resim
Milan Baroš
Takım:Vigantice
Mevki:Santrfor
Yaş:42
Boy:1.83
Uyruk:Çek Cumhuriyeti
  • 3452
    iyi topçudur, güzeldir, hoştur yakışıklıdır ama ne yapalım yani saçma bir kırmızı kartla zaten yorgun olan takımı 10 kişi bıraktığı için övelim mi? baros'un kalitesine, golcülüğüne laf söyleyene baros bir kaç maç sonra zaten cevabını verir. ama böyle gereksiz bir kırmızı kartla oyundan atıldığı için de bence çok büyük ceza almalı. eğer iyi bir takım olacaksak baros'un en azından diğer arkadaşları için böyle davranmaması gerektiğini bilmesi gerekir.
  • 3453
    şu şartlar altında öyle ya da böyle bize lazım olan oyuncudur, en azından sezon sonuna kadar. yapabildiklerini de bildiğimiz için yaptığı hatanın bedelini profesyonel bir şekilde kendisine ödettikten sonra önümüze bakmalıyız diye düşünüyorum...

    takım çok gol atsın, hücum gücü zenginleşsin, maçlar kazansın, bakmam ben hücum hattı elmander-baros mu, elmander-necati mi yoksa baros-necati mi diye, tüm futbolcuların en temel görevi bu takımı başarılı kılmak...

    bakarsınız necati iyi işler çıkarır hem, fırsat oldu ona da, ama her ne kadar tepkilerine hak versem de baros'un bu zaruri olmayan kartları can sıkıyor... gereksiz yani, oynadığı halde gol atmama ihtimali de var ama kırmızı kart görerek bu ihtimali de ortadan kaldırınca tepki görmesi normal.

    şu an ona ihtiyacımız var, onun da bize ihtiyacı var, galatasaraylı baros olduktan sonra gideceği hiçbir takımda şu anda olduğu kadar birden sahiplenilmez, milli takımdan da düştü zaten, bu ortamı nah bulur yani...

    lyon'da falan ölüyordu bu ağzından yüzünden kan geldi sikleyen olmadı, bizde olsa yer gök inlerdi, portsmouth'da gol atamadı yarım sezonda orada da aradığını bulamadı vs. onca kariyerine rağmen aston villa'da formsuz geçirdiği yarım sezon, evet sadece yarım sezondan sonra şutlandı.

    önce o buranın kıymetini bilsin, ki iyi niyetinden şüphem yok zaten yeterince çabaladığını düşünüyorum, biz zaten kendisine yeterince, hatta bazen duygusal davranıp gereğinden fazla değer veriyor, kıymetini de biliyoruz...

    ben kendisini çok severim ama önce adam ol baros!!!

    *
  • 3455
    ne kadar iyi olursa olsun, necati ateş form tutarsa artık kesiği yiyecek oyuncudur.fatih terimin,futbolcuların sorumsuzca davranmasından ne kadar haz etmediğini hepimiz biliyoruz.şayet 1 şubat 2012 galatasaray antalyaspor maçında gördüğü kırmızı kartı ara transfer döneminin başında veya ortasında görseydi belki de şu anda galatasaray futbolcusu değildi.ayrıca işbu entryde yazar, baros iyi-kötü, kalsın-gitsin gibi birşey dememiştir.
  • 3456
    bir çok konuda olduğu gibi, sap ile samanın birbirine karıştığı bir tartışmanın öznesidir. bunda olaylara/kişilere ancak ya simsiyah ya da bembeyaz bakabiliyor oluşumuzun da payı büyük. ara tonlar yok bizde. baros sktrsin gitsin var, bir de milan the king var, ortası yok.

