*

  • 1
    laz marks amcanın kapitali halkın anlayabileceği şekilde sporla karıştırarak - daha çok trabzonspor - anlattığı muhteşem kitap.

    bir kaç alıntı yapalım;

    "doğada her şey basitten karmaşuğa gider. hamsiden balinaya, takadan titaniğe, fener’den barcelona’ya. diyalektik gelişim boyle bir süreç izler."

    "efendum ütopiya, "gerçekleştirilmesi imkansuz tasari veya düşüncedur".
    bizum arahana kafali idris'un da anlaması içun şöyle izah etmak mecburiyetindeyim;
    uşağum tirabizonsiporun şampiyonlar ligi finalinde oynaduğuni düşun. bu bile ütopiya kelimesini açuklamaya yetmez. çünki eskaza öze dönup, yeni ali çemaller, şenol cüneşler, hami mandiralilar, fatih teççeler yetişturursak belki final oynayabiliruz.
    bu tezumuzun ütopiya olabilmesi içun, tirabizonsiporun şampiyonlar ligi finalinde fener ile oynamasi lazumdur. çünki fener'un final oynamasiyla tam bir ütopiya örneği vermiş olmaktayiz. (bilmem söylememe gerek var midur; finalde fener'i yenup kupayi aliyiruk)"

    "unutmiyalum ki maça emperyalizumi kendi sahasina hapsederek başlamişiduk. vilademir ula lenin'un attuği golle 1-0 öne geçtuk ve emperyalizumi şaşkuna çevirduk. goller arka arkaya gelmeye başlamişti. mustafa kemal, mao, ben bella, ho, fidel derken bizum takumdan herkes elini kolini sallayarak emperyalizumun ceza sahasina gireyidi. ilk yarinun sonlarina doğri 9-0'luk bir fark oluşmişti. fakat ne olduysa ondan sonra oldi. emperyalizum birden 8 yabanciyla oynamaya başladi. değil 9 kusurli, 99 kusurli hareçeti birden yapmaya başladi. ne fifa'yi ne da uefa'yi dinleyidi. uşaklarun suratina taban girmek mi istersun, yere düşene kramponiyla basmak mi, her türli pisluk bunlarda. maçun hakemi ise orali bile değil. sanirum cem papila'nun dedesiydi."

    “efendum meta iki yönlidur. kullanum değeri ve değişum değeri vardur. baluk pazarinun orada bizum uşaklari bir araya toplayup buni örneklerle açuklamak istedum. foter osman’i koni mankeni yaptum. ‘ula foter osman, 20 kilo hamsin var tamam mi?’ ‘tamam laz marks emice.’ ‘şimdi buni 20 metre kumaşla değişturmek isteyisun...’ ula bu dingil tutturdi, “ben değişturmem, hamsimi kimseye vermem’. ula eşşeğun öndegideni, haburaya size laz kapital’un can damari olan bir koniyi, değişum değerini açuklayacağum, bu tutturmiş ‘değişturmem’ diye. bizumörnek yatti tabii. keşke hamsi örneği vermeseydum. efendum tahmin edeceğunuz gibi metayla-metayi değişturmek içun 20 kilo hamsiyi sirtuna vurup çarşu pazar gezinmek berbat bir iştur. haydi 20 kilo hamsiyi taşidun ya 20 tane beyuk kütüğün varsa. ula kütüğü nasil taşiyacaksun? kütüğün değişim değerini hayata geçurmek, asteruks ve hopdeduks dişindaki insan evladi içun imkansuzdur. uzatmiyayim, soninda bütün metalarun yerine geçecek ortak bir değişum değeri bulundi; para. böylece o zamana kadar sirtinda 20 kilo hamsiyle, 40 kilo tuzla gezinmekte olan insanluk beyuk bir zahmetten kurtulmiştur. bakunuz, bel ve sirt ağrilari, disk kaymasi paranun bulunmasindan sonra giderek azalmiştur. ta ki hali saha denen lanet buluşa kadar.”

    he kitabın yazarı yılmaz okumuş tur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın