• 1
    milliyet gazetesinde kose yazilari yazmakta olan kisi. bugun ilk defa denk geldim kendisinin yazisina. 30 mart 2013 galatasaray ibb spor maçında sneijder'in oynamasiyla ilgili gelistirdigi komplo teorisiyle kahkahalar attim. nasil bir yazar oldugunun ozetini su yazida bulabiliriz; "saşırtıcı olan sneijder’in ilk 11’de sahaya çıkması ve ikinci yarıda büyükşehir’e verilen net pozisyonlardı. sneijder sol kasığından sakatlandığı estonya maçının 35. dakikasında kenara gelirken, oyuna giren van der vaart’tan daha iyi görünüyordu! real madrid maçına yetişmesi bile şüpheli denilen hollandalı futbolcunun, büyükşehir maçında sahaya çıkması açıkçası bir sneijder-terim işbirliğine benziyor. ancak sonuçta iyi ve yerinde oldu. şikayeti olan yok.."

    simdi ben bu yazarin hangi takimli oldugunu bilmiyorum. ilgilendigim de soylenemez ama kendisinde aziz yildirim, aykut kocaman ve benzerlerinde surekli gordugumuz fenerli kafasi oldugunu anlamak için amerika'yi yeniden kesfetmeye de gerek yok. wesley sneijder gibi bir yildiz olacaksin, hollanda gibi dunyanin en ust duzey milli takimlarindan birinin kaptani olacaksin ve iki ay once anlastigin takiminin teknik direktoruyle bir katakulli ayarlayip sakat numarasi yaparak milli takimini satacaksin... bir çay koyayim ben.

    http://skorer.milliyet.com.tr/.../1687456/default.htm
  • 3
    `peki tribündeki burak yılmaz sahada olsaydı maç böyle mi biterdi? bunun cevabını da eldeki tek etkili golcüyü ıslıklayan ve galatasaray'dan soğutanlar versin değil mi?` diye buyuran hürriyet gazetesinde bir köşede yazı yazan yazarımsı.

    bu adam gram umurumda değil de böyle düşünen galatasaray taraftarları da gördüğüm için burak'ın varlığından rahatsız olanlardan biri olarak bir iki söz etme hakkım olduğunu düşündüm.

    ilk olarak biz burak'ın tipinden, ne bileyim etnik kökeninden ya da daha önce rakip kulüplerde oynamış olmasından falan rahatsız olup 'gitsin' demedik değil mi?

    kendisinin gitmesini istememizin nedenleri;

    pres yapmayı bilmemesi,
    top kontrolünün zayıf bile değil hiç olmaması,
    topla adam geçememesi,
    gereksiz hücum fauller yapıp takımın hızını kesmesi,
    hava topu indirememesi,
    duvar olamaması ,
    sürekli ofsayta kalması,
    oyun anlayışındaki bencillik,
    çabuk demoralize olması,
    artık yaşının genç olmaması,
    gelişim göstermesinin imkansız olması,
    lider özelliği olmaması,
    takım içindeki yeniçeri söylentileri,
    her sene artan astronomik miktarların söz konusu olduğu saçma sapan bir sözleşmeye sahip olması.

    ilk aklıma gelen bu 14 nedenden herhangi beş tanesi bir forvet oyuncusunda varsa o oyuncunun gitmesinin istenmesi gayet normaldir.ki burak'ta hepsi var.

    şimdi biz böyle bir oyuncu 'gitsin' dedik diye hesap verecekmişiz ya ben verdim hesabımı.

    lakin bana göre asıl hesap vermesi gerekenler, 2 yıldır bu adamın ve yanındaki diğer forvetimsinin durumunu görüp o bölgeye en azından genç, gelecek vadeden bir forvet bulup alamayanlardır.

    ya da bizizdir.
  • 4
    --- alıntı ---

    galatasaray ligdeki son deplasman galibiyetini 3 ekim'de başakşehir'e karşı 2-0'lık skorla almış. 7. haftanın 77. dakikasında podolski açık seçik koluyla önüne indirdiği topu ağlara göndermiş, hakem serkan tokat sadece izlemiş ve o golü vermiş. sarı-kırmızılılar, "aşırma" golle kazanılan bu maçtan sonra 10 deplasmana çıkmış, 6 kez mağlup olmuş, 4 kez berabere kalmış, toplamda 26 puan kaybetmiş...

    galatasaray sahasındaki son galibiyetini ise 21 şubat'ta 2-1'le trabzonspor'a karşı almış. hakem deniz ateş bitnel, ligin 22. hafta maçında trabzonspor 1-0 öndeyken 59'da özer'e "kargaların bile kahkahayla güldüğü" bir kırmızı çıkarmış, son 20 dakikada da aykut, cavanda ve salih'i kırmızı kartlarla saha dışına göndermiş. yetmemiş, 89'da "facia" bir penaltıyla skoru da belirlemiş...

    özetlersek, deplasman veya tt arena hiç fark etmiyor, hakem katkısı-desteği-hatası yoksa galatasaray bu sezon maç kazanamıyor. başakşehir ve trabzonspor maçları birer "lanet" olarak sarı-kırmızılı takımın üstünde dolaşmaya devam ediyor...

    antalya'da hava günlük güneşlikti ama galatasaray'ın üstünde görünmeyen kara bulutlar vardı yine. hakem yaşar kemal uğurlu, donk'un, eto'o'ya yaptığı net penaltıyı çalmayınca (pozisyonun başlangıcında ofsayt yok, donk hatalı pas veriyor) sarı-kırmızılı takımın laneti bir kez daha devreye girdi. eto'o koluyla düzelttiği topu kafayla ağlara gönderdi, penaltılık pozisyonda kırmızıdan kurtulan donk da direkt kırmızıyla soyunma odasına gitti.

    10 kişi kalan galatasaray'ın savunması darmadağın olunca, emrah ve rıdvan'ın golleri oyunun fişini çekti. serdar özkan biraz yetenekli olsa maç 5-2, 6-2 bitebilirdi.

    netice mi? sizi bilmem ama ben inanırım lanete de, ilahi adalete de... 7. hafta başakşehir, 22. hafta trabzonspor... kol yardımıyla gol atıp, uydurulan penaltılarla maç kazanırsan gün gelir hesap döner... birileri çıkar koluyla düzeltir atar, adalet yerini bulur, size de ağlamak düşer...

    --- alıntı ---

    bu vatandaşın da bizden ne çektiği varmış, bakış açısına üsluba bak hele, bir de böyle trollere malzeme veren bir takımımız var, takımı yeni sezonda yenileyecek olan da dursun aydın özbek...

    adam gibi bir yönetim olsa ne bu takım böyle olur ne de bunlar bu şekilde kin kusabilir...
App Store'dan indirin Google Play'den alın