• 182
    --- alıntı ---
    hamza hamzaoğlu ile birlikte g.saray'daki bütün kötü alışkanlıklar, pozitif yönde düzelmeye başladı. hamza hoca, florya'da arkadaşlık ilişkilerini yeniden inşa etti. galatasaray ikinci yarı 18 maçın 6'sında istanbul dışına çıkacak. fikstür planlaması doğru yapılırsa takım ruhunu kazanan g.saray, 4. yıldızı takar.

    - galatasaray için 16 haftalık maratonun kısa özetini nasıl yaparsınız?
    g.saray'ı prandelli öncesi ve sonrası olarak değerlendirmek gerekir. italyan hoca ile g.saray, avrupa'da hüsran yaşadı. terim ile çeyrek finali gören, mancini ile juventus'u yenip gruptan çıkan sarı-kırmızılılar, prandelli'nin çapsızlığı ve kadro konusundaki istikrarsızlığı nedeniyle avrupa'da ağır yenilgiler aldı. ligde de trabzon'a evinde, lig sonuncusu balıkesir'e deplasmanda yenildi. ama en kötüsü futbolcuların aile ortamından uzaklaşıp gruplaşmalar içine girmesiydi. hamza hoca ile birlikte g.saray'daki kötü alışkanlıklar, pozitif yönde düzelmeye başladı. hamza hoca, florya'da italyanların yıktığı arkadaşlık ilişkilerini yeniden inşa etti. ama en önemlisi hamza hocanın kadro istikrarına özen göstermesiydi. bu hamle g.saray'ın takım olma ruhunu yeniden kazanmasını sağladığı gibi futbolcular sahada "biz" diye düşünmeye başladı. sonuçta g.saray, hamza hoca ile 3 kupa, 5 lig maçında 7 galibiyet bir beraberlik alarak yarışın içinde kaldı.

    - prandelli-hamzaoğlu, aysal yarsuvat değişikliklerinin takıma katkısı nedir?
    ünal aysal, ilk yönetimini devre dışı bıraktıktan sonra ipleri eline alıp g.saray'ı tek başına yönetme egosuna girişti. ikinci yönetimindeki isimler, birbirleriyle yaptıkları kavgalarla g.saray'a zarar verdiler. önce mancini'yi sonra prandelli'yi göreve getiren aysal'ın tecrübesi, ne yazık ki g.saray'ı yönetmeye yetmedi. mancini döneminde devre arası yapılan transferler kulübü 20 milyon euro zarara soktu ve bir tek oyuncu bile katkı sağlamadı. aysal hem tff hem mhk hem hakemler hem de devletin zirvesiyle kavgalıydı. aysal seçime de "devletle kavga olmaz" diyen 'derin g.saray'ın baskısıyla gitti. duygun yarsuvat, g.saray camiasının saygın, sevilen bir ismi. 7 aylık süreç için görevi kabul ederken sadece başkan olarak hizmet edeceğini açıkladı. bu yönetimin en doğru hamlesi abdurrahim albayrak ile ali dürüst'ü göreve getirmekti. değerli bu iki yönetici, terim'le iki şampiyonluk yaşamıştı. prandelli ile devam etmenin g.saray'ı mutsuzluğa iteceğini bildikleri için hamzaoğlu'nu göreve getirerek g.saray'ın tekrardan ayağa kalkmasını sağladılar. sevgi ekersen başarı biçersin… hamza hoca, oyuncularına öncelikle oyun felsefesini anlattı. çizgilerini belirlerken oyunculara da yetkilerini verdi. başta selçuk-sneijder, melo-burak olmak üzere kalitelerini ve takım olduklarında neler yapabileceklerini hatırlattı. bu samimi davranış sayesinde g.saraylı oyuncular, italyan ekolünde unuttukları takım halinde mücadele etme refleksini yeniden kazandılar. prandelli döneminde korkak oynayan geri ve yana pas yapan g.saraylı oyuncular, hamza hoca ile önde basan top rakibe geçtiğinde geriye çabuk dönen ve kazanan takım haline geldiler.

    - g.saray'da ilk yarının göze batan isim ya da isimleri kimlerdi?
    prandelli döneminde g.saray'ın net bir oyuncusu yoktu. göze batan iki kişi vardı. biri sonradan oyuna girip sonuca etki eden golcü umut bulut, diğeri f.bahçe derbisinde iki muhteşem gol atan sneijder'di. bir de chedjou ligde savunmanın ayakta kalan tek ismiydi.her şey hamza hocanın gelişiyle değişti. başta kaptan selçuk olmak üzere sezon başı kadro dışı bırakılan sabri ve prandelli'nin hiç düşünmediği emre çolak oynadıkları maçlarda yıldızlaştılar. muslera, sinan bolat olayından sonra kendine geldi ve g.saray'ın can simidi oldu. kadro istikrarı sayesinde burak ve umut gol yollarında verimli hale geldi. melo da defansa yakın oynayarak hem selçuk'u rahatlattı hem de iki şampiyonlukta görev yaptığı ve başarılı olduğu yerine geri döndü. kupada pandev attığı gollerle yıldızlaştı. ayrılmak üzere olan bruma, hamza hoca ile hayata döndü. prandelli'nin bursaspor maçından sonra yüzüne bakmadığı olcan, kendini toparladı. kupada maç eksikliğini giderirken sonradan oyuna girdiği lig karşılaşmalarında da etkili oynadı. hamit takımda ağabeylik yaparken ilk 11'de başladığı maçlarda gücünü ekonomik kullanmak adına verimli olamadı. ancak sonradan girdiği maçlarda oyuna ve takıma kalite kattı.

    (gbkz: - teknik adam seminerinde yapılan ankette hocalar şampiyonluğun en güçlü adayı olarak g.saray'ı gösterdi. siz şampiyonluk şansını nasıl görüyorsunuz? )
    g.saray'ın şampiyonluk yarışında en önemli gücü hamza hoca ve takım ruhudur. oyuncuların birlikte hareket ettiğini, kupa ve lig maçlarında gördük. özellikle melo'nun beşiktaş derbisinden sonra yaptığı "sahada sonuna kadar mücadele eden bir g.saray vardı" açıklaması arkadaşlık ilişkilerinin pozitif yönde olduğunun göstergesidir. g.saray ikinci yarı 18 maçın sadece 6'sında istanbul dışına çıkacak. fikstür planlaması doğru yapılırsa g.saray, 4. yıldızı takar.

    - ilk yarıda kırılma anı diyeceğiniz maç ya da maçlar hangileriydi?
    kupada tt arena'daki eskişehir maçında geriden gelip 10 kişiyle 4-2 kazanmak g.saraylı oyunculara büyük moral verdi. özellikle bruma'nın attığı golden sonra yaşanan sevinç prandelli döneminde unutulan takım olma ruhunun yeniden kazanıldığının belgesiydi. mersin maçı g.saray adına kırılma maçıydı. iki defa geriye düştüler ama mücadeleyi bırakmadılar, kazanmak için sonuna kadar savaştılar ve kulübede oturmayı kendisine zul görmeyen golcüleri umut'un arka direkte attığı golle kazandılar. bu geriye dönüş g.saraylı oyuncuları bence şampiyonluk yarışının içine zihinsel olarak da soktu.

    - galatasaray için hayal kırıklığı diyeceğiniz maçlar var mı?
    galatasaray, trabzon ve balıkesir maçlarını prandelli'nin kadro seçimindeki inatlarından dolayı kaybetti. italyan hocanın sol açık diye aldırdığı yasin'i balıkesir'de sağ bek oynatması tam bir skandaldı. takım ilk yarıyı 2-0 yenik kapadı. prandelli oyunu değiştirecek tek bir hamle bile yapmadı. prandelli, trabzon maçında sneijder'i hollanda'da kendisini eleştiren yorumlar yaptığı için ilk 11'de oynatmadı. oysa g.saray, ilk 20 dakikada sneijder'in gole dönüştürebileceği şut pozisyonları bulmuştu. sneijder'i oynatmamak g.saray'ın yıllardır üstünlük kurduğu trabzon'a kaybetmesine neden oldu.

