5
o 5 adamın içinde en iyi sabri'yi tanıyorum sanırım. röportajlarından, halinden tavrından falan işte... sabri saf adamdır. hesaplı değildir, içten pazarlıklı değildir. bir işi yaparken alternatifi hazır değildir. bir planı yoktur sabri'nin. güldü mü ta gözlerinin içi güler. utandı mı hemen kızarıverir. yalan söyleyemez sabri, denese de beceremez. sabri'nin art niyeti yoktur.
diğer 4 adam da muhakkak iyi insanlardır. en azından bu sahnede art niyet arama gibi bir hataya düşmeyeceğim. şahısları suçlayarak varılacak yerin ancak 'kellelerin alındığı yer' olduğunu öğrenmiş olmamız gerek. ama böyle de bir sahne var. hoş olmayan, insanın ta içinde bir yerleri gıcıklayan bir sahne. babasını daha toprağa bile vermemiş bir adam ve onunla aynı mekanda eğlenen 5 adam.
bu sahneye iyi bakmak lazım. suçlamayın o adamları. bu bir şahıs meselesi değil. bu bizim takım zannettiğimiz o insanlar grubunun birbirine takım ruhuyla bağlı olmadığının bir göstergesi sadece. içeride iyi bir atmosfer olmadığının ispatı... o beş adam o durumda öyle gülebiliyorsa; demek ki o takımın içinde frank rijkaard'ın babasının vefat etmesi bir gündem maddesi olmamış. daha derinlerde bir şey var bu sahnede. rijkaard'dan bile bağımsız. skibbe'yi de biliyoruz zira... kalli'nin nasıl gittiğini de... cevat güler'in aslında bir maske gibi kullanıldığını da. bir şeyler var, galatasaray sahnesinde; insanın içini gıcıklayan... bugüne kadar hep "yoktur lan" dediğim... artık inkar etmek bize zarar verecek.
bir şeyler eksik bizde kardeşlerim. hasan şaş'ın kafasında patlayan laptoptan; karabük'te gülen 5 adama, bir şeyler eksik ve biz bugüne kadar o şeylerin transferle alınabileceğini zannettik. belki de umut ettik ama bir şeyler eksik ve inkar etmek faydasız...
diğer 4 adam da muhakkak iyi insanlardır. en azından bu sahnede art niyet arama gibi bir hataya düşmeyeceğim. şahısları suçlayarak varılacak yerin ancak 'kellelerin alındığı yer' olduğunu öğrenmiş olmamız gerek. ama böyle de bir sahne var. hoş olmayan, insanın ta içinde bir yerleri gıcıklayan bir sahne. babasını daha toprağa bile vermemiş bir adam ve onunla aynı mekanda eğlenen 5 adam.
bu sahneye iyi bakmak lazım. suçlamayın o adamları. bu bir şahıs meselesi değil. bu bizim takım zannettiğimiz o insanlar grubunun birbirine takım ruhuyla bağlı olmadığının bir göstergesi sadece. içeride iyi bir atmosfer olmadığının ispatı... o beş adam o durumda öyle gülebiliyorsa; demek ki o takımın içinde frank rijkaard'ın babasının vefat etmesi bir gündem maddesi olmamış. daha derinlerde bir şey var bu sahnede. rijkaard'dan bile bağımsız. skibbe'yi de biliyoruz zira... kalli'nin nasıl gittiğini de... cevat güler'in aslında bir maske gibi kullanıldığını da. bir şeyler var, galatasaray sahnesinde; insanın içini gıcıklayan... bugüne kadar hep "yoktur lan" dediğim... artık inkar etmek bize zarar verecek.
bir şeyler eksik bizde kardeşlerim. hasan şaş'ın kafasında patlayan laptoptan; karabük'te gülen 5 adama, bir şeyler eksik ve biz bugüne kadar o şeylerin transferle alınabileceğini zannettik. belki de umut ettik ama bir şeyler eksik ve inkar etmek faydasız...