• 27301
    “galatasaray taraftarına özellikle de takım arkadaşlarıma teşekkür etmek istiyorum. bazen hayatınız planladığınız gibi gitmez. ancak edindiğiniz tüm tecrübeler sizi eğitir ve büyütür. istanbul’da geçirdiğim zamandan gerçekten keyif aldım. bu şehirdeki insanların güvende kalmaları için dua edeceğim. 2016 harika bir yıldı. hayat tarzımda pek çok değişiklik yaşadım. galatasaray forması giymek benim için bu güzel yılda bir diğer önemli noktaydı.”

    deon thompson
  • 27303
    "delirmişliğinizi meşrulaştırmak için bir gece kulübünü vuruyorsunuz. kimsiniz ki insanların hayatını almaya kalkışıyorsunuz? kimsiniz ki kimin yaşama hakkı olduğuna karar verebiliyorsunuz, yaşam tarzları ne olursa olsun? kendini hakimlerin en büyüğü olan allah'ın yerine koymak günahların en büyüğüdür. ve siz hiçbir merhameti hak etmeyeceksiniz. reina'daki ve dünyanın her yerindeki tüm masum kurbanlara rahmet dilerim."

    - ricardo faty

    (bkz: 1 ocak 2017 ortaköy saldırısı)
    http://gss.gs/A0S
  • 27304
    topa sahip olmak isteyen rakiplere karşı futbol olarak ezildi galatasaray. rakip topu onlara bırakırsa, sonsuza kadar paslaşıyorlar. top bruma’ya gelirse adam eksilterek, sneijder’a gelirse araya oynayarak ya da şut atarak fark yaratmaya çalışıyorlar.
    ligde tepe performansıyla dip performansı arasında en uzun mesafe olan takım galatasaray... alanya-rize-antep gibilere karşı çok iyi, karabük-osmanlı-f.bahçe’ye karşı çok kötülerdi. toplam pas istatistiğinde liderler ama üçüncü bölgeye pas sayısında konya ve g.birliği’nin bile altında olmaları, topu etkisiz bölgede oyaladıklarının ispatı. ilk dört içinde savunmayı en önde kuran ve rakiplerini en çok ofsayta düşüren takım olmaları, çabuk stoper ihtiyacını gösteriyor.

    galatasaray’ın ilk yarı performansı, geceyle gündüz gibi: ligin ilk 7 sırasındaki takımların sadece birini (bursa’yı) yenebildiler. dipteki 11 rakiptense 27 puan çıkardılar. üstelik fark sadece puantajla ilgili değil, topa sahip olmak isteyen rakiplere karşı futbol olarak da ezildi galatasaray.

    riekerink dönemi galatasaray’ının tek bir planı var: eğer rakip topu onlara bırakırsa, sonsuza kadar paslaşıyorlar. bu paslaşmanın sonunda top bruma’ya gelirse adam eksilterek, sneijder’a gelirse araya oynayarak ya da şut atarak fark yaratmaya çalışıyorlar. çünkü ortada çalışılmış-düşünülmüş bir hücum planı yok gibi; yalnızca topa sahipler, oyuna değil.

    zaten toplam pas istatistiğinde beşiktaş’ın bile önünde lig lideri olmalarına rağmen, tehlikeli (üçüncü) bölgeye ulaşan pas sayısında ligin onuncusu olmaları, gençlerbirliği’nin, konya’nın, hatta gaziantep’in gerisinde kalmalarının da nedeni bu.

    güçlülere karşi da ayakta kalmali

    bu ana oyun planı, geride kompakt bekleyen, topu istemeyen rize, antep, alanya gibi rakiplere karşı çok iyi sonuç verdi; sneijder, podolski gibiler bu maçlarda yıldızlaştı. ama galatasaray’ın rakibinin topla oynama niyeti varsa, vitesi elinde tutmak istiyorsa sıradanlaştılar. o zaman iş sadece bruma’nın sihrine kaldı aslında. fenerbahçe’ye karşı rakip kaleye gidemediler, karabük oyun olarak galatasaray’ı ezdi, osmanlıspor’a da farklı kaybetmedikleri için şanslılar.

    galatasaray’ın ligin ikinci devresinde yarışın içinde olması için sadece zayıflara karşı değil, güçlülere karşı da ayakta kalacak stratejiler üretmesi gerek.

