• 28576
    "tudor beni karabük'ten tanıyordu. galatasaray'a gelmeden önce onunla bir görüşmem olmadı. oradaki performansımdan dolayı beni galatasaray'a aldı. bence sistemle ilgiliydi. hagi ve popescu tartışmasız galatasaray'da oynayan en iyi rumen oyuncular oldu. umarım ben de onlar gibi olurum. çok farklı takımlarda oynama şansı buldum ve hepsinde kendi oyunumu oynadım. bence başarımın sırrı her zaman çok çalışmam oldu. burada da çok çalışmam ve sisteme hızlıca alışmam gerekiyor"

    (bkz: iasmin latovlevici)

    http://odatv.com/.....-0609171200_l2.jpg

    hoş geldin yasminciğim :(
  • 28581
    - tudor'un genç, dinamik ve futbolun içinden gelen galatasaray'ı seven bir kişiliği var.
    - yönetim olarak kendisinin arkasında durmamız gerekiyordu. yönetim olarak kendisine gereken desteği verdik.
    - türkiye'deki takımların yüzde 100'e yakınında artık çok yabancı futbolcu var. bu durum sadece bizde yok.
    - türkiye'deki takımların, uluslararası mücadelelerde başarılı olması için onlarla aynı koşullarda mücadele etmeleri lazım.
    - geçmişte baktığımız zaman milli takım olarak düşük yabancı sayısıyla da başarısız olduğumuz dönemler var.
    - milli takım'daki başarısızlığın sebebi yabancı sınırı değil. bunun çözümü almanya gibi altyapıya önem vermekten geçer.
    - sonuç olarak bu konudaki düşüncemiz belli. yabancı sınırı konusundaki gündemi gerçekçi bulmuyorum.
    - asamoah konusunda, juventus son anda bize göndermek istemedi. ara transfer döneminde kendisiyle tekrar ilgileneceğiz.
    - yönetim olarak amacımız ilk olarak taraftar ve camianın sevdiği bir futbol ortaya koymaktı.

    dursun özbek
  • 28582
    satırbaşlarını vermiştim de daha kapsamlısı aşağıda,

    "süper lig'deki takımların yüzde 100'e yakınında yabancı futbolcu durumu aynı. hemen hemen herkeste aynı sayıda yabancı var. durum böyleyken, kalkıp yabancı futbolcu durumunu konuşmanın anlamı yok. benzer soruyu bütün kulüp yöneticilerine sormaznı da mümkün. bu soru gündeme bir şekilde düştü. bu serbestliği getirenler dahil çözüm ortaya koymadan, böyle bir şey gündeme geldi. yasakçı olmanın fayda sağlamadığı, geri götürdüğünü herkes biliyor. yabancı sınırlaması bugün itibariyle bir yere geldi. kulüpler, avrupa'da rekabet ediyor, hiçbir zaman oraya uygulanan kurallardan geriye götürmek mümkün olmaz. rakiplerimiz ne kadar dünyadan adam alabiliyorsa, bizim de almamız lazım. kaynağı sınırlamak hiçbir kulübe yarara getirmez. futbol global bir oyun, ayrımcı olmak doğru değil. gelen yabancılar, ülke futboluna katkı sağlıyor. türkiye'de türk futbolcular oynar gibi bir anlayışa gelirdik. bu yabancı gündeminin gerçekçi olduğunu düşünüyorum"

    "milli takım'ı seçenlerin kulüplerde yerli oyuncu bulamadıklarından dolayı bu gündeme geldi. daha öncede sınır varken, milli takım'ın durumu da ortada. bunu söyleyenler, milli takım performansına bakarak bunu söylediler. milli takım'a oyuncu üretmenin kaynağı yabancı sınırıyla olmaz. daha farklı projeler geliştirilmeli. bunun en güzel örneği almanya. 1999'dan sonra altyapılarda başarılı işler yaptılar. kulüp başkanlarının da görüşü gündeme gelecek. bizim galatasaray olarak tavrımız bu. kulüpler birliği'nde diğer başkanlarla da görüştükten sonra durumu size yansıtırım"

    "sayın tudor genç, dinamik ve futbolun içinden gelen galatasaray'ı seven bir kişiliği var. yönetim olarak kendisinin arkasında durmamız gerekiyordu. yönetim olarak kendisine gereken desteği verdik."

    "futbol çok güzel bir oyun. futbolu yönetmek de çok zor. kitleleri yönetmek zorundasınız, işin bir de finansal boyutu var. elbette ki galatasaray başkanı ve yönetim kurulu olarak hedefimiz taraftarın ve camianın seveceği bir futbol ortaya koymak. bunun için de çalıştık. bazı eleştiriler hatalardan dönmemize de neden olmuştur. bugün geldiğimiz durumda da taraftarın mutlu olması bizi misli misli sevindiriyor. ben yapılan eleştirilere de çok teşekkür ediyorum. taraftarın tavrı, bizi desteklemesi, stada gelmesi bizi çok memnun ediyor. başarıya inanıyorsanız er ya da geç gelir. ben sabırlıyım, inandığımın peşinden koşarım. bizim kurduğumuz kadro bugünkü görüntüsü itibariyle şampiyonluğun en büyük adayı..."

    dursun özbek
  • 28583
    “sayın tudor, geçen sezonun yarısından itibaren bize katıldı. kendisinin türkiye’deki performansını çok yakından izledim. genç, dinamik ve futbolun içinden gelen, futbolu seven galatasaray’ı seven bir kişiliği var. yönetim olarak da bizim bu transferin arkasında durmamız çok önemliydi. çünkü sayın tudor’un gösterdiği performansa benim güvenim ve yönetimin güveni tamdı. dolayısıyla biz görevimizi yaptık ve bunun başarısı olması için de bu sezon beraber yapılan çalışmaların sonucunda gereli oyuncuların transferleriyle iyi de bir takım kurduğumuzu düşünüyorum. sayın tudor da bizi yanıltmadı. verdiğimiz desteğe bağlı olarak da bu sene istediği takımla gerçek performansını gösterme şansını buldu.”