    baros, bugün stsl'nin açık ara en iyi hücum oyuncusudur, almeida'sı, sow'u, elmander'i herkes dahil olmak üzere. hatta ve hatta, hakan şükür ve anelka ile birlikte, son 10-15 yılın da en kaliteli/komple 3 forvetinden biridir. aksini iddia edenler, daha iyisini bulabilirlerse sebepleri ile birlikte paylaşabilirler. dolayısıyla, baros öyle bir maç var, bir maç yok, sezon sonu sktrsin gitsin aq diyerek harcanacak adam değildir. o para verip aldığınız, kime hizmet ettikleri meçhul (aslında pek meçhul değil, tam aksine açık olarak ortada) habertürk, milliyet ya da hürriyet gibi gazetelerden ya da internet sitelerinden gazı alıp burada saçmalamasın kimse lütfen. ya da hangi ekonomik şartlar ile yerini kiminle dolduracaksanız da belirtin ki, biz de bilelim. mesela, anlaşın real ile, zaten pek fazla da oynattıkları yok higuain'i, yapıp bi güzellik versinler bize taksitle/senetle falan, baros'un biletini de ben alacağım, çantalarını da taşıyacağım hava alanında söz.

    baros ile yaşanan sorunun çözümü, baros'a ceza vermekten ya da onu gözden çıkarmaktan geçmiyor. sakatlığa ve kart görmeye yatkın bir oyuncu olmasına rağmen, senelerdir öyle bir olmazsa olmaz durumundaki baros, yıllardır bu takımın kadrolarını planlayanları sorgulatıyor ister istemez. geldiği günden beri, arkasında yokluğunu aratmayacak bir oyuncu yok, ısrar ve inatla da alınmıyor. 2011-12 sezonu, baros'un yedeği sercan yıldırım, şimdilerde bir de necati. 2010-11 sezonunda bir devre mehmet batdal, bir devre stancu. 2009-10'da bir devre nonda, bir devre jo. 2008-09'da dönüşümlü olarak nonda ve ümit karan. hatta bu dört sezonda yokluktan zaman zaman arda, kewell, keita, pino falan. baros yokken kendi özelliklerine yakın, yerini doldurabilecek bir adam oynamamış bir türlü. hiç değilse, zamanında stuttgart'ta iken khedira'yı alsaymışız. en azından model/tip aynı, yersen der denerdik, tutardı belki.

    lig, play-off, kupa, avrupa, milli takım derken sezonda 60+ maç var baros'un takviminde, elbette bunlardan bazılarını kaçıracak, bazılarında formsuz olacak. baros bir sebeple olmazsa ben ne bok yerim diye düşünmezsen, işler mantara bağladığı zaman da suçu baros'ta aramayacaksın.

    kolay kart görme sorunu, sadece baros ile sınırlı değil, takımın önemli bir bölümüne sirayet eden bir durum. yine mevkilerinin en önemli adamları, muslera, melo ve ujfalusi bugün kart sınırındalar. gördükleri toplam 17 sarı kartın 14'ü itirazdan ya da diğer futbol dışı sebeplerden. bir disiplin sorunumuz var, zaten fatih terim de dile getirdi bunu, muhtemeldir ki yakında bu konuda belirgin bir düzelme görebiliriz. o yüzden kolay kart görüyor diye baros'a yüklenmek de son derece yersiz, kaldı ki istatistikler de sizi pek desteklemiyor. bu sezon 1 sarı bir de bu son kırmızı kartı var.

    çift forvet oynayacaksak eğer seneye de -ki bence kesinlikle olması gereken bu- elmander ve baros'u sağlam bir isimle yedekleyerek baros nispeten ekonomik kullanılırsa daha uzun yıllar çok faydalı olur. denklemi doğru kurmak önemli. her kart gören oyuncuyu alıp eşitliğin diğer tarafına da sktrsin gitsin yazarsak işimiz var. baros gitsin, melo'nun bonservisi alınmasın, vs... servet var, onu verelim size koca sezon tamamlıyor herif sarı kart bile görmeden, sakatlanmaz da hem kolay kolay.
  • 3457
    hem kendisini ölesiye eleştiren taraflı basına, hem o basının gazına gelen çok sevgili renkdaşlarıma, hem de tüm baros sevenlere ithafen her gol attığında ali sami yen arena da şu şarkının çalmasını istediğim; bu gözlerin galatasaray formasıyla gördüğü en iyi 3 golcüden biri...

