• 52
    neden transfer konusunda referans alındığını anlamadığım insandır. adam kesin bu isim gelecek, şu gece olacak diye bir şey demiyor. böyle bir iddiası yok. kafasına göre kısaltmalı şeyler de yazabilir. kimse b.k atmasın.mehmet şenol transfer haberi vermek gibi bir misyon gütmüyor. öyle bir iddiası da olmadığına göre, boşu boşuna karalamayın. sanki adam haldun üstünel, ağzından çıkan lafı aramalar falan.
  • 56
    ben bir şeyi anlamıyorum arkadaş. bu adama twitter üzerinden yazdıklarından dolayı sallayanları anlamıyorum. mehmet şenol adını bilmeyenleri, mehmet şenol'u tanımayanları, hadsizlik yapıp sağa-sola sallamaktan başka meziyeti olmayanları anlamıyorum. tanımımızı yapalım: mehmet şenol galatasaraylıdır. iyi galatasaraylıdır. hatta çoğumuzdan çok galatasaraylıdır. twitter sayfasında da kendince bir şeyler yazmaktadır. twitter lan bu! adamın kişisel sayfası. dilediğini yazar, dilediğini söyler. kendisi gazeteci değil, o sayfa da resmi bir sayfa değil. en önemlisi kimseye "ben haber yapacağım, yeni transferleri bildireceğim" taahhütünde bulunmamış, ayrıca "bunlar benim dileklerim, benim tahminlerim" demiştir. peki siz kimsiniz de kendi kendinize gelin güvey oluyorsunuz? kim oluyorsun da yazdıklarından bir şeyler çıkarıp, kıç üstü oturduğunuz taburenizden kendisine sallama haddine sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz?

    mehmet şenol galatasaray'ın değeridir. mehmet şenol galatasaray'ın yaşayan değerlerindendir. transfer dönemleri taraftarlığını hatırlayıp, herkese, her şeye türk medyası gözüyle bakmaya alışmış, sonra masumane şekilde kandırıldık isimli trajedilerini oynamaya müsait bünyelerin laf atamayacakları değerlerindendir hem de.

    kendisi 93'deki barcelona maçından sonra şizofrengi'de şampiyonlar ligi, galatasaray ve endüstriyel futbol üzerine harika bir yazı yazmıştı. şimdi umarım kendisi burayı okumuyordur, okuyorsa da eminim gülüp geçiyordur.
  • 57
    öncelikle 93 galatasaray barcelona maçı sonrası şizofrengi dergisinde adı geçen yazısını alıntılıyalım

    ---------------------
    -sevgili galatasaray'ıma ağıt-

    galatasaray-barcelona maçında, numaralı tribünün sol tarafında, geniş bir taraftar topluluğunun hissiyatını yazıya tercüme eden bir bez afiş vardı.

    "siz hala annenizin ligindemi oynuyorsunuz?"

    galatasaray taraftarlarının diğer tüm taraftarlar üzerinde büyük etki yapan bu hissiyatı, önümüzdeki yeni "dönem"i anlatıyor.

    ön işaretleri ise daha ilk hafralarda ortaya çıkıyor. bahsedilen milyarlarca liralık gelirler, beraberliklere, galibiyetlere verilen primler ve şov organizasyonunun tüm gerekleri. saymaya başlayınca bile insanı ürkütüyor. hilton tuvaletler, ayrılmış koltuklar, boyalar-badanalar, polis kordonları, motorsikletli trafik ekipleri, kolluklu görevliler, uefa amblemli formalar, özel logolar, kapalı devre tv yayını, ışıklandırma standartları, özel naklen yayın kabloları, sayısız kamera, sponsorlar, flamalar, özel localar, basın için müthiş olanaklar (onlarca faks aleti, karanlık odalar, telefonlar), her maç öncesi bastırılan özel ve renkli broşürler, özel biletler, artık 200.000 tlsi en ucuza olan bilet fiyatları...

    bu iş bununla da kalmıyor kalmayacak..
    seyirci de değişiyor. galatasaray maçlarının seyircisi, ülkemizin geleneksel futbol seyircisinin dışına çıkıyor. üst ve orta sınıftan, daha çok temsilci tribünleri sarıyor. eski ve yeni açık seyircisi, artık kendi tezahüratlarına katılmayan numaralı'ya "sosyete, sosyete.. şıngır mıngır sosyete" diye bağıramıyor. çünkü bütün bu zafer serhoşluğunun ortasında herkes biliyor ki, kısa bir süre sonra eski açık-yeni açık diye ayrımlar kalmayacak... çünkü, galatasaray'ın kendi yaptıracağı stadta "açık" bir tribün olmayacak....

    köfteciler, kokoreççiler, on günlük poğaçalar da olmayacak... barcelona maçında da şahit olduğumuz gibi, onlar "sınırın ötesinde" yer alacak, sınırın bu yanında ise "havası alınmış plastik poşetlerde tazeliğini bilmem ne kadar gün muhafaza eden" sandviçler, barlarda ve cafelerde nescafe-expresso vs. gibi yiyecek-içecekler, üstelik te istendiği an ulaşılabilir olacak.

    "çilekeş ve cefakar seyirci" kalmayacak. "değerli taraftarlarımız" olacak. yeni seyirci "sahaya yabancı madde" atmıyor. tezahüratın yeri ve zamanı olduğunu düşünüyor. parasını ödediği bir gösteriyi seyretmek istiyor. gerekirse, ingilizce slogan söylüyor. hakemle fazla uğraşmıyor. arabasına park yeri istiyor. beş dakika önce gelmek ve yerini boş bulmak istiyor.

    "cefakar seyirci" için dayanılmaz şeyler bunlar....
    o bez afişi yazanlar, onu asmak için numaralı'ya daha şimdiden büyük kavgalarla girebildiler. yarın oraya da giremeyecekler. yeni seyirci, görevlilerin eşliğinde, numaralı'ya galatasaray'ın dev bayrağını askeri disiplin içerisinde, gerektiği yerde, gerektiği zaman, gösteri mahiyetinde, açtılar kapadılar. kulüp onayını alan ingilizce afiş sabahtan asılmıştı bile. "öbürleri" kısa bir süre sonra, şimdiya kadar içinde olduklarından emin oldukları bu "camia"nın kısa bir süre sonra "fazlalık" unsurları olacaklar. yeni-türk değiller. olamayacaklarda... paraları olmayacak. kültürleri hep sınırlı kalacak. hiç bir zaman moderenleşemeyecekler...

    daha çok şey göreceğiz..
    adnan polat'ı mumla arayacağız. yeni düzende artık ismi çıkmış, her sorunun ve çözümün onda toplandığı iş bitirici yöneticilere de yer olmayacak. hürriyet'in "eleman aranıyor" ilanlarının birinde "yüksek okul mezunu, çok iyi düzeyde ingilizce bilen, en az 5 yıl yöneticilik yapmış, vs. kolüp yöneticisi olarak yetiştirilecek eleman aranıyor. başvurular kesinlikle gizli tutulacaktır" türünden ilanların altında galatasaray'ın adıyla karşılaşacağız. kanımız donacak. o zaman, spor sayfalarının yıllık mutad haberlerinden olan, "fulya'da, florya'da, dereağzı'nda çalışanlar aylardır maaş alamıyor" türünden haberleri unutacağız. profesyonel yönetici yeni "show"u tam mesai olarak organize edecek. maaşlar takır takır ödenecek. her yer tetemiz olacak. idman basmak önce ilkellik olacak, sonra unutulacak. antreman izlemek çocukların işi olacak.

    futbolcular daha da değişecek. bugün rıdvan'ın başka bir kulübe gitmeme inadı, bize yarın inanılmaz bir olay gibi gelecek. galatasaray'dan fenerbahçe'ye bir futbolcunun gidişi bugünkü çapta bir olay olmaktan çıkacak. hepimiz bu tür transferleri gayet "makul" karşılayacağız. futbolcular "gece hayatlarını" izlemeyi kendilerine görev edeninen taraftarlardan kurtulacaklar. "zeki çevik ve ahlaklı" olacaklar.

    yaşanan değişimin bugüne kadar farkında olmayan spor basını da, kısa bir süre sonra çıkmazını aşabilmek için "yeni-uzman"lara ihtiyaç duyacak. can bartu'lar, turgay şeren'ler, islam çupi'ler ve tüm duyguları ile yazanlar gidecek. yerlerini rasyoneller, soğukkanlılar alacak. ortalığı doğan koloğlu'nun futbol ve teknik yazıları dolduracak.

    galatasaray'ı diğer takımlar izleyecek. süleyman seba gidecek yerine "briireceğiz. yantin saçlı" biri gelecek. beşiktaş çocukları hırslarından, turgay sevincinden ağlayamayacak. fenerbahçe seyircisi, yağmurda, çamurda tribünleri doldurmayacak....

    milyarlarca liranın döndüğü, seyir zevkinin bedelinin ağır ödendiği, "taraftarlığın" anlamını yitirmeye başlayacağı bir döneme gireceğiz. maça gitmek için ufak çapta bir servetin, maçı tv de seyretmek için de parayla kanalın şifresini satın almamız gereken bir dönem olacak bu..

    yeni futbol düzeni, yeni yönetimi, yeni taraftarı, yeni basını ile yenilerin işi ve hobisi olacak.

    futbol da elden gidiyor ve bunu cimbomum yapıyor.
    mehmet şenol
    şizofrengi sayı 11
    --------------

    şimdi;
    öncelikle bu fırsatı kullanıp kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletelim..

    kusura bakmasın, ben kendisini pek sevmem. birincisi şizofrengi gibi bir dergiyi "popüler olduk abi yeaa" gibi bir gerekçe ile kapatıp, kendini yanlız hisseden bir sürü insanı derin yanlızlık kuyularına tekrar geri itmesi nedeni iledir.

    ikincisi; yukarıda ki öngörülerinin hepsi doğru çıkmıştır ama yazıyı şöyle bitirmesi gerekirdi.

    "ve tüm bunlar olurken bu dönüşümün tam ortasında bulunup aklımı ve zekamı bu yolda pazarlıyacağım"
App Store'dan indirin Google Play'den alın