olduğu vandalların saldırısına uğrayarak beyin kanaması geçirip, 39 gün komada kaldıktan sonra da hayata gözlerini yuman bir öğrenciydi...

    gezi’nin, direnişin, barbarlara karşı verilen mücadelenin simgelerinden biri olmuştu.

    pazar günü f.bahçe tv’nin iddiasına göre 450 bin kişinin katıldığı “türkiye için adalet” yürüyüşünün bayrak ismi de ali ismail ve onun ailesiydi.

    fenerbahçe taraftarının korkmaz’a sahip çıkması, onun adına marşlar yazması herkesi etkiledi, büyük bir fenerbahçe sempatisi yarattı, fenerbahçe’yle belki de hayatında ilk defa duygusal ortaklık kuranlardan biriyim ben de.

    o yürüyüşte fenerli olmak, bütün fenerlileri alkışlamak istedim. çarşı’dan sonra fenerbahçeliler de vahşete karşı direnenlerin bayraktarlığını yapmalarına hayranlık duydum.

    ama iş orada bitmiyordu...

    ***

    korkmaz ailesinin orada olma nedenlerini ve oğullarına o kalabalıklarla ‘değme’ isteklerini hissetmemek mümkün değilken fenerbahçe yönetiminin bu acıyı kendileri için adalet arayışına çevirmelerini hayretle izledim.

    ali ismail korkmaz ile aziz yıldırım isimlerinin nasıl yan yana geldiğine şaşırdım.

    şike davası’nda suçlu olduğu mahkeme tarafından sabit görülmüş, yargıtay tarafından onanmış aziz yıldırım, kendini başka bir davanın sahibi yapıyor, bir gezi şehidinin mağduriyetini paylaşıyordu.

    aynı aziz yıldırım’ın yürüyüşten sadece günler önce hakem yunus yıldırım’a neler söylediği resmi gözlemci raporlarında şöyle yazıyordu:

    “...bu sene şampiyon olamazsak bunun hesabını sorarım... bak beni kızdırmasınlar... penaltı vermezmiş, vermezse bıraksın hakemliği gitsin... g.saray’ın köpeği oldunuz hepiniz be... ben 1 sene hapis yattım, 2.5 sene daha yatacağım, bunlar için mi yatıyorum, ayıp maç satıyorlar ayıp... bana polis molis bulaştırmayın, ortalık darmadağın olur... haftaya bırakmam ben bunu, federasyon mederasyon hiçbir şey dinlemem... hoca bak trabzon’da anamızı s....n, şampiyonluğu kaybettim. seninle hesaplaşacağız haberin olsun. seni elimden türkiye alamaz...”

    ***

    bu tehdit dolu konuşmaların sahibinin ali ismail korkmaz’la yanyana durabileceğine inanmakta zorlanıyorum ben.

    fenerlilerin samimiyetine, öfkesine, direnişine inancım tam ama futbolu politikaya çeviren yöneticilerin samimiyetinden şüpheliyim.

    bu tür sahneler beni şaşırtıp huzursuzlaştırıyor.

    ali ismail’e sahip çıkarken, fenerlilerle dayanışırken, onları alkışlarken aziz yıldırım’a da sahip çıkmak zorunda kalmak istemiyorum.

    bu ülkedeki her türlü “yöneticinin” gerçekleri kendi çıkarı için kullandığını, gerçekleri çarpıttığını, bizi kandırdığını düşünüyorum.

    çok fazla yalan var.

    bu kadar çok kandırılmak, bu kadar çok yalan duymak, gerçeklerden bu kadar sapmak, bu ülkeyi huzursuzlaştırıyor.

    ne bahar kalıyor, ne karıncalar, sadece kaygılarla dolu bir şaşkınlık.

    sanem altan
  • 18488
    ''keşke f.bahçe'nin başında uzlaşmacı biri olsaydı. ben hazırım ama aziz bey* uzlaşmacı değil. öyle olsa türk sporuna büyük katkımız olurdu. aziz bey'in iki açıklamasının cevabını vermesi gerek:

    1- şampiyonluğun masada kazanıldığını öğrendik. 2- mustafa denizli ile şampiyon olduklarında denizli övünüyor, yıldırım 'ben şampiyon yaptım' dedi.

    sonra 200 bin kişiyi toplayıp yürütmek samimi olmuyor.''

    ünal aysal*
  • 18489
    antrenmanda felipe melo ile gökhan zan arasında tartışma yaşandı. gökhan üzerine yürüyen melo'ya çıkıştı.
    gökhan zan, melo'ya "biz size saygı duyuyoruz. siz de bize saygı duyacaksınız. biz sizi başımızın üzerine koyuyoruz. yeter" diye bağırdı

    ali naci küçük

    https://twitter.com/...s/436442664532475904
    https://twitter.com/...s/436442784690884608
  • 18490
    zorlu bir bursa maçından değil zorlu bir periyottan çıktık. hatta bu zorlu periyot hala devam ediyor. oyuncularımız antalya kampından beri ara vermeden çalışıyorlar ve 4 gün arayla maç yaptık bu da takımı yordu.

