aynı isimdeki diğer başlıklar:
resim
Lorik Agim Cana
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Önlibero
Yaş:40
Boy:1.86
Uyruk:Arnavutluk
  • 1928
    geldiği günden itibaren mustafa sarp'ın galatasaray futbol takımına verdiği katkıdan daha fazla vereceğini düşünmediğim futbolcu. dünyanın en kontrolsüz rakibe dalan oyuncusu hatta. hani canlı bomba diyorsunuz ya işte tam karşılığı lorik cana.

    muslera transferi için para ödemeyeceksek ve kendisi ile takas yapılacaksa kendisine dünyaların duasını edeceğim. çok teşekkür edeceğim. yolu açık olsun.

    not: eğer gerçekten takas olucaksa ünal aysal 4. transferine de bonservis ödememiş olacak. büyük başarı.
  • 1929
    beğendiğim savaşçı ön liberolardan.

    hani bazı adamlar vardır, herkes hücum eder de bir tanesi stepne olarak durur arkada, onun varlığını bilen hücumcu çok daha rahat gider ileriye. işte arkada duran ve ileridekine güven veren adamdır lorik. liderdir, gerets'in de söylediği gibi, o savaşa gidilecek türden bir oyuncudur.

    sonra bakıyorum, geçtiğimiz iğrenç sezon, iğrenç futbol kurgusu ve berbat takımda sanırım 5 maç üst üste gerçek mevkisi olan önliberoda oynamamıştır. takım arkadaşlarının neler yaptığını tam olarak çözememiştir bence, bu yüzden nerelerde daha çok bulunması gerektiğini bile anlamamıştır. kolay değil 3 teknik adam görmüştür 1 senede ve bu sanırım geride kalan kariyerinde olmamıştır. garip ki football manager'da gözü kapalı aldığımız ön liberolar bu takımda bir türlü oynayamamıştır!*

    yine başlığının altında girilen entrylere bakıyorum. bu adam gitmelidir arkadaş. galatasaray taraftarını gitsin mi kalsın mı anlamında bu kadar ikiye bölmüş adam durmamalıdır. zira bakmayın siz, buradaki birçok galatasaraylı iyidir, bu işi az çok bilir. bizde oynayacak yabancılar hagi gibi popescu gibi taffarel gibi mondragon gibi ribery gibi hiç tartışılmayacak yabancılar olmalıdır. benim bunca yıldır gördüğüm bir şey varsa o da budur yabancı oyuncular için.
  • 1930
    düşün, takımda uzak ara sen en sevmediğin futbolcu gidiyor. ve gittiği yer de avrupa'da en nefret ettiğin kulüp, lazio. gün itibariyle dünyanın en mutlu insanı benim. çalsın davullar. hobaaa.

    [şimdi cesur yürek(!) cana'nın aleyhinde entry girdik diye silinir milinir, biz gene de tanımımızı yapalım]

    tanım: değerini bilemedik, süper bir futbolcuydu. çok güzel pasları vardı, acayip teknikti ve aynı zamanda savaşa gidiyordun. üstelik marsiya'da da 4 yıl kaptanlık yapmıştı. yazık oldu.
  • 1931
    bütün takımın yerlerde süründüğü sezonda kötü olduğu için gönderilmesi gereken futbolcu-ymuş. bana; servet, mustafa sarp, hakan balta takımda kaldığı sürece ama kötüydü diyerek gitmesini açıklayacak kimse yok. kalmak istiyorum demiş. fatih terim'in kalmak istiyorum diyen bir futbolcuyu gözü kapalı göndereceğini sanmıyorum. daha doğrusu öyle olmamasını umuyorum. gidince yerine alınacak futbolcu için verilecek paralar, uyum süreci filan düşünülürse gitsin derken biraz daha düşünülür umarım. başarılı ya da değil stoperde de oynayabilecek bir futbolcu olması artı bir noktasıdır. muslera ile takas edilecekse; muslera'nın başarılı futbol konumuna gelmesi için sezonda en az 5 maçı tek başına alması gerekecektir. aksi takdirde önyargılarımı yıkamaz.