    “karabükspor başkanı sayın feridun tankut kulüpler birliği’nde de benim başkan yardımcım. dolayısıyla geçmişte olanlar geçmişte kaldı. çok sevdiğim bir başkandır. geçmişte de tanışıklığımız var. geçmişteki olayları irdelemenin bir manası yok. latovlevici’nin transferinde de konuştuğumuz şekilde yaptık. son derece yardımcı da oldu kendisi. aramızda herhangi bir sorun olabilecek bir şey yok.”

    “türkiye süper ligi’ndeki takımların yüzde yüze yakınında yabancı futbolcu mevcudiyeti aşağı yukarı aynı. bu sadece galatasaray’a özel bir sorun ya da konu değil. ligdeki durum böyleyken kalkıp yabancı sınırlamasını konuşmanın bence çok fazla anlamı yok. çünkü herkesin durumu aynı. benzer soruyu bütün kulüp başkanlarına sormak mümkün. dolayısıyla böyle bir yabancı oyuncu konusu türkiye’nin gündemine bir şekilde düştü. bu serbestiyi getirenler dahi hiçbir şekilde çözümünü ortaya koymadan böyle bir şey gündeme geldi. yasakçı olmanın, yasakçı zihniyetin hiçbir fayda sağlamadığını herkes bilir. yabancı futbolcu sınırlaması bugün itibarıyla bir yere gelmiştir. bu kulüplere şu olasılığı getirmiştir. elbette kulüpler, avrupa’daki şampiyonalarda rekabet etme durumundadır dolayısıyla hiçbir zaman orada uygulanan kuralardan geriye götürmek mümkün olmaz. çünkü bizim rakiplerimiz hangi şartlarda dünyadaki futbolcu stokundan oyuncu alabiliyorlarsa bizim de alabilmemiz lazım. kaynağı sınırlamanın hiçbir kulübe fayda getireceğini düşünmüyorum. futbol universal bir olay. bu globalleşme içinde ayrımcı olmak bence çok doğru değil. ayrıca şu da çok önemli; gelen yabancıların ülke futboluna, ülke futbolundaki gelişmeye de katkı verdiği bir gerçek. bu böyle olmasaydı belki de sadece ‘türkiye’de türk futbolcular oynar’ gibi bir statüde oynardık. onun için ben bu gündemin çok gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. evet, geriye doğru baktığınız zamanda belli dönemlerde daha düşük sınırlamalar gelmiş, tabii bu milli takımın sorunu olarak gündeme geldi. bu durum, milli takım seçen kişilerin istedikleri kapasitelere uygun oyuncu bulamamaları nedeniyle gündeme geldi. geçmişte de bakıldığı zaman daha düşük yabancı sayısıyla oynandığı zaman da milli takımda başarısızlık, kabul edilmeyen, beğenilmeyen sonuçların alındığı dönemler var. türk futbolcu kaynağını yaratmanın şekli yabancı sınırlaması olarak görülmemesi gerekiyor. eğer türkiye’deki insan, sporcu kaynağından istifade etmek istiyorsak bunu yetiştirmek için daha farklı projeler geliştirilmesi gerekiyor. bunun en güzel örneklerinden bir tanesi almanya. almanya’da 1999 yılından sonraki gelişmelere baktığınız zaman altyapıya verilen ehemmiyet çerçevesinde çok başarılı bir ekip kurdular. türkiye’de de türk futbolcunun yetişmesi, gelişmesi, iyi bir kanyak oluşması için altyapı son derece önemli. yakında da kulüpler birliği’nde bu konuyla ilgili bir toplantı yapılacak. kulüp başkanlarının fikri de gündeme gelecek. konuyla ilgili galatasaray’ın görüşü böyle. kulüpler birliği’nin görüşünü de size yansıtacağım.”

    “asamoah yapmak istediğimiz bir transferdi ama kulübü son anda transferin yapılmasını istemedi. ama asamoah hakkındaki galatasaray kulübü’nün isteği devam etmektedir. bunu ara transferde tekrarlayacağız. gelişmeleri o zaman göreceğiz. biz galatasaray spor kulübü olarak şu anda transfer sezonunu kapattık.”

    “bazı oyuncuları satış listemize koymuştuk ama herhangi bir talip çıkmadığı için de kadromuzda kaldılar. profesyonellik ilişkisi çerçevesinde oyuncuyla kulüp birbirine bağlı. onun için anlaşmaların gereğini galatasaray yerine getirecektir. futbolcular da attığı imzaların gereğini yerine getirecektir.”

    “futbol çok önemli ve güzel bir oyun. futbolu yönetmek de çok zor. kitleleri etkilemek, memnun etmek zorundasınız. işin finansal ve şov boyutu var. bunların hepsinin uygun şekilde yan yana gelmesi gerekiyor. elbette yönetim kurulu olarak birinci hedefimiz taraftarın ve camianın memnun olacağı, seveceği bir şovu ortaya koymak. seçildiğimiz günden beri ben ve yönetim kurulumuz bunun için sabırla çalıştık. yapılan eleştiriler, bizim hatalarımızdan dönmemize de sebep olmuştur. ben her zaman eleştirilerin fayda sağlayacağını kabul ettim. bugün geldiğimiz noktada da taraftarın performanstan mutlu olması bizi misli misli sevindiriyor. ben, bize yapılan eleştirilere teşekkür ediyorum. taraftarın stada gelmesi, bizi ziyadesiyle memnun ediyor. ben buradan çok büyük bir teşekkürü değerli taraftarlarımıza gönderiyorum. camia da bu gelişmelerden çok memnun. onlara da bugüne kadar verdikleri destekten dolayı teşekkür ediyorum. bir işi başarırken sabırlı olmak lazım. başarı er geç gelecektir. burada sizin sabrınız sınanacaktır. sabırlı birisiyim. inandığım şeyin peşinde koşan birisiyim. galatasaray’a inşallah bu sene özlenen başarıyı getireceğiz."

    "futbolcu transfer sistemimiz şu şekilde çalışıyor. elimizde bir futbolcu stoku var. bu futbolcu stokuyla oynanan oyun, gösterilen performans ortada. dolayısıyla sezon bittiği zaman buradaki eksiklikler tespit ediliyor. kim tespit ediyor, sayın tudor eksikleri hazırlıyor, scout ekibine veriyor, scout ekibi eksikliklerdeki önerilerini getiriyor ondan sonra da biz devreye giriyoruz. her bölgenin 2-3 tane alternatifi oluyor. bu alternatiflerin finansal boyutları ele alınıyor. kulübün finansal durumuna bağlı olarak hangisi hem performans olarak hem de finansal olarak uygunsa onun transferi yapılıyor. elbette taraftarın beklediği iyi bir performans ve şampiyon olmak. bizim kurduğumuz kadro da bugünkü görüntüsü itibarıyla şampiyonluğun en büyük adayı. yapılan futbolcu transferlerini, polemik yaratacak şekilde taraftara ya da başka bir şeye bağlamak yanlış olur. biz, takımımız kurduk ve ligde de en iyi performansı göstermek üzere hazırlandık ve göstermeye de devam edeceğiz."

    - dursun özbek
  • 28584
    “galatasaray’a gelmeden önce hocamız tudor ile bir görüşmem olmadı. gelişim tamamen onun kararıydı. tudor beni karabükspor’dan tanıyordu. oradaki performansımdan dolayı beni galatasaray aldı. hagi ve popescu tartışmasız galatasaray’da oynayan en iyi rumen oyunculardı. ben de onlarla aynı şekilde aynı performansı göstermeyi diliyorum.”

    “tudor ile profesyonel bir ilişkimiz vardı. beni seçmesinin nedeni sistemde oynamamı düşünmesinden kaynaklanıyor. çok farklı takımlarda oynama şansı buldum. benim en büyük özelliğim kendi oyunumu düşünüp, onun üzerine konsantransyonumu kurdum. başarımın sırrı her zaman çok çalışmam oldu. çalışırken korkmuyorum, her gün daha fazlasını yapmaya çalışıyorum. burada da çok çalışmam ve sisteme hızlıca alışmam gerekiyor.”

    “sözleşmemin uzaması bu sene içerisinde nasıl oynayacağıma bağlı. insanlar beni izleyip oyunumu görüp tatmin oldukları zaman bunun devamı gelecektir.”

    - iasmin latovlevici
  • 28585
    “öncelikle taraftarımıza teşekkür etmek istiyorum. takımda her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. burada kendimi iyi hissetmemin sebebi, bana burada iyi davranılması. galatasaray taraftarı ile aramızda bir kaynaşma olduğunu düşünüyorum.”

    “solda oynamak benim tercihim değil ama hoca böyle bir karar verirse, neden olmasın?”

    “tudor’un farklı bir stili var, oyunu ona göre yönlendirmeyi seviyor. daha ofansif ve baskıcı bir sistemi var.”

    - jason denayer
  • 28586
    “türkiye'den teklif aldım ama detaylara girmeyeceğim. bugün önemli olan şey benim galatasaray’da olmam ve böyle bir takımda oynamam.”

    “uzun bir kariyerim oldu. 18 yıl boyunca profesyonel olarak oynadım. galatasaray’a gelişim 3-4 senelik bir maraton aslında. burada bir asker gibiyim, dahil olduğum grupla mücadele edeceğim. takım nereye giderse ben de onlarla olacağım.”

    - cedric carrasso
  • 28587
    (gbkz: galatasaray’da vazgeçilmezi ne oldu? gelmek için bu kadar mücadele vermesini neye borçluyuz?)

    "galatasaray geri dönmek için bu kadar savaşmamın sebebi öncelikle kulübü çok seviyor olmam. ikincisi de taraftarın hem saha içinde hem de saha dışında oyuncuları eşi benzeri olmayan bir şekilde destekliyor olması. bu yüzden galatasaray’a dönmek için çok savaştım."

    2016 yazında galatasaray’a transferin gerçekleşmeyince neler hissettin?

    "çok büyük hayal kırıklığına uğradım. çok üzgündüm. çünkü buraya geri dönmek için çok çabalamıştım. ama gelmeme izin vermediler. bu yüzden büyük bir hayal kırıklığı yaşadım."

    hiç bu kadar sevileceğini düşünmüş müydün?

    "buraya gelmeden önce bu kadar sevileceğimi hiç düşünmemiştim. tek söyleyebileceğim şey var; teşekkür ediyorum."

    türk telekom stadyumu’ndaki atmosferi ve taraftarı özledin mi?

    "tabii ki taraftarları ve stattaki atmosferi çok özledim. dünyada bu şekilde taraftarların oyuncuları desteklediği bir yer yok. bu bizim için çok önemli. bu yüzden çok özledim."

    galatasaray taraftarını anlatmak istesen hangi kelimelerle anlatırdın?

    "sıra dışı kelimesini kullanırdım tek kelimeyle."

    forma numaran neden 64?

    "büyürken yaşadığım yerde arkadaşlarımla beraber kaldığımın evin kapı numarası 64’tü. hava çok kötü ve soğuk olduğunda orada kalıyorduk. bu yüzden benim için çok önemli bir numara."

    türkiye’de en çok neyi özledin?

    "galatasaray’da en çok özlediğim şey taraftarlar ve ben buradayken benimle ilgilenen insanlar… türkiye’ye gelince ise baklava ve tavuk…"

    - jason denayer
  • 28588
    "ilginçtir ki tam da kutlama yapıyordum.

    danny’den telefon aldığımda havaalanından çıkıyordum — eşim kayla ve ben birinci evlilik yıl dönümümüzü kutlayıp, geri dönüyorduk. birkaç günlüğüne miami’ye gitmiştik — ve şimdi de seattle’da eve doğru gidiyorduk.

    aramasını görmedim. arabada bir şeyler yapıyor olmalıydım. danny bir mesaj bıraktı.

    'it, arayabildiğin zaman bana geri dön.'

    çok dramatik duyuluyor ama bu aslında danny’den gelen normal bir mesaj. her şey hakkında olabilir. halen araba sürerken onu geri aradım, aklımda hiçbir şey yoktu. tatilde olduğumu biliyordu ve bununla ilgili birkaç soru sordu. ben de eminim ki ona nasıl olduğunu ve ailesini sormuşumdur. dediğim gibi, normal bir konuşma.

    ve bir anda sanki donup, kalmıştık. küçük bir duraksama oluştu. o an bana söyledi.

    'az önce seni takas ettim.'

    bu kadar basit. hiçbir şaşalı kelime, büyük bir konuşma yok. ama aslında bu tarz olaylarda çok da söyleyebilecek bir şey yoktur.

    'nereye?' söyleyebildiğim tek şeydi.

    'kyrie karşılığında cavaliers’a.'

    ve o an… hani telefonda konuşurken biri bir şey söyler ya… sizin de o andan sonra tek düşündüğünüz ben daha fazla bu konuşmada olmak istemiyorum düşüncesidir. kaba bir anlamda değil. sadece konuşma isteğiniz bir anda gider. o an tam olarak öyleydi benim için.

    danny bana boston şehri için, hem saha içi hem de saha dışında celtics organizasyonu için yaptıklarımı, ne kadar büyük bir oyuncu olduğumu ve cleveland’da da öyle olacağımı anlatmaya başladı. o an kesinlikle bunların hiçbirini duymak istemiyordum.

    telefonu kapatmak için bekliyordum ve sonunda kapattım. bana ulaşıp, haber vermene minnettarım ama şu anda ne senin ne de benim başka konuşacak bir şeyimiz var.

    olayın özü buydu.

    telefon konuşması buydu.

    o an aklımdan bir sürü şey geçiyordu ama o an için hepsini durdurmalıydım. ilk içgüdüm bunun ailem için ne anlama geldiğini anlamak oldu. iki oğlum james ve jaiden’ı ve onlara ayrılma vaktinin geldiğini nasıl açıklayacağım oldu. onlar için bir şok olacağını biliyordum. hem okulların açılmasına az bir zaman kalması hem de boston’un onları için nasıl evleri gibi hissetmeye başlamalarından dolayı.

    çocuklar kayla ve ben tatildeyken annemde kalıyorlardı ve havaalanından eve gelir gelmez onlarla görüntülü arama yaptık. haberlerin er ya da geç yayılacağını biliyordum o yüzden onların benden duymalarını istedim. ve olanları anlattım: 'babanız takas oldu.'

    büyük oğlum james — sanırım babasından çekmiş çünkü benimle aynı soruyu sordu. 'nereye?'

    'cleveland. beni kyrie ile takas ettiler.' ve sonrasını eminim siz de tahmin ediyorsunuz.

    'lebron! lebron james! baba — baba. lebron james ile beraber oynayacaksın!'

    fakat jaiden, küçük oğlum biraz daha hassas. ve sanırım boston’u herkesten daha çok seviyor. bu gelişmelerin onun için biraz daha kırıcı olacağını biliyordum. onun verdiği reaksiyona bakılırsa haklı sayılırım. hayal kırıklığına uğramış gibiydi.

    'jaiden, mutlu musun üzgün mü?' dedim.

    'üzgün.'

    'neden?'

    'çünkü muhtemelen cleveland’da kaykay parkları yoktur.'

    kaykay onun için çok büyük bir olay. bu yüzden bundan dolayı çok üzgündü. (cleveland, eğer kaykay parkınız varsa bana twitter’dan ulaşın)

    bir kaç saat sonra tüm haberler bundan bahsediyordu. tüm sosyal medya hesaplarım patlıyordu. sanırım binlerce mesaj ve tepki almış olmalıyım.

    ama gerçek şu ki — oğullarımdan aldığım ilk tepkiler tek ihtiyacım olandı. tüm anlatılanlar, tüm söylentiler, tüm uzman analizleri… ve çocuklarım birkaç dakikalık görüntülü aramada her şeyi özetlemişti. bu takas hakkındaki ve o anlarda kalbimden geçen her şeyi. onlar sadece önemi olan iki şeyi anlamıştı.

    birincisi, büyük oğlumun da dediği gibi: 'lebron james.' ya da şöyle diyelim — doğu’nun en iyi takımına katılıp dünyanın en iyi basketbol oyuncusu ile beraber şampiyonluk kazanmaya çalışacağım.

    ve ikincisi de küçük oğlumun dediği gibi: 'üzücü.' ya da şöyle diyelim — bu şehri çok özleyeceğim adamım.

    bir celtic olmayı çok özleyeceğim.

    evet bunu söyleyeceğim: 'bu lanet şey acıtıyor. çok acıtıyor.'

    yalan söylemeyeceğim. halen acıtıyor.

    bunu anlamadığımdan değil. tabii ki anlıyorum: bu bir iş. danny bir iş adamı ve iş hamlesi yaptı. ben buna katılmıyorum. kişisel olarak boston celtics’in bu takasla daha iyi bir takım olduğunu düşünmüyorum ama bu benim işim değil. bu danny’nin işi ve çok zor bir iş ama o bunda çok başarılı oldu. fakat günün sonunda bu anlaşmalar sadece bir şey için, iş. yani bu yüzden işin bu kısmında kötü hisler yok. olgun bir adamım ve bu lige katıldığımda neyin içine girdiğimi biliyordum. ve şimdiye kadar da hep şükranlarla geçti. burada oturup, bana yanlış yapıldı diye yazmıyorum. bana yanlış yapılmadı. beni takas etmek boston’un hakkıydı.

    bir de birçok yönden bunun aslında iyi bir ders olduğunu düşünüyorum. sadece benim için değil, tüm lig için. tüm taraftarlar ve medyanın oyuncuların takım değişmeleri ile ilgili konuşmaları açısından. geçen sezon kd’nin serbest kaldığı dönemi düşünüyorum. insanların onun kendisi ve kendi geleceği için verdiği karar için ona ne kadar zor zamanlar yaşattığını. onu ligde sahip olduğu bir hakkını kullandığı için nasıl bir hain olarak adlandırdıklarını. bir anda nasıl 'bencil' ve 'korkak' diye tanımladıklarını. sadece işi gereği kendi için aldığı bir karardan dolayı nasıl da kötü bir adam olarak portrelendiği.

    ama bence benim takasım insanlara bunu gösterebilir. insanların benim nasıl takas edildiğimi görmelerini istiyorum. bir anda hiçbir uyarı almadan uğruna tırmaladığım, kan döktüğüm ve her şeyimi verdiğim bir organizasyon tarafından? işte bu yüzden insanların bakış açılarını değiştirmeleri lazım. birkaç istisna dışında, serbest bir oyuncu değilsek güç yüzde 99 sahiplerin elinde. yani oyuncular sağdan sola gönderilip, hiçbir söz hakkı olmadan hayatlarını değiştirirken sorun değil ama ne zaman bir elin parmağını geçmeyecek sayıda bu ters dönüp, oyuncular kontrolü ele aldığında bir skandal mı oluyor? sadece dürüst oluyorum ama bu hem bizim toplum hem de lig olarak nerede olduğumuzu gösteriyor ve daha ne kadar yol gitmemiz gerektiğini.

    dediğim gibi kötü duygular yok. ama sadece umuyorum ki ne zaman bir oyuncu serbest kalıp, başka bir takıma giderse umarım onun üzerine atlayıp eleştirmek isteyen, kötü tweet atmak isteyen herkes bir kez daha düşünür. belki lige bakarlar ve benim gibi senaryolara bakıp, sadece bir kelime olan sadakati bir kez daha anlarlar. eğer isterseniz bu aslında güçlü bir kelime olabilir. ama adamım… iş dünyasında bu güvenilecek bir şey değildir.

    aynı zamanda insanların da anlaması gerek. yani tüm bunlar söylendikten sonra… halen acıtıyor. halen daha kötü bir şekilde acıtıyor. ve umarım ki ben bunu söylediğimde insanlar bunun birine karşı söylenmiş olmadığını anlarlar. ben birileri tarafından kırıldım ya da yanlış yapıldı ya da ihanete uğradım demiyorum. ben sadece bir insanım. sahada sert bir adam gibi davranabilirim. ve damarlarımda buz dolaşıyormuş gibi de görünebilirim ama bu buz değil. bu kan ve benim de herkes gibi bir kalbim var.

    yani kırıldım diyorsam bunun bir başkasının yüzünden olmadığını bilin. bu sadece benim yaptığım bir şey yüzündendi.

    ben boston’a aşık oldum.

    celtics beni takasla takıma kattığında nedenini biliyordum. burada nasıl bir rol almam için getirildiğimi biliyordum. nba kariyerim boyunca oynadığım aynı rol. 'skorer bir guard.' 'kenardan gelip, hücuma etki edecek oyuncu.' 'altıncı adam.' bu benim dördüncü senemdeki üçüncü durağım olmuştu bile. bu kariyer yolu bir takımın simge oyuncusu ya da geleceğin oyun kurucusu için çizilmiş bir yol değildi. lig beni böyle biri olarak görmemişti. bunu biliyordum.

    takıma geldiğimde bence celtics taraftarları da bunun ne anlama geldiğini biliyordu. benim buraya geniş bir yeniden yapılanma sürecinin bir parçası olarak geldiğimi biliyorlardı ve bu playoff ya da başka bir şeyi düşünme zamanı değildi. bunlar sadece geçiş yılı olmalıydı. bilirsiniz işte: değer topla. ucuza genç yetenekler bul ve muhtemelen bir o kadar da kaybet.

    ya da en azından bu herkesin söylediğiydi.

    sanırım ben tam da bu yüzden boston şehri ile çok iyi geçindim ve birbirimizle böyle bağlandık. hayatım boyunca yaptığım tek şey kazanmak ve iyi basketbol oynamaktı ama şimdi, aniden, profesyonel bir oyuncu olarak insanlar bana yedek olmam gerektiğini söylüyordu. ve en iyi ihtimal de yeniden yapılanan bir takımın skoreri. ve bu da bir anlamda celtics’in bu dönemine çok benziyordu. celtics var olduğundan beri tek yaptıkları kazanmak ve muhteşem basketbol oynamaktı. ancak şimdilerde, aniden, insanlar taraftarlarına takımı yeniden kurup, draft hakları kazanmaya çalışan bir takım olduklarını söylüyordu. ben de şehir de, celtics takımım da celtics taraftarları da aynı kalbi ve ruhu taşıyorduk. biz sadece kazanmak istiyorduk. şimdi. ve hiçbirimizin de eleştirilere vakti yoktu. draft kurası kimin umurunda.

    ve bu daha sonra özel bir şeye dönüştü. özel bir bağ ve an. herkes sayılarını ve istatistiklerini çoğalttı. 've uzmanlar… bu uzmanlar tüm ligi çözdüklerini düşünüyorlar ama beni hiçbir zaman doğru çözemediler.' ve hiçbir zaman kazanma kültürüne sahip olmanın önemini çözemediler. taraftarlardan, oyunculara, koçlara, yöneticilere en tepeye kadar. ve biz buna sahiptik. burası bana fiziğime aldanmadan bana her zamanki rolümü vermeyen ilk yer, ilk organizasyon ve ilk taraftar grubuydu. boston celtics bana mükemmel olma fırsatı verdi ve ben bunu asla unutmayacağım.

    işte bu yüzden insanlar bana sürekli geçen sezonki playoffları soruyor. kız kardeşim chyna’nın vefatından sonra nasıl chicago karşısında sahaya çıkıp, oynadığımı… fakat ilginç olan esas oynama isteği sebebimin gerçek oynama sebebimden farklı olduğuydu. ilk başta oynamak istemiştim çünkü işler basketbola gelince benim düşünce yapım bu. hayatta ne olursa olsun basketbol sahasına gidebilirdim. tek yapmam gereken bir basketbol sahası bulmak ve ne kadar kalırsam kalayım iyi olacağımı biliyordum. çünkü basketbol benim için hayatın iniş ve çıkışlarında bu demekti. beni hayattaki her şeyden korurdu.

    ve o gece chyna vefat ettikten sonra arenaya vardığımda tamam bunun olması gerekliydi. bu gece bu sahanın beni korumasına, unutmama yardımcı olmasına ihtiyacım var ama sahaya çıktığımda? hani anlatamayacağınız şeyler olur ya işte öyle. o gün aldığım alkışı halen daha kulaklarımda duyabiliyorum. insanların hazırladıkları pankartları halen görebiliyorum. 'bu chyna için. isaiah’ı seviyoruz!' bu tarz şeyler. daha sonra onun için bir dakikalık saygı duruşu yaptılar ve o an fark ettim ki sahanın beni korumasına ihtiyacım yoktu. bir şeylerden kaçmam gerekmiyordu. burada yalnız kalmam gerekmiyordu. tüm saha benimle birlikteydi. gerçekten tüm boston şehri benimle gibiydi.

    o an bana — tabii ki oynamalısın — hissi geldi. öncelikle bunu chyna ve ailem için yapacaktım ama tabii ki şehrim için de. çünkü şu an onların bana gösterdiği benim bu gece ihtiyacım olan tek şeydi. bana onlardan biri olduğumu ve bu yolda beraber olduğumuzu gösteriyorlardı. o zaman bu yolda beraber olalım.

    ve iki buçuk yıl boyunca beraberdik.

    ve bunu da burada söyleyip, kurtulayım. siz de istediğiniz gibi paylaşırsınız. bu sezon cavs ile uğraşmak istemezsiniz. bu sezon cavs taraftarı olmak için harika bir yıl. ben çok heyecanlıyım.

    basketbol açısından benim cavs takımında olmam cennette yapılmış bir eşleşme gibi. geçen sezon benim celtics maçlarımı izlemişseniz sadece şut atmak için bile ne kadar ikili hatta üçlü sıkıştırmaya maruz kaldığımı görürsünüz. bizim için işe yaradı. çocuklar çok iyi oynadı ve benim de şutlarım giriyordu fakat bu sezon… bu söz konusu bile olamaz. gerçekten ben sahayı gezegenin en iyi basketbol oyuncusu ile paylaşırken benim üzerime üç oyuncu mu atacaksınız? ben pek sanmıyorum.

    ve daha bu sadece lebron. bu kadroya bakıyorum ve tek gördüğüm beraber oynamak için sabırsızlandığım çocuklar. kevin love, (eski aau takım arkadaşımla yeniden buluştuk!) tristan thompson, jr smith, iman shumpert. benim için bu adamların doğu’yu üç sene üst üste kazanması kaza değil. şimdi de bu karışıma ben, d. rose ve adamım jae’yi ekleyin. çok dolu bir kadro. iyi bir sezona hazır olun cavs taraftarları.

    tabii ki doğu’nun kalbi olan takımda oynamak… yalan söylemeyeceğim biraz karışık duygular içindeyim. çünkü uzun zamandır doğu’daki hedefimiz buydu — cavs’i geçip, doğu’yu kazanmak. biliyorum ki boston’un hedefi hala bu ama şimdi, onları bu hedeflerine ulaşmamaları için durdurması gereken adam benim. ve bu çok zor. çünkü playoff zamanı geldiğinde ne zaman celtics ile oynayacak olsam… bilmiyorum işte anlatması çok zor. ama bu takım sadece 'oynadığım takım' olmayacak. bu takım benim eski takımım. elit hücumu olan, neredeyse 30 kez ulusal kanaldan gösterilen, serbest oyuncuların gelip, oynamak istediği takım. bu takımın kurulmasına yardımcı olmuş gibi hissediyorum. bunu yaratmalarına yardımcı oldum.

    ve playoff zamanı geldiğinde birden, tamam, hadi şimdi bunu yıkalım, gibi olacak…

    bu çok üzücü. çok üzücü.

    ama cleveland’a kaybetmeye gelmedim.

    dediğim gibi, takas haberi yayıldığında bir çok mesaj aldım. telefon mesajları, instagram, twitter, sesli mesaj aklınıza ne geliyorsa ama içlerinden biri vardı ki beni çok etkiledi. tom brady’den idi.

    'n’aber it, haberleri duydum. iyi misin?'

    'iyiyim. çılgınca bir olay. bu soğuk bir oyun.'

    'evet öyle. iyi şanslar dilerim. çok iyi işler yapacaksın. haberleşelim.'

    beni etkileyen ne söylediği değildi. her ne kadar bunları söylemesi şüphesiz güzel olsa da beni etkileyen bunların ne anlama geldiğiydi. tom brady gibi bir boston efsanesinden böyle bir kişisel mesaj almak acı tatlı bir şeydi.

    ilk başta bana çok batmıştı. tom’un patriots kariyerine bakıyorum ve bu benim celtics ile kurmaya hayal ettiğim bir kariyerdi: çok düşük sıradan seçilmek… hiç alkışlanmadan gelip, zamanla çok çalışarak kararlılıkla kazanmaya başlamak ve kazanmak ve kazanmak. daha sonra da bir kazanma mirası bırakarak boston’da kalıp, boston’un gelmiş geçmiş en büyüklerinden olarak anılana kadar şampiyonluklar kazanmak ve kariyerimin sonuna kadar mücadele etmek. kendim için çizmeye başladığım kariyer buydu. kafamda brady ve ortiz’in celtics versiyonu olmak vardı. celtics’in önümüzdeki döneminin tarihe yazılmasını istemiştim. ve ben de bununla boston spor tarihine yazılmayı. tom’dan bu mesajı aldığımda bir yanım böyle kötü hissetmişti.

    bu mesajı biraz daha düşündüğümde bakış açımı biraz değiştirdim. farkına vardım ki, o tom brady. ve ben sadece iki buçuk yıldır oradaydım. tom brady burada iki buçuk yıl oynayan oyunculara böyle mesajlar göndermez, çok olağanüstü bir şey yapmadıkça. yani bilmiyorum. belki de bu benim gurur duymam gereken bir şeydi. belki de benim buradaki zamanım hayal ettiğim gibi bitmese de bazı insanlar için bir şeyler ifade ediyordu.

    sanırım kafamda şu an bunlar var. halen kırgınlığım devam ediyor. halen gideceğim için üzgünüm ve eminim ki celtics ailemi çok özleyeceğim. ama şu anda yaptığım işi yapmak için cleveland’a gidiyorum ve terimin son damlasına kadar savaşacağım. geçen sezon belki de hayal ettiğim bir kariyer ya da son ay olmadı ama düşündüğünüzde kariyerimin başından beri bu böyle. hiçbir zaman hayallerim gerçeğe dönüşmüş gibi olmadı ya da umduğum gibi. sadece ben oldum.

    belki de tüm bunların cevabı bu. evet artık asla bir tom brady olamayacağım. ya da david ortiz olamayacağım, hiçbir zaman bill russell ya da paul pierce ya da kevin garnett ya da larry bird olamayacağım. ama eğer takas olmasaydım onlar gibi olup, olamasam da hep bir şeyi hayal edeceğim.

    bundan biraz zaman geçtikten sonra boston’da birileri ebeveyn olacak ve çocuklarına basketbol öğretecekler. çocukları da onlara 'neden celtics taraftarı oldun?' diye soracak.

    işte o ebeveynler geriye dönüp, düşünecekler ve gülerek gerçeği söyleyecekler.

    'isaiah thomas’ı oynarken izledim.'

    bu beni çok mutlu edecek. sanırım bu benim için yeterli."

    - isaiah thomas

    http://trendbasket.net/...oynayacaksin-ceviri/
  • 28590
    ''asamoah, orta sahada da oynayabilecek bir oyuncu. teknik bir karar vermem gerekiyordu. çünkü marchisio'nun sağlık durumu iyi değil. orta sahaya ağırlık vermemiz gerekiyordu. o yüzden böyle bir karar verdim''

    massimiliano allegri

    italyan şaşırmışın! iyi halt ettin amk. tüm nefretimizi yolladık sana. geçen yıl yaldır yaldır giden m.city ve guardiola'ya ne oldu dön bak bir arkana istedim. başka da bir şey demiyorum. inşallah real madrid'le son 16'da eşleşir, serie a'yı kaybedersiniz!
  • 28591
    "galatasaray'da 10 yılımı tamamlayacağım sanırım. galatasaray'da en uzun süre oynayan yabancı oyuncu olmak istiyorum" .

    "fenerbahçe stadını seviyorum. orada oynamayı, o seyirciye karşı oynamayı seviyorum. orada kupa aldık ama artık orada kazanmamızın zamanı geldiğini de düşünüyorum"

    the captain fernando muslera

    10 değil 20 sene kal canım benim. kadıköy için ise şimdilik yorum yapmıyorum, inşallah.
  • 28592
    "biz galatasaray ile düşman değiliz. tudor'un gidişinde bize göre doğru olmayan noktalar vardı. bunu dile getirdik. daha sonra kulüpler birliği'nde sayın dursun özbek ile bu konuyu konuştuk"

    "dursun bey aradı ve futbolcumuza talip olduklarını söyledi. rakam çok önemli değil. oyuncunun 31 yaşında yakaladığı bir fırsat vardı. bunu değerlendirmek istedi. biz de önünü açtık. galatasaray için önemli bir transfer. çok iyi bir oyuncu ve tam bir profesyonel. bu bizim hem tudor konusunda hem de latovlevici konusunda ne kadar doğru karar verdiğimizi gösteriyor"

    karabükspor başkanı ferudun tankut

    bu adam 18 kulüp içinde iş adamı/patron olmayan tek kulüp başkanı. bu sebeple de ayrıca saygımı ve sempatimi kazanıyor. konuşmaları da, verdiği demeçleri de yeri geldiğinde çok net ve vurucu. farklı ve güzel bir başkan tipi. karabük gibi emek kokan bir şehre yakışıyor.
  • 28594
    "taraftar arda'yı istemiyordu. gece 2'de programa bağlanıp konuşan, sabah 4'te sosyal medyada yazılar paylaşan -ki bunların içinde taraftarın tüylerini diken diken eden selçuk paylaşımı da vardı- arda, buraya gelirse burada da milli takımdaki gibi patronluk taslar mı, selçuk'u oynatmaya çalışır mı gibi sorular vardı. ancak tudor'un sisteminde buna yer yok.

    özel hayatı futbolculuğunun önüne geçmeyen, günde 1500 kişiyle yazışma evresine geçmemiş arda verimli olabilirdi. gelmemesi daha iyi oldu."

    ılgaz çınar
  • 28595
    http://gamaspor.com/...n-dogum-sureci-23963

    --- alıntı ---
    '' tarih 6 mayıs 2017… 3-1 kaybedilen kasımpaşa maçı sonrası. galatasaray başkanı dursun özbek sinirli bir şekilde başkan yardımcısı nasuhi sezgin ile birlikte soyunma odasına iner,”sizinle gurur duyuyorum, mükemmeldiniz” der.

    hiçbir oyuncudan ‘çıt’ çıkmaz. bir tek muslera sorumluluk üstlenip bir iki kelime eder. o sırada sneijder’in bacak bacak üstüne atmış ve umursamaz tavrı odadaki herkesi rahatsız eder.

    igor tudor maçtan önce oyuncularına galibiyet halinde maçtan sonra izin vereceğini söyler ve birçok oyuncu maçı kazanacaklarını düşünerek uçak bileti alıp seyahat programı yapmıştır. 3-1’lik mağlubiyet sonrası ise tudor izin vermeyeceğini iletir ve de jong, bruma ve sneijder bu duruma tepki gösterip ertesi gün idmana çıkmayacaklarını belirtirler. kaptan selçuk, “hoca istiyorsa yarın idmana çıkılacak” der ve son noktayı koyar.

    daha sonra başkan özbek ve igor tudor stattan ayrılmayıp toplantı yaparlar. saatler süren görüşmeden tudor’a yeni sezon için tam yetki kararı çıkar ve yeni sezonun ilk umut ışığı da aslında bu maçta belirmiştir.

    hırvat hoca bu görüşmede yeni sezonda kendi sistemine uymayan ve takım içi disiplini bozan sneijder, de jong ve bruma gibi isimlerin gönderilmesini ister. zira yönetim de sneijder’e takımda kimseye ödeme yapılmazken ona verilen çekleri takım arkadaşlarına gösterdiği için olumsuz bakmaktadır. son dönemde aldığı kilolar ve temposuz oyunu tudor kadar başkan özbek’i de rahatsız etmiştir. ayrıca aldığı 5.5 milyon euro garanti ücret galatasaray’ın mali yapısına ters gelmektedir.

    transferin başlamasına haftalar kala tudor reçeteyi sunar: sağ ve sol bek, stoper, orta saha, 10 numara, kanat ve forvet. hırvat çalıştırıcı, başkan özbek’ten çok koşan, birkaç mevkide oynayabilen oyuncular istemektedir ve ilk olarak takımın iskeletinin kurulması gerektiğine dikkat çeker.

    “adam başı 12-13 km koşarsak çok zor maç kaybederiz ancak bunun altına düşersek de zor maç kazanırız” diyerek formülü verir.

    ilk olarak omurga kurulur (maicon, fernando, belhanda, gomis) ve transfer dönemine start verilir. sneijder’e istenmediği iletilir ve hollandalı oyuncu takım arayışına başlar… en yüksek teklif sampdoria tarafından 1.5 milyon euro’dur. galatasaray’ın verdiğinin çok altında maaş bulabilen wesley, baskan özbek’e bu maaşın kalanını tamamlarlar ise ayrılacağını iletir. başkan ise bunu kabul etmeyeceğini ve ayrılmaması halinde bu sezonu tribünde geçireceğini iletir. sneijder ise hollanda milli takımı’na girebilmek adına sezonu oynamadan geçirmeyi göze alamaz ve karşılıklı anlaşarak sözleşmesi feshedilir.

    ostersunds maçları ve sneijder’in ayrılığı sonrası tudor ve yönetim medya ve taraftar tarafından eleştiri yağmuruna tutulurken hırvat çalıştırıcıdan vazgeçmeyen sarı-kırmızılı idareciler “transfere devam” kararı alır.
    protestolar, sneijder’in gönderilme süreci, lucescu – terim dedikoduları ve avrupa’dan veda oldukça yara vermiştir ancak sportif direktör cenk ergün önderliğinde oyuncu arayışlarına devam edilir. sezona taraftar ve medyanın aksine adeta bomba gibi başlayan tudor’un öğrencileri büyük heyecan yaratır. zira taraftar kombinelere hücum eder ve divan kurulu’nun olağanüstü toplanmasına büyük tepki gösterir.

    bu toplantıda yapılan transferler sorgulanırken camiada ve taraftarda oluşan havaya gölge düşürülmeye çalışılması nedeniyle bazı üyeler ve levent nazifoğlu büyük tepki görür…

    bu süreçte önemli oyuncular takıma katılmaya devam eder. ek olarak; nasri, balotelli, emre mor ve ben arfa galatasaray’a önerilmiş ancak teknik direktör tudor bu isimleri disiplinli olmadıkları ve takımı bozacakları gerekçesiyle veto etmiştir. arda turan’a da ilgi hep vardır ancak gerek arda gerekse yönetim, tepkiler yüzünden masaya oturmazlar.

    galatasaray’da dikkat çeken hamlelerden bazıları

    -genç futbolcularla profesyonel sözleşme imzalandı

    -de jong kadro dışı bırakıldı

    -yerli futbolcu transferi yapılmadı

    -volkan şen veto edildi

    -muslera’nın sözleşmesi uzatıldı

    -hasan tankaya florya’ya getirildi

    -sabri sarıoğlu ile yollar ayrıldı

    -bruma, semih kaya ve cenk gönen transferlerinden yaklaşık 20 milyon euro gelir elde edildi

    asamoah’ta ise son saniyede juventus’un geri adım atmasıyla planlar değişir ve latovlevici’yle imzalar atılıp juventus’la ocak ayında yeniden görüşme kararı alınır. zira başkan özbek bu transfere çok önem vermektedir ve yakın çevresine ne olursa olsun onu takıma katacağını söyler. 3 aylık süreçte galatasaray’ın ilgilendiği ancak bir şekilde gerçekleşmeyen veya gündeme düşen isimleri de yazalım:

    willian arao
    lichsteiner
    acerbi (sassuolo, futbolcunun sözleşmesinin bitimine 1 yıl kalmasına rağmen 10 milyon euro’yu reddedip 15 milyon euro istedi)
    ansaldi: (asamoah’ın alternatifiydi)
    konate
    konoplyanka: (alınacaktı ancak schalke’nin hocası değişince oyuncu kalmak istedi)
    clichy: (nigel de jong transfere engel oldu)
    jaume costa: (villereal alternatif bulamadığı için reddetti)
    vainqueur: (tudor onun yerine fernando’yu tercih etti)

    galatasaray’ın 10 ismi kadrosuna kattığı ve bir hayli hareketli geçen son 4 ayı bu şekildeydi. bakalım tudor ve öğrencileri oluşan olumlu havayı sürdürüp 21. kupayı müzeye götürebilecekler mi?''

    egehan şengül

    --- alıntı ---
  • 28598
    "milli takım araları zor olur. oyuncular sizden ayrı 5-6 gün geçiriyorlar. farklı taktikler ve alışkanlıklar ediniyorlar."

    "ben de özellikle milli takımlardan dönen arkadaşları elimden geldiğince bu maça hazırlamaya çalıştım."

    "transfer döneminden mutlu olduğumu söyleyebilirim. ihtiyaçlarımızı karşıladık. artık önümüzdeki maçlara odaklanmamız gerek."

    - igor tudor

    (bkz: 10 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçı)
  • 28600
    “öncelikle kazanmak istedik ama kazanamadık. ikinci yarıda antalyaspor’un isteği ve samuel eto’o’nun vurduğu top sonucu galibiyet serimizi devam ettiremedik. bu sefer olmadı. milli takım arasının ardından böyle oynamak kolay değildi. bunun dönüşünde maç yapmak da kolay olmadı. geçen sezon ligi 5. sırada bitirmiş bir antalyaspor’a karşı bu şekilde oynamak zordu. ama ilerisi için olumlu düşünüyoruz.”

    “ben de onun geçtiği yollardan geçtim. onun ne hissettiğini anlıyorum. umarım bunu bütün hayatı boyunca hatırlar.” *

    - bafetimbi gomis

    (bkz: 10 eylül 2017 antalyaspor galatasaray maçı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın