resim
Mircea Lucescu
Görev:Teknik Direktör
Takım:Romanya
Yaş:79
Uyruk:Romanya
  • 226
    kendisi uzun yıllar önce romanya milli takımının teknik direktörlüğünü yaptığı sırada hagi daha bıyıkları yeni çıkmış bir delikanlıymış. yıllar sonra ise yolları tekrar galatasarayda kesişmişti. bunu niçin mi yazdım. şayet hagi ondan teknik anlamda öğrendiklerini biraz hatırlarsa yıllarca yaşattığımız efsane futbolcu hagi imajının yanına, efsane teknik direktör hagiyi de ekleyecektir.
  • 234
    asıl başarısını taktik zekasının dışında, her maç öncesi oynayacağı rakiplerin maçlarını dikkatle izleyip ciddi bir şekilde hazırlanmasına borçludur. rakiplerini küçümsemeden önlemlerini alır ve takımını harika biçimde motive ederdi. rakibin zayıf yanlarını bildiği için ona göre bir takım sürer ve o yumuşak karnı delmeye uğraşarak takıma sayısız başarı kazandırdı. savunmayla şampiyon olunabileceğini kanıtladı. oyun anlayışı geriyi sağlama alıp gol bulmaya yönelikti. yani gerisi ne kadar iyi olursa takım ileri o kadar rahat çıkacak ve rahat baskı kuracaktı. çünkü eğer rakip kapanır, takım saldırırsa gol bulmak hayli zor olacaktı. geriye düştüğü vakit, rakip sahada baskıyı sıkı pres ve ileride defans yaparak kurma düşüncesindeydi. eğer kendi takımı ilerideyse rakibi üzerine çeker ve hızlı atak pozisyonuna geçerdi. en önemlisi, türkiyede nasıl oynanması ve mücadele edilmesi gerekiğini iyi biliyordu.
  • 241
    en başta şunu söyleyeyim galatasaray ın bu hallere düşmesinin en büyük sebebi ona yaptığı vefasızlığın ahının çıkmasıdır.
    ne kadar iyi teknik direktör olduğunu anlatmama gerek yok zira bütün türkiye saraçoğlunda daha iki yıl öncesine kadar kimsenin adını dahi duymadığı bir takımla uefa kupasını kaldırınca gördü.
    herşeyden öte adam gibi adamdı lucescu.
    klubün ödediği telefon faturasında şahsi görüşmelerini fosforlu kalemle işaretleyerek maaşından düşülmesini isteyecek kadar hakkaniyetliydi.
    daha gecenlerde eski bir gs'li yöneticinin söylediğine göre iki günlüğüne gittiği italya gezisinden 2 koca bavulla dönen ve bavulları takımın futbolcusundan malzemecisine kadar alınmış hediyelerle dolduracak kadar insanlık bilirdi.
    beşiktaşın başında ali sami yen de bir galatasaray maçı öncesi ali sami yen koridorlarında gözleri yaşaracak kadar sevmişti galatasarayı.
    hadi galatasaray gönüllerin teknik direktörünü* getireceğiz diyerek gönderdi de kendisini; yahu bu beşiktaş niye gönderdi ki.
  • 242
    çubuklu tosun ve okan' ın intere transfer olmasıyla sakatlıktan korkmaları sebebiyle güçlü kadroyla alamadığı şampiyonluğu ertesi yıl çok daha zayıf bir kadroyla elde eden ve takımımıza şampiyonlar ligi çeyrek finali oynatan eski hocamız... gönderiliş şekli şık olmasa da fatih terim' in getirilmiş olması sebebiyle çok da önemsenmemiştir... şimdilerde shakhtar ile başarıdan başarıya koşmaktadır...
  • 243
    temelleri fatih terim tarafından atılmış ve uefa kupasını kazanmış takımımıza, kupayı kazandığımız yılın ertesinde şampiyonlar ligi çeyrek finali oynatmış, o takımın dağılması ve hagi' nin emekliliği sonrası kalitesi düşük bir takımla şampiyonluğu yakalamış, göreve imparatorumuz fatih terim' in getirilmesi sebebiyle şık olmayan bir şekilde gönderilen eski teknik direktörümüz...
  • 244
    takımımızın ille de çoğunlukla defansif ve nispeten sıkıcı geçen maçlarını izlemek zorunda bırakılacaksak, bu adamın teknik direktör koltuğunda oturduğu maçlar olsun bunlar. defansif mefansif oynatıyor fakat adam tek kelimeyle "başarılı". oynattığı bahsettiğim futbol şekli ile zamanında şahsımda edindiği antipatikliği, kariyerine her gün yeni başarılar ekleyerek sempatiye ve özleme çevirmektedir.

    dip not: süper kupa, şampiyonlar ligi çeyrek finali, lig şampiyonluğu gibi başarıları asla görmezden gelmiyorum. tek isteğim bu takımın hakettiği atak futbolu oynaması. görev döneminde gayet başarılı da olsa kendisine antipatikliğim bu isteğimden geliyor(du).

    ha bana gecenin bu vakti bu satırları yazdıran son damla da (bkz: 16 şubat 2011 roma shakhtar donetsk maçı) olmuştur. helal olsun adama ne diyelim.
  • 245
    şampiyonlar ligi'nde günün sonuçlarına bakarken shakhtar donetsk'in roma'yı deplasmanda 3-2 yendiğini görünce aklıma lucescu geldi. benim hatırladığım dönemde* bana göre en büyük hatalardan biriydi onu göndermek. üstelik takımı da şampiyon yapmışdı. o gittiğinden belli gelip giden hocalar ve futbolcular bir yana avrupada da kocaman bir hiçiz. biraz araştırdım ve lucescu'dan beri galatasaraydaki teknik direktörleri ve başarılarını* alt alta yazdığımda, göndermekle ne kadar büyük hata yaptığımızı bir kere daha görmek, gecenin bu saatinde beni keşkelerimle başbaşa bıraktı.*** şimdi o gittiğinde belli galatasarayın haline bakalım:

    fatih terim: 2002 - 2004
    gheorghe hagi: 2004 - 2005 (1 türkiye kupası)
    eric gerets: 2005 - 2007 (1 süper lig)***
    karl-heinz feldkamp: 2007 - 2008 (1 süper lig) **
    michael skibbe: 2008 - 2009 *
    bülent korkmaz: 2009 *
    frank rijkaard: 2009 - 2010 *
    gheorghe hagi: 2010 - ...

    görüldüğü gibi 8 yılda 8 hoca, 2 şampiyonluk, istikrarsızlık, avrupa'da başarısızlık vs.

    şimdi de lucescu ne yapmış ona bakalım.

    beşiktaş: 2002 - 2004 (1 süper lig, uefa kupası çeyrek finali)
    shakhtar donetsk : 2004 - ... (2004–05, 2005–06, 2007–08, 2009–10 ukrayna premier ligi şampiyonluğu; 2003–04, 2007–08 ukrayna kupası; 2008–09 uefa kupası)

    son olarak avrupa karnesine bakalım.
    2004 - 2005: şampiyonlar ligi gruplarına 3.lük, uefa 4. turunda alkmaar'a eleniyor.
    2005 - 2006: şampiyonlar ligi ön elemede inter'e eleniyor. uefa'da 3. turda lille'e eleniyor.
    2006 - 2007: şampiyonlar ligi gruplarda 3. oluyor, uefa'da 4. turda o senenin şampiyonu sevilla'ya eleniyor.
    2007 - 2008: şampiyonlar ligi gruplarda sonuncu oluyor, avrupaya veda ediyor.
    2008 - 2009: şampiyonlar ligi gruplarda 3. oluyor ve o sene uefa kupasını kazanıyor.
    2009 - 2010: şampiyonlar ligi ön elemede sürpriz bir şekilde timişoara'ya eleniyor ve uefa son 32'de fulham'a eleniyor.
    2010 - 2011: şampiyonlar ligi gruplardan lider çıktı ve son 16'da roma'yı deplasmanda yenerek çeyrek final için büyük avantaj yakaladı.

    ben lucescu'nun kariyerine baktığımda istikrar ve başarı görüyorum ve şampiyon yaptığı bir takımdan kovarak bize başarısızlıklarla dolu 9 yıl yaşatanları* da allah'a havale ediyorum.
  • 246
    sözüm meclisden dışarı ne zaman bir yerde hakkında konuşulsa (gbkz: bu adamı taraftar istemedi sıkıcı futbol oynatıyor diye şimdi ne haldeyiz , gönderenler allahından bulsun ipneler) muhabbeti dönüyor , daha 2002'de ben onun gitmesini istedim diyen adam görmedim. bi allahın kulu sahiplenmiyor bu olayı. aq başkan tek başına getirmedi ya bu adamı.

    kendi adıma konuşursam o zaman terim geleceği için bal gibi istemiştim gitmesini. zira terim geliyordu , o zamanlar o geliyorsa haliyle gidenin adının da önemi yoktu. terim = başarı demekti. öyle değilmiş anladık sonradan.
  • 247
    galatasaray'a geldiğinde karşısında 4 sene üst üste şampiyon olmuş ve uefa kupasını almış bir takım buldu. üstelik kadrosu da eksilmemiş, bilakis gelişmişti. hakan şükür gitmiş (arif erdem gidip gelmiş) yerine ise alınabilecek en iyi golcülerden mario jardel ile dönemin türkiye gol kralı serkan aykut alınmıştı.

    o dönem o kadronun şampiyonlar liginde çeyrek final yapması kimseyi şaşırtmamıştı. hatta daha iyi bir teknik direktör olsa veya fatih terim kalsa takımın şampiyonlar ligini alabileceğini düşünenler vardı. ayrıca 4 sene üst üste şampiyon olduktan sonra dağılmamış ve hatta üzerine eklenmiş bir takımın şampiyonluk serisini bozan isim de mircea lucescu idi.

