• 5127
    lütfen artık bu yönetim hakkında "mali durumdan iyi" yorumu yapmayın. yapıyorsanız ortaya bir kanıt koyun.
    (bkz: #3139586)
    kendilerini desteklediğim hatta bir dönem benim de mali durumdan iyiler diye düşündüğüm belli ama 2-2.5 yıldır falan borçlar artıyor, derneğe borç artıyor, özkaynaklar azalıyor, hisseler satılıyor. bunların hiçbiri covid ile açıklanamaz.
    mali olarak da yönetemiyorlar belli işte. mali olarak yönetebilen adam 320 milyon lira zararı, 200-300 milyon lira ek borçlanmayı yapmaz.
  • 5128
    sosyal medyayı önemseyen, sosyal medyada ciddi miktarda trolleri olan, sosyal medyanın sesine her daim kulak veren yönetim. mesela sözlükte ya da twitterda çıkan her başkan adayına bir şekilde saldırılıyor ve sonra mustafa cengiz yönetimi kar açıkladılar diye övülüyor. bakın mevcut iktidarın yol yaptılar diye savunulmasından bile daha vahim bir olay bu kar mevzusu. çünkü ortada gerçek bir kar yok. borçları derneğe bindirince sportif aşyi karda göstermek o kadar da zor olmuyor. derneğin borcu milyara dayanmış, 3-4 yılda ödenemeyecek bir noktaya gelmiş hala ekonomik olarak iyi yönettiler, kar açıkladılar falan... tamam candaş tolga ışık ile olan mevzusundan sonra burak elmas haketti bazı şeyleri, doğru ama en basiti burası sözlük. biz oy kullanamayacağız ki, neden oy hakkımız var gibi propaganda yapıyorlar cidden anlamıyorum. eşref hamamcıoğlu'ndan mesela nefret ederdim. ederdim ama yıllar adamı haklı çıkardı. bunu da unutmam, bu saatten sonra artık nötrüm kendisine. burada da twitterda da bakıyorum bir kara propaganda dönüyor. aday olmaya hakkı yokmuş. biri çıkıyor başkanlığa aday olmayacağım demişti şimdi aday oldu güvenilir biri değil diyor. ya mustafa cengiz de bundan 90 gün önce falan bırakıyorum demedi mi? biri olunca güvenilir oluyor da diğeri olunca mı güvenilmez, sözünde durmayan biri oluyor?

    diğer bir husus da bu trollerin futbolculara yaklaşımı. mesela twitterda falcao ile ilgili en romantik twitleri bu troller atıyor, çünkü yönetim aldı. babel için iyi oynadığı maçtan sonra bile linç çıkartırlar, çünkü hoca aldırdı. bedava olduğu için başkanlarının alabileceği tek sol açık olduğunu unutuyorlar tabi... belhanda'yı zaten allem edip kallem edip yediler. belhanda ile de en çok uğraşan tayfa bunlardı. çünkü belhanda'nın mevcut yönetim ile arası hiç bir zaman iyi olmamıştı. şimdi mesela hedefte emre akbaba var. belli ki emre ile yönetimin arası bir takım mevzulardan dolayı açık. emre'yi sürekli taraftarın önüne atmaya, linç ettirmeye çalışıyorlar. benim emre akbaba ile ilgili görüşlerimi buradan bir çok yazar bilir mesela. transfer olurken bile bende soru işaretiydi. ancak açık söyleyeyim; emre akbaba'yı çok tutan biri olmadığım halde oyuncuya şu yaptırdıkları şey benim zoruma gidiyor.
  • 5129
    bilhassa işin iletişim mekanizması yönünde fecaat bir duruş sergileyen yapı olmakla birlikte; galatasaray'ın ekonomisinin kötüye gidişinin tek sorumlusu da değil.

