• 76
    çok saygı duyduğum, görüşlerine önem verdiğim değerli bir yazardır.

    kendisi bana buradan bir mektup göndermiş, cevap vermek saygıdan ileri gelir: (bkz: #1733392)

    öncelikle belirtmek isterim ki çapsız kelimesini hakaret amacıyla kullanmıyorum, bu kelime yerine belki ufku dar, perspektifi geniş olmayan, mantalitesi zayıf vb. ifadeler de kullanabilirdim ama benim nacizane tespit ettiğim durumu ifade eden en uygun ve en hafif kelime 'çapsız' kelimesi ne yazık ki. 6 ayda takımı şampiyon yapması düşüncemi değiştirmez. kendisinin kurmadığı bir kadroyu şampiyon yapmış olması büyük bir başarıdır, geri gelelim şampiyon olmaması durumunda, 'takımı ben kurmadım, takım böyle kötü durumdaydı, takımla kamp yapmadım' gibi bir milyon tane mazeretle işin içinden sıyrılanabilecek bir ortamda bu konuda değerlendirme yapma şansı pek mümkün değil.

    çapsız demekle ne kastediyorum? bakın bu ülkede, daha doğrusu bu coğrafyada terimler o kadar yanlış anlam yüklemeleriyle yozlaştırılıyor ki, sözgelimi hamza hamzaoğlu'nun, 'şampiyon olan takımı değiştirmeyeceğim, 1-2 ekleme yapıp, istikrarı sürdüreceğim açıklamasındaki istikrar kelimesi. istikrar, istikrar, istikrar. bütün ülke bu kelimeye kitlenmiş kalmış, bunun futbol ortamındaki temsilcisi de hamza hamzaoğlu olmuş durumda, en azından benim takip edebildiğim söylemleri ışığında. istikrar, başarılı olunan durumlarda süreklilik anlamına gelirse bir değer ifade eder. yani senin takımın başarılıysa, kadro yapın hedeflerine ulaşmak için yeterliyse, iyi ve etkili futbol oynayabiliyorsan bu durumu muhafaza etmek adına istikrardan söz edebilirsin. galatasaray futbol takımının 2014-2015 sezonunda nasıl şampiyon olduğunu hepimiz biliyoruz. ülkede yılın futbolcusu fernando muslera seçiliyor taraflı tarafsız bütün futbolseverler tarafından. şampiyon olmuş bir takımın kalecisi yılın futbolcusu seçilebiliyorsa burada sağlıklı olmayan bir durum var. takım son 7 maçın 5-6 sını 1-0 lık sonuçlarla ite kaka, ekstra gollerle kazanmış. şampiyonluk iddiasını kaybetmiş beşiktaş ile oynadığımız maçta, direkler ve talihimiz yanımızda olmuş, futbol anlamında ezilmişiz. takımın savunması berbat, forveti yok. orta sahadaki futbolcuların durumu ortada, kanatlar işlevsiz, yasin öztekin'in ekstra katkısı olmasa, sneijder'in kişisel becerisi, muslera'nın dünya çapında performansı olmasa şampiyonluk da mümkün değildi. bu durumu, 5 yaşındaki çocuk bile görebiliyorken, sebeplerden uzaklaşıp, sonuçta şampiyon olundu diye bunları görmezden gelen, kadroyu yeterli bulan, şampiyonlar liginde başarılı olunabileceğini sanan adam çapsızdır.

    size şu soruyu sormak istiyorum, çok değil 3 ay öncesine gidelim, galatasaray'ın şampiyonluk şansının diğer rakiplerine göre düşük olduğu döneme. beşiktaş ve fenerbahçe inanılmaz puan kayıpları yaşamasa ve galatasaray hasbelkader 7 de 7 (rize maçını da katıyorum artık) yapmamış olsa, takım şampiyon olmasa, nasıl bir uygulama olurdu? çok geniş kapsamlı bir oyuncu değişikliği, transferler, eldeki çürük oyuncuların hızla elden çıkarılması vs. büyük bir operasyon yapılmayacak mıydı? şimdi galatasaray futbol takımının 3 ay önceden tek bir farkını bana söyleyebilir misiniz? oyuncular aynı, kafa yapısı aynı. hamza hoca geldi şampiyon olduk, neden, çünkü yerli futbolcular hamza hoca için oynadılar. en büyük argüman bu değil mi şampiyonluğu getiren? yani nasıl bir futbolcu topluluğuyla muhatap olduğumuzu düşünün. şampiyon olduk diye, bütün bu olumsuz tablonun hasır altı edilmesinden büyük kötülük mü vardır galatasaray'a yapılacak?

    hal böyleyken, hamza hamzaoğlu mevcut kadroya 1-2 transfer harici eklemede bulunmayacağını belirtmiş, anladığım kadarıyla son röportajında 4-5 transfere çıkarmış bunu, bilal kısa gibi maliyeti düşük 4 tane daha vasat adam alıp geçiştirecek. fenerbahçe'nin ve aziz yıldırım'ın geçen sene düştüğü hataya göz göre göre düşecek.

    bana lütfen maddi imkansızlıklar filan demeyin. yukarıda örnek verdim, takımın 2. olduğu durumda zaten yenilenmeye girilecekti, üstüne takım şampiyon olmuş, şampiyonluk geliri, şampiyonlar ligi geliri ekstra kaynak var. galatasaray hedeflerine ulaşacaksa ki bu hedef şampiyonlar liginde başarıdır, gerekli harcamayı yapacak. yapmazsa durum şu olur, aziz yıldırım kongrede, 50 milyon euro harcasaydım takımı şampiyon yapardım dedi, şampiyonluğu kaybetmesi maddi manevi 100 milyona mal oldu kulube. sen hoca olarak zaten, tribüne oynamak adına yada bi yerlere şirin gözükmek için 'transfer yapıp para harcamak istemiyorum' minvalinde söylemlerde bulunursan, zaten hiç hak etmediği halde galatasaray başkanlığında ve yönetiminde bulunan zatların eline fırsat vermiş olursun. senin yapman gereken rasyonel bir biçimde takımın röntgenini çekmek, bu kadro geçen sezon şampiyonlar liginde hüsrana uğradı, değişiklik ve ekleme yapmazsak yine aynısı olacak, şu şu yerlere şu şu kaliteli adamları almamız gerek' demek. böyle davranmazsan kulübe en büyük zararı sen vermiş olursun sene sonunda. belki 20 milyon harcamazsın ama galatasaray markasına kat kat fazlası zarar ödetirsin.

    aslında bütün bu olayların esas sebebi ne biliyor musunuz? fatih terim olsun, hasan şaş olsun, hamza hoca olsun, bu adamlardaki türk oyuncu takıntısı. 'türk oyuncuların yabancı oyunculardan ne eksiği var, yabancılara gösterilen ilgi ve saygı bize niye gösterilmiyor, adı umutinho olsa bu kadar eleştirilmezdim, türk futbolcularına şans verilse neler yaparlar neler, nedir bizdeki bu yabancı hayranlığı'. afedersiniz de elini kolunu bağlayan mı vardı türk oyuncularının da kendilerini bir türlü geliştiremediler. sen zahmet edip de çalışma, ekstra antreman yapma, dünya futbolunu takip etme, gez, toz, kendine bakma işine gelince 'yabancılar kollanıyor'. yabancılardaki profesyonelliğin yanına bile yaklaşamayan yerli oyuncular, işlerine gelmeyen hocayı kovdurmak için oynamazlar, kendilerini pohpohlayan için ise bir yerlerini kıpırdatmaya başlayıp şampiyon olurlar. bu ağalıkları, dünyanın en kalitesiz liglerinden birinde işe yarar da avrupa arenasında makyaj dökülür. hamza hamzaoğlu da bu görüşte bir insan, sneijder meselesini hollandalının iyi niyeti sayesinde halletmiş olabilir ama kafanın içindeki düşünce yapısı ortaya döküldü bir kere. sanıyor ki, vasatın altında kaliteye sahip türk oyuncularla bir sinerji yakalarım, motive ederim onları ve avrupa'yı fethederim.