    --- alıntı ---
  • 183
    (bkz: #1631664)

    sanırım köşe yazısı. yazının özeti kısaca şu: "hamza hoca, ali dürüst ve abdürrahim albayrak şahane; aysal, mancini ve prandelli çok kötü." görüşü bu yönde. gel gör ki bazı şeylere kafam takıldı, mantıksız buldum hatta biraz saçma buldum. saçma bulduğum için de desteksiz atmamak adına sorgulmak istedim:

    1) "hamza hoca, florya'da italyanların yıktığı arkadaşlık ilişkilerini yeniden inşa etti."

    bu hafif bir şey ama rahatsız edici. başarısız bulduğu teknik adamların milliyeti üzerinden gitmiş. sokakta, kahvede, okulda, arkadaş arasında bu muhabbetler yapılır ama bir gazeteci sanki dikkat etmeli, milliyet ve din temelli bir ayrım yapmamalı diye düşünüyorum.

    2) "önce mancini'yi sonra prandelli'yi göreve getiren aysal'ın tecrübesi, ne yazık ki g.saray'ı yönetmeye yetmedi."

    tecrübeden kasıt nedir? eğer konu başkanlık tecrübesiyse, bir kulübü sürekli aynı adamın yönetmesi gerekir. zira tüzemenin bahsettiği şey, "aysalın tecrübesinin yetersizliği." tecrübe o makamda bulunarak kazanılır. daha önce ilk kez başkan seçilen ve bu kulübü çok iyi yöneten kişiler oldu. onlar da tecrübesizdi. haliyle bu durumu doğrudan etkileyen şey tecrübe değil. tüzemenin bu tecrübeden kastının "yönetimde uzun süre yer alma" olduğunu düşünürsek, önümüzde koskoca bir adnan polat örneği duruyor. çok tecrübeliydi ancak galatasarayı siyaset karşısında düşürdüğü durum ortada, görev yaptığı dönemde kulübün sportif ve idari konulardaki konumu ortada. sanki aysalı küçümsemek adına anlamsız bir argüman sunmuş.

    3) "aysal hem tff hem mhk hem hakemler hem de devletin zirvesiyle kavgalıydı. aysal seçime de "devletle kavga olmaz" diyen 'derin g.saray'ın baskısıyla gitti."

    ben mi yanlış biliyorum, yoksa tt arenanın zamansız açılışında galatasaray taraftarı tepki gösterdiğinden beri haşmetmeap zaten galatasarayla uğraşmıyor mu? devletin zirvesiyle kavgalı olan galatasaray değil, galatasarayla kavgalı bir devlet zirvesi görüyorum ben. şike sürecinde sesini kesip oturmaması -ki potansiyelinin tamamıyla da karşı gelemedi galatasaray bu sürece, ona rağmen- ve siyasi iktidarın galatasarayı -içrek yapısından kelli- fenerbahçe ve beşiktaş gibi ele geçirememesi bu camiayı zaten devlet için istenmeyen madde yapmıştı. ali sami yen karşılığında tt arenayı alırken kazık yediğimiz yetmiyormuş gibi aradan 4 sene geçmesine rağmen hala stada giden yollar tamamlanmış değil. gerçi galatasaraylılar arasında dahi devletin galatasaraya attığı kazığı görmeyip de yardım ettiğini sanan gafiller mevcut ama levent tüzemen bir gazeteci. sorunun devletten kaynaklandığını anlamayacak kadar kör değil. sermaye artırımında önümüze çıkarılan saçma sapan engelin ayrıntısına ise hiç girmiyorum. bütün bunlar, bu ülkenin en başarılı spor kulübüne çıkarılan engeller hem de.

    federasyonun şike karşısındaki tutumu devletin tepesinden bağımsız eleştirilemez ama, özellikle melonun üzerine oynanması, emsal cezaların hep galatasaraya verilmesi, yabancı sınırının sırf galatasaray aleyhinde daraltılması vb. bunlara baktığımda ben galatasarayla kavgalı bir tff görüyorum, tersini değil.

    tüzemen bunları görmüyor ve böyle atıp tutuyorsa yetersiz; gördüğü halde sırf iş ilişkileri sebebiyle durumu manipule ediyorsa...

    4) "bu yönetimin en doğru hamlesi abdurrahim albayrak ile ali dürüst'ü göreve getirmekti. değerli bu iki yönetici, terim'le iki şampiyonluk yaşamıştı. prandelli ile devam etmenin g.saray'ı mutsuzluğa iteceğini bildikleri için hamzaoğlu'nu göreve getirerek g.saray'ın tekrardan ayağa kalkmasını sağladılar."

    kurulan mantık çok ilginç. "prandelliyle mutsuz olacağız, o zaman hamzayı getirelim." eğer prandelliyle mutsuz olunacaksa prandelli yollanır. prandelliyle mutsuz olunacağı için hamza getirilmez. hamzanın getirilmesinin sebebi, prandellinden bağımsız olarak ve sonradan, hamzayla mutlu oluncağı içindir. pelinle mutsuzsanız pelinden ayrılırsınız. "pelinle mutsuzum, o zaman dilarayla birlikte olayım." demezsiniz. bunu demeniz için dilaranın içten içe bir alternatif olması, pelinleyken bile onu düşünmeniz gerekir. halbuki daha dün ali dürüstün dediğine göre hamza hamzaoğlu ismi sonradan akıllarına gelmiş.

    ikincisi, glatasaray 7 maç kazanınca ayağa kalkmış mı oluyor?

    5) "bu samimi davranış sayesinde g.saraylı oyuncular, italyan ekolünde unuttukları takım halinde mücadele etme refleksini yeniden kazandılar."

    nasıl yani? italyan ekolünde "sakın takım halinde mücadele etmeyin, yeşil saha merkez, kafasına göre herkes" gibi bir tandans mı var? italyan ekolünden gelen hocalar oyuncuların takım olmaması gerektiğini mi aşılıyor? tüzemenin yazdığına bakılırsa evet zira oyuncular takım olmayı direkt "italyan ekolünde" unutmuş. bal kabağı kazma ilişkisi.

    ikincisi, prandelli geldiğinden beri sorulan ve cevabı sarih bir soru var: bütün italyanlar aynı mı? prandelli ile manciniyi aynı ekolün temsilcisi görüyorsan bir gazeteci olarak sıkıntıdasın demektir sayın tüzemen.

    6) "prandelli döneminde g.saray'ın net bir oyuncusu yoktu. göze batan iki kişi vardı. biri sonradan oyuna girip sonuca etki eden golcü umut bulut, diğeri f.bahçe derbisinde iki muhteşem gol atan sneijder'di. bir de chedjou ligde savunmanın ayakta kalan tek ismiydi."

    bu cümleyi baştan savmalığın örneği olarak koydum. umut, sneijder, chedjou. 3 eder. bir cümle geriye dönüp üç kişi vardı diye düzeltebilirdi. yapmamış, kim uğraşacak demiş büyük ihtimalle.

    7) "muslera, sinan bolat olayından sonra kendine geldi ve g.saray'ın can simidi oldu."

    burdan sonra turgay şeren yazısına eviriyor ama hayır, muslera zaten her zaman yapabileceğinin en iyisini yapıyordu. hamza geldikten sonra genzo wakabayashi olmadı. kaldı ki muslera amerikan filmlerinde betimlenen haris vasat amerikalı kız mı ki sinanın menajerine hırslanıp amerikan filmi tadında başarı hikayesine konu olsun?

    8) "prandelli'nin bursaspor maçından sonra yüzüne bakmadığı olcan, kendini toparladı."

    ...ancak bundan kendinin dahi haberi yok.

    9) "özellikle melo'nun beşiktaş derbisinden sonra yaptığı 'sahada sonuna kadar mücadele eden bir g.saray vardı' açıklaması arkadaşlık ilişkilerinin pozitif yönde olduğunun göstergesidir."

    zira bundan önceki maçlarda melo "beni çıkar şu takımdan, anam avradım olsun zerre cacık olmaz bu keleklerden" diye açıklamalar yapıyordu. melo bu açıklamayı yapınca anladık ki galatasarayda takım ruhu oturmuş, tek başına bu açıklama, "özellikle" bu açıklama bize bunu anlattı. bize anlatmasa da sayın tüzemene anlatmış ki yazısına koymuş bunu.

    10) "galatasaray, trabzon ve balıkesir maçlarını prandelli'nin kadro seçimindeki inatlarından dolayı kaybetti. italyan hocanın sol açık diye aldırdığı yasin'i balıkesir'de sağ bek oynatması tam bir skandaldı."

    yasinin sağ bek oynamasının inatla alakası nedir çözemedim. yasin her maç istisnasız sağ bek oynasa anlarım ama öyle bir şey yok, bunlar denemelerdi, takımda doğru düzgün bir sağ bek olmadığı için prandellinin çaresizce yaptığı denemeler. inat bambaşka bir şey sayın tüzemen. mesela inat dediğin şey ısrarla dany nounkeu'yü oynatmak ve verim alabileceğini düşünmektir, bir oyuncuyu yeni bir mevkide, hem de balıkesir gibi düşme adayı bir takıma karşı, denemek değil.

    11) didier drogba.

    neyse.

    şimdi iyi gidiyoruz ya, "eyle bir devr-i sâbık mâzide, darb eyle haydarı beline oh beline" ekolünün yılmaz temsilcilerinden levent tüzemen yine aynı şeyi yapmış maalesef. bıkmadı bu tavırdan. galatasarayın anlık durumunu överken mutlaka geçmişe çakıyor. ne hamza hocanın buna ihtiyacı var ne taraftarın. niyeti iyi olabilir fakat eskiyi gösterip yeniye aşık etme fikri genelde uzun vadede patlar. yapılmamalı bu.
  • 184
    hani pilav, makarna yerken dilinize saç kılı gelir, bir tiksinti hissedersiniz ya, işte ben de bu adam maç yorumlarken aynı şeyi hissediyorum. ağır futbol cahili bir herif. ayrıca gözleri de görmüyor. pandev'in buz gibi penaltısına "penaltı değil" diyebilen bir vatandaş kendisi. bu adam futbol yorumlayarak para kazanıyor bir de. futbola, futbolcuya bakış açısı o kadar amatör ve basit ki adam maç yorumlarken mute yapıp izliyorum maçı. takılmış plak gibi "takım içi dostluk, takım içi arkadaşlık" dediğinde tv'ye sarı tuvalet terliği fırlatasım geliyor. bu kadar yüzeysel, bu kadar düz mantık, bu kadar klişe bir yorumcu yok piyasada. ayrıca ağır liseli yalakası, yancısı bir tip. çok boş adam çok. tam türk futbolunun kalitesine yakışan yorumcu.

    edit: 3 mart 2015 galatasaray manisaspor maçı'nın ilk yarısında ceza sahasının biraz dışından serbest vuruş kazandık. spiker, "sneijder'in sevdiği yer" dedi. bu artist, bet sesiyle hemen araya girdi. "selçuk'un da yeri". selçuk oyunda değil. ne alaka şimdi bu söz? türkiye'de yerli yancısı yorumcu bitmez. yoksa aç kalır bunlar. bu adama futbol yorumlasın diye verilen paralara yazık. o paraları bir yerlere bağışlayın daha faydalı olur.
  • 190
    günümüz spor medyası içerisinde galatasaray'ı savunan yegane insandır. iyi polis-kötü polis olayına giriyor mu bilmiyorum ama ne zaman izlesem alayına gider tarzında cimbom'un haklarını savunur halde buluyorum kendisini. inanılmaz bir hafızaya sahip, zeki, hazır cevap. trollük yapmadan, şaklabanlığa soyunmadan adam gibi yapıyor yorumlarını. spor programlarına kontenjandan katılan hakan ünsal, r.o.k. gibi isimleri kendisiyle yanyana anmak bile ayıptır.
  • 193
    neymiş passolig'in her sene istediği yenileme ücreti iki paket sigara parasıymış. yani şu adamdan bari bu lafları duymasak. ben sigara içmiyorum levent abi, 100 kuruşluk plastik kart içinde verecek ekstra param yok. kusura bakma.

    işte bu kafa yüzünden önüne gelen vergiyi dayıyor, sonra kimsenin gıkı çıkmıyor. embesil yaptılar türk halkını, asgari ücretin artmasını bile yuhalayacak hale getirdiler.
  • 194
    amrabat olayında neyin peşinde olduğunu çözemediğim insan. adamdan ne güzel kurtulduk üstüne 4.5 milyon euro kazandık hala çıkıp yok oynayabilirdi yok öyle yok şöyle... amrabat gibi sistem içinde bir yerlere gelebilmiş adamların tr de yeri yok malesef, her maç beraberliğe yatıp kontra ataklarda iş yapmaya çalışan takımlarda oynayabilir amrabat ancak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın