galatasaray'ın defalarca eline geçmiş fırsattır. ama gerek konjonktür, gerek kendi becerisizliklerimiz,gerek de fenerbahçe'nin ve federasyonun çelme takma girişimleri bunu engelledi.
ilk fırsat elbette 2000 uefa kupası şampiyonluğuydu. ama bizi engelleyen fenerbahçe'nin 2001 şampiyonluğu değildi. biz o başarıları ekonomik başarılara çeviremedik. mesela stadı o dönemde yapamadık, fenerbahçe ise o dönemlerde modern bir stada kavuştu. ve o dönemde fenerbahçe dışında kimsede öyle bir stadyum yoktu. fenerbahçe o stadın ekmeğini 10 sene yedi. öyle stadyumlara alışkın olmayan anadolu topçuları dağıldı gitti fenerbahçe karşısında, bazen biz bile dağıldık. ve tabi ki ekonomik durum. galatasaray yine 2000-2010 arasını fenerbahçe'den ekonomik olarak fark yiyerek geçirdi. dünya yıldızlarını onlar getirdiler ama bir türlü galatasaray'ı ezemediler. galatasaray çok düşük profilli kadrolarla fenerbahçe'den 2 şampiyonluk çaldı.
* galatasaray'ın 4 yıl üst üste şampiyonluğu ve avrupa başarıları ekonomiden ziyade taraftar sayısı bakımından rakiplerinin önüne geçmesini sağladı. mesela o dönemin çocukları ezici çoğunlukla galatasaraylı oldu, buna ben de dahilim ki bırak aileyi, sülalemde galatasaraylı yok benim. bugün galatasaray'ın taraftar sayısı rakiplerinden daha çok ise bunu sağlayan 2000 ruhuydu, hagi'ydi, hakan şükür'dü, fatih terim'di.
ikinci fırsat 2012-2013 şampiyonluklarından sonra geldi ama galatasaray'ın karşısına direkt organize kötülük çıktı. fenerbahçe kaliteli yerli oyuncu sayısında avantajlıydı. şike sürecinden fenerbahçe küme düşmese bile çok hasarlı çıkmıştı. galatasaray'ın yeni stadıyla beraber çok avantajlı olduğu aşikardı. kademeli olarak 6+2+2 olan yabancı sınırı 6+2 oldu, sonra 6+0+4'e çekildi. o sıfır yedek kulübesinde bile yabancı oyuncu bulunduramazsın kuralıydı. baktılar bu da yetmedi, 5+3 yabancı kuralı getirildi. ilk 11'inde 6 tane kaliteli yerli oyuncu bulundurmak meseleydi. bizde ise sadece selçuk-burak ikilisi vardı. aynı zamanda ikisi de tartışılan oyunculardı. terim'i bir şekilde milli takıma göndermeyi başardılar, mancini gibi bir adam takımda gelecek görmeyince vazgeçti, ünal aysal'la uğraşıldı ve o da bırakmak zorunda kaldı. galatasaray çökünce de yabancı sınırı yine gevşedi. burada galatasaray'ın bayern olma fırsatının önüne profesyonel kötülük geçtiği gibi galatasaray'ın yetersiz kadro planlaması ve yanlış transferleri de buna engel oldu. buna rağmen galatasaray 2015'te hem de hamza'yla bir şampiyonluk daha alabildi.
üçüncü fırsat şimdi geliyor. galatasaray rakiplerinden çok daha profesyonel bir şekilde kurulmuş bir yönetim tarzına ve sisteme sahip. 2022-2023 sezonunda takımın futbolcu kalitesi önde, sahada sonuçlar iyi ve galatasaray'ın okan buruk'la kimyası tuttu. zannedilenin aksine bu sefer bizi yerli futbolcu durumundan vuramazlar. ayrıca galatasaray'ın altyapısı rakiplerinden önde ve yeniden yapılandırılacak olan scouting sistemi yine rakiplerinden önde olacak. riva ve florya meselerinden yediğimiz kazıkları nispeten geri aldık ve durumu düzelttik. yine galatasaray bu dönemde rakiplerinden çok daha borçsuz bir kulüp olacak. şimdiki tek mesele futbolda başarı olacak. euro kurunun çarpı 20 olacağı bir dönemde arka arkaya şampiyonlar ligine gitmenin maddi getirisi daha da büyük olacak. organize kötülük yine boş durmaz ama bize bakan tarafı da var. herkes planlanan hedefler doğrultusunda elinden geleni yaparsa her şey çok güzel olacak. ülkedeki 2023 seçimleri de çok kritik. şu ülkeye adaletin, ehliyetin, liyakatın zekatı düşse galatasaray bambaşka bir yerde olacak zaten, emin olun. sonuçta türkiye'nin bir takımı galatasaray. türkiye almanya gibi oldu da biz mi bayern olamadık sanki :)