    https://www.kap.org.tr/en/Bildirim/926453

    içeriği okudum, hemen her alanda eksi yazmışız. bundan muhakkak ki yönetimin ekonomik hamlelerinin yetersizliği de mevzubahistir fakat tek neden mi? dün avrupa futboluyla ilgili birkaç makale karıştırırken denk geldim; juventus yönetimi futbolculardan 3 aylık maaşlarını erteleme talebinde bulunmuş. şu an için futbolcu maaşlarını ödeyebilmelerinin imkanı olmadığını, oyuncuların kalan alacaklarını önümüzdeki sezonun bütçesine dahil etmek istediklerini söylemişler. pandeminin getirdiği gelir kaybı ise bu durumun en büyük sebebi olarak gösterilmiş. küçük de bir kaynak:

    https://www.football-italia.net/...sk-postpone-salaries

    öte yandan benzer sorun avrupa'nın birçok kulübünde olmakla beraber barcelona'daki hadiseye birçoğumuz hakimiz:

    https://tr.euronews.com/...ay-na-kadar-maas-yok

    içerikler yüzde yüz doğru olmayabilir belki ama %70 doğrudur diye tahmin ediyorum.

    nereye geliyorum?

    kocaman kocaman gelirleri olan, kur farkı gibi bir doneden etkilenmeye avrupa futbolunun devasa mali yapıları bile pandemi döneminin sebep olduğu gelir kayıplarından o biçim etkilenmiş vaziyette. hal buyken galatasaray'ın ekonomisinin böyle bir dönemde kötüye gitmesi çok mu anormal? pandeminin neden olduğu gelir kaybı zaten malum olmakla birlikte bizde euro kurunun önlenemeyen dalgalanması da işin bir başka boyutu. şahsen yönetimi şu dönemde çok da fazla suçlayamıyorum işin mali kısmından ötürü.

    gelir yok, kur çok.

    sosyal medyada kendisine "burak" çekilen burak elmas'ı, galatasaray'ı liseci kafa yapısıyla ele almak isteyen ve başkanlık makamına saygısı olmadığını alenen göstermiş olan eşref hamamcıoğlu'nu falan gördükçe diyorum kendi kendime "acaba kötünün iyisi kıvamındaki mevcut yapıyla devam etmek en sağlıklısı mı" diye. ne diyeyim, galatasaray için hayırlısı ne ise o olsun.
  • 5138
    10 nisan 2021 galatasaray fatih karagümrük maçından sonra açıklama yapmaları gereken yönetim.
    ben uğraşmasınlar diye aşağıda bir metin hazırladım.

    bu terbiyesizler nasıl çoluğunun çocuğunun yüzüne bakacak. böyle bir şey olur mu? karagümrük camiası büyük camia, bizi yensin, şampiyon olsun bize ne. bir tane kıçı kırık hakem bize neden bunu yapıyo.

    silahım olsa, vururdum, samimi söylüyorum. iyi ki yoktu. allah göstermesin, adamın yanında silah olsa bunlar adamı katil eder.

    hakemler galatasaray’ın önünü kesecek bir tavır ortaya koyarlarsa emin olun taş üstünde taş bırakmam, yer yerinden oynar.

    hakem kararları, bize göre hakem hataları bazılarını kasıtlı olarak gördüğümüz bazı gelişmeler bizi fazlasıyla endişelendiriyor. milyonlarca taraftarın sesini dinlerseniz ciddi bir sıkıntı var. kazanıyoruz, kazandığımız maçlar da dahil olmak üzere bizi rahatsız eden bir standartsızlık var. hakem kararlarında ve var kararlarında müthiş bir standartsızlık var.

    hakem hataları sistematik geliyor. futbolla yatıp kalkanlar hakem hatasıyla kastı fark edebilecek durumda. her şey ortada. böyle bir durumla karşı karşıyayız. maçlardaki pozisyonları tek tek açıklasınlar. "şu nedenden dolayı sarı kartı görsünler" desinler. hakem notlarını açıklasınlar.

    kriz var mı yok mu? sayın mhk başkanı çıkıp bir kaç söz söylemeli. hakem atamaları nasıl yapılıyor, notlar nasıl veriliyor? hakem notları açıklanırsa ahbap-çavuş ilişkisinin önüne geçeriz. biz bu konuyu açarsak, devrimsel reformlar lazım. hem şikayet ediyoruz, hem öneride bulunuyoruz. hakem performansları nasıl değerlendiriliyor. hakem hataları nasıl yapılıyor, bilmiyoruz. ama doğru yapılmadığını biliyoruz.
  • 5139
    galatasaray’in en büyük sorunu. terim gitse, babel gitse, ömer bayram gitse vs aklınıza bu kötü tabloda tartışılan tüm isimleri getirin bu sekilde hiç bir şey düzelmez. bakın bu adamların yaşadığı sorunları ünal aysal hatta adnan polat döneminde bile yasamazdik çünkü onlar işi bu noktaya getirmezdi. adnan polat döneminde başarısızlık için hocanın suçlamasıni bir yerde anlarım. ünal aysal bambaşka bir olay terim ile ego yarısına girmesi, manciniyi getirip aldığı oyuncular vs sorun buydu.

