yazmak istiyorum onun için. sayfalarca, ciltlerce yazmak… ve yetmeyecek yine, biliyorum. bize gösterdikleri, yaşattıkları ve kalbimizin ta derininde hissettirdikleri. kelimelerle anlatılacak bir şey değil çünkü. sadece bir-iki şey var söylemem gereken. dünden içimde kalan;
*sekmeye başladı. bıraktı kendini yere. acı içindeydi. kıvranıyordu. bacağını tutuyordu. saha dışına aldılar. bacağına buz torbasını sardılar. yerdeydi. yatıyordu. alkışlar başladı tribünde. sonra adı yükseldi sarı-kırmızı sevdalılarından. gırtlaklarını yırtarcasına bağırıyorlardı. doğruldu. dinlemeye başladı. yüzündeki ifade artık çektiği acıdan değildi. tekrar sahaya giremeyeceğinden, devam edemeyeceğinden, tribündeki en küçüğünden en büyüğüne herkesle aynı şeyleri yani artık yapacak hiçbir şeyi kalmadığını anladığındandı. ayağa kalktı. savaş meydanında sağ kalan son asker gibi; yaralı, yorgun ve umut veremeyecek kadar çaresiz yürümeye başladı. alkışlar arttı. adı inletti mecidiyeköyü. beklide sahada başı dik yürümesi gereken tek kişi olduğu halde boynunu bükerek katıldı taraftarın alkışına. bizim gibi gözleri dolu, çok şey söylemek isteyip susmak zorunda kalarak terk etti sahayı. onun gidişiyle de bitti zaten tüm ümitler.
bunu söylemek içimi acıtıyor ama dün
* ondan başka kimseyi göremedim sahada. attığı ilk golden sonraki yaptıklarıyla, o hırsıyla öyle yalnız göründü ki gözüme. umarım kaybetmeyiz onu. umarım herkes kaybetse de o kaybetmez bize olan, sarı kırmızıya olan inancını.
bildiğin gibi değil. seni çok seviyoruz be kral.
peşindeyiz