1476
''bir şey neyse odur,o şey hakkında söylenenler değil.''
selçuk inan'a ödediğimiz 3 milyon euro'luk yıllık maaşın yarısının sahibi;hani şu sahte tabloları,picasso diye yutturan sanat simsarlarından.''türk futbolunun kaderini değiştiren adam'' selçuk inan'ı sanki hiç durdurulamayacakmışız gibi gittiğimiz dönemde övmek için kullandığı slogan.peki türk futbolundaki açık ara en iyi yorumcunun atletik yetenekleri sınırlı,teknik yetenekleri de vasatın biraz üzerinde olan bir adamın,türk futbolunun kaderini değştiren adam olmadığını görememesi mümkün mü?selçuk çok basit bir şekilde kusursuz çalışan bir makinenin çarklılarından biriydi,o makineye ruhunu veren bir sanatçı değil.bu basit gerçekliği,yarattığı illüzyona kapılmayan herkes görüyordu,en başta da avrupa takımlarının yöneticileri.şampiyonlar ligi çeyrek finalisti bir takımın 8 numarası olan selçuk inan'ın herhangi bir avrupa maçından sonra parıldadığını ve tüm bir transfer döneminin öznesi olup,böylesi yüce bir oyuncuya sahip olmak için ciddi bir teklif yapan herhangi bir avrupa takımı tabi ki de görmedik.yalnızca duran toplarda üst düzey olmak ne zamandan beri kalbur üstü bir avrupa takımını etkileyen bir yetenek.
peki benden çok daha zeki olan ve bu gerçeğin başından beri farkında olan mehmet demirkol neden selçuk inan'ı tanrılaştırma yolunu seçti? çünkü o dönem galatasaray'ın övülmeye ihtiyacı vardı.spor servisini izleyen,fanatik okuyan tüm galatasaraylılar daha fazla övülmek istiyorlardı,aynı galatasaraylılar her zamankinden daha fazla gazete okuyor,daha fazla forma alıyor ve evlerine digitürk bağlatıyorlardı yani para galatasaray övmekte vardı.ünal aysal fazlasıyla avrupalı bir adamdı,bu tarz sentetik bir övgüye prim vermezdi,peki fatih terim? seveni değil tapanı çok olan bir adamı hak ettiği şekilde övüp,müritlerinden de yararlanabilirdi.ancak fatih terim'de tıpkı emre belözoğlu,arda turan familyasındandı.türk futbol aktörlerinin ortalamalarından çok daha zeki ve köşeli adamlar bunlar.ne için övüldüklerini çok rahat anlarlar ve pozisyonlarına tehdit oluşturabilecek bir yerden eleştiri aldıklarını anladıkları anda dişlerini gösterip,bir basın toplantısında sizi hedef gösterip,milli takımda attıkları bir golün ardından basın tribününe kol hareketi çekebilir ya da uçakta sizi saldırabilirler.ve en kötüsü de zekalarını ve bağlantılarını kullanarak ölümcül bir yara almadan ortamdan uzaklaşırlar.peki selçuk inan öyle mi,bir nefeste sönüverecek bir çiçek.. ''sevimi hayalet casper'' yalnızca futbolculuk yeteneklerini değil,aynı zamanda karakterinide en iyi tanımlayan benzetme.sivrilen,ilgi çekici ve tehdit oluşturabilecek hiç bir özelliği yok.en fazla cebini biraz daha doldurmayı düşünen yarım akıllı bir menajere sahip olabilir o kadar.bir bedel ödemeden övüp,küfredebilirsiniz.sonunda o kusursuz yapıyı oluşturan parçalar bir bir ayrılıp,galatasaraylıların gözü açıldığında selçuk inan yani bir rezidans diye pazarlanılan şeyin ortalama bir devlet lojmanı olduğunu farketmeleri uzun sürmedi,sahi mehmet demirkol kendi ürünü olan, ''türk futbolunun kaderini değiştiren adamın'' yeteneklerini savunmak için niye hiç çaba göstermedi dersiniz?
mehmet demirkol'a kızmıyorum,yerinde olsam bende çok farklı olmazdım sanırım.bu sistem içinde zengin kalabilmek için yapması gerekeni yaptı.sonuçta rafine zevkleri olan bir adam ve bu zevklerini canlı tutabilmek için ntv spor'da program yapıp,fanatik'ta yazmaya devam etmesi gerekiyor.türk futbol taraftarları ise multi-milyoner edeceği yeni selçuk inan'ını bekliyor.
