---
alıntı ---
bu cümle kimilerine klişe gelebilir. ama naci özkaya ya da diğer adıyla “sarı naci” gerçekten de hayatını, birçoğunu bir daha asla yaşayamayacağı özel anlarını galatasaray uğruna hiçe saymış bir futbol adamı. 1948’de adım attığı galatasaray camiasında futbolculuktan divan üyeliğine, menajerlikten florya tesisleri müdürlüğüne kadar sayısız görev yapan naci özkaya ve kızı betül doğan’la, özkaya’nın rahatsızlığı sonrası kalmaya başladığı nezih yaşlı bakımevi’nde biraraya geldik...
1923 yılında, trabzon’da dünyaya gelen naci özkaya, futbola 22 yaşında ankara demirspor’da başlar. 1945-46 sezonunda o takımda gündüz kılıç’la birlikte forma giyen özkaya, önce ankaragücü’ne oradan da “sarı naci” olarak nam salacağı galatasaray’a transfer olur. geldiğinde galatasaray şampiyonluğa hasrettir. bülent-reha eken, gündüz kılıç ve koçi kandidis’li kadronun sağ beki naci özkaya’nın geldiği sezon 1931’den beri beklenen olur; galatasaray istanbul ligi’nde şampiyonluğunu ilan eder. gerçek hayatında nazik ve kibar bir beyefendi, yani tam bir centilmendir. ama sağ kanatta, hırçın, rakibine adeta geçit vermeyen bir aslan kesilmesiyle tanınır özkaya. ilk kez, 23 nisan 1948’de yunanistan’ı 3-1 mağlup ettiğimiz maçta milli formayla tanışan futbolcu, aktif sporu bırakana dek 16 kez daha giyer ay-yıldızlı formayı… galatasaray’da geçirdiği altı yılın ardından, 1954’te yine sarı kırmızı formayla futbola veda eder. ama bu veda bir son değil; antrenörlük ve idarecilik günlerinin başlangıcı olur…
rollerin değiştiği zaman
kıbrıs dönüşü bir süre galatasaray’da görev yaptıktan sonra, yurdun dört bir yanındaki farklı takımlarda antrenörlük yapar. tabii galatasaray’la olan bağını asla koparmaz… çünkü bir tutkudur naci özkaya için galatasaray ve futbol. futbolcuları evladı gibi görür. kimi zaman evlatlarından da üstün. betül hanım, sporla iç içe geçmiş aile yaşantılarını anlatırken kimi zaman mahzunlaşsa da, her zaman babasıyla gurur duyduğunu yineler: “annem 10 ameliyat geçirdi yoktu; bizler doğum yaptık yoktu… galatasaray her zaman birinci sıradaydı onun için. hiçbir futbolcusunu ayırmazdı. galatasaray spor kulübü’nde babamın emeğinin geçmediği birşey yok”.
sadece galatasaray’la sınırlı değildir onun futbolcularına olan düşkünlüğü. giresun, iskenderun ya da bolu’da antrenörlük yaptığı dönemlerde birlikte çalıştığı oyuncularına da aynı ilgi ve alakayı gösterir. kimin düğünü, cenazesi ya da eşinin doğumu varsa, o her zaman yanlarındadır.
galatasaraylı futbolcuların askerlik, sağlık ya da transferleriyle bizzat ilgilenir. çünkü futbol takımı’nın idari menajeri olmuştur. fatih terim’in adana’dan getirilmesinden tutun da, basında “yılan hikayesine döndü” diye başlıklar atılan metin yıldız’ın transfer anlaşmasının imzalanmasında da her zaman o vardı. kimi zaman ailesini, hayatında ikinci plana atmasıyla da gazetelere konu olur naci özkaya. öyle ki, bir beşiktaş maçı öncesi doğan torununu ancak maç bittikten sonra görmeye gider. yine de betül doğan, birçok özel günde yanlarında olmasa da, tüm çocuklarına dört dörtlük babalık yaptığını söyler naci özkaya’nın. hem o olmasa da özkaya ailesi’nin koruyucuları her zaman vardır: “bir derdimiz, hastalığımız olsa ilkyardım hastanesi’ne gider, ‘ali amca ben geldim’ derdim. bizimle çok ilgilenirlerdi ama asla kulüp başkanı olarak değil. rüçhan ağabeyim, ali uras, hepsi… biz babamın ismi ve şahsiyetiyle, onlarla büyüdük”.
unutulmazlar
naci özkaya, hayatı boyunca sayısız futbolcuyla birlikte oynayıp, birçoğunun antrenörlüğünü yapar. ama baba gündüz ve fatih terim’in yeri onun için daima özeldir. 1980’de gündüz kılıç’ı zamansız kaybetmenin acısını çok çeker özkaya. hem takım arkadaşı, hem de idareciliği sırasında birlikte çalıştığı teknik direktörüdür o. kılıç’ın vefatının ardından, ilk maç ordu’yla deplasmanda olur. sarı naci, o gün gündüz kılıç’ın yıllar boyu giydiği 9 numaralı formasını hiçbir oyuncuya vermez. santra çizgisine konulan bir sandalye üzerine asar özenle. yanında da genç bir futbolcu vardır, elinde sarı kırmızı çiçeklerden bir buketle… fatih terim’dir o. biri kadim dostunu, diğeri öğrenecek çok şeyi olan bir duayeni; ama ikisi de büyük bir galatasaraylı’yı kaybetmenin üzüntüsünü yaşar. yıllar sonra futbolcu fatih, bu kez teknik direktör fatih olarak tekrar gelir galatasaray’a. o yıllarda çalışma hayatının son günlerini yaşayan naci özkaya, çok sevdiği fatih terim’i görmek için florya metin oktay tesisleri’ne gider defalarca. bu ziyaretlerin birinde terim, “naci ağabey, bizim oturacağımız hiçbir yer yok. ileride biraraya gelirsek nerede toplanacağız” der. sağlığı elverse bunu da eminiz çok sevdiği fatih terim’in bu dileğini de yerine getirmeye çalışırdı sarı naci…
---
alıntı ---
http://www.sabah.com.tr/...atasarayin_tarihi/20