    önder özen

    adama şu periyot bile zor geliyomuş ya la! ulan sevimli hayalet casper! türkiye kupasında oynamazsınız avrupa desen zaten yok..ertelenmiş bir maç oynadınız diye takımı yorgun savaşçı ilan ettin ya sana helal olsun!
    gerçi sen de haklısın 22 şubat 2014 galatasaray beşiktaş maçından sonra açıklama yaparsan "çok yorgunduk bu yüzden fark yedik" diyebilmek için alt yapı hazırlaman gerek...!

    edit: imla
  • 18491
    ''prim sistemini değiştirmeyi düşünüyorum. "5 maçı kazan, parayı al" derseniz futbolcu gerekirse sahada birbirini dövüp yine kazanır ve o parayı alır. hayatımın hiçbir döneminde fanatik olmadım. kararlar kalple değil, akılla alınmalı. futbolu artık iyice öğrendim. basketbolu da öğreniyorum ama o bana futboldan daha karışık geliyor.''

    ''şampiyonlar ligi kuraları çekilirken drogba ve mancini'ye 'kimi istiyorsunuz' diye sordum. "chelsea" dediler. yöneticilerimiz de gitti chelsea'yi çekti. bu kadar istedikten sonra chelsea'yi de yenmek zorundalar. bunun için çaba göstereceklerine inanıyorum. kariyerleri için önemli. bir gün oralara dönmek onların da hedefi.''

    ''tabiri yerindeyse ben yaşanan o talihsiz süreçte aziz bey'e hiçbir zaman çakmadım. ta ki denizlispor maçından sonra çıkıp "bu işi galatasaray yaptı" diyene kadar. ondan sonra hiç planda olmayan bir sürece girdik. ona girmese biz de fenerbahçe'yi savunabilirdik. bu konu büyümeden kapanırdı. f.bahçe'nin olmadığı yerde para kazanamayız. kulüpler için şampiyonluk ikinci planda, önce yaşamamız gerek. `marka değeri türkiye'deki değil, yurt dışındaki başarılarla yükseliyor. fenerbahçe'yi ne kadar yenersem yeneyim bir şey değişmiyor. ama juventus'u, chelsea'yi yenince yıldızı takıyorum. `''

    "stadın durumu ortada. iki takımın maçlarını kaldırmazdı. avrupa'ya rezil olduk herkes gördü. stadın üzerini kapatabilmem için betonun oturması gerek. onun için de bir 5 yıl beklememiz gerekiyor. `5 yıl sonunda beton iyice oturunca ışık da geçiren bir sistemle stadı kapatacağım. ` ''

    "galatasaray'ın açıklamasının üzerine fenerbahçe'den böyle bir açıklama geldi. hatta sonrasında sabri bile maç sonrası bu özüre cevap verdi siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz" deyince başkan aysal şunları söylüyor: "saha içinde adrenalin yüklenen oyuncuya, hatta koça açıklamaları nedeniyle kızmam. bunları kaale de almamak gerek ama yöneticilerin yaptığı açıklamalar önemli. görevimiz atışmak kakışmak değil. kavgayla birşey yapamayız. fenerbahçe'nin açıklamasından sonra arkadaşlar daha sert bir metin hazırladı ama ben yayınlanmasına izin vermedim.''

    ''keşke fenerbahçe'nin başında uzlaşmacı biri olsaydı. ben hazırım ama aziz bey uzlaşmacı değil. öyle olsa türk sporuna büyük katkımız olurdu. aziz bey'in iki açıklamasının cevabını vermesi gerek. 1-"şampiyonluğun masada kazanıldığını öğrendik." 2- mustafa denizli ile şampiyon olduklarında denizli övünüyor, yıldırım "ben şampiyon yaptım" dedi. sonra 200 bin kişiyi toplayıp yürütmek samimi olmuyor.''

    ''aziz bey'le bir kere görüştüm. çok umutlanmıştım o zaman böyle bir görüşme talebi olduğu için. tecrübeli bir yönetici benim de öğreneceğim şeyler var kendisinden dedim ve onore oldum. bu görüşmeyi galatasaray-fenerbahçe dostluğuna çevirebiliriz diye düşündüm ama o görüşme federasyon başkanlığı seçimi ile ilgili bir görüşme oldu. "göksel gümüşdağ'ı federasyon başkanı seçelim" dedi. 'ben kendisini tanımıyorum iyiyse olsun' dedim.''

    "beşiktaş karşısında muazzam bir derbi bekliyorum. umarım çok fazla sarı ve kırmızı kart çıkmaz. iki takım da her şeyini ortaya koyacak. bizim şampiyonluk yarışındaki rakibimiz fenerbahçe değil beşiktaş. beşiktaş daha diri takım. ben öyle görüyorum. dany'nin bize karşı oynamasından da bir endişemiz yok. "oynamasın" diye bir madde koymayı hiç düşünmedik bile. keşke iyi oynasa da beşiktaş da transfer etse. mesala amrabat, malaga'da iyi, kulüp onu satın almak istiyor. pazarlık yapacağız."

    ''ne sağcıyım ne solcu, futbolcuyum... sermaye artırımı halkı kazıklamak için alınan bir karar değil. ama izin de alamıyorsam, asker çocuğu olarak devletle kavga etmem.''

    "nakit akış tablosu düşüşte.. bunun sebebi de sistemi değiştirmemiz. geldiğimden beri hiçbir mülkü satmadım. sadece %28 hisse sattım onu da iyi ki satmışım yoksa değeri düşecekti. sermaye artırımı halkı kazıklamak için alınan bir karar değil. eksi sermaye teknik iflas durumu getiriyor. tüm kulüpler teknik iflasta çünkü ana sermayesini yemiş bunun altına düşmüş. sermaye artırımı ile bunu düzeltmek zorundayız.''

    ''200 milyon dolar cirosu olan bir yerin sermayesi 2.8 milyon olur mu? sermaye artışında 343 milyon tl para koymam gerek. halk da 140 milyon koyacak. spk bir baskıyla 5 aydan sonra yeni tebliğ çıkardı. 'nakitin tamamını sen koyacaksın' diye. bu uğraşanlar da öyle rakip takımlar, onların taraftarları değil, kendi içimizden insanlar. 4-5 ay araştırıldık. 'halk 140 milyonu yatırmayacak sen 173 milyon yatır sermaye artırımını da o kadar yap' dendi. ben asker çocuğuyum devletle kavga etmem. 173 milyon yatırmayı kabul ediyorum ve bu konuyu da kapatıyorum.''

    ''riva bizim en önemli malımız... ben satmak yerine üzerine bir proje yapma taraftarıyım. zaten 3. köprü allah razı olsun başbakanımız'dan oradan geçecek. değeri 100 milyon dolarken 250 milyon dolara çıktı. 3 sene daha beklesek 500 milyon dolar olur. amerikalı bir şirket riva için proje üretmiş, müracaat etti. içinde marinası da olan lüks bir yerleşim yeri yapmak istiyorlar. benim arazimi 250 milyon dolar sayacak kendisi de 250 milyon dolar para koyacak '500 milyon dolarlık bir şirketimiz olsun, sonra burayı yaptıktan sonra 1 milyar 250 milyon dolara satalım' diyor. payımı alıp oradaki binalarımı kiraya verip düzenli bir gelir elde edebilirim.''

    ''m.united, chelsea gibi takımların standart bir bütçesi var. stadında 50 bin koltuğu satmış sonra sıkıntıya girmiyor. kombine sahibi isterse kartını başkasına satıyor. ama bizim o koltuğu hep dolu tutmamız gerek. otel odası gibi boş kaldığında biz zarardayız. microsoft'un devreye girmesiyle şimdi bir sistem oluşturuyoruz. maça gelemeyecek kombine kart sahibi internetten ben şu maça gelemiyorum diye haber verecek ben onun biletini satacağım. o satıştan da kendisine yüzde 25 pay vereceğim. ben de sattığım koltuğu tekrar 3'te bir fiyatına satıp ekstra para kazanacağım. hem taraftar hem kulüp kazanacak hem de stat dolacak.''

    (bkz: ünal aysal)
  • 18492
    "taraftarımıza çok ihtiyacımız var. özellikle içeride çok güzel bir seri yakalamış durumdayız. bu hafta ufak bir kazaya uğradık diyelim. nazar olsun. ancak bundan sonra puan ya da puanlar kaybetmeye kesinlikle tahammülümüz yok. kredimizi doldurduğumuzu düşünüyorum."

    "beşiktaş maçında özel taraftarımızla, coşkulu taraftarımızla kendi stadımızda o ambiyansla birlikte, taraftarımızın gücüyle birlikte desteği arkamıza alıp karşılaşmadan 3 puanla ayrılmak istiyoruz. şampiyonluktan kopmak istemiyoruz. şampiyonluğun en büyük adayı galatasaray'dır. her zaman da var olacaktır."

    "hem son iki sezon şampiyonluk, hem de şampiyonlar ligi, üst üste son 16'ya kalıp çeyrek finale kalmak... inşallah beşiktaş maçından itibaren o başarımızı yakalayıp chelsea maçı öncesi moral kazanıp taraftarımızla beraber özlenen o şampiyonluğu tekrardan hanemize yazdırmak, camiamıza kazandırmak ve şampiyonlar ligi'nde geçen sene en az kazandığımız başarıyı tekrar etmek istiyoruz. inşallah bunu başarırız. bunu başaracak güçteyiz. bu kapasitemiz ve potansiyelimiz var."

    (bkz: gökhan zan)
  • 18493
    "saatleri çakışan ve trt-1 kanalının iftar programı nedeniyle aynı zaman dilimine rastlayan karşılaşmalar her halükarda trt ekranlarında canlı yayınlanamayacağından, yayınlanamayacak bu maçlara yönelik gelir çalışmaları yapılmakla birlikte, hali hazırda kurum tarafından imzalanmış bir sözleşme bulunmamaktadır." *

    (bkz: bülent arınç)
App Store'dan indirin Google Play'den alın