selçuk inan'a ödediğimiz 3 milyon euro'luk yıllık maaşın yarısının sahibi;hani şu sahte tabloları,picasso diye yutturan sanat simsarlarından.''türk futbolunun kaderini değiştiren adam'' selçuk inan'ı sanki hiç durdurulamayacakmışız gibi gittiğimiz dönemde övmek için kullandığı slogan.peki türk futbolundaki açık ara en iyi yorumcunun atletik yetenekleri sınırlı,teknik yetenekleri de vasatın biraz üzerinde olan bir adamın,türk futbolunun kaderini değştiren adam olmadığını görememesi mümkün mü?selçuk çok basit bir şekilde kusursuz çalışan bir makinenin çarklılarından biriydi,o makineye ruhunu veren bir sanatçı değil.bu basit gerçekliği,yarattığı illüzyona kapılmayan herkes görüyordu,en başta da avrupa takımlarının yöneticileri.şampiyonlar ligi çeyrek finalisti bir takımın 8 numarası olan selçuk inan'ın herhangi bir avrupa maçından sonra parıldadığını ve tüm bir transfer döneminin öznesi olup,böylesi yüce bir oyuncuya sahip olmak için ciddi bir teklif yapan herhangi bir avrupa takımı tabi ki de görmedik.yalnızca duran toplarda üst düzey olmak ne zamandan beri kalbur üstü bir avrupa takımını etkileyen bir yetenek.
peki benden çok daha zeki olan ve bu gerçeğin başından beri farkında olan mehmet demirkol neden selçuk inan'ı tanrılaştırma yolunu seçti? çünkü o dönem galatasaray'ın övülmeye ihtiyacı vardı.spor servisini izleyen,fanatik okuyan tüm galatasaraylılar daha fazla övülmek istiyorlardı,aynı galatasaraylılar her zamankinden daha fazla gazete okuyor,daha fazla forma alıyor ve evlerine digitürk bağlatıyorlardı yani para galatasaray övmekte vardı.ünal aysal fazlasıyla avrupalı bir adamdı,bu tarz sentetik bir övgüye prim vermezdi,peki fatih terim? seveni değil tapanı çok olan bir adamı hak ettiği şekilde övüp,müritlerinden de yararlanabilirdi.ancak fatih terim'de tıpkı emre belözoğlu,arda turan familyasındandı.türk futbol aktörlerinin ortalamalarından çok daha zeki ve köşeli adamlar bunlar.ne için övüldüklerini çok rahat anlarlar ve pozisyonlarına tehdit oluşturabilecek bir yerden eleştiri aldıklarını anladıkları anda dişlerini gösterip,bir basın toplantısında sizi hedef gösterip,milli takımda attıkları bir golün ardından basın tribününe kol hareketi çekebilir ya da uçakta sizi saldırabilirler.ve en kötüsü de zekalarını ve bağlantılarını kullanarak ölümcül bir yara almadan ortamdan uzaklaşırlar.peki selçuk inan öyle mi,bir nefeste sönüverecek bir çiçek.. ''sevimi hayalet casper'' yalnızca futbolculuk yeteneklerini değil,aynı zamanda karakterinide en iyi tanımlayan benzetme.sivrilen,ilgi çekici ve tehdit oluşturabilecek hiç bir özelliği yok.en fazla cebini biraz daha doldurmayı düşünen yarım akıllı bir menajere sahip olabilir o kadar.bir bedel ödemeden övüp,küfredebilirsiniz.sonunda o kusursuz yapıyı oluşturan parçalar bir bir ayrılıp,galatasaraylıların gözü açıldığında selçuk inan yani bir rezidans diye pazarlanılan şeyin ortalama bir devlet lojmanı olduğunu farketmeleri uzun sürmedi,sahi mehmet demirkol kendi ürünü olan, ''türk futbolunun kaderini değiştiren adamın'' yeteneklerini savunmak için niye hiç çaba göstermedi dersiniz?
mehmet demirkol'a kızmıyorum,yerinde olsam bende çok farklı olmazdım sanırım.bu sistem içinde zengin kalabilmek için yapması gerekeni yaptı.sonuçta rafine zevkleri olan bir adam ve bu zevklerini canlı tutabilmek için ntv spor'da program yapıp,fanatik'ta yazmaya devam etmesi gerekiyor.türk futbol taraftarları ise multi-milyoner edeceği yeni selçuk inan'ını bekliyor.