• 14508
    "galatasaray'a geldiğim ilk sezon şampiyonluk yaşadım, gerçekten çok mutlu oldum. ama burada daha önemli olan bir şey var takımımızın her geçen gün daha iyiye gitmesi. seviyemizi devamlı yükselttik, bu avrupa'da başarılı olmamız için gerçekten çok önemli. türkiye'de yemekleri, tatlıları çok sevdim. sizin hediyeniz olan bu lokum da çok güzel. biz de lokum gibi takımız. çok daha iyi olacağız gelecek sezon. gerçekten real madrid çok güçlü bir rakipti. dünyanın en iyi takımlarından biri ile oynadık, turu geçmek kolay değildi. biz bu takım karşısında bütün dünyaya ne kadar iyi ve kaliteli bir takım olduğumuzu gösterdik. rövanşta drogba'nın attığı 4. gol ofsayt nedeni ile iptal olmasaydı, ben inanıyorum ki taraftarlarımızın desteği ile 5. golü de bulup onları elerdik. ama olmadı. galatasaray'ın ligde şampiyon olmasından daha önemli olan şey bana göre avrupa'da alacağı başarılar, bunun için ligdeki şampiyonluğumuz bizim için önemli çünkü şampiyonlar ligi'ne direkt katılacağız."

    "türkiye'ye gelmeden önce de galatasaray-fenerbahçe derbisini biliyordum ama takım arkadaşlarım bu derbinin önemini bana uzun uzun anlattılar. sonuçta bu futbolun güzelliği ve futbola bağlanmanın tutkusu. herkesin tuttuğu bir takım var. bu da rekabeti güzelleştiriyor, ben de bu derbinin önemini biliyorum, pazar günü taraftarlarımızı şampiyonluktan sonra bir kez daha mutlu etmeyi istiyoruz."

    "buraya gelmedenki hedefim dünyanın en iyi takımlarından birinde oynamaktı. galatasaray da bunlardan biriydi. hollanda'da bir çok türk arkadaşım var, onların da sayesinde türk futbolunu ve galatasaray'ı biraz daha yakından tanıma şansı buldum. o yüzden galatasaray ile ilgili kafamda en ufak bir soru işareti yoktu sadece türkiye ligi ile ilgili soru işaretleri vardı. ligin kaliteli olup olmadığı beni düşündürdü. ilk maçtan bu yana ne kadar zor rakiplerin olduğunu, takımların bize karşı çok iyi oynayıp mücadele ettiklerine şahit olunca fikrim değişti."

    "öncelikle inter taraftarına saygım var onu söylemek istiyorum. çünkü inter takımı ile kupalar kazandım, önemli başarılara imza attım. ama galatasaray taraftarı anlatılmaz yaşanır bence. daha önce böyle bir taraftar topluluğu görmedim, göreceğimi de zannetmiyorum. mükemmel bir taraftar topluluğuna sahibiz. maçlardaki pankartların ve tezahüratları tercümanımız mert bana çeviriyor. ailem ve yakınlarımı maçlarımıza davet ediyorum. onlar da arena'da bu atmosferi görsün istiyorum."

    "galatasaray'a gelmemde en büyük etkenlerden biri bu takımın başında fatih terim'in olmasıydı. terim, türk milli takımı'nda, galatasaray'da ve italya'da antrenörlük yapmış çok deneyimli ve iyi bir hoca. özellikle benim buraya gelmem gündeme geldiğinde italya'da kimle konuşsam onun hakkında hep güzel şeyler duydum. avrupai kafa yapısı ve dünya çapında düşünmesi beni çok etkiliyor. defansif futbolu değil daha çok atak futbolu oynatmayı seviyor. bizim için çok büyük bir şans. zaten buraya ilk geldiğimdeki tanışmamda aramızda pozitif bir elektrik oldu, çok sıcak bir karşılaşma oldu, fatih terim ile çalışmak bizim için çok büyük bir şans."

    "karakter olarak gittiğim takımlarda adaptasyon sorunu yaşayan biri değilim. burada daha başka duygular hissediyorum, drogba da böyle düşünüyor. galatasaray büyük bir aile gibi.. (gbkz: . geçen gün eşimle şöyle bir konuşma geçti aramızda. bundan önce madrid'de, milano'da böyle bir ortamı bulamadığımızı ve bundan sonraki hayatımızı burada yaşayabileceğimizi konuştuk. belki de hayatımın geri kalanını istanbul'da geçirebilirim.)"

    (bkz: wesley sneijder)
  • 14509
    "yeniden şampiyonluğu kazandığımız için mutluyum. 60 bin taraftarla statta çok güzel bir parti yaptık. bu güzeldi, çünkü ligde büyük bir rekabet var. sezon sonunda elde ettiğimiz diğer bir zaferin ödülü bu. galatasaray markasına güvendim ve bugün bunun meyvelerini alıyorum. çok mutluyum. tüm ailem maçı izlemek için bir araya geldi. maçtan sonra bunu evde kutladık. bu bir yıllık emeğin ödülü."

    (gbkz: kamera arkasında kutlamalar nasıldı? )

    "afrikalı olduğu vakit orada her zaman eğlence olur. drogba ve eboue soyunma odasında çok güzel dans ettiler. kameralara şampanya döktüler, formula 1'deki gibi. ondan sonra oyuncular diskoya gitti. ama ben ailemle evde kalmayı tercih ettim. maçtan sonra fiziksel ve zihinsel olarak çok yorgundum. her zaman yanımda olan insanlarla ve ailemle vakit geçirdim. ebeveynlerim, çocuklarım ve bir arkadaşla birlikte kutladık."

    (gbkz: bu, kulübün yaptığı atılımların çalıştığını gösteriyor? )

    "sakin düşünüyorum. bunu yapmak zorundasınız. en büyük şampiyonada savaşmak istiyorsanız böyle büyük atılımlar yapmak zorundasınız. galatasaray'da hedef bu yönde."

    (gbkz: bu sezon daha sakin bir melo vardı. kırmızı kartların olmasına rağmen daha az sarı kart aldın. ne değişti? )

    "bu kaçınılmaz. oyunun gidişatına göre kart almamak çok zor bir şey. dengeyi tutturmanız şart. örnek vermek gerekirse haftanın başında 5 dakika içinde sarı kart gördüm. rakip çok hızlı ve güçlüydü. benim karşımda topla durduğunda onu durdurarak üstümde hakimiyet kurmaması için ufak bir uyarı verdim. daha oyunun başıydı ve hakem kart verdi. akıllı insan hatalarından ders çıkarandır. şimdi doğru oynamayı öğrendim ve böyle durumlarla yüzleşmeye daha çok hazırım. olgun olmak zorundayım ve bunu öğrendim."

    (gbkz: fatih terim'in bunda payı oldu mu? onunla ilişkiniz nasıl?)

    "çok anlayışlı bir teknik direktör. taktik bilgisi üst düzeyde ve çok geniş bir futbol zekası var. ondan çok şey öğrendim. son yıllarda kazandığı başarılar ne kadar kabiliyetli olduğunu gösteriyor."

    (gbkz: taffarel ile ilişkiniz nasıl?)

    "o harika bir idol. müthiş bir insan. taffarel'i sevmeyen bir insan tanımıyorum. galatasaray'ın başarısının arkasında o var. her gün kalecilerle birlikte çalışıyor. tecrübesini tüm takıma aktarıyor. bize maçlarda her zaman yardımcı olmuştur. takıma sahada güven de veriyor. beraber olmaktan onur duyduğum bir arkadaşım."

    (gbkz: burak yılmaz'ın performansı hakkında ne düşünüyorsun? 28 maçta 22 gol attı.)

    "harika bir oyuncu. şampiyonlar ligi'nde de bu sezon dikkatleri üzerine çekti ve becerisini türkiye'de de gösterdi. çok süretli ve gol atma kaabiliyeti üst düzeyde. onun önümüzdeki sene de şampiyonlar ligi'nde fark yaratacağından eminim."

    (gbkz: galatasaray'daki geleceğin hâlâ belirsiz. görüşmeleri takip ediyor musun?)

    "sözleşmem şu an bitti. galatasaray bonservisimi alacak ekonomik haklara sahipti ama bu hakkı kullanmadı. bu beni alabora etti. çünkü son yıllarda yaptıklarımın bir karşılığını bekliyordum. geçtiğimiz transfer sezonunda her şey çok ağır gelişti. sonuçta olan da beni incitti. takım arkadaşlarınızın dışında sezona hazırlanmak, takım halinde hazırlanmaktan her zaman farklıdır. formunuzu yakalamak için daha fazla çalışmanız gerekir. böyle bir şeyi kariyerim boyunca bir daha istemiyorum. özgürüm."

    (gbkz: şampiyon juventus'a geri dönmeyi düşünüyor musun?)

    "juventus ile 2 senelik bir sözleşmem var; ama oradaki devrim geçti. kulübü çok sevsem de yeni moda başka yere transfer olmak. menajerim bu konuyla ilgileniyor ve ortada birtakım iddialar var. galatasaray beni almadı. üzüldüm. sezonun en iyi oyuncusuydum. her neyse, kariyerime devam edeceğim."

    (gbkz: planlar içinde brezilya var mı?)

    "hiç bir şeyi yalanlamıyorum. ama ücrette sıkıntı çıkabilir, çünkü juventus beni satmak istiyor. kiralık olarak gitmem. bu sebepten dolayı brezilya'ya gitmem zor olacak. tüm bu sorunlar çözülürse bile aldığım ücret brezilya'ya dönmemi daha da zorlaştırıyor."

    (gbkz: adın alman kulüpleriyle anılıyor?)

    "bununla ilgili bir şeyler okudum, ama menajerim bunlarla hep ilgilenir. benim hedefim şampiyonlar ligi'nde mücadele eden bir takımda forma giymek. bekleyelim. her şey yakında belli olur. şu anda bunlar yerine fenerbahçe derbisine odaklanıyorum."

    (bkz: felipe melo)
  • 14510
    “bitime iki hafta kala 10 puan farkla şampiyonluğu ilan etmek önemli bir iş. pazartesi biraz geç kalktık. kalktığımızda vazifesini yapmış insan olmanın huzuru vardı. ailemizle güzel bir kahvaltı ettik. kısa, orta ve uzun vade olarak hedefler koymuştuk. şampiyonluk kısa vadeli hedeflerimizin tutmasını sağladı. güzel bir huzur vardı içimizde.”

    “uzun bir süredir sahaya giremiyorum. şampiyonluk maçında bile 15 dakika giremiyorsunuz. futbolcular yanıma geldi. girdikten sonra bir yer alkışlayınca diğerlerine haksızlık olmasın diye bütün sahayı gezdim. şampiyonluğu tabii ki çok istedim. çok çekişmeli bir rekabet yapıyoruz. araya bir de şampiyonlar ligi girdi.”

    “real madrid’e 2. maçtan sonra elenmemize çok üzüldüm. oyuncularıma ‘elenmeyecek takım yok’ dedim. muhakkak rakiplerimize saygı duyuyoruz. ama.. bu ama çok önemli. yıllar önce kabullenmiştik. biraz ürkeklik, çekingenlik hissettim yoksa orada bulacağımız bir gol işleri değiştirirdi. bu kadar kolay gol beklemiyordum. buralarda hep olmalıyız. “

    “ben milli takım hocasıyken tff’ye “yabancı sınırını serbest bırakın” dedim. arşivlerde duruyordur, açın bakın. ama kıstas konsun. son yılların dünya kupası şampiyonları, fransa, italya, ispanya. bunlarda yabancı sınırı serbest mi? serbest. ab’ye aday olunan bir dönemde yabancı sınırlaması yapmak doğru değil. sınırsız olsun ama kıstas konulsun. barcelona’da pique oynuyor mu? oynuyor. iyi futbolcu zaten forma şansı bulur. kulüpler tff’yle ciddi şekilde müzakere etmeli. kanunla, yasakla siz bir yere gelemezsiniz. tekrar ediyorum, eğer türk oyuncusu iyiyse o oynamalıdır zaten.”

    “şampiyonluğu kaybeder miyiz elbette düşündüm.. ama inancımı yitirmedim.”

    “7,5 senede 6 şampiyonluk yaşadık. ikinci olduğumuzda da gittik zaten. hepsi birbirinden güzel şampiyonluklardı. birbirinden ayıramam, haksızlık etmiş olurum. en değişik şampiyonluk geçen sene oldu. 9 puan farkla bitirdik, 1 puan farkla anca bitirebildik. onun dışında şampiyonluk hep önemlidir tabi ki.”

    “2 sene içinde biz rakiplerimizle çatışmadık. kimseyi eleştirmedik. rakiplerimize hep saygı duyduk. tam böyle bir ortamda bu cezayı yemem hoş olmadı. ben hakemlere tek kelime etmedim. tek tesellim, geldikleri günden beri doğru kararlar veren, adeta kuyumcu terazisi gibi ince eleyip sık dokuyan hakkaniyetli davranan pfdk ve tahkim kurulu’dur. her kararları geldikleri günden beri hep hakkaniyetlidir. bir de futbol federasyonu katılınca ilk defa 3’lü karar vermişlerdir. tek tesellim budur. siz devre arası seminerlerinizde bizi örnek gösterirseniz, o genç hakemlerin beynine nakşederseniz böyle olur.”

    “ben masumum demiyorum mağdurum diyorum. arada çok fark var. saçmalıklar silsile halinde. bir hakem hata yapmıyor mu; o da insan… oyuncu yapmıyor mu; o insan değil mi? insan… hoca değil, oraya giremez, soyunma odasına giremez… adamın işini elinden alıyorsun.”

    “biz hakemlerle çok medeni şekilde konuşuyoruz. aynı yolun yolcusuyuz zaten. ben haklılığımı haksızlığımı da geçtim. ceza da yiyoruz zaten. ben dışarıdayken şampiyonluğu kaybetseydim, bazı yerler şampiyonluğu kaybetmenin sorumlusu olarak beni göstermezler miydi? bazı yerler derken adını siz koyun.”

    “ceza ertelemeleri normal. hiç itirazım yok. ertelenmeli de ceza kalkmalı da paraya da çevrilmeli… siz beni mesleğimi yapamaz duruma getiremezsiniz. çok fahiş bir hata olmadığı sürece… peki beni attınız dışarı.. karabük, kayseri ve antep’e teşekkür ederim. bizi çok güzel ağırladılar. peki sizin statlarınızda bu cezalar için uygun fiziki koşullarınız var mı? şurada oturur, burada durur diye… böyle bir fiziki durum yok. ama öbür hesaplamaları yapmışsınız, soyunma odasına giremez, stat içinde basın toplantısı yapamaz. bu ne… o zaman alma stada.. 9 maç ceza alan kimse yok.”

    “sneijder yetenekli bir oyuncu ancak 4 ay, hatta bana göre biraz daha fazla oynamadı. sneijder geldiğinde biz 4 – 4 – 2 oynuyorduk. bozmadan onu sol tarafa koyduk, olmadı. sonra 4 – 1 – 3 – 2’nin ortasına koydum daha doğru oynamaya başladı. bu sene bizle sezon başı geçirecek. zaten sneijder adam kovalayan, müthiş mücadele eden biri değildi. bizle beraber olunca takıma katkı sağlayacaktır.”

    “melo için bir karar vereceğiz. alper potuk gündemde, yöneticilerimiz başkanlarıyla konuşuyorlar. önümüzdeki günlerde hep beraber oturacağız. bir kısım gidenler de olacak. muslera’ya teklif gelse de bırakma niyetinde değiliz. muslera bizim için çok önemli. biz hedeflerimizi yükseltmeyi düşünürken en önemli oyuncumuzu hiçbir yere bırakamayız. rakam ne olursa olsun vermeyi düşünmüyoruz. barcelona’dan teklif geldiği söyleniyor. gelse de muslera’yı ben bırakma niyetinde değilim. stoper olarak önceliğimiz var, solbek bakıyoruz. ön tarafa bakıyoruz ve tabi melo varsa da yoksa da orta sahaya da bakıyoruz.”

    “burak yılmaz, bizim en önemli silahlarımızdan biri. daha yaşı 27. o kadar çok yapması gereken şey var ki.. yeteneklerini daha zenginleştirmek bizim işimiz olmalı. kimse bulunduğu yerle yetinmemeli. avrupa’ya da gitse bu meziyetler lazım. ronaldo, messi çizgiden top çıkarıyorsa; ibrahimovic’in defansa yardım ettiğini görüyorsak, onlarda olmayan meziyet burak da varsa, onlar da olmayanı da burak alacak. “

    “şükrü saracoğlu’ndaki f.bahçe maçında alkış herkesin kendi tasarrufudur.”

    “galatasaray ile 1 yıl daha mukavelemiz var.”

    “fikir ayrılıklarımızın yıpratıcı olmasına izin vermedik. tam tersine bu ayrılıklar güçlenmemizi sağladı. galatasaray bir dünya markası ve daha iyi olma yolunda ilerliyor. o zaman dünya markasının büyümesinde camianın birleşmesinin yararı büyük olacaktır.”

    "teklif gelse de ben muslera'yı bırakma niyetinde değilim. fernando bizim çok önemli bir parçamız. ondan vazgeçmeyi düşünmüyoruz. kulübün menfaatleri çerçevesinde fiyat ne olursa olsun hedeflerimiz doğrultusunda onu satmayı düşünmüyorum."

    "bugün ronaldo adam kovalıyorsa, messi çizgiden top çıkarıyorsa, burak bu meziyetleri de aldığı zaman tutulması daha zor olacak."

    “bazen yürekli kayıplar, korkak zaferlerden daha önemlidir.”

    (bkz: fatih terim)
  • 14511
    ''aziz yıldırım'ı ziyaret etmek isterdim ama etmedim. eğer o fenerbahçe başkanı, ben de galatasaray başkanı olmasam kesinlikle ziyaret ederdim. türkiye'nin iki büyük kulübünden birinin başkanı içerideyken, serbest olanın gitmesi yanlış yorumlanabilir. ben içeride olsaydım aziz yıldırım'ın ziyaret etmesini istemezdim ama çıktığında ilk ben ziyaret edeceğim.
    ben bel kemiği olan insanlar seviyorum. aziz bey bir omurgası olan, davranışları birbirini tutan ve kulübüne çok iyi hizmet etmiş biri. aziz bey iyi bir fenerbahçeli ve inancı olan insanlara büyük saygım var. bu yüzden umarım en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşur ve aramıza katılır. ben olsaydım kendimi kulüpten soyutlardım dedim. ama fenerbahçe ve galatasaray ayrı. ayrıca aziz yıldırım'ın 12 yıllık başkanlık deneyimi bende yok.''

    "galatasaray'ın 25 milyon taraftarının hemen hemen 20 milyonunun ak parti'ye oy verdiğini tahmin ediyorum. o yüzden bu noktada başbakan'ın bizimle bir sorununun olduğunu sanmam."

    ''ben kulüp yöneticilerinin sağ duyusuna her zaman güvendim. toplantıya da bu güvenle gittim. kulüplerinin ezici bir çoğunlukla bu kararı alması beni mutlu etti.
    toplantıdan önce kafam karışıktı. önümüze nasıl bir reçete getirecekleri bilinmiyordu. ne için çağırıldığımızı tam olarak bilinmiyorduk ve uefa'dan alınan cevaplarla ilgili bir bilgimiz yoktu. ben toplantıyı kuzey kutbunun yeniden keşfine benzetiyorum. bu toplantıda kulüp yöneticileri olarak ilk kez doğru yolu bulduk.
    genel kurul'da herhangi bir kavga olmadı ama kulüpler birliği toplantısında birbirine girdi iki arkadaşımız. sille tokata yakın baya sinirli bir ortam oldu. ama çabuk yatıştırıldı.''

    ''58. madde tff'nin bağlı olduğu kurallardan bir tanesidir. daha önce de uygulanmıştır ama bugünkü tatbiki bir kaç büyük kulübe gerekebilir. eskiden büyük takımların böyle bir olaya karışacağı düşünülmemiş bile, bu yüzden zorlanıyorlar. ama bütün dünyada olan ve bütün federasyonların hukuğunda yer bulan bir madde bu.
    kulüpler ve tff birbirini kullanmak istedi diyebiliriz. federasyon yönünden bu maddenin tatbiki zor. ekonomik zarar gelir mi diye düşünüyorlar. bazı kulüpler ise ya bize uygulanırsa diye endişe içindeydi ve doğal olarak 58. maddeden kurtulmak ortak menfaatlerine uygundu. bunun için de tek gündemde bir toplantıya çağırıldık. bir defaya yönelik değişiklik düşünülüyordu, ama bu fermuara benzer ve açtığınız zaman aşağıya kadar iner. bu proje çoğunluğun kararı ve sağ duyusu ile saf dışı kaldı. tff topu kulüplere atmıştı, kulüpler ise biz sizi seçtik diyerek topu iade etti.
    bizim duruşumuz ise 3 temmuz'dan beri sabit. biz 3 temmuz'da kuzey kutbunu bulduk ve pusulamızı oraya doğru çevirerek rotamızı belirledik. galatasaray'ın kaygılarının başında kuralların değişmesi vardı. bir kez kurallar değiştiğinde bundan sonra hiç bir yönetim kurallara uymaz ve sürekli kurallar değişir. biz yöneticilerin kuralları değiştirmek gibi bir yetkisi yoktur, bu yetki hukuğun elinde olmalı.''

    ''fenerbahçe yöneticileri de 58. maddenin değişmemesi yönünde görüş bildirdiler. onların samimi olduğuna inanıyorum. fenerbahçe ile bu madde için aynı şeyi düşünüyoruz ama bir farkla... onlar 58. maddenin cezalarının uygulanması için savunmaların alınmasını, davaların görülmesini istiyorlar, ki bu 5-6 sene sürebilecek bir periyot. onlar savunma hakkımızı elimizden almayın ve mahkemeler ceza verince disiplin cezalarını alın dedi. ama dünyada spor hukuğuna göre bu işler böyle değil. federasyon kendi elindeki kanıtlarla gerekiyorsa ceza vermeli, yoksa türk futbolu 5-6 yıl sürüncemede kalır. bizim galatasaray olarak istediğimiz tek şey de ceza verilmeyecekse bile kurallara göre hareket edilmesi. yoksa kimsenin ceza alması gibi bir isteğimiz yok. biz uefa'nın belirlediği kıstaslara göre hareket edilmesini ve tribünlerimizde, futbol sahalarında huzuru bozmayacak şekilde kararlar alınması taraftarıyız.
    uefa bastırıyor şu anda. göreceksiniz önümüzdeki günlerde uefa daha ciddi davranışlar içinde bulunabilir. bizim en önem verdiğimiz konu milli takım ya da kulüp takımlarının yurt dışına çıkış cezası almaması.''

    ''fenerbahçe küme düşer, ya da düşmez diyemem. bu çok yanlış anlaşılabilir, disiplin kurulunun alacağı bir karar bu. ama düşmelerini istemiyorum katiyetle. bizim şampiyonluğumuz fenerbahçe'nin düşmesine bağlı değil! biz her halukarda şampiyon olacağız. bizim böyle bir endişemiz yok. galatasaray bütün branşlarda başarı ve yurt dışına gitmeyi amaçlamış. fenerbahçe'nin içeride olması ya da olmamasıyla herhangi bir alakamız yok.
    digiturk ve fenerbahçe'nin alacağı ceza arasında bir bağlantı var. bizim ligimizde digitürk gelirleri çok önemli. oradan gelen parayla transfer yapıyoruz, geçimimizin önemli bir kısmını gideriyoruz. dolayısıyla digitürk'ün zarar etmesi kulüpler için de kötü. bu bir ticaret. profesyonel futbol sahada oynanan, ancak arkasında para olan bir eğlence merkezi. fenerbahçe'nin düşmesinin istenmemesi de biraz bu yüzden kaynaklanıyor.
    ama bu ligde her sene son üç küme düşüyor. bu biz de, fenerbahçe de olabilirdi. bu işin kuralında bu var ve bunu kulüpler de, digitürk de en başta kabul etti. biz geçen sene düşsek yine aynı şey mi olacaktı? hayır, düşen takımın taraftarları orada desteği sürdürecekti.''

    ''bence federasyon görev yapmak zorunda. 8 aydır elinde tuttukları yargıdan gelen kulüp ve şahıslara ait belgeleri değerlendirmek zorunda tff. bu işi yargıya bırakmak görevden kaçmaktır. bu durumda uefa'dan ağır yaptırımlar gelebilir. bu galatasaray'ı ve diğerlerini etkileyeceği gibi, daha önemlisi milli takım'ı da etkileyecektir. esas olan milli takım'dır, diğer kulüpler onun arkasından gelen parçalarıdır.
    mehmet ali aydınlar istifa etmemeli. böyle bir hakkı da yok, istifası görevini yapamadığı anlamına gelir. ben federasyona geldiğinden beri takip ediyorum içeride yaptığı işler gerçekten takdir edilesi. ben mehmet ali aydınlar'ın bu kararları yapabileceğine eminim, bütün mesele omuzlarında baskıyı kaldırabilmesinde. aydınlar bu cezaları ertelediği için bu kadar arttı baskı. bazı sorunlar zamanında çözülmeli. kararların ne zaman verileceği federasyonun vereceği karar. tff, bu kararı play-offlardan önce, nisan sonuna kadar karar vermek zorunda.
    futbolda hakemlerimiz yeşil sahada ne yapıyorsa, tff bunu sosyal hayatta yapmak zorunda. hakem nasıl saha içinde bir saniyede bir penaltıya karar vermek zorundaysa, federasyon da elindeki belgelerle karar vermek durumda.''

    ''fenerbahçe, beşiktaş ve trabzonspor'un bütün belgelerini okumadım. ama bu takımların da endişeleri var. öyle olmasa beşiktaş başkanı niye bu kadar uğraşsın? beşiktaş başkanı kendi kurum ve durumunun sorununun en iyi şekilde çözülmesi için uğraşıyor. olayları uzatmak istediği çok açık. bugün federasyon başkanını istifaya davet etmek, sürecin 1 sene daha uzamasını istemek demektir. ama ben aydınlar'ın bu teklifi kabul edecek kadar zayıf olduğunu düşünüyorum.
    sizi şuna temin edebilirim ki, 3 temmuz'dan sonraki süreçte biz kulüp yöneticileri neyin yapılmaması gerektiğini çok iyi öğrendik. eskiden bu işler yapılır ve üstü kapatılıp gidermiş. ama şimdi tam tersine böyle olayların üstüne gidiliyor. artık taraftarlarımızın daha güvenle maç seyredebileceğine, hakemlerimizin daha rahat görevlerini yapabileceğine inanıyorum. bu operasyonun futbolun geleceği için aydınlatıcı olduğunu düşünüyorum.''

    ''mehmet ali aydınlar bugün fenerbahçe'de yönetici olanlar kadar iyi bir fenerbahçeli. sadece sevgisiyle de değil, parasıyla da fenerbahçe'ye yardım etmiş ve sponsorluk yapmış birisi. aydınlar, bugünkü fenerbahçe ile ilgili açıklamasında bu yüzden çok samimi ve haklıydı. federasyonun asıl görevi futbolun gelişimini sağlamak, kulüplerin avrupa seviyesine gelmesine yardım etmektir. ama bugün onların görevi bambaşka bir vaka oldu ve bu ellerini yakıyor.
    recep tayyip erdoğan'ın her zaman önceliği türkiye oldu. yeri geldiği zaman fenerbahçe gibi gönülden bağlı olduğu bir kurumu bile geri planda bırakacak imkana, şansa ve ahlaki bir tecrübeye sahip. erdoğan'ın bu cezaya karışacağını düşünmüyorum ve karışırsa da büyük bir sükutu hayale uğrarım.''

    ''iddianamenin genelini okudum. benim görevim değil bunu söylemek ama orada suçlar var. bir suç ortamı var. tekrarlanan davranışlar var fakat bunun suç olacağına tabii ki yargı karar verecek. doğrusunu söylemek isterse bize dokunan bir yanı var mı diye de dikkatle baktım ama bulamadım. bir yanlışımız varsa dikkat edelim, ders alalım ve düzeltelim diye özel olarak inceledik ama galatasarayla ilgili bir şeye rastlamadığımız için çok mutluyum.
    zaten galatasaray'da bu işlere karışmak çok zor. çünkü galatasaray'da denetleme sistemi çok farklı. başkan olarak her şeyi yapabilirim gözüküyor. ama aslında harcadığım her kuruş bile başkaları tarafından kontrol ediliyor. bu yüzden elim titriyor bir şeyi imzalarken. diğer kulüplerde başkanlar aynı yetkilere sahipler ama onlar rahat, biz ise korkarak kullanıyoruz. yönetim kurulunda iki arkadaşımız fısıldayarak konuşsa gazetelere düşüyoruz. bir de şike olayına karışsak neler olur.''

    ''fenerbahçe'siz şampiyon olmanın kuşkusuz fazla tadı olmaz. ama biz önümüzdeki senelerde sürekli olarak ilk ikide yer almak ve avrupa'ya gitmeyi hedefliyoruz. bu yüzden fenerbahçe'nin ligde olması ve olmaması bizim hedeflerimizi değiştirmiyor. ama olmaması tadını kaçırır işin. benim hedefim avrupa, türkiye diye bir hedefim yok.''

    ''futbol yöneticileri dünyasına yabancıyım. bu dünyaya girmekle çok iyi etmedim ama pişman da değilim. sakin bir hayatım varken karmaşık bir dünyaya girdim. ama bu beni gençleştirdi diyebilirim. ben gücün gösterilmemesi taraftarıyım. işin en kolayı para vermek. fakat uefa standartlarına göre kulüplere para veremezsiniz. önümüzdeki günlerde çıkacak türk ticaret kanununda da bazı maddeler var. kulüplere verdiğiniz paraların sadece belli bir yüzdesini geri alabiliyorsunuz. zaten kulüpler bu paraları kolay kolay ödeyemez ve parayı veren kişilere bağlı kalırlar. bu yüzden galatasaray'da işler farklı yürüyor.
    galatasaray'a görevli olarak geliriz, görevimizi yapar ve gideriz. paralı olduğum için bu göreve gelmedim! böyle düşünülüyorsa da bu aşağılayıcı bir durum, bunu kabul etmem. kolay bir şeyi yapacaksam zaten gelmezdim. burada önemli olan kulübü zengin olmasa da zarar etmeyen ve varlıklı bir şirket yapmak. 8 ay kısa bir dönem ama borç okumuzun yönünü değiştirdik. önümde üç senelik bir program var. seçime kadar bana oy verenleri mahçup etmeyecek seviyeye geleceğimizi düşünüyorum. seçime girip girmeyeceğimizi o zaman düşünmeliyiz. açık kapı bırakmak lazım, aksi durumda çok rakip çıkıyor.''

    ''hepimizin egoları olduğu gibi fatih terim'in de egoları olması normal. bizim aramızda görünürde bir sürtüşme olmadı ama gizli bir sürtüşme oldu mu bilmiyorum. tahmin ediyorum iyi anlaşıyoruz. ilişkilerimiz çok iyi. ben her maçtan evvel başarı diler ve sonrasında tebrik ederim. umarım her maçtan sonra da tebrik ederim bütün dileğim bu. fatih terim'e çok güvendiğim için ısrar ettim ve güvenimin boşa gitmediğini düşünüyorum.
    takım istediği gün çok iyi oynuyor. bunu sürekli hale getirmek fatih hocanın en büyük sorunu ama bunu başarıyor ve zamanla tamamen istikrar sağlayacağımıza inanıyorum. zaten bizim yönetimimizin sloganı bu; her branşta başarıda istikrar.''

    ''ronaldinho imkanı geldiğinde fatih hocaya sordum. ben de %100 diye aman alalım diye atlamadım. ama burası bir şov business ve bu işi çok iyi yapan bir isim ronaldinho. bu yüzden bize başka avantajlar sağlayabilirdi. fatih terim kurmuş olduğu düzene böyle süslü ve boyalı bir kuşun gelmesinin bozabileceğinden endişe etmiş olabilir.
    galatasaray'da transfer bitmiyor. çünkü sürekli olarak elimizdekinin daha iyisini almayı amaçlıyoruz. elimizdeki daha kötüyü, daha iyisi ile uygun şartlarda değiştirmeyi istiyoruz. ama bunu yaparken de hesabını veremeyeceğimiz paralar harcamak ve mali genel kurulda tenkit edilmeyi istemiyoruz. hocaya da sorduk. şu anda çok büyük bir ihtiyacımız yok, ufak tefek ihtiyaçlarımız var ama sezon sonuna kadar götürebiliriz. önümüze uygun bir fırsat çıkarsa değerlendiririz.''

    ''shaqiri konusunda istetik ama kulübü çok havalardan uçtu. 13 milyon avro ve üstüne 2 milyon prim gibi rakamlar konuşuldu. bunlar öyle akla yatkın rakamlar değil. bizde en aşağı 7-8 kişilik liste vardır. her gazetenin bir iki namzeti vardır ve sürekli onlar döner. bazen güzel adaylar da çıkıyor, kulak vermek lazım aslında.
    bizim yönetimimizde de çekişmeler var ama bu ailede de olan bir durum. yönetim kurulumuzu değiştirmem. zamanla oturacak bir durum yönetim kurulu. biz galatasaray'a zaman ve para kaybedecek bir şeye izin vermem. yeni bir seçim, yeni bir yönetim, yeni bir heyecan demek. ben galatasaray için buna izin veremem.''

    ''kulüp değerleri ile şirket değerlerini karıştırmamak lazım. galatasaray sportif aş kulübün bir parçası. galatasaray'a bir bütün olarak bakarsanız ne fenerbahçe'den ne de beşiktaş'tan bir damla daha az değerli değildir. sadece şirket olarak bakarsanız fenerbahçe'nin şirketinin değeri, galatasaray'ın şirketinin değerinden daha yüksek. ama bu kulübün değeri ile diğer kulübün değerini kıyaslamaya yetmez. eğer gayrimenkulleri de dahil edersek işler değişebilir ve galatasaray daha ağır basabilir.''

    ''ben soyunma odasına iniyorum ama futbolcular varken inmiyorum.''

    ''her sene şampiyon olmamız imkansız tabi ki. ama birinci olduğunuz zaman çok farklı. getirisi de farklı.''

    ''galatasaray'ın renkleri heyecanlandırıcı renkler. ve bu stada sinen ruh. heyecan verici.''

    ''sezon hareketli geçti. mersin maçı beni şoke etti. galatasaray'a yakışmayan bir maçtı.''

    ''alkışlayıp alkışlamamayı ciddiye almamak lazım. fenerbahçe'nin milyonlarca rengi var. isteyen istediğini yapar. beni asıl üzen şey fanatizm. büyük kulüplere işlemiş bir durum. inşallah bu fanatizmi en aza indireceğiz.''

    ''hocamızın önerdiği isimler var. adaylar var. bütün bunları ayın 19'undan sonraya bıraktık. sezon bittikten sonra harekete geçeceğiz. doğru olan da bu.''

    ''fatih hoca ile biz değişik sektörlerden geliyoruz. birbirimizi tanımadan başladık. ikimiz de birbirimize güvendik. ikimiz de kazanma odaklı insanlarız. 2 sene içinde anlaşmadığımız noktalar oldu tabi ki. ama hissel bir anlaşmazlık asla olmadı.''

    ''galatasaray bir kurum. bizden önce kurumsallaşma çalışmaların olmuş. büyük paralar verilmiş ama işletilememiş. biz bu zamanın gerçeklerine dayanarak yeni çalışmalar yaptık. inançla işe başladık ve oturdu.
    bu kurumsallaşma zor oldu. konunun içeriğini anlattık. henüz tam olarak kurumsallaştık diyemeyiz. ama önümüzdeki 3-4 sene içinde tamamen çalışacak.''

    ''bir gerçeği görmek lazım. galatasaray'da birkaç takım var. yönetim kurulu, takım, teknik yönetim.. tüm bunlara uyan profesyonel bir ekibimiz var. bu ekip uyumlu çalışmayan bölgeyi tamir etmek için var.''

    ''ay sonunda kendi kritiğimizi yapacağız. oturup 'tamam mı devam mı?' diyeceğiz.''

    ''sermaye arttırımını hisse sahiplerinin %99.9'u onayladı. sadece 412 hissenin sahibi itiraz etti.''

    ''ben stada girdiğim an heyecanlanıyorum. dünyanın bütün statları böyle.''

    ''bizim taraftarımız 2 yıldır stadı korudu. aynı özveriyi, desteği trabzonspor maçında da bekliyorum. stadın kapanmaması için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum.''

    ''stadın yanında yeni projeler de hayata geçiyor. bu yol sorunumuza da çözüm olacak. 1 sene içinde yol sorunu kalkacak.''

    ''yabancı sınırı kararını takım başkanları ile konuşmadan vermelerini beklemiyorum. eğer yurt dışında türk kulüplerinin önünü kesmek istiyorsanız yabancı sınırı kuralını getirirsiniz!''

    “bu sezon, mersin idman yurdu maçı beni şoke etti. o maçta galatasaray'a yakışmayan hareketler sergilendi sonrasında da cezalar yağdı. ancak o günler geride kaldı artık.”

    ''galatasaray taraftarına, kulüplerine güvenmeleri gerektiğini söylemek istiyorum. biz onlar için çalışırız. buranın asıl sahibi taraftardır.''

    (bkz: ünal aysal)
  • 14512
    "galatasaray plays very well under fatih terim management. i really appriciate ac milan days of fatih terim. unfortunately the club and the fans did not give him enough time to lead the team in the way he wanted/in the winning way"

    'games against schalke and real madrid. i feel sorry that galatasaray did not make best out of the sistuation it has created against real madrid'

    milen dimitrov (bulgaristan`dan bir futbolsever)
  • 14513
    "gerek şampiyonlar ligi maçları gerekse sezon sonu yaklaştıkça süper lig'de takıma yönelik motivasyon konuşmaları yapmaya özen gösterdim. ben bu kulübün başkanıyım ve oyuncularımıza ne kadar güvendiğimi onlara söylemem kadar doğal bir şey olamaz. bunu her hafta yapabilme şansım yok. zaten her hafta yaparsanız kanıksanır. önemli olan yararı olacağı zaman ve her şeyi kararında ve yerinde yapmaktır.

    avrupa'da ve türkiye'de hedeflerimiz gayet net; bu yılın başarısını aşmak. yani kendinizle yarışmak. bizim bunun altında bir hedef koymamız zaten mümkün değil. bu, iyi yöneticiliğin ruhuna aykırı olur. ancak futbol fabrikada imal ettiğiniz bir ürün değil. biraz daha kaliteli malzeme kullanalım, daha iyi işçi ve mühendislerle daha kaliteli üretim yapalım demeniz bu alanda işlemez. sonuçta insanlardan ve 90 dakikalık performanslarından oluşan bir durum var. şans faktörü var, dönem faktörü var. yönetim olarak önemli olan şans faktörünü minimize edecek tedbirleri almanızdır. gerisi o 90 dakikadaki bir çok faktöre bağlı."

    "bizim yapmaya çalıştığımız bu. bu nedenle zaman zaman 'bu transfere de ne gerek vardı, şu oyuncu yetmez miydi' tarzında eleştirilere kulağımızı tıkıyoruz. sonunda siz kağıt üzerinde geçmiş verilere dayalı bir plan yapıyorsunuz. gerçek öyle şekillenmeyebiliyor. en büyük verimi beklediğiniz oyuncunuz sakatlık ya da başka bir nedenle istediğiniz, beklediğiniz verimi veremeyebiliyor. galatasaray bu sezon ujfalusi'den yoksun kaldı. savunmanın belkemiği idi. üstelik transferin kapanmasına 48 saat kala oldu bu sakatlık. bunları planlamanız mümkün değil, ama tedbirli olmanız mümkün.

    galatasaray için bu yıl hazırladığımız kitabın başlığını 'liderlik için doğdu' koyduk. ne demek liderlik? sadece yarışı en önde bitirmek demek değil. hedefimiz diğerlerine, topluma, özellikle gençliğimize örnek olmak. galatasaray'ın değişmez sosyal misyonu, sosyal sorumluluğu bu; örnek olmak. her noktada lider gibi davranmak."

    "sadece 20. şampiyonluk değil, şampiyonlar ligi kupasını kaldırmak geçiyor içimizden. ama bunlar bugünden yarına hemen yapılabilecek ve söylendiği kadar gerçekleştirilmesi kolay olan şeyler değil, sabırlı olmak şarttır. şunu belirtmekle yetineceğim; galatasaray'ın gelecek hedefleri artık son derece nettir. kimse bu yıl gelinen noktanın gerisinde hedef koyamaz. biz büyük vizyonların kulübüyüz. bu vizyondur bize avrupa kupasını getiren. vizyondan bir adım gerilemek söz konusu değil.

    bakıyorum bir kaç kişinin gülümseyip geçtiği çilek esprisi literatüre yerleşmiş durumda. bugün elimiz daha güçlü. kim çeyrek finalde rakiplerine kök söktürmüş bir takımda oynamak istemez? 'seksi' meselesi de anlaşıldı sanırım. hem istanbul, hem galatasaray tüm yıldızlar için çok çekici durumda. bizim görevimiz doğru analizler yapmak ve faydası, maliyetinin kat kat üzerinde olacakları seçmektir. kimse merak etmesin çalışıyoruz."

    "didier drogba gibi bir dünya yıldızından yapmakta olduklarından daha azını bekleyemezsiniz. çünkü o bir lider."

    "sezon içinde gerçek galatasaraylı, çok sevdiğim, çok değerli bir kardeşimi kaybetmiştim. mehmet ali birand nur içinde yatsın."

    "ben kendimden, 'galatasaray'ın neferleriyiz' diye bahsettiğimde hadise olmuyor da, teknik direktörümüz için yabancı dilde sıkça kullanılan bir deyimi kullandığımda niye hadise oluyor?

    şunu anlamam mümkün değil. ben kendimden, yöneticilerimizden 'galatasaray'ın neferleriyiz' diye bahsettiğimde hadise olmuyor da, teknik direktörümüz için görevde olan bir insan için yabancı dillerde sıkça kullanılan bir deyimi (eleman) kullandığımda niye hadise oluyor? ben fatih terim için aşağılayıcı bir terim kullanacak olsam, bunu ulu orta söylemeyecek terbiyeye de, olgunluğa da, akla da sahibim. ama medyanın olay yaratma alışkanlığına dur diyemem sadece sabır ve sükunet öneririm. öküzün altında buzağı aramaktan vazgeçmemiz gerek.

    galatasaray yönetim kurulu'na girecek ölçüde kendini yetiştirmiş 15 insanı bir odaya koyup, her meselede aynı şekilde düşünmelerini bekleyemezsiniz. beklerseniz 15 kişiye ne gerek var? madem görüşler aynı, bir kişi yönetir, olur biter. dolayısıyla farklı görüşlerin olması kadar doğal bir şey yok. mesele, sonunda verilen kararın gerçekleştirilmesi için herkesin elinden geleni yapmasıdır.

    bu noktada zaten sorunumuz yok. olsa, bilin ve emin olun ki bu sahaya da yansır. ancak kulüp olarak takımınızın kalitesini yükseltmeye çalışırken profesyonellerimiz için de, yöneticilerimiz için de aynı beklenti içinde olmamız lazım. bizden sonra gelecekler de bizi aratmamalı. ancak prensip kararları ve vizyonunuza dönük sapmalar izlediğinizde buna müsamaha gösteremezsiniz."

    ünal aysal
  • 14514
    (gbkz: istanbul’a ayak bastığın anda kendini nasıl hissettin? seni buraya çeken unsurlar nelerdi, galatasaray’daki geleceğin için aklında neler vardı?)

    ''gerçekten çok mutlu olmuştum. havaalanında oldukça fazla taraftar vardı. ve ben karşımda duran bu yeni macera öncesinde çok heyecanlıydım. galatasaray’a gelme fikri üzerinde fazlaca düşünmedim. buraya gelerek üst seviyede mücadele etme fırsatına sahip olacağımı ve galatasaray’ın hedeflerini gerçekleştirmek için hırslı olduğunu biliyordum. o yüzden buradayım. ve burada kazanma ihtimalimiz olan her şeyi istiyorum.''

    (gbkz: marsilya’daki sezonunda takım ve yerel halk için düşmana karşı en uçta mücadele veren bir savaşçı gibiydin. futbolu bıraktığın gün marsilya’daki o sezonu nasıl hatırlayacaksın? )

    ''ben marsilya’nın büyük bir hayranıydım, her şeyden önce. oradaki insanlar, tıpkı burada galatasaray’da olduğu gibi, kulüplerine büyük bağlılık duyarlar. ben de onlardan biriydim. ve çocukluğumdan itibaren, olympique marsilya’da oynamak benim için hayalden öte değildi. ama ne talihliyim ki, marsilya ile büyük turnuvalarda yer alarak hayalimi gerçekleştirme şansı buldum. oradaki tek bir anımı dahi unutmayacağım. marsilya’da tek bir sezon oynadım; fakat benim için belki de kariyerimin en unutulmaz yılıydı.''

    (gbkz: marsilya’dan sonra jose mourinho yönetimindeki chelsea ile kariyerin adına önemli bir adım attın. mourinho, onunla tanıştığın günü otobiyografin için hazırladığı önsözde anlatıyor. tüm hikâyeyi hatırlıyor musun? ve onu neler “özel biri” yapıyor?)

    ''velodrome’daki bir şampiyonlar ligi maçında tanıştık onunla. porto’ya karşı oynuyorduk. beni devre arasında tünelde buldu. ve benimle fransızca konuşmaya başladı: “fildişi’nde senin gibi oynayan bir kuzenin var mı?” şaşırmıştım, benim için farklı bir tecrübeydi. ama aslına bakarsanız, insanlar hikâyenin geri kalanını kitaptan okusalar, benim için çok daha iyi olur [gülüyor]. o neden özel biri? gittiği her yerde şampiyonluklar kazandı, her ülkede tarih yazdı. chelsea, o gelmeden önceki 50 yılda bir kez dahi lig şampiyonu olamamıştı. o geldi ve üst üste iki sezon şampiyonluk yaşadı chelsea ile. internazionale, şampiyonlar ligi’nde bir türlü şampiyon olamıyordu. o, italya’ya gitti. internazionale, şampiyonlar ligi şampiyonluğu oldu. real madrid, tüm zamanların en iyi barcelona’sı ile yarışıyordu. ve onlara sürekli kaybediyordu. o, madrid’e gittikten sonra real madrid de barcelona’yı yenmeye başladı. ligde şampiyon olmayı başardı. yalnızca tek bir kulüple tarih yazmıyor. her defasında farklı bir ülke, farklı anlayışlar ve farklı liglerde başarılı oluyor.''

    (gbkz: fatih terim ve jose mourinho birbirleriyle iyi anlaşan iki teknik adam. aynı ruhu terim ile tekrar yakalayabileceğini düşünüyor musun?)

    ''jose mourinho ile ilgili çok fazla anım var. bazen bir maçta iki gol atarsınız, zaten goller bulduğunuz için moraliniz yerinde olur. yeri gelir, gol atamazsınız; ama harika bir oyun koyarsınız ortaya ve maçın adamı olursunuz belki de. mourinho, oyuncusuna her zaman hak ettiği değeri vermeyi bilen biri. sadece spot ışıklarının çevrili olduğu forvetlerle değil, takımdaki herkesle ilgilenir. ve onlardan alabileceğinin en iyisini almak için çaba gösterir. fatih terim, oyuncularına çok ama çok yakın bir teknik adam. onlarla iletişim kurmayı seviyor, hepimizle sürekli konuşuyor. futbolda psikolojik faktörler oldukça değerli bir yer tutuyor. ve fatih terim’in öğrencilerine yakın davranması da son derece önemli.''

    (gbkz: chelsea tarihinde 50 yıl sonra şampiyon olan takımın bir parçasısın. şampiyonluğun geldiği bolton maçı ve stamford bridge’deki kutlamalarda neler hissettin?)

    ''benim kariyerimdeki ilk lig şampiyonluğu olacaktı. futbolda bireysel başarılar, ödüller ve bazı unvanlar kazanmak güzeldir; ama ingiltere’deki ilk sezonumda chelsea ile premier league şampiyonluğu yaşamak benim için çok önemliydi, bu heyecanı bir önce tatmayı çok istiyordum. şampiyonluğun kazanıldığı bolton wanderers karşılaşması oldukça zorlu geçmişti bizim adımıza. ilk yarıda gol yoktu ve devre arasından sonra sahaya çıkarken aramızda, “çıkalım ve şu işi bitirelim” diye konuşuyorduk. ikinci yarıda frank lampard iki gol attı. stamford bridge’deki charlton athletic maçına şampiyon olarak çıktık. o sezon sadece claude makelele gol atamamıştı. bir penaltı vuruşu kazandık, onun kullanmasını istedik. önce gol olmadı, kaleciden seken topu tamamladı. gol sevinci çok eğlenceliydi. tüm takım sahaya girmişti. maç sonundaki seremoni çok güzeldi. o gün stadyuma gelen taraftarların yüzündeki o mutluluğu gördüğümde önemli bir iş başardığımızı anlamıştım.''

    (gbkz: üçüncü sezonunda gol sayını ikiye katladın. unutulmaz goller attın, onlardan biri, kuşku yok ki, everton deplasmanındaki sıradışı vuruşundu. kariyerinin en iyisi olabilir mi?)

    ''çalıştım. çok çalıştım. ve hep çalışmaya devam ettim. ligi daha iyi tanımaya başladım. zamanla kendime olan güvenim hep yukarı çıktı. maç bitiyordu. ve ben bir şeyler yapmak zorundaydım. kariyerim en güzel golü mü, tam olarak emin değilim. güzel bir golcü; ama chelsea adına, marsilya adına attığım çok gol var. uefa şampiyonlar ligi finalindeki gol, benim için en fantastik anların başında geliyordu mesela. ama en iyilerden biri olabilir.''

    (gbkz: barcelona’nın altı kupalı yılındaki en büyük kırılma noktası uefa şampiyonlar ligi yarı finalinde chelsea deplasmanındaki maç olmuştu. karşılaşmanın hakemine yoğun tepkiler vardı, o maçın ardından kendini nasıl hissediyordun?)

    ''büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorduk. organizasyonun dışında kalmıştık. ve daha üzücüsü her iki maçta da rakibimize yenilmemiştik. barcelona, ikinci maçta tek isabetli şutla 1-1’lik beraberliği almıştı. karşılaşma içinde birkaç penaltı pozisyonu olsa da hakem bizim lehimize bir karar vermemişti o gün. çok üzgündük. ama geçtiğimiz sezon chelsea ile bayern münih karşısında şampiyonlar ligi şampiyonu olduğumuz maça bakın. bayern münih, 120 dakika boyunca 20 köşe vuruşu kullandı. biz ise bir kez kullandık… [didier drogba, chelsea’nin 88. dakikada kazandığı köşe vuruşunda attığı kafa golünün ardından skoru 1-1’e getirerek maçı uzatma bölümüne taşıyordu.] ama hayat da böyle işte, bazen çok üzgün oluyorsunuz; ama devam ediyorsunuz. günün sonunda her şey eşitleniyor.''

    (gbkz: chelsea tarihinin tüm zamanlardaki en iyi oyuncusu seçildin…)

    ''öğrendiğimde gerçekten gurur duydum. chelsea kulüp tarihinde gianfranco zola, frank lampard, john terry, claude makelele, petr cech gibi isimlerin bulunduğu büyük efsaneler var. chelsea taraftarlarının tüm bu önemli oyuncuların arasından beni böylesi büyük bir onura layık görmeleri, benim kelimelerle tarif edebileceğim bir duygu değil.''

    (gbkz: çocukluğun boyunca marsilya taraftarını takip ettin, velodrome’daki ilk maçında sadece iki tribünü izlediğini söylemiştin. istanbul’daki antalyaspor karşılaşmasında telefonuna bazı görüntüler kaydediyordun. asy atmosferi seni ne kadar etkilemişti?)

    ''çok güzeldi. ilk defa yaşadığım bir tecrübe olduğunu söyleyebilirim. tüm stadyum aslında aynı tezahüratı yapıyordu; ama bir tribün yüksek sesle o tezahüratı dile getirirken diğeri bekliyor, ardından ona karşılık veriyordu. marsilya, benim için tabii ki özel; büyüdüğüm yer çünkü. ölene dek onları kalbimde taşıyacağım; ama istanbul’daki o atmosfer de çok keyifliydi. bir an önce sahaya çıkarak taraftarın desteğini arkamda hissetmek istemiştim.''

    (gbkz: galatasaray’daki ilk golünü atman için sadece beş dakikaya ihtiyacın vardı. o gün sahaya girerken aklından neler geçiyordu, gol sevincinle neler söylemek istiyordun?)

    ''benim için oldukça heyecan verici bir akşamdı. maç uzun süre golsüz devam etmişti. ve herkesin benden büyük beklentisi olduğunun farkındaydım. bir an önce sahaya girmemi, gol atmamı ve galibiyete katkıda bulunmamı istediklerini kesin bir şekilde hissediyordum. aslında biraz eğlenceli bir hikâye bu; çünkü deplasmanda oynuyorduk. ama buna rağmen çok sayıda taraftarımız vardı. o kale arkasına doğru hücum ediyorduk. ve evimizde gibiydik. onların önünde golü attım. [gol sonrasındaki sevinç ve bütünleşme hakkında] o gol, “işte, ben buradayım ve başlıyorum” mesajıydı kendi adıma.''

    (gbkz: maçtan sonra formanı kimseyle değiştirdin mi?)

    ''hayır, değiştirmedim. ilk maçımda ilk golümü atmıştım. ve o forma benim için özeldi.''

    (gbkz: instagram hesabına, “wes ve ben, aynı dili konuşuyoruz” mesajı olan bir fotoğraf ekledin. sneijder’ın transferi senin kararında etkili oldu mu?)

    ''wesley sneijder’ın buraya geliyor olduğunu bilmek transferim için karar vermemi daha da kolay hâle getirdi tabii ki. ama galatasaray, zaten büyük bir kulüp ve tarihinde her daim büyük oyuncular vardı. ben her şekilde galatasaray’a gelecektim.''

    (gbkz: burak yılmaz ile saha içinde iyi bir ortaklık yakaladın. onun için neler söylemek istersin?)

    ''ben zor biri değilim. herkesle rahatlıkla anlaşırım, diğer insanların da benimle anlaşması kolaydır. her gün beraber olduğunuz insanlarla, onları sevmiyor olsanız bile, bir sezonun sonunda iyi bir iletişim kurmuş olursunuz; çünkü hepiniz aynı armanın başarısı için görev yapıyor, aynı bağlılığı hissediyor ve aynı hırsla oynuyorsunuzdur. ben burak ile birlikte oynamayı seviyorum, evet. gün geçtikçe birbirimizi tamamlaya başlıyoruz. birbirimizin oyununu, sahip olduğumuz özellikleri tanıyoruz. ben onun stilini, daha fazla gol atmak ve maçlar kazanmak için daha iyi öğrenmek zorundayım. o, gerçekten çok kaliteli bir golcü.''

    (gbkz: emmanuel eboue ile aynı takımda oynamak seni mutlu ediyor mu?)

    ''onun burada olması çok, çok ama çok fazla yardımcı oldu galatasaray’a gelmem konusunda. manu, galatasaray’ı seviyor. geçtiğimiz sezon da onunla konuştuğum zamanlarda kulüp hakkında hep olumlu sözler kullanıyordu. ondan galatasaray hakkında her zaman güzel şeyler duydum. evet, o çok eğlenceli ve şakacı bir insan; ama buraya gelirken onun sözleri kararımda etkili oldu.''

    (gbkz: fildişi’ndeki tüm gençler seni örnek alıyor, afrika kıtasındaki insanlar için bir rol modelsin. bu büyük bir sorumluluk, üstesinden nasıl gelebiliyorsun?)

    ''bu benim için çok büyük anlam ifade ediyor. ve bunun gerçek olduğunu görmekten ötürü kendimi şanslı hissediyorum. gençler kendilerini benim üzerimden tanımlamaya çalışıyor. ben sadece kendim gibi davranıyorum aslında. ama burada önemli olan bir şey var. evet, onlar beni rol model olarak seçiyorlar kendilerine. ve şöyle düşünüyorlar: “didier drogba, hayalini gerçeğe dönüştürebildiyse bunu biz de yapabiliriz, bunun için çalışmalıyız.”

    (gbkz: sudan’daki soyunma odasında yaptığın konuşmaya nasıl karar verdin?)

    ''kalbimin en derinlerinden gelen bir istekti, ülkemizde yaşananlardan dolayı kendimizi iyi hissetmiyorduk. ve o an böyle bir şey yapmak istedim. bunun olması gerekiyordu; çünkü o günlerde ülkeyi bir araya getiren tek unsur futboldu. o mesajın ardından insanlar tekrar birbirlerini dinlemeye, anlamaya başladı. bazı müzakereler sonucunda uzlaşılan noktalar oldu. silahlar yere indi. o maçı takiben ülkemizde barış daha gerçekçi bir hâl aldı.''

    (gbkz: milli takım ile bouake’de oynadığın madagaskar maçı senin için ne kadar özeldi, sahaya adımını attıktan sonra gördüğün kalabalık karşısında hangi duyguları yaşadın? yıllar sonra iki grup, düşmanca olmayan bir ortamda yan yana oturuyordu…)

    ''gurur doluydum, onur duyuyordum. başkan’a ödülle birlikte bouake’ye, fildişi sahili’nin diğer tarafına giderek iç barışa katkıda bulunmak istediğimmi iletmiştim. orası da bizim ülkemizin topraklarıydı. ve orada bizi destekleyen, kalbi bizimle atan ve bizim başarımızla göğsü kabaran binlerce insan vardı. iki ay sonra bouake’ye gittik, orada madagaskar’a karşı oynadık. olağanüstü bir atmosfer oluşturulmuştu. bizim için harika bir maç oldu, 5-0 kazandık, ben de son golü attım; ama daha önemlisi o gün ülkemiz adına önemli bir adımdı. harika bir histi. ülkedeki karışıklık esnasında birçok insan bouake’den kaçmıştı, evlerini terk etmişti. ama bu maçtan sonra insanlar, “didier drogba, kolo toure, yaya toure, salomon kalou… hepsi orada. bu, savaşın bittiği anlamına geliyor demek ki” diye düşünerek evlerine geri dönerek bouake’de yaşamaya devam ettiler. dolayısıyla bir futbol maçından veya alınan üç puandan fazla anlam içeriyordu. herkes için güzel bir gündü.''

    (gbkz: fildişi sahili spor bakanı geoffrey baillet, “biz politikacılar, en iyi üniversitere gittik. iyi eğitimler aldık; ama konu barışa gelince çuvalladık. didier drogba, bilinmeyen bir yerden geldi. şimdi o bizim dünyaca ünlü kahramanımız. o ülkesi için büyük bir iş yaptı” demişti. sen futbol sayesinde insanların neler başarabileceğini düşünüyorsun?)

    ''futbol sayesinde birçok şeyi başarabilirsiniz. 1998 fifa dünya kupası’nı hatırlayın, abd – iran maçını. biz futbol aracılığıyla ülkemizdeki o kötü sürecin kesin olarak durmasına bir katkıda bulunabildik. futbol, barışın en büyük elçisidir. evrensel bir özelliği vardır. futbol her yerde aynı dili konuşur. burada futbol oynarsınız. aynı oyuna japonya’da, güney amerika’da, hatta kanada’da bile devam edebilirsiniz. futbol, dünyadaki tüm insanları aynı noktada birleştirebilen tek unsurdur. futbolla başaramayacağını bir şey yok. afrika’da futbol, evet, bir din gibi; ama dünyanın her yerinde futbol büyük anlam taşıyor.''

    (gbkz: sen milyonları etkileyebilen bir lidersin; ama nereden geldiğini asla unutmuyorsun. hayatın boyunca kazandığın tüm kupaları, attığın golleri, bireysel ödülleri hatırla. en önemli başarın ülkendeki barış için yaptığın katkı olabilir mi? )

    ''ben fildişi sahili’nde doğdum. nereden geldiğimi asla unutmadım. köklerime, tarihime kesinlikle saygısızlık yapmadım. bugün ulaştığım noktada sadece fildişi sahili’ne ait bir insan olmadığımı biliyorum. afrika kıtasındaki tüm insanların tıpkı samuel eto’o, michael essien ve diğer büyük oyuncular gibi benimle de gurur duyduklarının farkındayım. bunun sorumluluğunu taşıyorum. ve kendimi gerçekten şanslı hissediyorum. nereden geldiğimi, nerelerde yetiştiğimi ve kimler tarafından büyütüldüğümü hep aklımda tuttum. ülkedeki o sürecin sona ermesine en ufak bir katkıda bulunduğum için de çok mutlu oluyorum.''

    (gbkz: didier drogba vakfı’nı hangi amaçlarla kurdun, arkasındaki hikâyeyi anlatabilir misin?)

    ''bu çok uzun bir hikâye aslında. ama herkes için anlaşılır olması adına kısaltabilirim. bu vakfı kurmaya fildişi sahili’ndeki insanların daha iyi şartlarda yaşayabilmesi, karşılaşılan sağlık sorunlarının aza indirgenmesi amacıyla karar verdim. buna göre; vakfın topladığı paralar ve sahip olduğu gelirler tamamen abidjan’da klinikler kurulması için kullanılacaktı. savaş sürecinde insanlar zarar görmüşlerdi. ilaçlar çok pahalıydı. ve herkes iyi bir tedavi görmek için yurt dışı seyahati yapabilecek kadar şanslı değildi. ben ülkedeki sağlık şartlarının iyileştirilebilmesine bu vakfı kurarak yardımcı olmaya çalıştım. sponsorlarım bana yardımda bulundu [didier drogba, bireysel sponsorları olan pepsi, nike ve orange firmalarından kazandığı tüm parayı didier drogba vakfı’na bağışlıyor, basın danışmanının söylediği şekilde, aldığı her peniyi]. chelsea, kulüp olarak destek verdi. londra’da üç kez dernek gecesi düzenledik. bu sayede vakfa ciddi bir maddi kaynak sağladık. ama hâlâ yeterli değil maalesef; çünkü insanlar hasta olmaya devam ediyor. bunların üstesinden gelebilmek için çok fazla paraya ihtiyacınız var. yine de mutluyum, mart ayı başında bir klinik inşasına başladık. onun çalışması devam ediyor, umarım daha fazlası da olacak.''

    (gbkz: futbola dönelim… ünlü gol sevincini ilk olarak ne zaman yaptığını hatırlıyor musun?)

    ''bu garip; çünkü hatırlayamıyorum. marsilya’dayken de iki elimi yana doğru açarak kutluyordum attığım golleri. ama şunu hatırlıyorum: marsilya taraftarı benim için özel bir şarkı söylüyordu. ve ben o sesi duyduğum anda sahip olduğum tüm gücü onların mutlu olabilmesi adına bir an önce harcamak için hazırdım. ingiltere’ki ilk sezonumda chelsea taraftarı bana farklı bir şarkıyla destek veriyordu. ikinci yılımda onlar da marsilya’daki o tezahüratı öğrenmişlerdi. nereye gidersem, gideyim. kulaklarımda sürekli o ezgi vardı. istanbul’a geldiğimde ise yepyeni bir tezahüratla karşılaştım: “ooooo di-di-er d-rog-ba!” bu da hoşuma gidiyor.''

    (gbkz: marsilya ve chelsea’deki daha mı hoştu acaba? )

    ''evet, onu tercih edebilirim. dokuz sene boyunca kulaklarımda o sesle oynadım.''

    (gbkz: uefa şl'deki real madrid eşleşmesiyle ilgili nasıl bir beklenti içindesin?)

    ''real madrid eşleşmesi benim için çok özel iki maça sahne olacak. uefa şampiyonlar ligi kariyerimdeki ilk maçı santiago bernabeu’de real madrid’e karşı oynamıştım. o günü asla unutmayacağım, kendi adıma farklı anlamları olan bir maçtı. karşımızda galacticos vardı. ben bir gol atmıştım; ama maçı 4-2 kaybetmiştik. yine de şampiyonlar ligi ile aramdaki özel ilişkinin başlaması açısında önemliydi. oraya geri dönmek gerçekten güzel olacak.''

    (gbkz: galatasaray taraftarlarına nasıl bir mesaj vermek istersin?)

    ''burada olmaktan ötürü çok mutluyum. şu an için en iyi performansımı sergileyemiyorum; ama hâlâ şampiyonluklar kazanabilecek durumdayız.

    ve onlara şunu söyleyebilirim: gelecek sezon kesinlikle farklı bir hikâye olacak.''

    galatasaray dergisi, nisan 2013 tarihli röportajı; (bkz: didier drogba)
  • 14516
    "bu sezonun başında da söylediğim gibi, italya ligi'nde gelecek sezon da juventus'u zorlayabilecek bir ekip yok. çünkü italya ligi artık eski standardına sahip değil. iyi ve yetekli futbolcular, italya'da yetişmiş olsalar bile avrupa'nın diğer liglerine gitmeyi tercih ediyorlar. şunu açıkça söyleyebilirim ki italya, almanya gibi, ispanya gibi liglerin yanında eski cazibesini kaybetti."

    (bkz: fabio capello)
  • 14518
    casillas, kusursuz bir davranış sergiliyor. kesinlikle örnek alınması gerekiyor. amacımız belli. sezonun bizim adımıza kalan tek kupasını kazanmak. gerçekten buna çok ihtiyacımız var her şeyimizi kupaya verdik. bunu başarabilmek için de birlik olmamız şart. önümüzdeki sezon da bu taraftarla birlikte olmaktan mutlu olup olmayacağımı mı soruyorsunuz. elbette çok mutlu olacağım.

    (bkz: xabi alonso)
  • 14519
    alper bizim sözleşmeli oyuncumuz. ilk görüşmeyi galatasaray ile yaptık. fenerbahçe'nin de teklifi var alper için. biz alper potuk için bonservis bedeli olarak 10 milyon euroluk bir bedel belirledik. görüşmelerimizi bu yönde devam edeceğiz. sezon bittikten sonra bu konuda daha net gelişmeler olacaktır.

    eskişehirspor basın sözcüsü (bkz: erdal şahbaz)
  • 14525
    derbiler bellidir. özellikle fener tarafındaki heyecanı kaybettirmez. bizi yenerse kendisini şampiyon gibi hissedecektir. g.saray olarak şampiyon olmamış gibi maça çıkmalıdır. simyada (altın yapma ilmi) bir tane kural vardır. tencereyi altın yapmak için karıştırırken akıllarına kesinlikle altını getirmezler. altını düşündüğün anda formül bozuluyor. bu maçlar da böyle. ‘biz şampiyonuz’ dersek kaybederiz.

    yönetimimizde menfaat kavgası yok, sadece fikir ayrılığı var. 20 mayıs’tan sonra oturup kongreye gidip gitmeyeceğimizin kararını alacağız. temmuz ayında bir seçim yapabiliriz. görev süremin sonunda devam edebilir miyiz diye bir daha bakarım. olmazsa bırakırım. ama benden sonra gelecek adama güvenmem lazım. ya ekibimden birilerini başkanlığa hazırlamam, ya da dışarıdan birilerini şimdiden yetiştirmem lazım. sağlığım da çok önemli. bir latin atasözü var: evvela kendini yaşatacaksın sonra başkalarını. kendini yaşatamıyorsan başkalarını yaşatamazsın.

    arda’yı takımı bırakmıyor. sol tarafta ihtiyacımız var. ben a.madrid başkanına ‘bizim oyuncumuzu değerlendirmek istemiyorsan geri alırız’ dedim. arda da istiyor. 12 milyon euroya verdik ama aynı ücrete geri almayız. 22 yaşındaki futbolcuyu gönderiyorsun 25 yaşında geri alıyorsun. arda bu sezon geri dönebilir, bu da kimse için sürpriz olmasın. ama başkanları "antrenörün bırakmak istemediği 3 oyuncudan bir tanesi" dedi.

    fatih terim ‘show business’ın ortasında, konumunda bir hoca. ben devam edecek olsam oturur hoca ile 2 yıllık daha hiç düşünmeden sözleşme uzatırım. ama benim devam edip etmeyeceğim belli değil ki. fatih terim ve ben birbirimize benziyoruz ikimizde de kazanma refleksi üst düzeyde. ben mağlubiyeti kabul ederim. ama kazanmak için her şeyi yaparım.

    galatasaray’da duran topları kullanacak çok sayıda oyuncu var. drogba da serbest vuruş golleriyle tanınan bir oyuncu. ama ben frikikleri onun kullanmasını istemiyorum. selçuk’un attığı frikik golleri beni çok heyecanlandırıyor. o nedenle serbest vuruşları 18 civarından drogba değil selçuk’un kullanmasını tercih ediyorum.

    mali yapıda bir stratejimiz var. 2011’den 2014’e kadar bütün ana gelirlerimiz temlik altına alınmış. şu ana kadar 100 milyon dolara yakın bir borcu indirdik. borçlarımızın üçte birine yakın kısmı azaldı. son 14 senedir galatasaray’ın borç grafiğinde hiçbir düşüş yoktu tam tersi sürekli olarak artmıştı. ilk kez azaldı.

    federasyon için ileri geri konuşmak istemem ama bağlı olduğumuz bir kurum. bu sezon en fazla cezayı galatasaray almış. melo 4 maç, engin 11 maç, fatih hoca 9+3 ceza aldı.. ben 9 cuma maçı oynamışım. fener’in hiç yok. mevcut tff ve kurullarından nasıl memnun olayım? tff’den şikayetçi değilim ama endişeliyim.

    bu sezon en çok sevindiğim maç orduspor’u 4-2 yendiğimiz karşılaşma oldu. 2-0’dan maçı 4-2’ye döndürdük. bu gerçekten çok güzeldi. şampiyonlar ligi’nde real madrid’e karşı 3-2 kazandığımız mücadele en çok üzüldüğümüz maç oldu. madrid maçında kazanırken üzüldüm. çünkü bu sonuç turu geçmemize yetmedi.

    eşim fani ile yönetici ve futbolcu eşlerinin birlikte yemek yemesi çok güzel. benden sonraki başkanların eşlerinin de aile yemeklerini devam ettirmek gibi bir görevi olduğuna inanıyorum. star’da çıkan eşlerle ilgili haberiniz çok güzel olmuş. gazeteyi de hatıra olarak saklayacağım. işte fanatizmi ortadan kaldıracak haberler.”

    drogba çok iyi bir futbolcu. kalitesi ortada. futbolu bıraktıktan sonraki planlarında burada kalmayı düşünürse, galatasaray sportif direktör olarak drogba ile çalışır.

    futbolda sorun çıkmaz ama 13 ayrı branşta sorunlar yaşayabiliriz. amatör şubelerdeki sponsorluk gelirleri yeterli değil. ben olduğum sürece riva’yı satmam. kuzu gibi büyütüp ondan sonra kullanmanız lazım. florya da aynı şekilde.

    bu sene çilek yok, böcek var. 3 tane transfer yapacağız. iyi bir stopere iyi bir sol beke iyi bir defansif orta saha ihtiyacımız var. melo gitse de kalsa da bir tane defansif orta saha transfer edeceğiz. türkiye’de galatasaray’da oynayacak kalitede futbolcu bulsam hepsini yerli alacağım. ama yok. sen de yabancı oyuncuyu kısıtlıyorsun. o zaman bana ‘avrupa’ya giderken tek kolunu bağla öyle git’ diyorsun. avrupa maçlarında rakip iki kolunu kullanıyor sen tek kolla boks yapıyorsun. yabancı sınırı kalkmalı. futbolda avrupa birliği’ne girdik. ama kendi ülkemizde hala avrupalı’ya, yabancı oyunculara engel getiriyoruz. bu yanlış bir sistem. yabancı oyuncu konusunda elbette bazı kısıtlamalar olabilir. mesela 30 yaş limiti koy. bunu anlarım. 33-35 yaşındaki futbolcuları getirme denir. bu mantıklı olur ve bunu kabul ederim.

    ligler daha bitmedi. ne burak, muslera ne de selçuk için teklif gelmedi. sezon bitince büyük ihtimalle gelecektir. bana ‘satmak ister misin?’ diye sorarsan, çocuklar gitmek istemediği sürece satmam. önüme milyon dolarları koysalar da satmam. ben galatasaray’ın istikbaldeki başarısını hazırlamaya çalışıyorum. ama oyuncum bana bir şans tanıyın derse, arda gibi hiç tereddüt etmem önünü açarım.

    ünal aysal
App Store'dan indirin Google Play'den alın