    motörhead - king of kings

    http://www.youtube.com/watch?v=hlA5gA55vuM
  • 3459
    kırmızı kart her futbolcu görebilir, antalya maçındaki gibi de olabilir bu sert bir faulle de olabilir. benim milan baros ile ilgili sıkıntım sürekli hakemle oynaması ile ilgili. her taraftar grubu rakibin çirkef futbolcusuna sarmayı seçer ama ben bunun ikiyüzlülük olduğunu düşünüyorum. mesela hakan balta'dan beklemeyiz böyle hareketler ya da zamanında ergün penbe'den beklemezdik; yine de herkesin ters ya da şanssız günü olabilir diye affedilebilir. milan baros'un sürekli hakemle oynaması medyanın bunu gözüme gözüme sokması ile ilgili değil, oynadığı her maç sırasında ve sonrasında sinir ediyor bu durum beni. fatih terim tam da bu yüzden takmış durumda kendisine herhalde. her maç diken üzerinde izlemekten bıktım sözün özü milan baros kırmızıyı ha gördü, ha görecek diye. onca sakatlığa ve böyle bir handikapa rağmen leblebi gibi gol atması da başarı.

    ekleme: vallahi böyle adam sarı kartla oynayınca ister istemez rahatsız oluyor insan kırmızı görecek diye.
  • 3460
    gol atınca king ama hata yapınca itin götüne sokmak için en fazla çaba gösterdiğimiz futolcumuzdur. hırslıdır ve kaybetmeye tahammülü yoktur, en çok da bu yüzden severim. gönderilsin diye yağmur duasına çıkanlar gönderildikten sonra "dön gel keitaaaa" * diye ağlayacaktır. mevcut haliyle ligimizin en iyi forvetlerinden net. ha hakemle oynaması problem midir? * lakin bu adam ortada birşey yokken gidip hakeme parmak atmıyor ki. benim ekran başında çıldırıp ağız dolusu küfürler savurduğum esnada baros beni temsilen saha içinde yapıyor bunu. sahadaki bizdir aslında. diğeri için (bkz: felipe melo) ama biz objektif bakmalıyız dimi. neye hizmet ettiği belli olan medyanın attığı yemlere çok kolay geliyoruz. medyada baros'u gönderme seferberliği var biz de destekliyoruz ne güzel. futbolcusuna sahip çıkmayan taraftar grubu olmayalım artık ne olur.*
  • 3461
    kendisinin nouma gibi quaresma gibi lugano gibi kırmızı kart görme sorunu yoktur. sarı kart görme sorunu vardır. sahada olduğu sürece sürekli oyunda olmayı seven bir futbolcudur baros. o nedenle sarısını görür sonrasında gayet temkinli oynar. bu yüzden baros kırmızı gördü görecek diye her maç stres olmaya gerek yoktur.

    "adamın adı çıkmış 9'a inmez 8'e."

    hep rıdvan dilmen'in ve medyanın insanların gözünü boyamaları bunlar. örneklerle açıklayalım;

    - baros inanılmaz mı oynadı?

    rıdvan programda baros'un sözünü açmaz, güntekin sorarsa "baros bu maç iyiydi." der geçer.

    - baros kötü oynadı ama gol mü attı?

    rıdvan "baros etkisiz güçsüz ama pozisyon oldu mu o bitiyor orada." der geçer. 2 maç sonra etkisiz güçsüz alex beşiktaş maçında direkten dönen topu boş kaleye yuvarlarsa onu maçın adamı ilan eder.

    - baros kötü mü oynadı veya kart mı gördü?

    rıdvan "baros bienvenu'den kötü." der. bilmez baros'un bu sene alex'inden daha çok gol+asist yaptığını.
    "baros takımını hep yalnız bırakıyor." der. sonra gider lugano'yu göklere çıkarır kart görürdü ama takımının ruhuydu, istekliydi takımı ateşlerdi diye.
    "baros sakat hiç oynamıyor." der. ama hiç söylemez baros'un bu sene quaresma'dan çok maç oynadığını. gökhan gönül'le eşit sayıda maç oynayıp daha az sakatlandığını.

    siz de etkilenip yüklenirsiniz baros'a. lorik cana'ya da yapıldı bunların aynısı. ilk geldiğinde medya abarttı da abarttı adamı kart canavarı diye. halbuki cana da her maç sarı kart görür sonra kontrollü oynardı. zeki adamdı çünkü, savunma oynadığı için kartlık bir hareket yapıp karşı takımı önce bir uyarırdı. adamın tek kırmızı kartı konyaspor maçında kavga sonrası 90. dakikada gördüğü karttı.

    ilker meral efendi, ilk pozisyon sonrası öfkesini içine atıp, ikinci pozisyondan sonra kırmızıyı haşırt diye çıkaracağına önce sarı çıkarıp baros'u uyarsaydı, hem baros yatışırdı hem o ikinci pozisyon olmazdı, hem de baros o maçta kırmızıyı görüp dillere düşmezdi.

    bu dediklerimi biraz daha iyi anlamak için,

    önce baros'un kırmızı kartı sonrası tepkisine ve üzüntüsüne bir kez daha bakmanızı öneririm: http://www.youtube.com/watch?v=x0-eT-FrKHQ

    sonrasında da geçen sene arena'daki fenerbahçe maçında baros'un kırmızı kartı ne zaman gördüğünü hatırlamanızı..
    hatırlayamazsanız haber verin.
  • 3465
    özet geçmek gerekirse, sorumsuzdur. bunu bir sezon içerisinde 3000 tane gol atmış olması bile değiştirmeyecektir. gördüğü anlamsız ve sebepsiz kartların hiçbir açıklaması yok. baros geldiğin beri bu. bunun ne galatasaraylılık aşkıyla, ne de maç kazanma hırsıyla açıklanabileceğini sanmıyorum. çabasını kart görmek için değil gol atmak için harcadığında takımı alıp götürebilecek bir golcü keşke bunun hep farkında olsa.
  • 3471
    kırmızı kartıdır, oynamalıdır, oynamamalıdır, şudur, budur bir kenara; four four two'ya bu ay * bir röportaj vermiş. gece sıkıntıdan oturdum yazdım. buyurun. iyi okumalar.

    yaz transfer döneminde medyada galatasaray’dan ayrılmak istediğin ve fenerbahçe ile anlaşmak üzere olduğun yazıldı. gerçekten sarı-lacivertlilerle görüştün mü?
    -hayır! asla ağzımdan böyle bir şey çıkmadı. galatasaray’da çok mutluyum. artık kendimi buraya ait hissediyorum. hala burada yapacaklarım var. galatasaray’da iz bırakan bir başarı elde etmek benim için çok önemli.

    sezon başında daha çok yedek kulübesinde bekledin ama kasım ayından sonra düzenli olarak ilk 11’de oynamaya başladın. oynamadığın dönemlerde sorun neydi?
    -teknik direktörümüz fatih terim, tek forvetle oynamayı uygun gördü ve elmander’i seçti. oyuna girdiğimde elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. antrenmanlarda da çok çalıştım. artık böyle şeyleri sorun yapmayacak kadar deneyim sahibiyim. zaten bir süre sonra da fatih hoca 4-4-2’ye geçti ve ben de düzenli olarak oynamaya başladım. şimdi her şey yolunda.

    istanbul bb yenilgisinden sonra fatih terim’in “devre arasına kadar baros, elmander ve sercan ile idare edeceğiz” demeci moralini bozdu mu?
    -hayır, bunu duymadım bile. türk basınını takip etmiyorum. ama bunu söylemesi gayet normal. çünkü galatasaray büyük bir kulüp ve büyük takımların sürekli transfer peşinde koşmaları, kadroyu genişletmek istemeleri çok doğal.

    türkiye’ye geleli üç buçuk yıl oldu. geriye dönüp baktığında zamanın nasıl geçti?
    -takım olarak daha iyisini yapabilirdik. galatasaray’a şampiyonlar ligi’nde oynamak için gelmiştim ama hala bunu başaramadık. bu durum benim için hayal kırıklığı oldu ama yine de burada çok mutluyum. galatasaray çok büyük bir kulüp. üstelik bu sene çok başarılıyız. umarım sene sonunda şampiyonlar ligi biletini alırız.

    sakatlıklara rağmen maç başına 0,5’in üzerinde bir gol ortalamasıyla oynuyorsun. bu kariyerinin en iyi skor performansı …
    -özellikle ilk sezonum harikaydı. (31 maçta 20 gol) çünkü hiç sakatlık yaşamadım. gerçekten iyi bir başlangıçtı. gol atmak için etrafınızda iyi oyuncuların olması gerekir. ve galatasaray’ın kadrosunda her zaman iyi oyuncular vardı. son üç sezon hiç kupa kazanamamış olabiliriz ama her seferinde iyi kadrolara sahiptik.

    sahadaki partnerin elmander, senin gibi eski bir premier lig oyuncusu. göründüğü kadarıyla onunla iyi bir uyum yakaladınız…
    -elmander çok deneyimli bir oyuncu. bana çek cumhuriyeti milli takımı’ndan arkadaşım jan koller’i hatırlatıyor. topu iyi saklıyor ve benim için boş alanlar yaratıyor. mevcut oyun anlayışımız için çok önemli bir isim. onun gibi muhteşem bir oyuncuyla aynı takımda olduğum için çok mutluyum.

    bu sezon en yakın arkadaşın ujfalusi de seninle birlikte. onunla bir arada olmak nasıl bir duygu?
    -geçen yıl savunma zaafları yüzünden çok gol yedik. maç başlar başlamaz gol yemek kötü bir duygu. sonra maçı çevirmek zor oluyor. ujfalusi, oynadığı oyunla bu yılki savunma performansına büyük katkıda bulundu. diğer taraftan istanbul’da benim için iyi bir gezme kapısı oldu.

    istanbul’da zamanını nasıl geçiriyorsun? artık iyi bir istanbullu olmuşsundur…
    -evet ama bu sezon fazla zamanımız yok. sürekli maçımız var. takvim gerçekten çok ağır. ama zaman buldukça tenis oynuyorum ve ailemle dolaşmaya çıkıyorum. istanbul’da çok fazla alternatif var. her şey çok güzel; trafik hariç!

    istanbul büyükşehir belediye deplasmanına gittiğinde 2005 yılındaki efsanevi şampiyonlar ligi kupası’nı kaldırdığın stada çıkıyorsun.
    olimpiyat stadı’nda oynarken ne hissediyorsun? üstelik her gün antrenman yaptığınız florya da olimpiyat stad’ına çok yakın!
    -elbette 2005’te yaşadığım hissi unutamam. o benim kariyerimdeki en büyük başarıydı. ve maç gerçekten muhteşemdi. stada her adım attığımda yaşadığım hissi hatırlıyorum. ama tabii gün geçtikçe her şey biraz daha normalleşiyor.

    o finalin ardından şampiyonlar ligi kupasını düşürdüğün yolunda rivayetler var. bu doğru mu?
    -hayır, doğru değil (gülüyor). acaba bu dedikodu nerden çıkmış? benim kulağıma kadar geldi. duyuncu çok şaşırdım. maçtan sonra ve otobüste kupayı kaldırdım ama hiç düşürmedim.

    premier lig, ligue 1 ve süper lig’de oynamış biri olarak bu üç ligi karşılaştırmanı istesek…
    -her üçü de zor ligler. özellikle premier lig daha zordu. orada savunmalar daha sert ve hakemler de sert oyuna izin veriyorlar. ligue 1 premier lig’e göre daha kolay. takımlar hücum oyununu tercih ediyorlar. orada daha çok forvet oyuncusu var ve doğal olarak gol sayısı daha fazla. türkiye’ye gelince… buraya geldiğim zaman gerçekten şaşırdım çünkü galatasaray’la anlaşmadan önce burası hakkında fazla fikir sahibi değildim. burada çok sayıda kaliteli oyuncu var.

    euro 2012 hakkında ne düşünüyorsun? gruptaki rakipleriniz polonya, yunanistan ve rusya. göründüğü kadarıyla çek cumhuriyeti lokum gibi kura çekti…
    -kağıt üzerinde kolay görünebilir ama işler hiç de o kadar kolay olmayacak. çek cumhuriyeti’nde kimse sorsanız herkes bizden en azından bir çeyrek final bekliyor. bu durum üzerimizde baskı oluşturuyor. başarıyla başarısızlık arasında ince bir çizgi vardır. elbette takım olarak bizim de hedeflerimiz en azından çeyrek finale kalabilmek ama kendimizi diğer sonuçlara da hazırlamamız gerekiyor.

    31 yaşına geldin ve galatasaray’la olan sözleşmen 2013 yılında bitecek. kariyerinin bundan sonraki bölümü için plan yaptın mı?
    -futbolda ne zaman ne olacağını bilemezsin. her şey bir ay içinde bile değişebilir. bir profesyonel olarak kariyerim boyunca öğrendiğim en önemli şeylerden biri bu oldu: asla plan yapma! şimdilik süper lig’e ve euro 2012’ye konsantre olmuş durumdayım. sonrasında ne olacağını hep birlikte göreceğiz.

    belki de bir gün tekrar premier lige dönmek istersin…
    -dürüst olmak gerekirse hayır. premier lig’de oynamak çocukluk hayalimdi ve bunu gerçekleştirdim. oraya dönmek için artık çok geç. galatasaray’da çok mutluyum.

    şubat sonunda oynayacağınız beşiktaş derbisinden beklentilerin neler? deplasmanda berabere kaldınız, bu defa evinizde oynayacaksınız…
    -sezonun ilk yarısında fenerbahçe’ye karşı kazandığımız maçla geçen sezonun kötü izlerini sildik. artık takım olarak kendimize daha çok güveniyoruz. ancak beşiktaş’ın zirve yarışı için mutlaka kazanması gerekiyor. bu yüzden her zamankinden daha dikkatli olmalıyız.

    beşiktaş’a karşı altı maçta 5 golün var. görünen o ki, onlara karşı şansın ebey yaver gidiyor…
    -tabii beş golü iki maçta attığımı unutmamak gerek. ama yine de böyle güçlü bir rakibe karşı bu kadar gol attığım için mutluyum. bu elbette hem rakip adına hem de galatasaray adına dikkate alınması gereken bir istatislik.

    derbide yaşanan atmosfer hakkında ne düşünüyorsun?
    -ligin en renkli maçları! bütün şehir bu maçlara kilitleniyor, stadyumlar karnaval yerine dönüyor.

    röportaj: ahmet yavuz
  • 3472
    şu an türkiye liglerinde kendisini yedek bırakabilecek forvet yoktur. eğer böyle bir durum varsa sebebi tamamen saha dışı faktörlerdir.

    necati ateş dahil türkiye' deki yerli yabancı tüm golcülerin futbol bilgisi ve yetenekleri milan baros ile kıyaslanacak seviyede değildir.

    rıdvan dilmen şarlatanı bu adamı beğenmiyor! sırf bu bile ne kadar önemli ve tehlikeli bir futbolcu olduğunun kanıtıdır.

    türkiye' deki futbol cahillerinin, forveti sadece attığı gol sayısıyla değerlendiren malların laflarıyla harcanacak, necati ateş' in yedeği olacak adam değildir baros.

    kraldır.

    yedekten gelip çevirdiği maçlarla fatih terim' i sike sike 4 4 2 oynatmak zorunda bırakmıştır.

    cezası bitince yine dönecek ve kendisine sallayanları göt etmeye devam edecektir.

    peşindeyiz!
  • 3473
    --- alıntı ---

    bizim ‘forvet’ baros, ligde ‘stoper’ lugano kadar kart gördü. 2008-09’da g.saray’a gelen baros, ilk sezonunda ligde 31 maça çıkıp 11 sarı kart gördü, hiç kızarmadı.. bu sezon da dahil son 3 sezonunda ligde 17’şer maç yaptı (her sene 34 maçın yarısına çıkabilmiş yani, bir var bir yok), toplam 12 sarı, 2 kırmızı kart gördü.

    baros g.saray kariyerinde 82 maçta 23 sarı, 2 kırmızı kart gördü. yani sarı kart görme oranı 0.29.. yani 3 maçta bir sarı kart görüyor.

    --- alıntı ---

    peki 23 sarık kartın kaç tanesi itiraz yüzündenmiş? tam 14 tanesi... adam 14 kere itirazdan sarı kart görmüş beyler. yani, takımımızdaki en kariyerli oyuncu olan baros, ingiltere'de fransa'da senelerce oynayan, avrupa kupası, şampiyonlar ligi ve hatta finali uefa gibi en üst düzey müsabakalarda oynamış baros türkiye'ye geldiğinden beri 14 kere itirazdan sarı kart görüyor ve takımını yalnız bırakıyorsa, itirazın bir sonuç değiştirmediğini bile bile yine de bu tavrını 3 senedir inatla sürdürüyorsa benim isyanım buna. gol atmış kaçırmış iyi performans sergilemiş çok koşmuş bunlar 2. planda.

    önce biraz kişilik ve karakter...

    artık hakikaten bu adam kabak tadı vermeye başladı, ya oğlum, yanındaki elmander'i biraz olsun örnek alsana... hakemle tartışır rakiple tartışır teknik direktöre afra tafra yapar pas vermeyen arkadaşına küser... tek çocuk musun oğlum sen kardeşin falan yok muydu çok mu üstüne düştü ailen?

    elmander bu sene galatasaray formasıyla kaçıncı maçına çıktı? ve hiç itirazdan ötürü kart gördü mü acaba? bilgisi olan varsa söylesin bakacan fırsat bulamadım...

    baros, iyisin hoşsun ama sende kredini tüketiyorsun aslanım, bırak şu evin küçük şımarık piç çocuğu ayaklarını, taraftar seni seviyor diye daha fazla şımarma yoksa seneye kendini istanbul'dan çok çok uzakta bir yerde bulacaksın...

    bak birileri ''kral çıplak'' demeye başladı artık, ya git üzerine birşeyler giy gel efendi gibi, ya da yolun açık olsun...
  • 3475
    kendisini savunurken fatih terim hakkında "fatih terim' i sike sike 4 4 2 oynatmak zorunda bırakmıştır." şeklinde cümleler kurulmuş. yazık. şu takımdaki dünkü çocuk baros için bu takıma yıllarını veren, avrupadaki o unutulmaz başarılarımızı veren fatih terim'e karşı kullandığın ifadeleri seçemiyorsun. orda bırakırım seni dinlemeyi, senin bana anlatmaya çalıştığını okumam. çünkü benim galatasaray değerlerimde fatih terim, baros'tan öncedir. kralıymış, kingmiş, dokunulmazmış... biz medyanın gazına geliyormuşuz. ben maçı izlerken de vereceğim tepkiyi büyük bir sinirle verdim kendisine, medya henüz gaz vermemişti. öyle gaza filan gelmedik yani...

    imparator'a, arkadaşlarına ve taraftara ayıp etmiş forvetimizdir. affetmek de imparator'un elindedir. fatih terim nasıl bir tasarrufta bulunursa bana uyar. zira baros'a kızgınım. çok taraftarın gözünde de kredisi azaldı. fatih terim affederse ben de kendi çapım*da affediyorum kendisini...

    eleştirsem bile seviyorum baros seni. zaten bu sene son senemiz gibi duruyor. severek ayrılalım be baros...
App Store'dan indirin Google Play'den alın