• 338
    "genç oyuncu yerine 40 yaşında oyuncu alalım" demeyen yazardır. söylediği şey çok nettir: doğru oyuncu - doğru maliyet. bu kadar. oyuncu genç olmuş, yaşlı olmuş; önemli değil. doğru maliyetle sen doğru adamı alabiliyorsan sorun değil.

    insanlar hep en iyi örneklere bakıyorlar hayatta. mesela ajax'a bakıp "ya biz neden ajax olmuyoruz?" diyor. yani öyle ajax olunmuyor ki. böyle hep birlikte "bir, iki,üç ajax!" diye bağırınca ajax olunmuyor. sen önce hollanda olacaksın ki sonra ajax olabilesin.

    ki bu konuda neredeyse tek örnek ajax. öyle dünya futbolunun "ucuza al - oynat - sat" diye döndüğü de yok. olsa daha 18-20 yaşındaki adamlara 40-50 milyon € bonservis verilmez. kaldı ki böyle bile olsa orada kocaman bir "oynat" var. o "oynat" da "koy sahaya oynasın" değil. oynatacaksın ama hem takımın hem de oyuncun başarılı olacak. en azından oyuncun çok başarılı olacak. aksi halde alırsın, oynatırsın. o kadar.

    hayat bu kadar basit olsa keşke. keşke aldığın genç oyuncuyu oynatıp hemen satabilsen. ama değil. süslü laflarla söyleyince de durum değişmiyor. hayatın gerçekleri var. ve sanki bunlar yokmuş gibi davranılması gerçekten çok üzücü.

    yani isteniyor ki biz hep genç oyuncu alalım, bütün takımı 23-24 yaşındaki oyunculardan kuralım, sonra da çılgın gibi başarıalr yakalayıp bunları satarak zengin olalım. ne güzel hayat. keşke olsa. ama olmuyor. yine söylüyorum: bir planlama yapılırken en iyiye bakılmaz, ortalamaya bakılır.

    bu ne demek? yani sen ajax'a bakarak "genç oyuncu alalım, dünya konjonktürü buraya gidiyor" diyemezsin. ki ajax genç oyuncu almıyor ki? ajax genç oyuncu yetiştiriyor. ajax'ın büyük bonservislerle sattığı oyuncuların ezici çoğunluğu altyapısından gelme.

    bir de "işte sıradan takımlar bile 15-20 milyon € bonservis verirken..."geyiği var.kardeşim onlar verir. çünkü onlar için o para 15 milyon €. senin için değil ama. senin için o para 100 milyon tl neredeyse. anlatabildim umarım. yani o adam o parayı sadece genç oyuncu alıp sonra da pahalıya sattığı için vermiyor. o parayı karşılayabiliyor. sen karşılayamıyorsun. çünkü senin paranın değeri, adamın parasının değerinin 7'de 1'i neredeyse. ama işte sen bu gerçeği bir kenara bırakıp "yeaaa adam bak 15 milyon € verip alıyor" dedin mi bu sanki tamamen genç oyuncu alıp satmakla oluyor zannediliyor.

    bir de yabancı sınırı var kardeşim bu ligde. hiç olmasa alalım 4-5 tane genç oyuncu, 1 tanesi tutarsa ne güzel. ama yok öyle bir şansın. senin aldığın 5 yabancıdan 4'ü ilk 11 oynamak zorunda. oynamak zorunda. bu kadar. sen oynatmak zorunda değilsin. o yabancı oynayabilecek kapasitede olmak zorunda. böyle deyince de "ama marcao" deniyor. ya kardeşim o marcao kaç sene sonra bulundu? sanki her sene 10 tane marcao buluyorsun. bulamıyorsun işte. "luyindama" deniyor. 8 milyon € verdik luyindama'ya. parasını çıkarır mı? muhtemelen fazlasıyla. ama bu demek değil ki sen bütün takıma 8 milyon €'luk genç adam alabilirsin. alamazsın. almamalısın.

    bunun yanı sıra ffp anlaşmamız var. bonservis ödememiz için oyuncu satmamız lazım. yani bunu da görmezden gelmek komik geliyor bana. şimdi sattık diagne'yi 13 milyon €'ya diyelim. bu düşünceye göre bizim bu parayı gömüp 5 tane genç oyuncu almamız lazım. çünkü muhtemelen bunlardan 1 tanesi tutarsa tutacak. "5'te 5 tuttururuz" diyen adama gülüp geçin. yok öyle bir dünya. eee senin as oyuncuya da ihtiyacın var. o ne olacak? sonra hooop döndük mü yabancı sınırına? zaten elinde yabancıların var. "ama onları da satalım". neden? "e genç oyuncu ama". ne kadar basit değil mi?

    yani ceteris paribus bir zihniyetle, türkiye'nin durumunu, tl'nin değerini, türk takımlarının gelirlerinin tl ile oluşunu, yabancı sınırını, türk liginin çekiciliğini (!) filan dışarda bırakıp "abi genç alalım, oynatalım, satalım" demeyi çok sığ buluyorum. istediğiniz kadar süsleyin.

    hayır bir de "edirne dışında 30 yaş üstü futbolcuya gerek yok" denmiş. ne yapalım o zaman 30 yaşına gelmiş adamları? ayağı kırılmış at gibi vurup öldürelim mi? hangi edirne'nin dışı burası? ne kadar dışı yani? hayır açıyorum bakıyorum, pek çok 30 üstü futbolcu canavar gibi transfer yapıyor. gümbür gümbür oynuyor. yani şimdi mesela bayern'e gidip "seni lewandovski'ye ihtiyacın yok" ya da atletico madrid'e gidip "seni seni, neden 29 yaşında trippier'e 22 milyon € veriyorsun bakayım? ihtiyacın mı var ha?" mı diyeceğiz? lille, 29 yaşındaki benjamin andre için 7 milyon € bonservis bedeli ödedi. ne yapalım yani yakalım mı lille kulübünü? bir de sevilla var. 32 yaşındaki fernando'ya 4,5 milyon € bonservis verdiler. eyvahlarım olsun, kapatalım kulübü. ama 2 hafta sonra genç adam alsınlar "neden sevilla gibi olmuyoruz yeaaa" denir.

    bu kadar muhafazakarlık fazla. bu yüzden bu genç oyuncu sevdasına "fetişizm" diyorum ben. aynı "galatasaray forması 8 parçalı, beyaz şortlu, kırmızı konçlu olur. geri kalanı o*ospu formasıdır" diyenler gibi. sene 2019 kardeşim. bu kadar muhafazakarlık, bu kadar "benim dediğim doğru"culuk normal değil. biraz özgür bırakın zihninizi. koşullanmalarınızdan arının.

    hayır o kadar garip ki, falcao gibi kariyeri ortada adam sırf 33 yaşında diye "ne vereceği belli olmayan futbolcu" olarak değerlendirilirken, 27 yaşına gelmiş, hepi topu 1 sene, o da belçika liginde, patlama yapmış samatta gelip de çılgın atacak, 20-30 milyon €'lara satılacak gibi bir hava oluşturuluyor. buna da itimat etmemiz isteniyor. neden? çünkü samatta 27 yaşında.
  • 339
    (bkz: #2715701)

    sozlukte orta sahayi komple ofansif orta saha oyuncularindan kurmak isteyenlere tane tane anlatarak ve avrupa'dan ornekler vererek 6 numaranin yani defansif ozellikleri kuvvetli bir orta sahanin gerekliligini cok guzel aciklamistir. klopp ve guardiola'nin oyunu geriden baslatabilen capa 6 numara sevdasi uzerine bende bu tarz birsey girmeyi dusunuyordum ama bu cok daha amaca uygun ve aciklayici olmus. tavsiye ederim yaziyi.
  • 343
    valla başıma bir şey gelmeyecekse (bkz: #2715701) buna katılmıyorum. özellikle örnek alınan takımlar ve oyuncuların hepsi üst düzey adamlar ve hemen hepsinin bizim ligde 10 numara oynayabilecek kadar pas yetkinliği var. benim şahsi görüşüm saf dos'ların, zamanında liberolara olduğu gibi, günümüz futbolunda ortadan kaybolduğu. kayseri, konya, getafe, sassoulo vs bir müddet daha dos ile oynamayı tercih edebilir ancak benim gönlümdeki galatasaray saf bir dos ile oynamayı hak etmiyor.
  • 346
    1.adı sanı duyulmamış adamların ne olduğunun tam bilinmemesini anlarım ama nainggolan gibi göz önünde bir adamı bilmemek için hiç izlememiş olmak lazım.
    2.onun dışında kendisi işin savunma yönünde belhanda kadar bile etkin değildir.