    biz diğer yönetimler döneminde fener'in günümüz hali saha ligleri değerinde şampiyonlukları, beşiktaş'ın kollanmasını konuşmuyorduk. ünal aysal, berkin elvan'ın cenazesine çiçek gönderen bir adam olmasına rağmen federasyona 3 galatasaraylı soktu. bu dönem alper pirşen gibi adamlar maçlarımıza hakem atıyor.
  • 5140
    galatasaray adına ilerde tarihi olarak anılabilecek bir geçiş dönemi fırsatını mükemmel şekilde tepmiş olan yönetim.

    (bkz: #2386548)

    iki seçim arasındaki dönemde yaşanan sportif tablo aynen bu entrydeki gibiydi. futboldaki değişimin tabi fatih terim'in gelişi ile de ilgisi vardı. sezon başından beri ödeme alamayan basketbol takımlarına toplu miktarda ödeme yapılınca takımlar kendine gelmiş, özellikle maç seçmeye başlamış "yıldız" oyuncular tekrardan motive(!) olmuştu. keza voleybol şubesinde de benzer bir durum yaşanmıştı.

    dursun özbek dönemindeki o buhrandan çıkışta kamuoyundan olduğu kadar bizzat kulübün içinden de böylesine güçlü bir destek vardı arkalarında. bu rüzgarı kullanarak basit adımlarla çok farklı noktalara gidebilirdik. basında ve taraftar ortamında çok parlatılsa da aslında sadece bir müzakere başarısı olan finansal fair play anlaşması dışında doğru dürüst bir idari başarıyı geçtim idari doğru bile ortaya koyamadılar.

    aslında o finansal fair play anlaşması bir başarı değil, "bize ceza vermeyin de ne derseniz hazırız" kıvamında bir anlaşmaydı. bu taahütlere uymak bir dirayet işi gibi algılansa da aslında yapılması gerekendi. onun dışında 3 yıllık görev sürelerinde "mustafa cengiz yönetimi olmasaydı olmazdı" dedirten tek bir olumlu olay yok.

    arenaya gelen her yönetimi yedirip içirip bir de plaket verip karşılığında 28 kasım 2018 kulüpler birliği vakfı açıklamasını alan bir akıl mustafa cengiz yönetimi. bürokrasi yapacağız diye yola çıkıp gittiği her kapıda eğilip bükülmekten artık nasıl bir intiba bıraktıysa saha içinde saha dışında rakip camialardan yemediği şamar kalmayan bir ekip. üç beş tane youtuberin yarım aklıyla kamuoyunu yönlendirdiği ortamda galibiyetten galibiyete kamera önüne çıkıp "biz bu toplara girmek istemiyoruz" diyerek meydanı boş bırakan bir zihniyet.

    bu iletişim yeteneksizliği gerek kulüp içi, gerek camiayla, gerek basınla, gerekse dış ilişkilerde ayyuka çıkmış durumda artık. kulüp içinde kimsenin birbirinden haberi yok. yönetimin camiayla ilişkileri sıkıntılı. rakip takımlarla, federasyonlarla ve kurumlarla ilişkiler ise facia. federasyonlar biçiyor, hakemler biçiyor, en son rakip sporcular bile lololo yapmaya başladı bu yönetime. taraftarın tepkisini sağlıklı bir çerçeveye oturtmak zor belki ama camianın "ağır topları" ya da kendini bir şey zannedenleri ile de ciddi ciddi bir iletişimsizlik ve buna bağlı kavga var. medya ile yaşanan sorunlar ise eylül 2020 medya galatasaray savaşı ile zirveye çıktı, oradan da inmedi bir türlü...

    futbolda istatistik olarak bakınca üç yılda iki şampiyonluk var belki ama bir tane de beşinci mi altıncı mı ne olunan sezon var. diğeri de yolda geliyor. üç yılda takıma transfer edilip de "şu mevkiyi kapattı be" dedirten bir tane takviye yok. büyük isimler de var gelen, kısa vadede başarılı olan da. ancak üç sene altı transfer döneminin herbirinde takım yap-boz tahtası gibi değişmiş. ozan kabak transferi dışında doğru dürüst bir elden oyuncu çıkarma da yok. maliyetinin üçte biri dörtte biri fiyatına satışlardan başarı hikayeleri var sadece.

    basketbolda kadınlarda bir avrupa kupası var evet. kirası aidatı ödenmediği için kaldığı siteye alınmayan, parası yatmadığı için her deplasmanda bir hikaye uydurup kafileye katılmayan basketbolcular vardı mustafa cengiz yönetimi geldiğinde. iki seçim arası dönemde yarım yamalak ödemeler yapılınca az biraz toparlanan takım, ki normalde euroleague'de rahatlıkla çeyrek final görebilecek bir kadroydu, her biri ayrı bir film olabilecek maçlardan sonra kaldırdı o kupayı.

    kaldırdıktan sonra da mükafatını fazla fazla gördü. durup dururken koç sözleşmesi feshedilip gönderildi. modern tarihinin en düşük bütçelerinden biri verildi, takımın başına da camianın evladı olarak efe güven geçmeyi kabul etti. bir tane sezon içi takviye yapılmayan takım ligde 10 sene sonra playoff turunda üst sıradan gelen takımı elemeyi başardı, yarı finalde artık tükenen takım teker teker sakatlanmaya başlamıştı bile. ertesi sezon iyi kötü bir 5 kuruldu, takım ligde 2. giderken pandemi arası girdi. üzerine sadece 1-2 takviyeyle seviye atlayabilecekken ışıl alben olayı patlayınca en baştan kadro kurulması gerekti.

    erkek basketbol desen tüm yönetim kurulu çikolata-çiçekle istanbul büyükşehir belediyesi'ne gidip ertuğrul erdoğan'ı alarak başladılar. istatistik kasıp kapağı başka yerlere atma heveslisi topçularla, sokak basketbolundan hallice bir oyunla iki sezonu öyle böyle götürdü takım. bütün yaz zalgiris mi fenerbahçe mi diye rüyalarda dolanırken galatasaray'ın başında kalan ertuğrul erdoğan'ın üçüncü sezonda oynadığı kumar bu sefer tutmadı. sezon ortasında bir sürü hatalar üstüne hatalarla takım küme düşmenin eşiğine kadar geldi. 10 nisan 2021 pınar karşıyaka galatasaray basketbol maçı ile büyük bir adım atıldı kümede kalmak için ama hala kesinleşmiş değil...

    ömer yalçınkaya konusunda o kadar doluyum ki küfretmeden yazmak zor. ancak koç görevi bıraksın da arasının iyi olduğu menajerlik şirketinin istediği isim takımın başına gelsin diye mobbing yapan bir zat. takım iyi giderken, bir iki takviyeyle daha da yukarıyı zorlayabilecekken sırf bu yüzden yönetime transfere gerek yok raporu verecek zihniyette birisi... ışıl alben'in ayrılması sonrası yaşanan büyük infial olmasa muhtemelen görevine devam ettirilecekti bu yönetim tarafından.

    ha gitti de ne oldu dersen, onun da cevabı çok olumlu değil. kadın basketbolda normal sezon 2. sırada bitirildi, euroleague'de çeyrek final görüldü ama idari anlamda rezalet bir sezon oldu. 3 tane oyuncu osuruktan sebeplerle takımı bıraktı gitti, iki sezon içi takviyesi de sakat transfer edildiği için %40-50 oynayabildi. erkek basketbolun durumunu zaten ayrıca anlatmaya gerek yok...

    galatasaray müzesine 3 avrupa kupasını kaptan olarak koymuş, 1990'lardaki dominasyon hariç galatasaray kadın basketbol tarihinin tamamında yer almış, sakatlanan genç oyuncuya cebinden fizyoterapist ayarlayacak kadar kulübü sahiplenmiş ışıl alben'e ptt ile fesihname gönderen bir yönetim bu yönetim. diğer taraftan erkek basketbolda basketbolcu olarak değil müge boz'un kocası olarak tanınan caner erdeniz'e, sırf yardımcı koçun kayınçosu diye sözleşme veren de bu yönetim.

    voleybol şubesi ise apayrı bir alem. erkeklerde 35 yaş üstü, artık doğal olarak pestili çıkmış sporcuların sırtladığı bir takım var. kadın takımı ise karı*-koca* güneyligillerin çiftliği oldu. koca bir sezon çokça kosheleva, biraz olesia, biraz gizem birazcık da ilkin'le geldi geçti. bir de okan böke var işte, koşturuyor ediyor ama taraftara oynamayı bırakıp işine odaklansa ya da söylem-eylem arasında bir denge kursa daha iyi olacak gibi.

    seneye 40 yaşında olacak selçuk keskin bırakıyorum dese yerine biri alınır mı o bile meçhul. takımı iyi kötü götüren burutay ve torres bile 30 oldu artık. nedim özbey de yıllarını vermiş, milli takımda başantrenörlük yapan bir hoca. ancak o kadar işte. ligde dördüncü olabiliyorsun en fazla bu kadroyla. yine de haklarını yemeyelim yönetimin, en fiyat-performans şube takımı muhtemelen erkek voleybol.

    kadın takımı desen 33'lük kosheleva gelmeden önce maç kazanamayan bir takımdı. 35 yaşındaki güldeniz hala evlat kontenjanından takılmaya devam ediyor bir taraftan. mustafa cengiz yönetimi geldiğinde kiralık miralık da olsa hande baladınlar meryem bozlar falan oynuyordu bu takımda. okan böke abimiz sezon başında "artık sadece bu takımda oynamayı isteyen gençlerle devam edeceğiz" gibilerinden bir çıkış yapmıştı ancak takım sıfırda sıfırla gidince biraz da şansa koshevela'yı istanbul'a geri getirmişti. şansa çünkü çin takımıyla anlaşmıştı kosheleva ancak korona virüs sebebiyle yolculuk evraklarıyla ilgili prosedürü atladıkları için geç kalıp gidememişti. yoksa gidişata bakılırsa muhtemelen erkek basketbol takımımızdan daha fazla konuşulacak bir rezillik ortaya çıkabilirdi..

    bir tek su topu ve e-spor şubeleri tıkırında gidiyor. yönetimin de hakkını yemeyelim şimdi...
  • 5141
    3 mart 2021 ankaragücü maçından sonra yine ortadan kaybolmuş yönetimdir.

    10 nisan 2021 galatasaray fatih karagümrük maçındaki hakem rezaletleri konusunda tek kelime etmediler.

    takımda huzur diye bir şey kalmadı. teknik ekipteki ve takımdaki form düşüklüğünün tek sebebi kendileridir. görevde kaldıkları sürece futbol takımına zarar vermeye devam ediyorlar.
  • 5146
    maddi açıdan kulübe ne kadar zarar verdikleri ancak bir sonraki yönetim zamanında anlaşılabilecek yönetim. sportif aş üzerinden kulübe fatura keserek bilanço makyajı yapmayı ekonomik başarı olarak göstermenin, “türkiye’nin koronavirüs ile başarılı mücadelesi” diye kitap bastırmaktan farkı yok. zaten her iki yönetim anlayışı o kadar benziyor ki maalesef...
  • 5147
    yönettikleri futbol takımını orta saha orijinli sadece 3 orta saha ile lige sokan,
    kötü hakem yönetimlere karşı tepki koymaktan ürken,
    3.5 yıldır türk telekom stadyumu'nun zeminine el atmayıp takımı haftalardır çamurdan hallice sahada oynatıp zemini eleştiren futbolcusunu kovan,
    her puan kaybından sonra ortalarda gözükmeyip farklı galibiyet alınan maçlardan sonra poz veren,
    camiasına bile bile yalan söylemekten gocunmayan,
    ve daha sayamadığım birçok yanlışı olan yönetim.

    başta mustafa cengiz'e hastalığından dolayı şifalar diliyorum. umarım kendisi bu stresli başkanlık makamında oturmaktan çok sağlığına önem verip bu önemli görevi daha iyi yapabilecek bir yönetime sadece dışarıdan destek olarak galatasaray'a hizmet etmeye devam eder.
App Store'dan indirin Google Play'den alın