bu skindrik olay, hayatımda pek çok kez başıma geldi.
18 eylül 2002 lokomotif moskova galatasaray maçının öncesinde peder evde yok, valideyle evde yemek yiyoruz. maç başlayacak derken birdenbire kodumun elektriklerinin kesilmesi ile sinirden küfürler saydırmaya başlıyorum. ilk yarıyı kaçırmak zorunda kalıyoruz ama ikinci yarıda
mohammed adama sarr ve
arif erdem'in galibiyeti getiren golleri ile keyfimiz yerine geliyor.
bu basireteizliği,
10 aralık 2003 real sociedad galatasaray maçının hayatı önem taşıyan son 10 dakikasında yaşamamız da çok boktan bir durumdu. elimizde eti soho'lar, elektriklerin gelip, gol atmış bir şekilde galip olduğumuzu görmeyi umut ediyorduk. nitekim maç 1-1 sona eriyor ve yolumuza uefa kupası'nda devam ediyorduk.
16 kasım 2005 türkiye isviçre maçı ise tam anlamıyla rezalet. skor 3-2 olmuş, 2 gol daha atmamız şart. tuncay'ın skoru 4-2'ye getiren golünden sonra tümer'in yere düşürülmesi ile kazandığımız serbest vuruşu tam o kullanacakken elektrikler gidiyordu. ev ile de saraçoğlu'nun arasında da 300 metre var. balkondan avazım çıktığı kadar bağırıyorum: ''tümeeeeer lan tümeeeer at şunu atmadan gelme aminoyiim!'' biz de gol sesi gelirse ''oley ulan bitti bu iş'' diyecektik ki o gol de gelmedi işte, sonunda neler olduğunu herkes de biliyor.
son olarak
2008 avrupa futbol şampiyonası'nın ilk maçlarında ara sıra başıma gelmişti, bayağıdır yaşamıyorum, yaşamak da istemiyorum. çocukluğumun şampiyonlar ligi şifrecisi de buydu.