    rakiplerine fark attilar

    ceza alani dişinda ustalar

    ligin ilk yarısında oyun olarak bekleneni veremeyen selçuk, sneijder ve podolski’nin galatasaray’a en önemli katkıları, ceza alanı dışından yarattıkları tehlikeler... ligin ilk devresinde ceza alanı dışından fenerbahçe 61, başakşehir 67, beşiktaş 105 şut atarken galatasaray kaleyi 115 kez yokladı. beşiktaş ve fenerbahçe’nin toplamı kadar, uzaktan şutla 6 tane gol buldu.

    galatasaray’ın 3 rakibine karşı da en önemli farkı bu noktada yatıyor sanırım: başakşehir 36 puanı takım olarak topladı. takım iyi oynayınca kazandılar, takım kötüyse kazanamadılar. kazanmak için hep iyi oynamak zorundalar. galatasaray’sa çok az maçı takımla kazandı ilk yarıda. birçok galibiyeti kazandıran, bireysel performanslardı.

    hollandali artik kendine gelmeli

    wesley sneijder’in kralliği yaniltici

    2 gol-8 asistinin, yani 10 gol katkısının 6’sı, sadece iki maçta: alanya’ya 1 gol-3 asist, rize’ye 2 asist. sneijder, fenerbahçe’ye, beşiktaş’a, trabzon’a karşı ise yok.
    g.saray orta sahasında ilk yarıda hemen hiç kimsenin bekleneni verebildiğini düşünmüyorum ben. selçuk etkisiz bölgede pas ustası. de jong’un tavrı savaşçı gözüküyor ama osmanlı maçını yalnızca 35 topla buluşarak tamamlamış. bugünlerde gazeteler sneijder’ın asist kralı olmasını ön plana çıkarıyorlar ama sanırım şu detayı gözden kaçırmamak gerek: 2 gol-8 asistinin, yani 10 gol katkısının 6’sı, sadece iki maçta: alanya’ya 1 gol-3 asist, rize’ye 2 asist... fenerbahçe’ye, beşiktaş’a, trabzon’a, karabük’e, osmanlı’ya karşı kaybolan bir performans. lens’in manchester’a gol atması, feyenoord’a karşı kazandığı topla galibiyeti getirmesi, trabzon maçını alması bir yıldızın nerelerde ortaya çıkması gerektiğinin ispatı.

    galatasaray’ın ligin ikinci yarısında vitesi yüksek maçlarda iddialı olabilmesi için orta sahanın ayakta kalabilmesi gerek. tolga ciğerci bir an önce dönmeli. selçuk ve sneijder kendine gelmeli.

    milli oyuncuda israrci oldular ama...

    ahmet calik dogru hedef mi?

    çalışkan, savaşçı, sert hamleleri olan yürekli ve lider karakterli bir genç ahmet çalık. ama galatasaray’ın ihtiyacı bu mu, çok tartışılır.

    g.saray, ilk dört içinde savunma hattını en önde kuran ve doğal olarak da rakiplerini en fazla ofsayta düşüren ekip. fenerbahçe savunması ortalama 21,5’uncu, başakşehir 21,7’nci metrede konumlanırken, galatasaray’ın opta verilerine göre savunma pozisyonu ortalamasının 26,8’inci metrede olması dikkate değer. bu, sürekli hücum düşünen, ikinci bölgede çok pas yapan bir büyük takım için doğal görünüyor. zaten o yüzden de beşiktaş ve fenerbahçe’nin toplamı kadar ofsayta düşürmüşler rakiplerini.

    böyle bir savunma anlayışı iki türlü ihtiyaç doğurur: savunmacılarınız zeki olmalı. en azından içinde lider karakterli biri olmalı ki, defansı doğru zamanda doğru çizgide tutsun. çünkü tutamadığınızda arkada büyük boşluklar olacaktır hep.

    alişik değil

    bu büyük boşluklar da ikinci ihtiyacı doğuruyor zaten: hamleli stoper ihtiyacı. açık alanda forvetle beraber gidebilen, çabuk stoper... ahmet çalık’ın da bu tarz bir oyuna alışık olmadığının altını çizmek gerek. gençlerbirliği genetik olarak önde oynayan, savunmayı önde kuran bir takım değildi hiçbir zaman. ahmet de çalışkan, savaşçı, sert hamleleri olan yürekli ve lider karakterli bir genç. ama galatasaray’ın ihtiyacı bu mu, çok tartışılır doğrusu.

