4-1 kazandığımız o meşhur mallorca maçında yediği aşırtma gollerle hafızalara girmişti leo franco.
sonra 2006 dünya kapası çeyrek final maçıydı. ev sahibi almanya, karşısında arjantin. maç penaltılara kalır. kalede leo franco vardır.
işte bu penaltılar sonunda gıcık olmuştum leo franco'ya.
alman futbolcular daha topa vurmadan leo franco seçtiği köşeye atliyordu. rahatlıkla atışları gole çevirdiler almanlar. gördüğüm en rezil penaltı performansiydi kalecilerde.
hatta çok iyi hatırlıyorum, maçı yorumlayan efsane isim ömer urundul abimiz bile serzenişte bulunmuştu. " bu kaleci napiyor " , " kaleci erken atlıyor " veya onun gibi bir şey söylemişti.
o saatten sonra leo franco ismini ne zaman duysam tedirgin olurdum. leo franco ismini duyunca " 2500 lira benim mazotuma yetmez " diyen kadın gibi bakıyordum.
https://static.59saniye.com/...50415203838-5836.jpg ve o sene geldi, leo franco galatasaray'da.
ulan dedim, kötü kaleci aldık. aslında pek umursamadim. çünkü haldun üstünel rüzgarı almış başını gidiyordu. elano'lar, keita'lar gelmiş. salla leo franco'yu.
hakkını verelim ilk zamanlar güzel performans gösterdi. o sene takımın da iyi başlamasinin performansında payı vardı.
bir ara " aslında iyi kaleciymis yeaa " ya doğru dönüyordum az kalsın. olumlu bakmaya başlamıştım.
sonra yavaş yavaş takım çatırdamaya başladı. uefa çatırdamadı ama mustafa sarp‘lı, barış özbek'li orta saha nasıl çatırdamasin !
leo franco da kötü gitmeye başlamisti.
ve o maç geldi çattı. leo franco selçuk sahinden skandal bir gol yedi. lenslerini evde mi unutmuş ne, öyle bir şeyler.
hemen bu adam gitmeliydi. sezon sonu yolcu edildi. keşke kaleci olmasaydın be leo franco !
ama çilemiz bitmemişti, 6 ay sonra, ocak 2011'de, başımiza gelecek şeyi o zamanlar nereden bilelim ? bilmediğimiz bir şey vardı, zaman gösterecekti, yeni bir efsane doğacaktı.
galatasaray sözlük kullanıcısına bile ilham olacaktı. efsane kaleci zapata nickini aldıracaktı.