    yani o çeyrek final olmasa, lucescu ilk geldiği sene başarısız diye yollanabilirdi. galatasaray taraftarı şampiyonluğa acayip alışmıştı. her maçı 3-5 farkla kazanmaya alışmıştı.

    ertesi sene büyük döküm yaşandı. hagi, popescu, taffarel, okan, emre, fatih, hakan ünsal, jardel, ümit davala... hepsi bu senenin içinde takımdan ayrıldı. yerlerine de, biliyorsunuz işte bi yığın adam doldu takıma. biz o galatasaray'ı hala ligi avrupayı kasıp kavuran galatasaray sandık. her maçı 3-5 atarak kazanabiliriz sandık. lucescu o kadroyla avrupada inanılmaz işler başardı ama "beklediğimiz şampiyonlar ligi kupası"nı kazandıramadığı için tepkiliydik. lucescu o kadroyu ligde şampiyon yaptı. ama galatasaray zaten her sene şampiyonluğu cepte olan bir takımdı. her maçı farkla kazanmadan sonra alınacak şampiyonluğun da keyfi yoktu. fatih terim'in bi kez daha gelme ihtimali mi vardı? o zaman fatih terim gelmeliydi.

    uzun lafın kısası. lucescu'nun gidişi için o dönemki yönetime, taraftara, şuna buna suç atmaya gerek yok. biz 1996-2000 arası öyle bir takım görmüştük ki, başında hoca olarak kim olursa olsun, ölümüzün bile şampiyon olacağına inanıyorduk. bunu keyif verici bi futbolla yapamadıktan sonra, şampiyonluk çok da önemli değil diyorduk. yani, lucescu kimsenin kurbanı olmadı, galatasaray takımının 1996-2000 yılları arasındaki efsanevi futbolunun kurbanı oldu, uefa kupasının, art arda gelen şampiyonlukların, art arda iki derbide 10 gol atarak tsyd kupasını alan takımın, peşi sıra 3 maçta 20 gol atmışlığı bulunan, bu 4 sene içinde ligde tam 338 gol bulmuş bir fenomenin kurbanı oldu.

    çok alışmıştık. her sene şampiyon olacağımızı sanıyorduk. lucescu giderken karşı çıkan fazla değildi. şampiyonluk çok mesele değildi o zaman. daha 10 yıl geçmeden bugünkü hallere düşeceğimizi nereden bilebilirdik ki?
  • 248
    ardından kör ölür badem gözlü olur denmeyecek teknik direktörlerimizden biri, zira zaten badem gözlüydü fakat işte fatih terim sevdasına ya rab ne güneşler battı pehey. tabi o zaman taraftar olarak bilemiyorsun fatih terim'le daha fazla başarı gelecek sanıyorsun, sesini çıkarmıyorsun bu ayrılığa. sonrası malum.

    hadi biz elimizden kaçırdık onu anladım da beşiktaş böyle bi adamı nasıl harcadı hayret.
  • 250
    bize gelen hocalara bakıyorum da maşallah kötü adam yok gibi birşey zaten. kalli, terim, lucescu, gerets, rijkaard bunların hepsi efsane isimler. he bana sorsan elindeki malzemeye göre en iyi işi çıkaran 1 numaraya kalli'yi 2 numaraya da lucescu'yu koyarım.

    lucescu geldiği sene hakan şükür gidip jardel geldi en büyük değişiklik buydu ilk 11'de. ama oyun olarak ne değişti ona bakmak gerekir. hakan şükürle 12 kişi oynayan takım, jardelle 10 kişi oynamaya başladı. he büyük golcüydü jardel ama aynı oyunun artık oynanamayacağı da aşikardı. ama en büyük sorunumuz bu değildi. şükürün gitmesinden sonra meydanı boş bulan ( hakan zamanında yapsalardı da görseydim) emre ve okan takımı sabote edip jardele karşı cephe aldı ve özellikle interle anlaştıktan sonra maçları sattılar. ankaragücü maçında okanın kendini attırması emrenin zorla kendini sakatlaması bunlar asla unutulmaması gereken yakın tarihimiz. bunların suçunu lucescuya atmak ise fazla kolaycılık olur. ki kaçan şampiyonluğa rağmen şampiyonlar liginde terim zamanında yapamadığımızı yapıp çeyrek finale kaldık.

    ikinci senesinde aşurelik malzeme verdik adamın eline ama o muhteşem bir sofra hazırladı. şampiyonluk, son anda kaçan şampiyonlar ligindeki çeyrek final. ama onu adam yapan şey ise herşeyden önemlisi takımı sahiplenmesi ve bize olan sevgisi. canaydın onu kovduğu zaman bile tazminat istemeyip gözyaşlarıyla ayrıldı takımdan.ben seni her zaman yaptıklarınla ve duruşunla hatırlayıp sana saygı duyacağım yaşlı kurt.
App Store'dan indirin Google Play'den alın