526
hafızalı-hafızasız tüm sözlük yazarlarının insan olduğu görülmüştür, bu adam bize bunu göstermiştir. ne alaka dersek herkes unutuyor demek;
fatih terim son 2 senesinde hemen hemen her maçı kazanıyordu. ama puan kaybettiği çok saçma maçlar vardı. keza ikinci döneminde de. fenerbahçe'yi kendi evinde 2-0 yenerken bir iki hafta sonra malatyaspor'a puan kaybediyordu. şimdi kötü mü fatih terim? skibbe'nin performansına bakın. muazzam bir ilk yarı karnesi ve ardından gelen sakatlıklar, defansın en aklı başında adamının satılması ve üst üste gelen bir sürü terslik.
şimdi unutmuş olanlara hatırlatalım; linderoth vardı o dönem. orta sahayı toparlayacak tek adam ve o adam baz alınarak defans 4'lüsünün önüne adam alınmadı. ve hemen ardından mehmet topal'ın sakatlığı ve mehmet güven'e kalmamız. hatırlayın o zamanlar mehmet güven'e bugün hakan balta'ya ya da aydın'a yapılan muamelenin aynısı yapılıyordu. ve o skibbe mecburen onu oynatmak zorundaydı. tabi ki takım içinde hasan şaş'ın formunun yükselmesini de beklemekteydi. o zamanki hasan şaş'ı da bir hatırlayalım.
galatasaray'ı ve skibbe'yi ve onun zamanlarını sadece skor olarak hatırlarsanız çok kötü hoca olur. keza fatih terim'i de skorlarla hatırlarsanız o da futbol tanrısı olur ama bunu bir kenara bırakın ve zamanın şartlarını da aklınızdan çıkarmayın.
size bir örnek daha; bundan 5 sene sonra'yı hatırladığınızda hagi'nin ne kadar kötü bir hoca olduğunu hatırlayacaksınız. bir fener maçı öncesi elini taşın altına sokarak geldiğini hatırlayacaksınız. ama hakan balta'nın, aydın'ın, ayhan'ın formsuzluğunu, sabri'nin, arda'nın, kewell'ın, baros'un sakatlığını hatırlamayacaksınız. ve diyeceksiniz ki;
o hagi diye övdüğünüz adam baros, kewell, arda, sabri, neill, cana gibi adamların olduğu takımda 9 mağlubiyet aldı.
biraz zamanın şartlarını hatırlayın sadece skroları değil...
fatih terim son 2 senesinde hemen hemen her maçı kazanıyordu. ama puan kaybettiği çok saçma maçlar vardı. keza ikinci döneminde de. fenerbahçe'yi kendi evinde 2-0 yenerken bir iki hafta sonra malatyaspor'a puan kaybediyordu. şimdi kötü mü fatih terim? skibbe'nin performansına bakın. muazzam bir ilk yarı karnesi ve ardından gelen sakatlıklar, defansın en aklı başında adamının satılması ve üst üste gelen bir sürü terslik.
şimdi unutmuş olanlara hatırlatalım; linderoth vardı o dönem. orta sahayı toparlayacak tek adam ve o adam baz alınarak defans 4'lüsünün önüne adam alınmadı. ve hemen ardından mehmet topal'ın sakatlığı ve mehmet güven'e kalmamız. hatırlayın o zamanlar mehmet güven'e bugün hakan balta'ya ya da aydın'a yapılan muamelenin aynısı yapılıyordu. ve o skibbe mecburen onu oynatmak zorundaydı. tabi ki takım içinde hasan şaş'ın formunun yükselmesini de beklemekteydi. o zamanki hasan şaş'ı da bir hatırlayalım.
galatasaray'ı ve skibbe'yi ve onun zamanlarını sadece skor olarak hatırlarsanız çok kötü hoca olur. keza fatih terim'i de skorlarla hatırlarsanız o da futbol tanrısı olur ama bunu bir kenara bırakın ve zamanın şartlarını da aklınızdan çıkarmayın.
size bir örnek daha; bundan 5 sene sonra'yı hatırladığınızda hagi'nin ne kadar kötü bir hoca olduğunu hatırlayacaksınız. bir fener maçı öncesi elini taşın altına sokarak geldiğini hatırlayacaksınız. ama hakan balta'nın, aydın'ın, ayhan'ın formsuzluğunu, sabri'nin, arda'nın, kewell'ın, baros'un sakatlığını hatırlamayacaksınız. ve diyeceksiniz ki;
o hagi diye övdüğünüz adam baros, kewell, arda, sabri, neill, cana gibi adamların olduğu takımda 9 mağlubiyet aldı.
biraz zamanın şartlarını hatırlayın sadece skroları değil...