    takimda disiplin zafiyeti var...

    faul başina kart oranlari çok yüksek

    tuzlaspor karşısında yasin ve chedjou’nun gördüğü kırmızı kartlar, takımda büyük bir disiplin zafiyetinin olduğunun ispatı. galatasaray’ın savunma disiplini anlamında bir diğer sorunu da, yaptıkları faul sayısı şampiyonluk yolundaki üç rakiplerinden az olmasına rağmen, gördükleri kart sayısındaki fazlalık. fauller doğru noktada değil, tehlike anında panikle yapılıyor. çünkü ortada dört başı mâmur bir savunma stratejisi yok, doğaçlama çözüm stratejisi var.

    g.saray’ın ujfalusi’den sonra savunmada yeni bir plan üretemediği bir gerçek. ve bu planı üretmek için ahmet çalık’a değil, popescu tipi, zago tipi, kjaer tipi lidere ihtiyaç var.

    uğur meleke http://mobil.hurriyet.com.tr/...oyuna-degil-40323256
  • 27305
    league of legend için birbirinden kıymetli rakiplerimizle mücadelenin başlamasını bekliyoruz. lol ilk takımımız olacak. ikincisi yolda.

    lol özelinde centilmen mücadele, bir ekip olarak kazanma ve uzun vadeli hedeflerimizin kısa vadeli çıkarların önünde olması önemli olacak.rakipleri küçük görmeyen, herkese saygılı davranan, küfürsüz bir rol modeli takım olmak için elimizden geleni yapacağız.

    altyapı kuracağız. 1907 fenerbahçe olarak anadolu'da altyapımızı geliştireceğiz ve gençleri destekleyeceğiz. 1907 fenerbahçe'nin sadece altyapıdan yeni oyuncu değil aynı zamanda yeni koç, analist & menajerleri bu camiaya kazandıracağını göreceğiz

    dünyaya örnek olmasını istediğimiz bir gaming house kuruyoruz. en önemli kriter oyuncunun hayat kalitesini yükseltmek olacak. gaming house'umuz müstakil, merkezi, spor salonu ve beslenme planın olduğu bir yer olacak.

    espor medyasının bu sektör için ne kadar değerli olduğunun son derece farkındayız ve zamanı geldiğinde onlarla çok içerik paylaşacağız. yakın zamanda sponsorlarımızı, iş ortaklarımızı ve destekçilerimizi açıklayacağız. bir de bakarsınız bir transfer daha olur.

    sevgili menajerimiz emre aksoy ile uzun ve çok heyecanlı bir yola çıktık. yanımızda çok değerli 1907 yönetimi ve arkamızda dev bir camia... eğer bir gün çin'de türk spor kulüplerinin formaları gençler tarafından alınacaksa, bu espor sayesinde olacak. türkiye'den daha çok büyük haberler çıkacak. bu sadece başlangıç.

    tüm takımlara 2017'de başarılar, taraftarlara çekişmeli ve zevkli maçlar diliyorum!

    sina afra***
  • 27306
    "bu ülke bununla tanışmalı. artık profesyonel oyuncularımızın şikayet kutusu dolmamalı. '3 günde bir maç oynuyoruz, yorulduk' gibi birtakım mazeret üretimi dönemi kapanmıştır, kapanmalıdır. hatta altyapılarda 3 günlük bazı turnuvalar getirilerek futbol federasyonu nezdinde fiziksel, ruhsal öğrenme sağlanmalıdır."

    mustafa reşit akçay

    http://www.ntvspor.net/...4cc1b1a93dd798d4207d
  • 27307
    neredeyse dört veya beş yaşından beri ayağımda sürekli bir top var, çocukluk yıllarımda da evde mutlaka tenis topuyla ya da küçük bir topla oynardım. daha sonra bir kulüpte futbol oynamaya başladım, altı yaşındaydım. antrenmanlar ve maçlarla orada tanıştım. evin koridorunu hayali bir futbol sahası gibi düşünürdüm. baştaki ve sondaki iki kapı, sahanın kaleleri olurdu. arkadaşlarımla sürekli evin içinde bu şekilde top oynardık.

    hamburg’da iki veya üç ay geçirdikten sonra huub stevens, beni odasına çağırdı. o zamanlar hücumun sağında, solunda veya zaman zaman forvetin arkasında oynuyordum. beni davet etti ve dedi ki, ‘senin sahip olduğun kalite, topla olan ilişkin ve oyun yapın, kesinlikle defansif bir orta saha oyuncusu olman gerektiğini söylüyor; inan bana, buna konsantre olursan bu pozisyonda dünyanın en iyi oyuncularından biri olabilirsin, hem milli takımda, hem de kulüp kariyerinde…’ ben de oldukça pozitif yaklaştım kendisinin söylediklerine.

    amsterdam’da pek çok türk topluluğu var. ya galatasaraylı ya da fenerbahçeli oluyorlardı. bu, apartman bloklarına kadar ayrılmıştı. bu nedenle de sürekli bir rekabet oluşuyordu. çocukken izlediğim galatasaray maçlarını anımsıyorum. özellikle 2000’de kazanılan uefa kupası serüvenini… o kadronun hepsini sayabilirim. türkler maçları seyretmek için toplanıyorlardı. kazanırlarsa arabalarıyla sokaklarda kutlama yapıyorlardı. her zaman ‘cimbom’ ismini duyabiliyordunuz. duvarlardaki grafitilerde bile ‘cimbom’ yazıyordu. benim mahallemde özellikle herkes galatasaraylıydı. annem hâlen aynı mahallede yaşıyor. ben galatasaray’a imza attığım an herkes çılgınlar gibi sevindi. burada olmaktan ve arkadaşlarımı sevindirmekten çok mutluyum. türk insanının galatasaray ya da milli takım oynarken futbola tutkusunu ve duygularını hissedebiliyorsunuz.

    wesley’in karakteri değişmedi. mutlu, zaman zaman huysuz… bunlar benim için de geçerli. birbirimizi çok uzun zamandır tanıyoruz. cevap vermem için sadece bakması yeterli oluyor. bu da futbolda çok nadir görülen bir şey. saha dışında da bu şekildeyiz. eşlerimiz çok iyi arkadaşlar. bu da her şey kolaylaştırıyor. onun burada olması benim galatasaray’da hem oyuncu olarak hem de kişisel olarak gelişimime katkı sağlıyor; çünkü buradaki kültür farklı.

    jan olde riekerink ile 9 yaşımdayken tanıştım. tam 22 sene önce… o zamanlar belli sınırları olan bir antrenördü. genç oyuncular ile çalıştığı için kurallara bağlıydı. ona büyük saygı duyuyorduk; 8-9-10 yaşlarında yaşadığımız gelişimi gösteremeyenler takımdan ayrılmak zorunda kalıyordu. kaybedeceğiniz çok şey vardı, evinize geri dönebilirdiniz. jan olde riekerink geldiğinde oyunun teknik tarafına odaklanmıştı. top kontrolü, güzel paslar, sert paslar… pek çok oyuncu bunu kaldıramadı; ama ben çok sevmiştim…

    kırılma anı fenerbahçe maçından sonra oldu. iyi oynuyorduk; fakat üst üste mağlubiyetler aldık. derbi maçından sonra bunun olmasının nedeni kaybetmemiz değil, kaybederken nasıl oynadığımızdı. bugünkü durumumuzdan farkımız ruh eksikti… hiç kimse o kadar da aç değildi. bu da kırılma noktamız oldu. oturup takım içinde konuştuk: ‘böyle devam etmek mi istiyoruz? şampiyon olamayız. bu ruh halinde sürekli olarak sahaya çıkmak zorunda kalacağız. bunun değişmesi gerekiyor…’ birbirimizi yapıcı anlamda eleştirdik ve bu hepimiz adına çok faydalı bir sohbet oldu. herkesin gerçekleri kabul etmesi gerekiyordu, o şekilde yola çıktık. bundan sonra da kazanmaya başladık. sadece bir beraberlik aldık.

    nigel de jong
  • 27308
    "galatasaray'a çok büyük umutlarla geldim. benim hayalimdi. galatasaray'a transfer olduğumda sürekli oynayan bir oyuncuydum. sonra oynamamaya başladım. uzun süre oynamayınca zor oluyor. hiç pes etmedim aslında, hep çalıştım. bir türlü olmadı, eskişehirspor'daki performansımı gösteremedim. bunun da farkındaydım zaten. bunun için de üzgündüm. bu yüzden en doğrusu bir daha kendimi ispatlamaktı ve bunun için eskişehirspor'a gelmeye karar verdim. performansım şu an iyi. daha da iyi olacağım. hedefim sezonu eskişehirspor'da şampiyon tamamlamak ve sonra galatasaray'a dönüp, o formanın hakkını vermek."

    "eskişehirspor bir alt ligde olsa bile hiç tereddüt etmeden burayı seçtim. almanya'dan geldim ve türkiye'yi eskişehirspor sayesinde tanıdım. alt lig olmasını umursamadım. eskişehirspor'u şampiyon olmak için seçtim. başarılı olmak ve eskişehirspor'u tekrar süper lig'e çıkarmak zorundayız. inşallah hedefimize ulaşırız."

    tarık çamdal
  • 27309
    --- alıntı ---
    sizin için ‘galatasaray ya da milli takım’ı bırakacak' diyen aziz yıldırım, “obradovic keşke milli takım’ı çalıştırsa” dedi. ne diyorsunuz?
    ironiyle yanıt vereyim: aziz yıldırım, f.bahçe başkanlığını bırakacağını söylüyordu. herhalde ilk seçimde türkiye basketbol federasyonu başkanlığına aday olacak! yıldırım'ın gönlünden geçen f.bahçe'nin hocasının milli takım'ı çalıştırması olabilir. ama konu ergin ataman olduğunda, bu tarz spekülasyonlar ortaya atılıyor. geçen yıl, “ya g.saray'ı ya milli takım'ı seçsin. milli takım'a oyuncu göndermeyeceğiz” dedi. bir kulüp başkanının tekelinde değil bu konu. kararı türkiye basketbol federasyonu başkanı hidayet türkoğlu verecek. milli antrenörleri, federasyon belirler…
    seyirciler sahaya inerdi
    sizin de bir yanlışınız oldu mu?
    “f.bahçe salonunda başkanı ya da taraftarını provoke edecek en ufak bir davranışta bulunmadım. ben maç boyu hakaret yerim; başkanı küfür eder, taraftarı küfür eder. maç biter ve basın toplantısında tepkimi dile getiririm. o salonda en ufak bir şey yapmadım bugüne kadar. zaten yapsaydım f.bahçe salonunda o taraftar sahaya inerdi. son maçta da taraftar sahaya inmesin diye son 5 dakika yerime oturdum. salonu o hale getiriyorlar. üstelik benim başkanım da protokolde maçı izliyordu.”
    “aziz yıldırım'ı takdir ediyorum. duygularıyla yaşayan biri ve saha kenarında maçı izleyip yaşamak istiyor. ama ben nasıl ki kendimi kontrol edip, sahada küfür edenlere karşı tepki göstermiyorsam, f.bahçe başkanı da kendini kontrol etmeli. ben hakemle tartışıp atılabilirim. ama sen oradan müdahale ettiğinde taraftar da müdahil olmuş oluyor. en önemli sorunlardan biri bu bence.”
    f.bahçe'yi çaliştirmam
    bir gün f.bahçe'yi çalıştırabilir misiniz?
    yok, ergin ataman f.bahçe'yi çalıştıramaz. ataman, g.saraylı olduğunu beşiktaş'ta çalışırken bile belli eden bir antrenör. ataman yıllarca f.bahçe'ye ciddi bir rakip olmuş. son 7 yılda ataman'ın çalıştırdığı 3 takım şampiyon olmuş hem de f.bahçe'nin harcadığı paraların 4'te birine. f.bahçe'nin başında dünyanın en kariyerli koçu var. ama obradovic'in f.bahçe'ye gelmesinin sebebi ergin ataman! bana karşı alabilecekleri en büyük koz olduğu için, yıldırım obradovic'i getirdi. çünkü ondan önce hep kaybettiler…
    ne zaman ki obradovic geldi, işte o zaman bir denge geldi. ilk senesinde oynanmayan ve 7. maça gelen bir final serisi. sonra bütçe farklarından dolayı f.bahçe'nin, g.saray'a üstünlük kurduğunu söyleyebilirim. sonuçta, f.bahçe'ye bir katkım olmuş. ataman'ı yenmek için obradovic'i getirdiler, f.bahçe de avrupa'nın en büyüklerinden biri haline geldi.
    göksenin yerine taraftarini dava et!
    göksenin'in fenerbahçe maçındaki olayda hatası var mı?◊ ne yapmış göksenin? ayağını kaldırmış! tamamen bir algı operasyonu. sen kulüp olarak çıkıp, “göksenin'i 6222 ile mahkemeye vereceğim” dersen, ben de “önce taraftarına sahip çık” derim. göksenin, taraftarına küfür mü etmiş? bu sporcuları korumalıyız. belki yarın f.bahçe'de oynayacak, aynı emre belözoğlu gibi… sen, “milli takım oyuncusu göksenin'i mahkemeye vereceğim” diyorsun.
    kimi oynatacağima da karar verin
    önce kendi taraftarını 6222'den dava et ya da salona sokma… obradovic'e ipekçi'de tükürüldüğünde ilk tepki veren bendim. sen taraftarına tepki verirsen, ben de oyuncum hata yaptıysa, uyarırım. “göksenin'i provokasyon olsun diye oyuna sokmuşum!” e, güzel! dakika, dakika kimi oynatacağıma da siz karar verin!
    bu sezon transferde hata yaptim
    peki galatasaray basketbol takımı bu sezonneden iyi gitmiyor, en büyük hata nedir?
    eurocup şampiyonluğundan sonra bu sezonun ilk yarısı tamamen bir hayal kırıklığıydı. en çok ben üzüldüm. ergin ataman, takımını iyi kuran, o kimyayı iyi kurgulayan, düşük bütçeli takımlarla başarıya ulaşan antrenör olarak bilinir. ama bu sezon transferde hata yaptım. en önemli hatayı da oyun kurucuda yaptım. aslında kombine hataydı. yönetime verdiğim raporda, kesinlikle kadronun korunması vardı. en önemli parça da eric mc collum idi. onunla anlaşmayarak, büyük bir hata yaptık. a milli takım ile filipinler'deydim. çok bastırsaydım, mc collum'u kaçırmazdık.
    goudelock tehditlerden çekindi
    darius adams ile anlaştık, ama o gece 15 temmuz yaşanınca imzalamayacağını söyledi. goudelock ile anlaştık. bu sefer ona, f.bahçe taraftarlarından g.saray'da oynamaması adına bir takım tehditler gitmiş. o da bu tehditlerden çekindi. aldığımız iki guard da olmadı. sinan'ı guarda çekmek zorunda kaldık. bu kadar maç kazanmamız bile mucize. guardı olmayan bir takımın istanbul'da barcelona ve olympiakos gibi takımları yenmesi de mucize. ama matematiksel olarak ilk 8 şansımız bitmedikçe bu savaşın içinde olacağız.
    euroleague karari çarpikliktir
    daçka ve g.saray'a euroleague için wild card verilmeyecek. bu karara ne diyorsunuz?
    ana sponsorunun thy olduğu organizasyonda türkiye'yi 2 takımla sınırlıyorsun! büyük soru işareti! tek çarem euroleague'i kazanmak. çok büyük bir çarpıklık ve adaletsizlik!
    gerekirse ahlak dersi de verebilirim
    tribündeki küfür nasıl biter?
    insanlar, cesurca “dur” demeli. üzücü olan yöneticilerin ve hocaların saklanması. herkes, “tasvip etmiyoruz” deyip, sıyrılıyor. kulüp yöneticileri bu tavizleri korkakça verdiği sürece bunları önlemek mümkün değil. sahada agresif tepki vermemek için kendimi tutuyorum. herkese gerekli dersi veririm. gerekirse ahlak dersi de verebilirim. bazı kesimlere ters ve itici gelirim, ama doğruları söylemeye devam ederim.
    aziz yildirim'a saygi duyuyorum o da bana saygi duysun
    yıldırım'ı neden takdir ediyorsunuz?
    basketbol için yaptıklarından. avrupa'nın en modern salonlarından birini yapmış, ülker gibi bir sponsoru ikna etmiş; yıllardır f.bahçe'ye akıtıyor parayı. buraya kadar takdir ediyorum yıldırım'ı. ama orada, kendini biraz kontrol etmeli. ben kendisine ergin ataman olarak saygı duyuyorum. ortada ataman'ın da yaptıkları var. o da bana saygı duymalı.
    bir gün yıldızınız barışır mı?
    barışmayabilir. yıldırım, beni bir basketbol antrenörü olarak görüyor, ben de onu bir kulüp başkanı olarak görüyorum. aramızda aşk yaşayacak halimiz yok. onun aşkı f.bahçe, benim aşkım g.saray… onun için hiçbir zaman aşkımız birleşmez. ne diyeyim daha ben… çünkü ben hep dik durdum.
    yıldırım neden sizinle gerilimli?
    son 7 senede karşıyaka dışında ya f.bahçe şampiyon olmuş ya da benim çalıştırdığım 3 farklı takım. aziz başkan'ın agresif bir tarzı var. amaç rakipleri, federasyonları ve hakemleri baskı altına almak. ama ataman'ı baskı altına alamıyor. bence yıldırım'ı bana karşı bu kadar sinirlendiren en önemli nokta bu. suçlamalarda bulundular, taraftarı provoke ettiler, sandalyeleri kaldırtıp taraftar yerleştirdiler, küfürler ettiler, ama ben dik durdum.
    keşke ünal aysal basketi birakmasaydi
    fenerbahçe'nin ülker ile ortaklığı var. bu da galatasaray'ı rekabette arkada bırakıyor sanki?
    keşke g.saray'ın da bir ülker'i olsaydı. eminim ki ülker gibi büyük müessese sahibi galatasaraylılar da var. keşke onlardan biri de takımına sahip çıksaydı. ya da keşke ünal aysal, bu kadar basketbolu severken, başkanlığı bıraksa bile, basketbolu öksüz bırakmasaydı…

    --- alıntı ---

    http://amkspor.sozcu.com.tr/...ben-getirdim-573385/
  • 27313
    kimse kusura bakmasın! nankörlüğe tahammülüm yok. takım olmak demek çok iyi oyuncuları alıp kadro kurmak değildir. iyi sinerji gerektirir. ki bizim oyuncularımız da gayet yetenekli ve başarıya açlar. saçma sapan yorumlar yapan arkadaşları gerçekten engelleyeceğim artık. yıllardır bu işle uğraşıyoruz. bizden daha iyi yapacağına inanan varsa bugün istifa ederim gelsin otursun bakalım ne yapacak.

    mert tanrıverdi**
  • 27319
    -sezona iyi başladım ama sonra düşüş oldu. bunlar oluyor yani, futbol böyle.

    -kanattan geldiğimizde, ortalar yaptığımızda ben daha etkili oluyorum ama bir takım oyunumuz var. ona adapte oluyorum.

    -çok iyi bir takımız, taraftarlarımız mükemmel. bizi her zaman desteklediler. iyi olsun, kötü olsun, bizi yalnız bırakmadılar.

    -hazırlık dönemini iyi değerlendirip, ikinci yarıda çok daha iyi olacağımıza yüzde yüz eminim. performansımızı yansıtırsak zor tutuluruz.

    -ikinci devreye daha güçlü girmek istiyorum. çünkü buna hem takımın, hem kulübün ihtiyacı var.

    -zor goller attım, basit goller kaçırdım. ikinci yarıda yüzde yüzümü vereceğim.

    -tuzla maçı sıkıntılı geçti. bu biz değiliz kesinlikle. böyle bir şeyin yeniden yaşanmayacağını düşünüyorum.

    -çaykur rizespor'a attığım gol, kariyerimin en iyi golleri arasında ilk sırada. bir daha topa öyle vurabilir miyim, bilmiyorum.

    eren derdiyok
  • 27320
    ''bitecek transferler var”

    takımda eksiklerimiz var. galatasaraylılar merak etmesin hemen hemen hepsinin sakatlığı konyaspor maçına kadar düzelecek durumda. transfer çalışmalarımız da son hızlı sürüyor. en iyisini yapmak istediğimiz için biraz gecikiyor. kamp dönemine de yetiştireceğimiz transferler olacak. bitecek transferler var.

    takımdaki moral son derece iyi. tabii ki 3-4 günlük bir tatilden döndükten sonra adapte olmak zor. yarından sonra takım tam olarak rayına oturacaktır. çok zor şartlarda iki deplasmana gideceğiz. fakat şampiyonluğa oynayan bir takımın kazanması gereken maçlar… sezon içinde bu iki takımla zaten karşılaşacaktık. peş peşe oynayıp aradan çıkartacağız.

    “istikrari sağlamak istiyoruz”

    ilk devre hocanın da yönetimin de kabul ettiği gibi istikrarlı bir oyun ortaya koyamadık. ikinci devre bu istikrarı sağlamak istiyoruz. bunu da yapacağız. tuzla maçını kıstas olarak alınmasın. o mücadele bir kazaydı. son haftalarda yakaladığımız trendi devam ettireceğiz.

    levent nazifoğlu
App Store'dan indirin Google Play'den alın