• 1080
    seni hem heykelini yıkmaya çalışanlardan, hem fikrini arka plana atıp şekline tapanlardan, hem de devrimciliğini ve ilericiliğini unutturup bir askeri cunta rejimine dönüştürmeye çalışanlardan koruyacağız!

    anıtkabir'in resmi açık önümde, arkada selda bağcan'ın sesinden "yiğidim aslanım burada yatıyor" çalıyor. hüzünleniyorum; hem o günlerde yaşayıp senin fikrin uğruna bilek gücümle ve beynimle çarpışmadığım için, hem de günümüzde mirasına düşman olanlara yeterli tepkiyi veremediğim için. her on kasım'da olduğu gibi yine sözler veriyorum kendi kendime, umarım bu sene layıkıyla tutabilirim verdiğim sözlerimi.
  • 1084
    (bkz: saygı olsun bu çelik atlıların gök tuğuna)
    (bkz: tuğu kaldırmış olan orduların başbuğuna)

    (bkz: hüseyin nihal atsız)

    dünya durdukça yaşayacak, fikirleri ölmeyecek olan başöğretmenimiz, başkomutanımızdır. vefatının 79. yılında tanrı'nın rahmeti üzerine olsun. tanrı türk milleti'ni onun yolundan ve ışığından ayırmasın.

    1881-193∞
  • 1088
    uzun zamandır yazar olmama rağmen sözlüğe daha çok aktif bir okur olarak katılıyorum. sabah sabah 10 kasım nedeniyle ulu önder mustafa kemal atatürk övgülerini kaldıramayan bir takım siyasi parti destekçilerinin entrylerine sinirlenip sözlüğe login oldum ve bir entry girdim, sonrasında utanarak aklıma geldi ve bir gün gecikmeli de olsa 10 kasım dolayısıyla hakkında çok beğendiğim bir lafı yazmak istedim.

    türkiye cumhuriyeti bir tek atatürk'ü allah'a borçlu, geri kalan her şeyi ise atatürk'e.

    bu gün sporcunun zırcahil, tembel ve ahlaksızını futbola musallat etmeye çalışanlara inat; sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını seven güzel atam, 79 yıl sonra bile sana minnettarım.
  • 1089
    modern tarihin son büyük devrimcilerinden biri. ben bu oyunu bozarım diyerek muhtelif devletler tarafından paylaşılmaya çalışılan anadolu'yu örgütlemiş, başına geçtiği orduyu dünya savaş tarihinin oluşturduğu doktrinleri paramparça ederek yönetmiş, önce türklüğün 4 asırlık süren geri çekilmesini durdurup sonra da vatanın sınırlarını çizmiştir. sonrasında kurduğu genç cumhuriyeti de ömrü yettiğince üst seviye bir dünya ülkesi olma yoluna doğru koşturmuş, gel gelelim biraz da erken sayılabilecek bir yaşta vefatı sonrası yeni bir yaşam sunduğu toplumu koşar adımlarla ait olduğu yaşam tarzına doğru dönmeyi tercih etmiştir. özellikle eğitim ve kültür alanındaki mentalitesini en azından yeni bir nesile sıfırdan uygulayabilecek kadar ömrü olsaydı şu an muhtemelen çok farklı bir ülkede yaşıyor olabilirdik.

    ama işte olmadı. kulaktan dolma bilgilerle, ezbere davranışlarla atatürkçülük ya da atatürk düşmanlığı(!) yaparak ikiye bölünmüş bir toplum olarak yaşamına devam ediyor türkiye halkı. aradan tam olarak yüz sene bile geçmeden, onun başladığı noktaya geri döndük. bugün hala türkiye tek bir ülke olarak yoluna devam ediyorsa bunda onun attığı mayanın sağlamlığından çok eski sıcak savaş ortamının olmayışının payı var. 1915-1920'lere bugünkü toplumsal yapı ile girseydik atatürk gibi bir lidere rağmen sonuç başarısızlık olurdu.
  • 1090
    sözlükte yazarken en çok mutlu olduğum başlıktır bu başlık. gururla yazıp kelimelerimi dikkatle seçerim. yine yazıyorum.

    ne kadar yakından bakarsan o kadar az görürsün. bu ülkede gerçek , duvar görünümlü ve içindeki gerçekliği gizleyen görünmez bir perde gibidir. o perdenin duvar olduğuna öylesine inanırız ki gidip yakından inceleme gereği duymayız. ya da bir görüntüyü izlerken gördüğümüz ve duyduğumuz şeylerin farklılığını ayırt edemeyecek kadar körleştiğimizin farkında olmayız. hani nasıl desem , elimizle gözümüzü kapatıp sadece dinlemeyi akıl edemediğimiz anlardır bunlar. bilimsel açıdan beynimizin görmeyi diğer duyulardan önde tuttuğu gerçekliğiyle de olaya başka bir boyuttan da bakabiliriz.
    bu ülkede duvarlar moda. renk renk , çeşit çeşit duvardan geçilmiyor. ithali var , yerlisi var , bu duvarlar öyle çekici ki kollarını açmış kucaklıyor milyonları. en son seksen milyonu görmüştü sanırım bu duvarlar. her sene daha da ilgi çekiyor. eeee ne de olsa bu duvarlar moda. bir rivayete göre temelleri 1938’den sonra atılmış diyorlar. gündüzleri çalışamayan işçiler güneşin batmasını beklemişler. kasım ayının 10’u diye net tarih verenlerde var hatta. o gün bugündür adamlar hala çalışıyor güneş yeniden doğmasın diye. bu kadar emek olunca duvarlarında daimi artışı kaçınılmaz tabi.

    işte benim ülkemin gerçeği bu duvarlar. bu duvarların üzerindeki boyalarda ülkemin gündemi. boyalarda şantiye şefinin emriyle renk renk dönem dönem değişiyor. maksat güneşten etkilenmesin. son olarak ben gözümü yıllar önce kapadım. duvarın sahteliğinin farkına varıp perdeyi aralayanlardanım. bakıyorum ama uzaktan , gerçekliğin sahte duvarlarına değil perdenin ardındaki güneş gören manzaraya. 89’dan beri. güneşin izindeyim. izindeyiz. sadece bugün değil yarın ve gelecekte.
  • 1091
    (bkz: #2279930)

    türkiye'de üç büyükler arasında bir politik rekabet yok. yani hayat görüşleri benzer iki insanın biri galatasaraylı, diğeri de fenerbahçeli olabiliyor çok rahatlıkla. her türlü siyasi görüşe mensup insanlar var yani kulüplerde.

    bunun konuyla alakası ne diye sorulacak olursa, anıtkabir'e giderken insanlar galatasaraylı, fenerbahçeli, beşiktaşlı titriyle gitmiyor yani. gitmeyi de doğru bulmuyorum. fenerbahçe ve beşiktaşlılar'ın bazılarının galatasaray'dan daha fazla anıtkabir'i ziyaret ediyor görünmesi, veya bu konuda daha aktif olmalarının böyle yorumlanmasını ben kalıplaşmış önyargılara bağlıyorum. yıllardır süregelen bir önyargı var, atatürk'ün 3 büyükler içinde en sevmediği takım galatasaray diye. hepsi demiyorum gerçekten samimi olanları var ama bazıları sırf işte biz fenerliler olarak buradayız diğerleri yok, galatasaraylılar yok manasına getiriyor olayı. şu biz atatürk'ün takımıyız siz fransız takımısınız muhabbeti gibi bir şey yani. bunun da sebebi, sportif başarıları bizimkinin yanında devede kulak kalacağı için rekabete katacakları unsur arayışı. tıpkı kadıköy serisinin abartılması gibi bir şey bence bu atatürk hangi takımlıydı olayı. tutmaz tabi ki bu aşı, milyonlarca atatürkçü veya atatürk'ü seven galatasaraylı var, birkaç fanatik fbli bjkli dışında oluşmaz tabi ki bu algı.

    beni atatürk'ün hangi takımı tuttuğu, ayakkabı numarasının ne olduğu, özel hayatı vb. hiç ilgilendirmiyor. bana o'nun akılalmaz askeri dehası ve politikaları lazım, onun çağdaş türkiye cumhuriyeti vizyonu lazım, ortaya koyduğu ilkelerin anlaşılması, gösterdiği, işaret ettiği yolun anlaşılması lazım. bunlar klişe gelebilir ama gerçekten önemli olan bu. anıtkabir'e gittiğimde de bunları düşünerek, ortaya bunları koymuş bir türk büyüğünü anmak için gidiyorum, galatasaraylı olduğum için değil. doğru olanın, olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum. galatasaray, galatasaraylı olmak veya tam tersi fenerli olmak vb. elbette sadece futbol değil, bir aidiyettir ama bu tarz konularda daha önemli şeyler olduğu kanaatindeyim.
  • 1094
    bugün 5 aralık 1934...

    kurucumuz mustafa kemal atatürk önderliğinde, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği gün!

    --- mustafa kemal atatürk ---

    teşkilat-ı esasiye’nin 10. ve 11. maddelerinde yapılan düzenlemeyle 22 yaşını bitiren her türk kadınına seçme ve 30 yaşını bitiren her kadına milletvekili seçilme hakkı verildi. karar, türk kadınlar birliği’nin 7 aralık’ta beyazıt meydanı’nda düzenlediği büyük bir mitingle kutlandı. kadınlara yerel seçimlere katılma hakkı 3 nisan 1930’da “belediyeler kanunu” ile verilmişti.

    5 aralık 1934 günü başbakan inönü ve 191 milletvekilinin imzasıyla önerilen “kadınların milletvekili seçilme” hakkı yasa tasarısı; meclis’e katılan 317 kişiden 258’inin olumlu, 58’inin çekimser ve 6’sının boş oyuyla kabul edilmiştir. başbakan ismet inönü yaptığı sunuş konuşmasında şunları dile getirir:

    “kadına siyasal haklarının tümünü tanımakla, türkiye’nin ona, eski yetkilerini vermekten başka bir şey yapmadığını, türk kadınının hakkı olduğu yerden ayrılıp bir süs gibi, memleket işine karışmaz bir varlık gibi köşeye konması, türk töre ve anlayışına uymayan bir usuldür. bu usul, asırlarca geçirdiğimiz felaketlerin esaslılarından birisidir.”

    --- mustafa kemal atatürk ---

    dipnot: dünya’da kadınlara ilk seçme ve seçilme hakkı 1893 yılında yeni zelanda’da verildi. 20. yüzyılın başlarında ise avustralya’da (1902), finlandiya’da (1906) ve norveç’te (1913) kadınlar ulusal seçimlerde oy kullanma hakkını kazandılar.

    kadınlara ve çocuklara büyük önem veren, daha doğrusu tüm insanlara büyük ihtimam gösteren ulu önder mustafa kemal atatürk'ü tekrardan saygı ve özlemle anıyorum!

    yaşa mustafa kemal paşa yaşa!
  • 1096
    kendisi hayatta ve cumhurbaşkanımız olsa muhtemelen ülkemizin refahı için neleri daha iyi yapabileceğini düşünür, katma değerli ürün üretimi ve ihracatı, turizm, sanat, bilim üzerine kafa yorar ve teşvik ederdi. tarımı da teşvik eder, yurt dışından ne olduğu belirsiz ürünler ithal ettirmezdi. dövizin ateşini söndürürdü diyemem çünkü döviz zaten bu kadar tırmanmış olamazdı muhtemelen... futbol için tek temennisi ise avrupa’da bizi en iyi temsil edecek kulüplerin en güçlü şekilde o sahneye çıkması olurdu kanımca. boş işler kovalamazdı, çünkü buna zamanı da olmazdı. keşke kendisi hayatta olsaydı. bizlerin gönlünde zaten ölümsüz başkomutan ve cumhurbaşkanımızdır. ata’mızdır. kendisi gibi bir lider türkiye cumhuriyeti’ne henüz gelmemiştir.
  • 1098
    kendisi şuanda cumhurbaşkanı olsa benzin 6 tl, dolar 4,15 tl olmuşken ligimizdeki herhangi bir takımı kollayan açıklamak yapmak yerine ülkenin fazileti ve refahı için kafa yorar olurdu.

    ayrıca cumhuriyet tarihinin tek başkomutanıdır. ve bu başkomutanlık ona gerçek dünya savaşları sonunda verilmiştir. kontrollü darbe girişimleri ile cnntürk ekranlarında boy gösterirken verilmemiştir.

    rahat uyusun bu devran birgün dönecek!
App Store'dan indirin Google Play'den alın