(bkz:
#3143621)
galatasaray'ın esas sorununa dikkat çeken muhteşem bir entry yazmış, ellerine sağlık.
maalesef göremediğimiz gerçek şu ki,
galatasaray'ın majör sorunu teknik direktör sorun değil, yönetim sorunu. bu
fatih terim'den de bağımsız bir gerçek.
galatasaray'daki sorun teknik direktör sorunu olsaydı yaptığımız o kadar teknik direktör değişikliğinden sonra bu sorunu bir noktada çözmüş ve istikrarlı bir yapıya kavuşmuş olurduk. sırf son 19 senede çeşitli sebeplerden ötürü yollarımızı ayırdığımız teknik direktörlerimiz (geçiciler hariç);
1-
fatih terim (1.5-2 sezon arası)
2-
gheorghe hagi (1-1.5 sezon arası)
3-
eric gerets (2 sezon)
4-
karl-heinz feldkamp (0.5-1 sezon arası)
5-
michael skibbe (0.5-1 sezon arası)
6-
bülent korkmaz (0-0.5 sezon arası)
7-
frank rijkaard (1-1.5 sezon arası)
8-
gheorghe hagi (0.5 sezon)
9-
fatih terim (2-2.5 sezon arası)
10-
roberto mancini (0.5-1 sezon arası)
11-
cesare prandelli (0-0.5 sezon arası)
12-
hamza hamzaoğlu (1 sezon)
13-
mustafa denizli (0-0.5 sezon arası)
14-
jan olde riekerink (0.5-1 sezon arası)
15-
igor tudor (0.5-1 sezon arası)
şu listede o kadar yetenekli, başarılı ve/veya potansiyelli teknik direktörler var ki.
- gelgelelim şu 19 seneden çıkan avrupa başarısı 1
şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1
şampiyonlar ligi son 16 turu ve 1
uefa avrupa ligi son 16 turu.
-
fatih terim'i çıkarınca lig istatistiği de 11'de 3 (terim dahil 18'de 7).
-
türkiye kupası istatistiğimiz ise 18'de 5.
listedeki 15 dönemden
fatih terim hariç 3. senesine başlamış hiç kimse yok.
fatih terim hariç 1 sezondan (34 lig maçı) daha fazla dayanmış olan yegane isimler de
frank rijkaard,
eric gerets ve ilk döneminde
gheorghe hagi. onların da nasıl yollandığı malum.
tablo ortada. bu kadar sağlam teknik direktörün ancak bu kadar başarı getirebilmesi ve yine bu teknik direktörlerin maruz kaldığı muamele sıkıntının teknik direktörlerde değil yönetimlerde olduğunun açık delili (bu durum sadece bize has değil, türkiye'deki rakiplerimiz de bizimle aynı durumda).
sadece futbol örneğiyle tatmin olmayanlar diğer branşlarda yaşadıklarımıza da bakabilirler. hatta olaya daha büyük pencereden bakıp türkiye'deki genel yönetim anlayışına bakınca görüntü daha da netleşiyor.
böyle bir sirkte istikrarlı bir şekilde çalışabilmek bile ciddi bir başarıyken bu istikrarı bir de başarılarla perçinlemiş olan
fatih terim'in, "çalışması zor", "egoist", "başkanlarla anlaşamıyor" (neden acaba) gibi cümlelerle yargılanması değil tebrik ve taltif edilmesi gerekir.
ve artık sorunun bir zahmet yönetimlerde aranması gerekmekte. çalışması zor ve egoist olanlar, hatta düpedüz vasıfsız ve beceriksiz olanlar, kimseyle de anlaşamayanlar teknik direktörler değil, başta başkanlar olmak üzere yönetim kurulu üyeleri. hatta neredeyse tüm genel kurul üyeleri.
yönetim anlayışımızın kökten değişmesi şart. aksi halde bu kulübe nagelsmann da gelse, tuchel de gelse, zidane da gelse, pep de gelse ömrü maksimum 2 sene olacak ve küfürler eşliğinde gönderilecek. balık baştan kokuyor. umarım bu artık görülür.