"ne zaman ayağı biraz tökezler gibi olsa, üzerine çullandılar. azıcık dili sürçse, yerin dibine sokmaya kalktılar. taşlamak için meyve vermesini beklediler. başında bulunduğu galatasaray, biraz kötü gider gibi olsa sütunlarından onu istifaya çağırdılar. milli takım sorumluluğundan gönderildiğinde 'anasının ak sütü gibi helal' tazminatını mesele yaptılar. peki o ne yaptı? galatasaray'ı, tarihinin en zayıf kadrosuyla yine zirveye ortak etti. milli takım'dan aldığı tazminatın tamamını hayır kurumlarına bağışladı.
korona salgınının tam ortasında maçların oynatılmasına isyan etti. onu da eleştirdiler. sonra ne oldu? amansız virüse yakalandı, günlerce hastanede kaldı. ama onu bu hale getiren sorumsuzlar için ağzını açıp tek kelime etmedi. tüm çektiklerine rağmen her şeyi içine attı. fatih terim hocamız şimdi müthiş bir insanlık örneği daha veriyor. malum, iyileşen hastaların kanı çok kıymetli. ondan üretilen plazma, antikor olarak kullanılıp virüse karşı adeta bir panzehir haline getiriliyor. terim, kanını bu araştırmalar için bağışlayacağını ilan etti. bir kez daha 'örnek' oldu, 'önder' oldu. dedi ki, "bunun ilk adım olarak öncelikle topluma moral sağlayacağına inanıyorum..." işte bu ülke için 'kanını son damlasına kadar feda etmek' budur. helal sana fatih terim... yaşarken adına stat yapıldı diye eleştirenlere bundan güzel cevap olur mu?
ben fenerbahçeliyim. ama pek çok galatasaraylı dostum ve sevdiğim var. fatih terim de onların başında geliyor. yazarken insanları sürekli tuttukları takıma göre değerlendiren, en büyük kriterleri 'fanatizmleri' olanlara selam olsun."
yüksel aytuğ - sabah gazetesi televizyon eleştirmeni/yazarı