    geldiğinde de; buraya futbolu burada bırakma gibi bir düşüncesi var demiştim. şimdi de aynı fikirdeyim. 19 numaralı formayı kewell'dan aldı diye başlarda hiç sevmezken şu an takımdan gitmemesini istediğim 3-5 isimden biridir. bana göre galatasaray futbolcusu tanımının vücut bulmuş halidir.
  • 1932
    galatasaray'ın bu sene oynayacağı 3 ihtimalli maç en fazla 3 tanedir. kadıköy'de fener, inönü'de beşiktaş ve bu sene hortlayacak olan her hangi bir anadolu takımıyla deplasmanda oynayacağımız maç. yani demem o ki savaşacağımız maç 3 olunca da büyük savaşçı cana'ya bence pek gerek yok. böylesi futbolcular oynadıkları her maçta yenilme ihtimali olan takımlar için gereklidir. galatasaray'dan gidecekse de bu yüzden gidecektir ve onu gönderenler doğru yoldadırlar.
  • 1935
    sahadaki futbolu, oynanan oyunu gözü ile izlemeyen taraftarların olduğunu göstermiştir. bu açıdan lorik cana'ya bir kez daha teşekkürler.

    ben beğeniyorum, kalmasını istiyorum; sen beğenmeyebilirsin, gitmesi taraftarıyım dersin. ama gözünü seveyim bunu doğru bir şekilde ifade et. bu düşünceni ortaya koyacaksan da ''mustafa sarp'tan farksız, canlı bomba'' gibi argümanları kullanma. yoksa seni siklemem, ciddiye almam.
  • 1938
    onun gibisi gelmedi gibi iddialı bir cümle kurasım var hakkında. ama gelmiş geçmiş efsanelere haksızlık olacağından yapmıyorum bunu.
    geçen sene bu sıralar, takıma transfer olduğu zaman, maçlarda "sahadaki biz" olacağından, en fazla iki sene sonra kaptanlık pazubandını taşıyor olacağından, on sene sonra da adını çoktan kulübün efsaneleri arasına yazdırmış olarak buralardan göçeceğinden emindim. yanıldım.
    beni yanıttığı bir diğer nokta türkçe öğrenme konusundaki azmi oldu ki bu durum galatasaray'a olan inancının en büyük göstergesiydi. türk asıllı diye gezinenlerin bile vermeye cesaret edemediği demeçler duyduk ağzından, türkçe gibi zor bir dilde cümle kurmaya çabaladı milyonların önünde, üstelik tüm bunları yaparken komik göründüğünün bal gibi bilincindeydi.
    bizden biriydi lorik, yolu açık olur umarım...
    frank rijkaard gibi, yarım kaldı.
  • 1940
    ceyhun gülselam transferinden sonra yabancı kontenjanını boşaltmak için gönderilmiştir. bir futbolcunun takımdan gönderilmesi için ille de kötü oynamasına gerek yok. aynen bir oyuncunun oyundan çıkması için kötü oynamasına gerek olmadığı gibi.

    günümüz futbolunda* taktik, strateji, ekonomi, öncelik falan gibi kavramlar, vefa, aşk gibi kavramların önünde. takılmayın bu kadar giden-gitmeyen, gelen-gelmeyenlere.

    yürekli adamdı, ligin sertliğiyle başedebilecek adamdı ama buraya kadarmış. allah yolunu açık etsin.
  • 1941
    seria a gibi sert bir ligte kesinlikle başarı ile oynayacak bir futbolcudur hatta lazionun gattuso'su olacaktır. lazio takımı ve taraftarı yan olarak herkesin bildiği gibi faşizan hislerde bir takım, kendi takımında uzun bir süre siyahi topçu bile oynatmadı ve oynattığında da ıslıklandı dolayısı ile bu kadar tepkisel bir güruhun bu kadar sert bir adamı kolaylıklar aralarına alıp, başarı ile bu transferden yararlanacaklardır.
  • 1942
    şu bir gerçek ki bu kadar kaosun olduğu bir ortamda hiçbir oyuncu kendi performansını gösteremez. ancak takım ve ortam ne kadar kötü olursa olsun iyi bir oyuncu topu tutuşu, koşusu, fiziğini ve zekasını kullanması ile kendini az çok belli eder. bir sene içinde izlediğim hiçbir maçta cana'nın, mustafa sarp'ın, barış'ın ötesinde oyun içinde bir fark yarattığını görmedim. üstelik topla ilişkisi o kadar kötü ki zaman zaman bu adam nasıl premier lig'de, marsilya'da oynamış acaba diye kendime sordum. eminim kendisini savunan arkadaşlar sırf bu nedenden dolayı iyimser bakıyorlar. eğer cana, culio gibi romanya'dan transfer edilseydi bu performansla yerin dibine sokulurdu. sırf aynı nedenden culio'nun hakkının verilmediği gibi...

    tanım: etiketin çok da önemli olmadığını görmemi sağlamış oyuncu.
  • 1944
    2010-2011 sezonunda gördüğü sarı kartların en az 3 tanesi hakemlerin ön yargılı olmasından çıkmıştır. cana'nın yaptığı hareketi başka bir oyuncu yapmış olsaydı bu kadar kolay sarı kart görmemiş olurdu. unutmadan yazalım 2010-2011 sezonunun yıldızı burak yılmaz 30 maçra 12 sarı kart görmüştür.
    ne diyorduk lorik cana çok sarı kart görüyor yaaeee, adam kasap. haydi hep beraber.
  • 1945
    ben cana'nın gitmesini isteyenleri anlıyorum bir cana sever olarak. haklı gerekçeleri var, evet cana ağır, çok sarı kart gören, iki yönlü oynayamayan bir adam belki de. peki cana'nın takımda kalmasını isteyenler neden kalmasını istiyor? kara kaşı kara gözü için mi?

    - bu adam tüm takım yere çöküp ağlarken " herkes kalksın ayağa, daha bitmedi haydi! " diyecek adam.
    - bu adam yıllardır sahip olamadığımız " azim, istek, güç " gibi ögelere sahip olan adam.
    - bu adam hava toplarında iyi, fiziği güçlü, ikili mücadelelerde top kaybetmeyen, çok da top çalan bir adam.
    - bu adam neredeyse bütün sene boyunca alışık olmadığı stoper mevkisinde kötü oynadığı için eleştirilen bir adam
    - bu adam stoper oynadığı maçlarda dahi, diğer tüm stoperlerimizden daha fazla efor ve başarı göstermiş bir adam. neill dahil! gökhan ve servet'i saymıyorum bile.
    - bu adam averajımızın eksilerde olduğu bir sezonda defansta oynarken şut bile çekemiyor diye eleştirilen bir adam. (sanki yobo 40 metreden monaco'ya gol attı)
    - bu adam türkiye'ye ilk geldiği an kimileri tarafından tanınmayan, tanıyanların da !bu adam bizim 10 sene kaptanımız olur' dediği adam.

    bu adam bizim ihtiyaç duyduğumuz adam. harika bir yabancı orta saha transferi yapamayacaksak takımda kalması gereken adam.
    ha muslera'ya karşılık verilirse bir nebze de olsa susarım ancak oraya gittiğinde nasıl top oynadığını hep beraber göreceğiz.
  • 1948
    38 maçta 9 sarı kart, 1 kırmızı kart görmüş. defansif oyuncu lorik cana. *

    24 maçta 7 sarı kart, 1 kırmızı kart. bu da milan baros. forvet oyuncusu milan baros. *

    çok kart görüyo yeaa diye eleştirilmesini doğru bulmuyorum. (u: ki çoğu kişi forvet oyuncusu baros'un kart görmesini savunuyor, ön libero oyuncusu cana kart görünce tepki gösteriyor)

    not: baros'u çok severim.
  • 1949
    kartlar üzerinden olsa dahi barosla karşılaştırılması doğru olmayan adamdır. barosun gördüğü kartlar ya hakeme itiraz ya da elle müdahale nedeniyle olduğundan kendisine has bir yapı arzeder.

    neyse transfer neselesine gelince. gecen sezon her yönüyle berbat bir takımın kurtarıcısı olmasını kimse beklemiyordu heralde. ben her zaman yürekli, sert ve mücadeleci en az bir adamın sahada olması gerektiğine inanırım.

    topsuz alanda oyun bilgisi fazlasıyla yüksektir ayrıca. kesinlikle kalması taraftarıyım, ceyhun'u kendisiyle kıyaslamam. inşallah gönderilmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın