"gönül isterdi ki görevimizi en iyi şartlarda bırakalım. ancak göreve geldiğimiz ilk günlerden itibaren başlayan ve sürekli devam eden olumsuzluklar, maddi sıkıntılara yönelik çözümsüzlükler, maalesef bizi bugün hiçbirimizin istemediği sona getirdi"
"19 ocak 2016 tarihinde bursaspor'u devraldığımızda toplam borç 104 milyon euro idi. 23 haziran 2019 tarihinde görevi devrederken borcumuz ise 65 milyon euro. şimdi birçoğumuz haklı olarak bizim 3,5 yılda yaptıklarımıza ve yapamadıklarımıza bakıyor. ancak şampiyonluktan sonra geçen 7 seneyi herkes çok çabuk unutmuşa benziyor. şampiyonluğun ardından üst üste 2 sezonu 3'üncü ve 4'üncü sırada bitirmiş olmak camiada kimseyi tatmin etmedi. sonrasında baskılar, o dönem yönetimlerini pahalı transferlere, aşırı borçlanmaya ve bizi altından kalkamayacağımız bir ekonomik kaosa sürükledi. karanlık tünelden çıkmak için, camianın gerçeklerle yüzleşmesi kaçınılmazdı.
kulübün mali durumu ile ilgili kamuoyunu aydınlatma gayretimi ve var olan krizi derinleştirmemeye yönelik çabamızın karşılığı ise 'ağlayan başkan' yakıştırması oldu. o gün sadece ben ağlıyordum belki ama bugün bütün bir şehir ağlıyor. üç yıllık görev süremin her gününde, mali disiplini sağlayabilmek ve kulübü, krediler marifetiyle finans kuruluşlarına bağımlı yaşamaktan kurtarabilmek için mücadele verdim. mütevazı ve düşük maliyetli kadroyla, en azından geçiş sürecinde tatmin edici olmasa bile tehlikesiz sezonlar yaşamasını hedefledim. ama daha ilk sezon, devreyi 27 puanla beşinci sırada bitirmiş takımın hocasına, oyuncusuna çöp muamelesi yapıldı. o sezon tribünlerin takımına sırt dönmesiyle rüzgar da tersine döndü. kasımpaşa maçından sonraki otobüs olayı ile başlayıp, evimin basılması ve bu sezonun son maçı malatya’da otelde yaşanan çirkin saldırı; takım, kulüp ve camia üzerinde büyük bir travma yarattı.
mali disiplinden taviz vermeyi aklımızdan bile geçirmezken, trabzon'da ligde kaldığımız sezonun ardından, başta hoca olmak üzere, kaliteli ve pahalı transferlerle, büyük ölçüde sportif başarıya odaklandık. ancak saha içinde son iki sezonda yaşadığımız onca haksızlık ve şanssızlık, bir kulübün ancak tarihi boyunca bir sefer yaşayabileceği türdendi. sistematik bir şekilde, sosyal medyada başlayıp, tribünde ve şehrin bütününde hakim olan kavgacı atmosfer de üstüne eklenince parçalanmış, güven duygusunu kaybetmiş bir camia olarak maalesef bu son bizim için kaçınılmaz oldu. defalarca 'bursaspor yalnız bırakıldı' dedim. çok açık söylüyorum, birkaç istisna dışında, ne şehrin sanayisinden ne de siyasetinden destek görebildik. bizden önceki yıllarda büyüyen ve kucağımıza bırakılan borçlarla birlikte, dönemimizde yapılan harcamaların, kulübün gelirleriyle karşılanabilmesi imkansızdı. 'stadın ismini satarız, localarını satarız, şehrimiz de taşın altına elini koyar' diye bütün harcamaları cebimizden karşıladık. ama durum öyle bir noktaya geldi ki, borçlu olduğumuz uçan kuş bile 'nasıl olsa ödüyor' diye, penceremizin önünden ayrılmadı. nitekim olayı bu sezonun devre arasına kadar zar zor getirebildik.
ilk alım kaynağını şahsi finasmanım ile sağladığım ve transfer tahtasını açmak üzere kaynak kullanmaya yönelik pazarlığını yaptığımız arazi uzun zamandır bursaspor'u karıştırarak yer edinmeye çalışan güruh tarafından alıcı aranıp alımdan vazgeçtirilmiştir. kapalı olan transfer tahtasını açabilmek için çalmadığımız kapı kalmadı. ligin altındakiler, başta siyasi çevrelerini kullanmak suretiyle onlarca transfer yaparken, biz iki oyuncu alabilecek imkanı yaratamayıp, bizi bekleyen sondan kaçamadık. yaşanan onca olumsuzluğa, çirkinliğe, hakkımda atılan onlarca iftiraya rağmen bursaspor'a olan büyük sevgim, armaya olan bağlılığım nedeniyle hep bir dik duruş sergileme gayretinde oldum ve bundan da asla taviz vermedim. kul hakkı yemedim, haram ve helale dikkat ettim. hayatım boyunca yaşamadığım olayları 3,5 yılda yaşadım.bursaspor ile ilgili ağza alınmayacak iftiralara ve hakaretlere maruz kaldım. evime hem taraftar hem icra memurları geldi. her şeye karşı 'ben bursaspor başkanıyım' diyerek hepsine göğüs germeye çalıştım.
gelinen durumda maalesef 3,5 yıl önce yaşanacak bu kötü sonu ancak bu kadar erteleyebildik. yoğun bakımda olan hastanın maalesef 3,5 yıl nefes almasını sağlayabildik ve maalesef biz bunu sağlamaya çalışırken her taraftan çok yanlız bırakıldık. bunlar maalesef iyi günlerimiz çünkü; isimli isimsiz, kimlikli kimliksiz ama her şeyden önemlisi merhametsiz yığınların, sosyal medya üzerinden yaptıkları kötülükler, iftira ve dedikodular devam ettiği müddetçe bursaspor, armaya ve bayrağa layıkı ile hizmet edecek hiç kimseyi bulamayacak. onun için suçu sadece birkaç kişide aramaktan ziyade, camia olarak hepimiz gerçeklerle yüzleşip en azından bundan sonra aynı heyecan ve istekle göreve gelecek kişilere karşı daha saygılı ve anlayışlı olmalıyız. her zaman dediğim gibi bursaspor büyük bir camia, büyük bir markadır. bizim 3,5 yıllık süreçte kentte maalesef bir türlü oluşturamadığımız birlik ve beraberliğin en kısa sürede sağlanması halinde bursaspor'un yeniden eski günlerine döneceğinden de bir şüphem yok. bundan sonraki süreçte hâlâ içi bursaspor sevgisiyle dolu olan ali ay olarak, üzerime düşen bir sorumluluk olması halinde bundan hiçbir zaman da kaçmayacağımın bilinmesini isterim."
ali ay