    sözün özü, ben bir galatasaraylı olarak, yakın tarihteki felaketlerin şahidi bir insan olarak, hamza hamzaoğlu'na güvenmiyorum ve galatasaray'ı hedeflere ulaştıracak kapasitede bir teknik adam olmadığını düşünüyorum. kendisine sabri sarıoğlu, bilal kısa, umut bulut , yekta kurtuluş, burak yılmaz'la filan galatasaray'da bir gelecek göremiyorum. galatasaray, şampiyonlar ligi'nde 10 puan alarak 2. tura çıkması durumunda da ben size yemek ısmarlarım, hocaya sallıyoruz diye öyle olduğumuz sanılıyor ama galatasaray'ın başarısızlığına yönelik iddiaya girecek kadar fenerbahçeli(!) değiliz çok şükür. :)

    saygılar,
  • 78
    kendisi en sevdiğim yazarlardan biridir.

    kendisine nacizane önerim çok fazla takılmaması. ben mesela artık önce nickine bakıyorum ondan sonra yazısına. sinirlerini boşuna yıpratmaması gereken yazar dostumuz.

    not: bu başlıkta yazdığım diğer giri bazı paralel yapılanma diye adlandırılan yazarlar için "babadan oğula nesil bunlar" ifadesini kullandığımdan dolayı hakaret içeriyormuş * o yüzden silindi.
    madem hakaret içeriyor bu vesileyle hakaret ettiğim yazarlardan özür diliyorum. (!)
  • 79
    (bkz: #1734208)

    bahsettiği ekip birçok kişinin sözlükten soğumasına ve ayrılmasına neden olmuştu. bu arkadaşlarda ilginç bir mantık vardır, mesela sevmedikleri biri hakkında övücü bir entry yazdınız diyelim, siyasi görüşlerinizi bilmeden hemen ''biatçı'' damgasını vururlar. adından da yalaka, g..t kılı, çapsız, fanboylu takır tukur entry'ler gelir.

    her konuda istediklerini yazdıktan sonra en ufak eleştiride, yazarın nick altına toplanıp ''vizyosuz fanboylar ne anlar bu realist yazılardan'' diye başlayıp , ''siz gidin paratorunuzu yalayın'' diye bitirirler. sürekli fikir söyleme haklarının ellerinden alındığını söylerler. herkes sizin gibi düşünmek zorunda mı derler, ancak onlar gibi düşünmeyenleri hemen kategorize edip yaftalarlar.

    sonuç olarak iyi bir yazı yazmış, ancak ne yazık ki o da sıkılıp bırakacak sonunda.
  • 80
    bu sözlükte hakkında yanıldığım tek isim. bu güne kadar iyi niyetli, kötü niyetli, troll, trolle yatan, her yazarı daha ilk entrysinden tanıdım. her seferinde haklı çıktım.

    mtruhan özelinde ise, fikirlerimizin hiç biri uyuşmasa dahi, düzgün üsluplu, vicdan sahibi bir kişi olduğuna inandım. derdinin aynı benim senin gibi galatasaray olduğuna inandım.

    fakat şimdi bakıyorum, hamzaoğlunu eleştirenleri parelelci yapmış. cüneyt kaptan'ı , yönetimi eleştirirken, hamzaoğluna yaptığı skandal üstüne skandal açıklamalar için bir kelime etmemiş, ünal aysal'a etmediği laf kalmamış ama fatih terim'i bir tek peygamber ilan etmediği kalmış. ne zaman sinirlense, kendi temiz üslubunu bozmamak için hıncal'dan ekşisözlük ten falan alıntılar yapmış ve içindeki nefreti kusmuş bir yazar görüyorum.

    ne yazık ki, ben yanılmışım. kendisinin derdi sadece hamzaoğlu-terim ikisinin avukatlığını yapmaktan öteye gitmemiş. belki bilinçli, belki bilinçsiz. fakat sevdiği konularda bu kadar iyi yazılar yazan bir insanın bunu bilinçsiz yaptığına inanmıyorum. ne diyeyim, kalem onun kalemi. gerçeği sadece kendi bilir. ben kendisini tanımayan ve dışardan bakan biri olarak bunu görüyorum ama.

    edit: bunu belirtmeyi unutmuşum, kendisi %100 olarak sözlükten uçurulmalıdır. yoksa millete ana avrat din kitap düz giden entrileri alıp buraya koymak cezasız mıdır? ben şimdi incisözlükten hazmaoğlu sempatizanlara ana bacı dümdüz giden bir entry'i burada paylaşabilir miyim, bu yasal mıdır?
  • 81
    nick altina yazi yazmakla ilgili fikirlerim herkesi malumu ama kan beynime sicradi arkadas. en ofsyat entarilerime bakin ilk 2'si lincten adam almaya calisirken olmus. ama dedim ya delirdim ya yaziyi okurken. gercekten eskiden duzenledigi anketlerle olsun yapici elestiri ve uslubuyla olsun severdim. son zamanlarda sert tartissak da uslup olarak hic sikintim yoktu. bu kadar igrenc bir entry'i sozluge nasil tasidi neden tasidi hicbir fikrim yok.
  • 84
    (bkz: #1780894)

    artı yönleri içerisinde güzel futbolun bulunmaması bu taraftarın eleştiri sebebi zaten. kişisel performansları ne yapayım ben ? telles kendisini geliştirmiş, hakan özveri ile oynamış ulan bana ne ? takımın geneli için bunu söyleyebiliyor musun ? galatasaray futbol takımı 3 kupayı kaliteli bir futbol oynayarak mı kazanmıştır ? hayır. rakiplerinin yetersizliği ve saçmalıkları yüzünden kazanmıştır. takımın ne oynadığı belli değil, sistemi yok, bir gol atıp üzerine yatıyor anadolu takımı gibi. gerçi bak bu da bir sistem sayılır.

    golcüsü yokmuş da bir kez olsun ağlamamış. burak yılmaz'a yıldız diyor bu adam. hamza hoca'ya sorsan golcünün kralı takımımda der. andre ayew'i istemiş bir de, kulüp para bulamadığı için transfer olmamış. bu adam bonservissiz gitti swansea takımına, takımdaki çöplere hayvani maaşlar veriyorsun da bu adam için mi para bulamadın ?
  • 85
    hamza konusu hariç büyük oranda taban tabana zıt olduğum yazar.

    gel gelelim kendisi "manciniyi de destekledim, eleştirdim." demiş. ben desteği hiç hatırlamıyorum. varsa yoksa ölümüne eleştirdi, hakaretini hatırlamıyorum ama medyadaki manipulatif haberleri dahi sırf manciniyi itibarsızlaştırmak için kullandı. bunu saygılı bir dille yaptı, sağa sola saldırmadı ama en nihayetinde yaptı.

    not düşeyim dedim.
  • 86
    (bkz: #1780894)

    9 tane artı yön yazayım, 6 tane de eksi yazayım, artılar çok olsun ki hamzaoğlu süper olsun. aysal'a da koyayım hamzaoğlu yine süper olsun. eğer objektif olunacaksa eleştirdiği yönlere daha bir sürü madde yazılır. ama yazılmıyor nedense. transfer isteyince aysal yüzünden yapılmıyor, peki sabri'ye zam kimin yüzünden yapılıyor ? doğru ya o da yeni gelen yönetimin. unutmuşuz.

    galatasaray'ın top mop oynamadığını eleştirmeyi başardığı gün objektif olacaktır. boşuna pros., cons. kasmasına gerek yok.

    not: 8 madde gibi görünüyor ama 9. iki kere 4 yazmış.
  • 87
    (bkz: #1780894)

    katıldığım ve karşı olduğum yerleri bulunan güzel bir yazı yazmış. fikrini hakaret etmeden belirtmiş. zaten önemli olan da bu.

    hamza hocayı (hamza yerine x bir isimde koyabilirsiniz) ''teknik adamlık'' yönünden eleştirene saygım sonsuz ama çıkıp küçük düşürmeye yönelik laflar sokan, olmayan bir şey üzerinden hakaretvari yazılar yazan, hiç olmayacak iftiralarda bulunanlara da gram saygım gram yok.
  • 88
    öncelikle tanım yapalım hamzaoğlunu eleştirenlere ana bacı din kitap dümdüz giden bir entry paylaşmasına rağmen , uçurulmayı geçtim, ceza bile almayan yazar.

    sonra konuya gelelim. yine hamzaoğlunu yüceltmek adına enfes bir algı operasyonu yapmış. her zaman söylüyorum, kalemi iyi diye. ama istediğini görmek, insanları da oraya baktırmak o kadar kolay ki... artı yönleri yazmış 8 maddelik hamzaoğlu için, bakalım o artı yönlere hep beraber;

    artı yönleri
    1. döneminde wesley en istekli en başarılı dönemini geçirdi. 90 +'da oyunu burakmayan hollandalı izledik.
    2. telles her geçen gün gelişti ve gelişmekte.
    3. gönderilmesi istenen yasin inanılmaz bir topçuya dönüştü. çöp adam denen adam en değerli oyuncular listesine doğru ilerlemekte.
    4. hakan balta öz veri ile oynadı, hamit canla başla inanılmaz bir şekilde en kritik maçların adamı oldu.
    4. ilk 11'i genelde belli idi. 35 maçta 35 farklı defans kurgusu ile çıkan sabri'yi sol bek oynatan ama ne hikmetse övülen hocalardan olmadı.
    5. bahane ve mazeret üretmedi. sakatlıklar, cezalılar rakip lehine hakem hatalarından bahsetmedi. golcüsü yoktu. bir kez ağlamadı.
    6. bruma'dan da taraftar oyuncuyu ıslıklayana kadar faydalandı.
    7. takım içinde gruplaşmaları da ortadan kaldırmıştı.
    8. öğrenmeye açık olması, öz eleştiri yapması. hata yaptığını kabul etmesi. doğru rol model olması.

    bunlarmış artı yönleri. aynı maddeleri bir de benden dinleyin hadi.

    1- döneminde, zamanında milyonlar önünde salladığı wesley tarafından defalarca kurtarıldı. wesley, son yılların en kötü topunu oynayan, yeniçerilerin canı isteyince oynadığı takımda, profesyonelliği ve azmi ile defalarca maç aldı.

    2- telles her gün gelişmekte. hamzaoğlu sayesinde değil ama, hamzaoğluna rağmen. telles'i kesmek için olcan'ı oraya sokmaya çalışmaları hala aklımızda dün gibi. ayrıca telles'e verdiği değeri, telles'e teklif olursa gidebilir dediğinde gördük. burak'a sabri'ye ölümümne kol kanat geren hamzaoğlu, konu telles olunca, porto modeli yapmalıyız :((( demeye başladı. telles, bütün takımdan önce başladı çalışmaya bu yaz, hani hamzaoğlu tek kelime övdü mü aslan parçasını? yok. çünkü galatasarayın çocuğu değil telles.

    3- kim gönderilmesini istedi yasin'in bilmiyorum. benim entrylerime bakın ama, yasin için geldiği ilk günden beri takımdaki en iyi kanat demiş miyim, dememiş miyim. o yüzden bu genelleme beni zerre etkilemiyor. demek ki gitmesi istenen diye ortaya sallamakla olmuyormuş. ayrıca yasin gitmek istedi , hamzaoğlu onu takımda tuttu diye bir şey yok. yasin kalmak istedi, hamzaoğlu sadece kabul etti. burda asıl çaba ve başarı yasin'de. eğer yasin ben bu takımda yapamayacağım , gitmek istiyorum dese, hamzaoğlu'da hayır sen bu takımın parçası olacaksı sana inanıyorum falan dese , o hamzaoğlu başarısı olurdu. öyle bir şey var mı? yok. ee daha ne?

    4- bu madde hakan balta ve hamit'e hakaret gibi resmen. hakan balta özveri ile oynamış. demek ki hakan balta hamzaoğlundan önce özveri falan göstermiyordu, satıyordu takımı öyle mi? özverili oyun farkı istiyorsan, hamzaoğlunun has adamları burak'a selçuk'a bakacaksın. prandelli varken nasıl oynamışlar, hamza babaları gelince nasıl oynamışlar diye. hamit konusu daha da komik, hamit bu takıma geldiği günden beri merkezde oynadığı her maçta takımın en iyilerinden oldu. hamzaoğlu ile ne alakası var?

    4- (iki kere dördüncü madde yazmış, mturhan'ın bile içine sinmemiş hakan-hamit maddesi demek ki) ilk onbiri belliydi, bak buna katılırım işte. öyle bir belliydi ki , sağ açıkta umut bulut'u görünce midemize kramp giriyordu. 3-0 yendiğimiz manisa rövanşına bile sinan gümüş yerine aydınlar olcanlar umutlar başlıyordu. belliydi ilk onbiri. fazlasıyla belli. ama fazla belli etti işte, o kadro seçimlerinin nedenlerini.

    5- bak buna cidden katılırım. hiç ağladığını duymadım hamzaoğlunun. yiğidi öldür hakkını yeme demişler. ama sakatlıklardan ve cezalardan ne beşiktaş ne de fener kadar çekmediğimiz gerçeği bunda ne kadar etkili, o kadarını bilemem.

    6- ya bırak gözünü seveyim. bruma taraftar yüzünden gitti algısını nasıl da yayıyor inceden bak burada yazar. arkadaş, taraftarın istemediği oyuncu oynatmayacak olsa , sabriyle burakla umutla hala oynamasını neyle açıklayacaksın. taraftar ıslıklayınca, brumadan vazgeçmiş. peh peh peh.

    7- takım içinde gruplaşmaları ortadan kaldırmıştı. valla böyle yazmış kendisi. ben bu maddeye yorum yapmıyorum. herkes elini vicdanına koyup düşünsün bu maddeyi.

    8- öğrenmeye açık olan adam her hafta aynı hataları yapmaz, özeleştiri "hata benim özür dilerim" demekle olmaz, bitmez. hatalarını düzeltmiyorsan, hata yaptığını kabul etmek bir şeye yaramaz. örnek rol model midir dersen, insan olarak öyledir. ama antrenör olarak, ben öyle düşünmüyorum.

    demek ki neymiş, bu 8 madde böyle de yazılabiliyormuş. o yüzden insanlara "objektif yazıyorum bakın" imajı altında, kendi fikirlerini empoze etmeye gerek yok.

    eyyorlamam bu kadar.
  • 92
    (bkz: #1780894)

    hamza hamzaoğlu güzellemesi adı altında, ünal aysal'a sallayıp, özellikle temlikler konusunda hakan hanoğlu'na evrilmiş yazar.

    aysal göreve geldiğinde, kasada "0" nakit, gelirleri ya kırdırılmış ya da uzun yıllara temliklenmiş (kısacası gelirsiz) bir klüp vardı. enkaz edebiyatı yapmadı, para yok diye ağlamadı, yeni gelirler buldu, nakit akışı sağladı. sıfırdan 4 yılda 3 şampiyonluk yaşamış bir takım kurdu.

    mturhan bunları ya biliyor da yazmak işine gelmiyor, ya da bilmeden ahkam kesiyor...

    kendi deyimiyle; (bkz: akıl almaz seviyedeki ünal aysal düşmanlığı)
  • 96
    yazar denmesi abesle iştigal eden kişi.

    bu kadar sığ bu kadar düşünme özürlüsü biri nasıl sözlük yazarı oldu? asıl sorulması gereken soru bu bence.

    sözlükten atılmasını geçtim, internet servis sağlayacısının bağlantısını kesmesi lazım.

    evinde oturduğu yerde kafasında kendisi dışında herkesi ergen zannetmeye, küfürler etmeye, kendini en muhteşem(!) taraftar zannetmeye devam edebilir.

    https://www.youtube.com/watch?v=sQyKEe1voZ0

    edit: ilk entryleri emek ve mantık dolu. sözlüğe kalite katan cinsten. ne oldu da başka bir şeye dönüştü acaba?
  • 98
    kendisi ile ilgili görüşlerimi sununca bu öfke neden demişti bana. ben bir şey demiyorum. yaptığı hakkında düşünülenler şu ankette mevcut. kendisi açtı bu anketi ben değil.

    http://strawpoll.me/5181945/r

    edit: anket sonuçlarından kendi kendini uçurmuş anladığım kadarıyla. bu duruma neden olan "alıntı" entrysi öncesi kendisi ile ilgili "keşke görüşlerimin uymadığı her yazar kendisi gibi olsa" demiştim hakkında. öyle çirkin bir şeyi bu sözlüğe keşke taşımasaydı da, bütün bu yaşananlar olmasaydı. başka ne diyebilirim bilemiyorum...
App Store'dan indirin Google Play'den alın