    yukarıdaki 2 cümleyi aynı entryde radja naiggolan için girmiş yazardır. ilk defa kullanıcı profiline yorum yazıyorum. ilk cümlede görülen, üstten bakan tavırdan hoşlanmıyorum. tabi ki benim hoşlanmam için de yazmıyor bu arkadaşımız. kendi fikirlerini belirtmeye çalışıyor. yalnız ikinci cümlede verdiği bilgi doğru değildir. bunu söyleyebilmesi için bu futbolcuyu ya hiç izlememiş olması gerekir ya da kendi kafasındaki fikre inandırmak için gerçekleri saptırmaya çalışıyor. sırf bu sebepten büyük kulüplerin orta sahalarını inceleyen bir yazı daha yazmış ve orada da kendi fikrini ispatlama çabasına devam etmiştir. wijnaldum, fernandinho ve jorginho gibi çok özel futbolcuları bile defansif meziyetleri daha yüksek diyerek tanımlaması bilmediğinden değil bence. argümanı kazanmak istediğinden yapıyor bunu.

    ayrıca çok az of oy kullanan biriyim ve yazarların isimlerine bakmadan yapmaya çalışıyorum bu işlemi. of yaptıklarımın çoğu bu yazar arkadaşımıza denk geliyor. yazmaya devam etsin elbette karşı fikirleri dinlemek de önemlidir.
  • 347
    kimseyi kafasındaki fikre inandırma gibi bir beklentisi olmayan yazardır. hata yapıyor olabilir. normaldir. zaten "futbolu en bi ben bilirim, geri kalanı yalancı, cahil" gibi bir iddiası da yoktur. ama bilmediği dalaöbinmeyecek, hele hele o dalı kesmeye kalkmayacak kadar da ihtiyatlıdır. kimi zaman işin nümayiş kısmına fazlaca kaydığı olsa da kimseye tepeden bakma niyeti olmamıştır.
  • 349
    en sevmediğim şeyi yapacağım nickalti gireceğim.

    inatla takımın plansız olduğunu bulduğu her başlıkta yazıyor. israrci bir şekilde analiz yapmak yerine 'ben görmüyorsam yoktur' kafasında 'bir taktik çalışıldiysa hemen yapılabilir' kafasında yorumlar yazıyor.

    1. si sen bir hücum planı görmüyorsan bu senin göremediğin anlamına gelir. takımın ilk yarıdaki planı da, emre çıkıp adem girdikten sonraki planı da çok açık ve netti.
    2. bu açık ve net sözünün arkasından her şeyi güzel yaptık demiyorum. bir plan vardı, ilk yarıda işlemedi ikinci yarıda gole kadar harika işledi. seri kırmızı kart sonrası ise eleştirilmesi gereken kısım.

    bakın terim'in en çok eleştiri almasi gereken gün bugün ama yapacağınız eleştiriyi bulduğunuz her başlığa yazmayın, aynı ana fikri aynı yazardan 4 5 başlıkta okuyorum. katılsam bile 4. kez okuyunca 'eeeh yeter artik' diyorum.
  • 350
    tek entryle gömülen yazardır. açın okuyun biraz eski entryleri. okumaya eriniyorsanız o zaman da saçmalamayın "çözüm önermiyor yeaaa" diye. galatasaray futbol takımı başlığında zibilyon tane teknik, taktik entrym var. erinmeyin bakın sizin için detaylı arama fonksiyonu da var sözlüğümüzün.

    siz benden aynı şeyleri duymaktan bunalıyorsanız ben de aynı şeyleri defalarca fatih terim'den duymaktan bunalıyorum. senin eline seri ve nzonzi gibi 2 adam verilmiş hala daha takımın hiçbir şey oynamadığı bir maçtan sonra "ama orta saham yok" diyorsan eleştirilirsin.
App Store'dan indirin Google Play'den alın