• 55
    22 nisan 2012 tarihinde oynanan galatasaray fenerbahçe maçı; süper final uydurmasını erkenden sonlandırabilecek ve 2011-2012 sezonunun galatasaray’ın şampiyonluğu büyük ölçüde garantileyeceği bir maçtı ancak galatasaray’ın ezici üstünlüğüyle geçen maçı fenerbahçe kazanınca suyun öte yakası bu sonucu bayram havasında kutladı. haklarıdır.

    maç sonunda ise koridorlarda enterasan olaylar yaşandığı söylendi. bu olaylardan biri ise lig tv fenerbahçe muhabiri loran vayloyan’ın aşırı sevinciydi. loran vayloyan’ın nasıl bir sevinç yaşadığının detaylarını bilmiyorum ve açıkcası en başından beri hiç takip etmedim, etmek de istemedim. konu bugün loran vayloyan’ın lig tv’deki görevlerinden istifa etmesiyle sonuçlandı.

    ülkede son yıllarda genel olarak aşırı bir fanatik davranış; içinde bulunduğu durum, görev ya da makam fark etmeksizin bir takımcılık baş gösterdi. bu konu beni 2-3 yıldır aşırı rahatsız etmeye başladı. ben de koyu galatasaray taraftarıyım, futbolseverim ama daha fazlası galatasaraylıyım. bu durum, her ne kadar sıradan bir vatandaş olsam da, normal hayatım içerisinde zaman zaman olumlu ya da olumsuz beni etkiler. asıl gelmek istediğim konu şu ki; futboldan ekmeğini kazanan en başta futbolcuların, hakemlerin, basın mensuplarının ya da kamuya mal olmuş başbakan, cumhurbaşkanı ya da benzeri üst düzey görevlilerinin gözler önünde benim kadar hatta benden daha fazla taraftarcılık yapmasını sevmiyorum.

    ilk kim başlattı bilemiyorum ancak “ben doğuştan galatasaraylıyım”, “bileğimi kesseniz sarı kırmızı akar” minvalinde yapılan açıklamalar taraftarın yüreğini okşayıp gönüllerinde o futbolcuyu başka yerlere taşıyor ve takımlara gönül verenler tarafından yaptıkları işleri göz ardı ederek aşırı sahipleniliyor. “profesyonel” olarak hayatını futbol oynayarak kazanan bu insanlar, takımlarına zarar verecek hale gelseler dahi sırf galatasaraylılığı yüzünden takımdan uzaklaştırılması gündeme getirilmiyor ya da getirilemiyor. getirenlerin de zaten galatasaraylılığı sorgulanıyor. bu futbolcular bunu yaparken aslında ek olarak kendi kariyerlerine de bir kesik atıyorlar farkında olmadan. muhtemel başka takımlarda oynama şanslarını kaybediyorlar ya da gittiklerinde büyük tepkiler görüyorlar haliyle. bakın bazı futbolcular verdikleri hizmetlerle taraftar gönlünde bambaşka yerlere sahip olurlar. oynadıkları yıllar içerisinde yaptıkları hizmetler onları o kulüplerin birer simgesi haline getirir. önceki satırlarda bahsettiğim tarzda davranan oyuncular ise bende uyandırdığı duygu her ne kadar ruhumu okşasa da maalesef samimiyetsiz ve kısa yoldan bir yerlere gelmek gibi geliyor. yani uzun lafın kısası ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.

    bu iş basında da bu şekilde. tamam zaten bildiğimiz bir şey galatasaraylı muhabirlerin galatasaray’ı takip ettiği. normali de budur. basın mensupları yapacakları haberi belli bir süzgeçten geçirmeleri gerekir zaman zaman. bazen de aile içinde kalması gerekenler dillendirilmemelidir. ifşa edilmesi gereken ise edilmeli, insanlar bilgilendirilmelidir. bu o gazetecinin kendi değerlerine, yeteneklerine ve karakterine,iş etiğine bakar. ancak her yerde olduğu gibi bu işi de abartanlar olduğu aşikar. profesyonel hayatlarıyla özel hayatlarını hatta özel ilişkilerini karıştırabiliyorlar. loran vayloyan da bu işleri birbirine karıştırmıştır. orada lig tv muhabiri olarak bulunurken taraftar duygularının önüne geçememiş ve profesyonelliğinin gereklerini yerine getirememiştir. bir şekilde bu sebep göz önünde tutularak işinden istifa etmesi daha doğrusu istifa ettirilmesi, bir insanın işinden olması dolayısıyla üzse dahi, beni rahatsız etmedi.

    loran vayloyan’ın yaptığı bir yerde bu işin en masum hali. daha fenaları var bizlere kadar gelen. mesela bir futbolcuyla ya da bir teknik direktörle olan iyi ilişkileri yüzünden yukarda bahsettiğim ayrımı yapamayan basın mensupları var. eyyam yapıyorlar. beşiktaşlı olduğu bilinen ve yıllardır bu meslekte olan ömer güvenç bu tarz sebeplerle galatasaray – fenerbahçe maçı öncesi, galatasaray kadrosunu fenerbahçe başkanına rapor verebiliyor. ya da şike davası iddianamesinde ortaya çıktığı gibi şekip mosturoğlu, tahir kum’a ısmarlama yalan haber yaptırabiliyor. bu ortam o kadar kokuşmuş ki halkı, futbolseveri kandırmak, istediği gibi kamuoyu oluşturmak ve her türlü manipülasyon yapmak serbest. bilgisi olanın, zengin olanın güçlü olduğu günümüz dünyasında böyle at koşturmak - hem de etik değerlerin göz ardı ederek - çok normal.

    bu derece kolay manipüle edilebilen ortamlarda ve kişinin görevini, konumunu hiçe sayarak yaptığı aşırı taraftarlık bir nevi “imam osurursa cemaat sıçar” lafının vücut bulmuş halidir. bu tarz taraftarlık gizli ya da açık olarak yıllardır gazetelerde, televizyonlarda yapılıyor. haliyle herkes kendini güvene almaya çalışıyor ve bu sefer gazetecinin herhangi bir haberinde niyeti sorgulanıyor. radyo programlarında, twitterda orda burada bazı kişilerin dediği “lütfen olaylara sarı kırmızı gözlüklerle bakmayın” , “futbol dostluk ve kardeşiktir” , “empati lütfen” tarzında lafları ise en başta kamuoyunu yönlendiren bu şahısların uygulaması gerekmektedir. ancak futbolun her alanında olduğu gibi bu işin de faturası hep taraftara kesilir.

    loran vayloyan’ın istifa etmesi ya da ettirilmesi bu işi temizler mi? kesinlikle hayır. ancak en azından bir kişi azalırlar. hele bir de bu iş üzerinden ırkçılığa, ayrımcılığa laf getirenler var ki bana göre demogojiden öteye geçmez.

    son sözüm ise futbol piyasasında “profesyonel” olarak bu işten para kazanan ve topluma mal olmuş/topluma yön verebilecek kişilerin bu tarz davranışlarının – renk fark etmeksizin - bir an önce azalarak bitmesidir. biter mi? bitmez.

    *
  • 57
    ağzımızdan salyalar saçarak siktir ol git loran siktir ol git diye bağıracağımıza, empati kurmamız gereken bir muhabir. tam olarak ne yaptı bilemiyorum ama yayına yansıtmadığı sürece bir sıkıntı yok, olmamalı.
    kendinizin orada olduğunu düşünün, hadi playoffun son maçına gidelim, kadıköy'de şampiyonluğu almışsın bırak el çakmayı takımla birlikte 3lü çekmeyi tribünlere çıkarır dalganı sallarsın sevinçten o derece kendini kaybedersin.

    hee bu arkadaşın avukatı değilim, belki de buralara sırf adının sonunda -yan olduğu için geldi, orası ayrı bir konu ama galatasaray taraftarı tarafından linç edilmesi hoş değil.
    saygılar.
  • 58
    ortamın gergin olduğu ve bu uğurda deplasmana taraftar alınmasının yasaklandığı bir dönemde sen gazetecilik görevini bırakıp sahanın ortasında taraftar olarak sevinirsen bu yaptığın yasağı delmekten başka bir şey değildir.

    yasağın delinmesi de o stadda tahriğe, olaylara yol açar. şükür ki galatasaray taraftarı duyarlı davranmış* veya kendisinin sevincini fark etmeyerek* aşırı reaksiyon vermemiştir. verilecek olası bi tepki sonucu kulübün alacağı ceza, kendisinin yaptığı yayınla ilişkilendirilemezdi nihayetinde.

    şimdi bunu bi düşünün. etnik kökene falan hiç girmedim bak. gayet düz bir bakış açısı, o stadda taraftarın bulunması yasak arkadaşım. nokta. tepki gösterince linç oluyor, linç falan değil, tepkidir bunun adı.
  • 61
    --- alıntı ---

    fatih terim, yayıncı kuruluş muhabiri loran vayloyan'la ilgili sorulan soruya ise, "hem görevini hem bizim fair play yaklaşımımızı suiistimal etti. taraftar kimliği kurumsal kimliğini ezdi. bi taraf olması gerektiğini ikaz ettikten sonra odama gittim. ama o arkadaş bağlı bulunduğu kurumu karıştırmış" şeklinde yanıtladı.

    --- alıntı ---
  • 62
    iş ahlakı denilen bir unsur var tabi herkes becerip bilmez bunu ve bu ihlal edildiğinde ne alınacak izinle ne de özür dilemeyle geçiştirilmeyecek bir şey. tarafsız diye addedilen yada öyle olması gereken bir kurumda taraf olduğunu herkesin gözüne sokar bir şekilde davranıyorsan o kurumda durmanın hiç bir anlamı yok. karakterli bir insanın bu durumda istifa etmesi gerekir izin alması değil...
  • 63
    ben olaya aslinda hic deginilmemesi gereken ancak turkiye sartlarinda malesef goz ardi etmenin de haksizliga yol actigi bir acidan bakmak istiyorum. loran vayloyan hepimizin de anladigi gibi ermeni kokenli bir turkiyeli. peki bu turkiye'de ne anlama geliyor. loran vayloyan memur olamaz, copcu bile yapilmaz, askere alinir ama subay/astsubay olamaz. uzman cavus bile olamaz ama er olarak kullanilir ve gerekirse canini verecegi gorevlerde kullanilir ancak canini verse bu sefer de sehit olamaz diyenler cikar ve sehitlik haklarindan faydalanmasi tartisilir. ermeni soykirimi uzerinden surekli fikri sorulur ve boyle bir sey hic olmamis ve kendisi turkiye'de hic dislanmiyormus gibi cevap vermesi beklenir. surekli bir ic dusman ve vatan haini on yargisiyla kendisinden soz edilir ve hep kotu yakistirmalar icin kullanilir etnik kokeni.
    butun bu sartlarda spiker olmus ve hayatini sevdigi isi yaparak gecirebilen ender ermeni vatandaslardan olan loran vayloyan, turkiye ile ilgili diger butun ermeni vatandaslarin yaptigi gibi kotulukleri gormezden gelmis, kendine guvenmeyen devletin vatandasi olarak kendine bir eglence bulmus ve bir takimin taraftari olmustur her ne kadar bu takim pek dogru bir tercih olmasa da! butun bunlarin sonucunda loran vayloyan bir galibiyete sevinmis ve bunda kurumsal kimligiyle aslinda gecmemesi gereken sinirlari gecmistir. peki turkiye loran ve loran gibi diger butun ermeni asilli turkiye vatandaslarina karsi kac tane gecilmemesi gereken sinirlari yillardir gecmekte? en azindan boyle bir durumda genc bir spikere, bir kez olsun pozitif bir ayrimcilik ile yaklasmak neden bu kadar zor? neden surekli azinliklar bu kadar dislandiklari bir yerde, pozitif kalmak icin kendilerine sebepler uretirken, bir kez olsun da bir sebep baska bir yerden kendilerine sunulmasin? her sey sadece galatasaray'in feneri asagalamasinda, fenerin galatasaray'i yenmesinde mi sakli? yoksa fatih caliskan gibi hayatini kaybeden gencler ve loran vayloyan gibi isini kaybeden gencler mi gercekten onemli?
    son olarak bir muhabirin pekala gormezden gelinebilecek bir kutlamayla, kurumsal kimliginin disina cikmasina karsi takinilan otoriter tavir, nasil olur da aziz yildirim'in kostebekligini yapan omer guvenc'e gosterilememistir merak etmekteyim!
  • 64
    çektiği tepkinin gördüğü muamelenin ermeni olması ile zerre alakası yoktur. pozitif ayrımcılık gibi tamlamalarla da savunulması yersiz. kendisi sağlam türk en çirkefinden fenerbahçeli olsaydı da aynı hareketleri yapsaydı başına bu gelecekti, bunun için renklerinin sarı lacivert olmasına da gerek yok. atladığımız nokta şu ki bu adam işini yaptığı sürece tarafsız olmalı, çalıştığı kurumdan da dolayı. lig tv ne kadar tarafsız onu da tartışırım ama neyse.

    azınlık kesimden olduğu için değil de iş ahlakından yoksun olduğu için bu duruma düştü. bak düzgün adam değil, pisliğin teki demiyorum. iş ahlakı diyorum.
  • 69
    fenerli kimligine tarafsiz olmasi gerekirken yaptiklarina ben de uyuzum... ancak ona duyulan nefret etnik kimliginden de artarak gidiyor ise buna kesinlikle karsiyim....bizim ulkemizde maalesef ermeni vatandaslarimiza karsi hep bir onyargi vardir kirilamayan.. umarim sozlukte, disarda ona gs lilerden duyulan nefret fanatik fb liligi ve fb li oyuncularla eften puften her zaman oldugu gibi hic bir ise yaramayan gazozuna bir gs galibiyetini kutlamasindan kaynaklaniyordur..
  • 75
    hayatımda gördüğüm en yeteneksiz futbol muhabiri. son 15 dakika oyuna giren oyuncuya maçın başındaki tempoyu, devre arasında neler konuşulduğunu falan soruyor.

    (bkz: 31 mart 2014 fenerbahçe bursaspor maçı)
    (bkz: enes ünal)

    canlı yayında 16 yaşındaki çocuktan aldı tabi cevabı da rezil rüsva oldu pişmiş kelle gibi sırıttı;

    "ben dışarıda ısınıyordum"
App Store'dan indirin Google Play'den alın